iltasyazilim
FD Üye
Bedi'uddin Seharenpûri hayatı
Bedi'uddin Seharenpûri hakkında data
Bedi'uddin Seharenpûrinin doğum târihi ve yeri belirli değildir Hayâtı hakkında artı bir data yoktur Hindistan'ın büyük velîlerindendir Vefât târihi de belirli kesin olmayıp on birinci asrın ortalarında vefât ettiği tahmin edilmektedir
Bedî'uddîn Sehârenpûrî, İmâmı Rabbânî hazretlerine talebe olmadan önce memurluk yapıyordu zaman zaman hazreti İmâm'ın yâni İmâmı Rabbânî'nin sohbetlerini dinlemeye giderdi Bu sırada bir kıza âşık oldu Sâlih amelleri yapmak, haramlardan sakınmak gibi mühim amellere pek dikkat etmiyordu Hazreti İmâm, ona; Bedî'uddîn, niçin namaz kılmıyorsun ve günahlardan sakınmıyorsun?buyurdu O da; Çoklarından böyle nasîhatler dinledim Eğer bu hususta teveccüh buyurursanız ve beni bu hâlden teveccüh ve tasarrufla kurtarırsanız, buyurduklarınızı yapabilirim, yoksa bana nasîhat tesir etmiyordiye arzetti Bir lahza teveccüh edip; Yarın bu kasıt ve emniyetle buraya gelbuyurdu Ertesi gün, fazla sevdiği kız onlara misâfir geldi Onunla konuşmaya dalıp, hazreti İmâm'a gidemedi İkiüç gün daha sonra İmâmı Rabbânî'nin sohbetine gitti Buyurdu ki: Verdiğin sözü tutmadın Lakin mâdem ama bugün geldin, tekrar iyi ettin Git abdestini yenile, iki rekat namaz kıl ve yanıma gelBuyurdukları gibi yaptı Onu husûsî odalarına götürdü ve teveccüh buyurdu Kendinden geçip yere yıkıldı O hâlde onu kaldırıp eve götürdüler Bir gün bir gece daha sonra kendine geldi Kalbini yoklayınca, o tutkunluktan bir iz kalmadığını fark etti Kalbini arınmış, belki tüm tutulma ve bağlardan kopmuş buldu Bundan sonradan hocasının sohbetlerine devâm etti O istekler hazînesinin yüksek teveccühlerinin bereketi ile sonsuz çoğaltma ve derecelere kavuştu
Bedî'uddîn Sehârenpûrî, İmâmı Rabbânî hazretlerine memuriyeti bırakıp, daima hizmetinizle şerefleneyim diye arz ettiğinde; Bu sefer vazgeçmebuyurdu Ne kadar ayrılmayı söylediyse râzı olmadılar Bir ara takvim izne ayrılmıştı Saltanat merkezi Ekberâbâd'dan ayrıldığı ilk gün, Burhânpûr'a gidinceye kadar, her gün sabahtan akşama değin, hocası hazreti İmâm'ı yanında görürdü Gelirler, halk arasında onun elini tutup kenara çekerler ve edep ederlerdi Bu günlerde hiçbir gün ve hiç bir vakit ondan ayrılmadılar
Bedî'uddîn Sehârenpûrî Ecbin'e gittiğinde, kâfirlerin râhiplerinden istidrâc ehli olup, zamânın pâdişâhının ve emirlerinin kendisine îtikâdı olduğu ve görmeye gittikleri Ecyed Rub Çükî'ye adlı biri vardı Devlet ileri gelenleriyle birlikte onu görmeye gitti Râhip onu görür görmez; Ey Bedî'uddîn! Bugün dünyâda kendisinden daha büyük velî bulunmayan hocanı bırakıp da böyle nereye geldin?dedi Sen onu nereden biliyorsun?diye sorunca; Bu asırda senin hocan gibisinin bulunmadığı bana keşf ve mâlum oldudedi Bunun üzerine; Mâdem fakat öyledir, sen niçin onun hizmet ve sohbetine gitmiyorsun?dedi Ben kendi dînimde olgunlaşmışım, ona ihtiyâcım yokturcevâbını verdi ve küfründe ısrâr etti
Bir gün Allahü teâlânın ismini anarken bir anda kendini Resûli ekremin sohbetinde fark etti Birisi; Yâ Resûlallah! Siz kuşluk namazını kılarmısınız, yahut, kılmaz mısınız?diye suâl etti Yanıt vermediler Bedî'uddîn Sehârenpûrî arzetti oysa: Yâ Resûlallah! Meyân Şeyh Ahmed (yâni İmâmı Rabbânî hazretleri) bu namazı kılıyor Onun hâli öyledir oysa, sizin yapmış olduğunuz her ameli yaparResûli ekrem efendimiz birazcık murâkabeden sonradan, mübârek başlarını kaldırıp; Meyân Şeyh Ahmed'in yaptığı her amel haktır, doğrudur ve bizim amelimizin aynıdır Biz de bu namazı kılıyoruzbuyurdular
Ne vakit Serhend'e mübârek hocasının huzûruna gitse kendiliklerinden buyururlardı fakat: Sen şu hâldesin, bundan sonradan şöyle şöyle olacakGerçekte buyurdukları gibi vâki olurdu Dâimâ ona hâllerini söyler, bu yolda ilerlemesini sağlar ve denetleme ederdi
Bir gün bir tanıdığın ricâsı ile, kendisinden dîne muhâlif bâzı sözler duyulduğu için, hazreti İmâm'ın yâni İmâmı Rabbânî hazretlerinin kırgın olduğu bir şeyhin kabrini ziyârete gitti Lakin hem gidiyor, hem de hazreti İmâm'ı incitip, kendisine darılacaklarından korkuyordu Kabrin başına oturduğu sırada, yırtıcı bir arslanın kabristanın etrâfında dolaştığını fark etti O dehşet ve dehşetle arslana bakarken, gördü ki, arslanın gözleri, hazreti İmâm'ın gözleri; arslanın yüzü, tamâmen hazreti İmâm'ın yüzü gibidir Üzerinde büyük bir hiddet hâli vardı Hocasını hiç görmediği bir hiddet hâli ile görünce, heybetinden titreyerek kalktı ve oradan uzaklaştı Süre geçirmeden pişmanlık etti
İmâmı Rabbânî hazretleri, Bedî'uddîn Sehârenpûrî'ye icâzet verip, memleketine gönderince, dostlarından biri onu yolcu etmek için şehrin dışına değin gitti Aklına; Babam öleli bir müddet vakit geçti Bedî'uddîn hazretlerine babamın hâlini sorayım, azabda mı, yahut nîmette midir?diye geldiBedî'uddîn kuşluk namazı için hayvanından inince, o bu düşüncesini talep etti Bir müddet başını eğdi ve sonradan; Şu heyet ve kıyâfette bir kişi gözüktü Gâyet beyaz elbise giyiyordu Hâlini sordum: İyiyim, bana yüksek makâm verdilerdedi O makâmdan buraya ulaşmak istemezdim, fakat siz çağırınca ister istemez geldimbuyurdu Şeyh Bedî'uddîn'in ona târif ve tavsîf ettiği şahıs o zâtın babası idi Hâlbuki Şeyh Bedî'uddîn babasını hiç görmemişti ve tanımazdı
Bedî'uddîn Sehârenpûrî senelerce İmâmı Rabbânî'nin hizmetinde ve sohbetinde bulundu Fazla derece ve hâller, makam ve mertebelere erişip, kemâl sâhibi oldu İcâzetle şereflenip, yurduna gitti ve Yargı tâliblerini nezaket etmek ve yetiştirmekle meşgûl oldu Sohbetlerinde o ekseriyâ hazreti İmâm'ın hârika ve kerâmetlerinden, güzel ifâde ve tatlı sözlerinden anlatırdı İlmiyle amel edenlerin en önde gelenlerinden olup, dünyâya hiç meyletmez, haramlardan çok sakınırdı Sohbeti hoş, sözleri fazla tatlı idi
Bedî'uddîn Sehârenpûrî'nin, hocasıİmâmı Rabbânî hazretlerine gönderdiği mektûbdan bir kısmı şöyledir:
Hizmetçilerinizin en aşağısı Bedî'uddîn'in yüksek huzûrlarınıza arzıdır Peygamber efendimizden husûsî müjdeler alıyorum Fazla nasîhatler ediyorlar Bir gün; Sen Hindistan'ın ışığısınbuyurdular ve daha çok ibâdet etmemi emrettilerHazreti İmâm buna yanıt olarak birkaç satırlık şu mektubu yazdılar
Allahü teâlâya hamd olsun Sevdiği, seçtiği kullara selâmlar olsun Kıymetli mektûbunuzu okumakla şereflendik Bu vâkıalar müjdecidirler ve te'vil edilmeleri lâzımdır Ne değin te'vil olunurlarsa pek nûrlu oluyorlar Yâ Rabbî! Bizim nûrumuzu tamamla Sen her şeye kâdirsin Mâdem ki amelin, ibâdetin arttırılması ile emr olundunuz, elinizden gelebildiği kadar amel ve ibâdet ediniz Çünkü, bu dünyâ ibâdet yeri, meslek yeridir Allah, işlerinizde yardımcınız olsun
Bedî'uddîn Sehârenpûrî'nin hazreti İmâm'a gönderdiği şu mektubu da hâlinin ve kemâlinin yüksekliğini, istikâmette olduğunu, musibet yerine getirmek isteyenlerin cefâlarına sabrettiğini bildirir
Yüksek dergâhınızın hizmetçilerinin en aşağısı olan Bedî'uddîn'in, yüksek makâmınıza arzıdır Bu zavallının hâlleri teveccühlerinizin bereketiyle istikâmettedir İşlerin yapılmasında bir gevşeklik olmuyor Tüm ümidim, hayâtımdan kalan şu birkaç günlük zamanda da, hazretinizin ihsân nazarlarına kavuşmaktır Çoğu süre vâki olacak bâzı hâdiseler vukû gelmeden evvel bildiriliyor Bir teşebbüsle değil, kendiliğinden oluyorlar Gayb âleminden pek müjdeler veriliyor ki, bunları oysa huzûrunuzda arzedebilirim
Kabir ve âhiret hâllerini açık olarak haber veriyorlar Bütün bunlar, yüksek dergâhınızın sadakalarıdır Yoksa, bu kâbiliyetsiz zavallının, bu arzettiğim şeylerle ne ilgisi, bu yüksek makâmlarla ne münâsebeti vardır? Ey kalbimin sevgilisi! Hazretinizin teveccühü ile müşâhede makâmına kavuştum Bütün arzûm bir kere cihânın efendisi olan Peygamber efendimizin cemâlini görmek ve kemâlâtından bir şûleye kavuşmaktı Allahü teâlânın ihsân ve ikrâmı ile, bir gece teheccüd namazından sonra, beni bu devlete kavuşturdu Bu makâmın hazreti GavsüsSekaleyn'e bağlı olduğu, onların vâsıta ve vesîlesi olmaksızın o dergâha ulaşmanın zorluğu Peygamber efendimize tam uyan en büyük velîler hâriç, bu makâmın nûrlarından kimsenin alamayacağı bildirildi Muhterem efendim! Bu cihânda hazretinizden başka nezaket edicim yoktur Dâimâ Allahü teâlâdan, bu istidâdsızın ve kâbiliyetsizin, Allah yolunda bulunanları severek ve onların dergâhında hizmetçi olarak yaşamasını, bu koşullar altında ölmesini ve haşr olmasını, sevgili Habîbinin hürmetine yalvararak duâ ediyorum
İmâmı Rabbânî hazretlerinin, Bedî'uddîn Sehârenpûrî'ye yazdığı bir mektup aşağıdadır:
Allahü teâlâya hamd olsun O'nun seçtiği iyi insanlara selâm olsun! Kıymetli mektubunuz geldi O taraflarda, iki dehşet hâdise başladığını, birinin tâûn vebâ hastalığı, ötekinin de kaht, kıtlık, gıdâ maddelerinin azlığı olduğunu yazıyorsunuz Allahü teâlâ, bizi ve sizi belâlardan korusun Hepimize âfiyet versin!
Bu büyük bezginlik arasında, gece gündüz ibâdet ve murâkabe etmekteyiz Kalbimiz her ân O'nun iledir yazıyorsunuz Bunu okuyunca Allahü teâlâya hamd eyledik, şükr ettik Böyle zamanlarda dört Kulu çok okuyunuz!(Yâni Kul yâ eyyühel kâfirûn ve Kul hüvallahü ve Kul e'ûzüleri okuyunuz! Cinnin ve insanların şerrinden korur)
Erkeklerin kefeni, üç parça elde etmek sünnettir Sarık sarmak bid'at olur Ahdnâmedenilen (suâl meleklerine verilecek cevapları ve duâ ve istigfâr) yazılı kâğıdı, kabre koymamalıdır Mübârek yazıların, isimlerin, meyyitin pislikleri ile karışmasına sebeb olur ve (dînin dört delîlinden) bir sened ile bildirilmemiştir Mâverâünnehr (Aral gölüne akan Seyhûn ve Ceyhûn nehirleri arasındaki şehirler) âlimleri, böyle bir şey yapmamıştır Meyyite kamîs yerine, bir âlimin gömleğini giydirmek iyi olur Şehîdlerin kefenleri, elbiseleridir (Silâh yarası alarak ölen şehîdler yıkanmaz ve kefenlenmez Muhârebede yara almadan ölen ve sulhda, sârî rahatsızlık ve âfetlerle ölenler, şehîd sevâbı kazanırsa da, bunlar yıkanır ve kefenlenir) Ebû Bekri Sıddîk; Beni, bu iki çamaşırım ile kefenleyinizbuyurmuştu
Kabirdeki hayât, bir bakımdan, dünyâ hayâtına benzediği için, meyyit terakkî eder, derecesi yükselir Kabir hayâtı, insanlara kadar değişir Hadîsi şerîfte; Peygamberler, (aleyhimüsselâm) kabirlerinde namaz kılar buyruldu Peygamberimiz mîrâc gecesinde, Mûsâ aleyhisselâmın kabri yanından geçerken, mezarda namaz kılarken fark etti O ânda göğe çıkınca, Mûsâ aleyhisselâmı gökte fark ettiMezar hayâtı, şaşırtıcı bir şeydir Bu günlerde, merhûm büyük oğlum (Muhammed Sâdık) dolayısı ile, mezar hayâtına bakarak, şaşırtıcı sıcacık şeyler görülüyor Bunlardan az bir şey bildirsem, hafıza ermez Fitnelere, karışıklığa sebeb olur Cennetin tavanı, Arş'dır Ama mezar de, Cennet bahçelerinden bir bahçedir Akıl gözü bunu göremiyor Kabirdeki hayret verici şeyler, başka bir gözle görülüyor yarım yamalak da olsa, güvenmek, azâbdan kurtulmağa sebeptir Lakin, o hoş kelimenin (Sözcüki tevhîd) Hak teâlâ göre kabûlü için (dünyâda dînin emirlerine uymak), sâlih emirleri derin etki bırakmak lâzımdır
Ölmemek için, vebâ hastalığı bulunan yerden kaçmak büyük günahtır Muhârebede, düşman karşısından firar etmek gibidir Vebâ yer alan yerden kaçmayıp sabr eden kimse, ölünce, şehîdlerin sevâbına kavuşur Kabir sıkıntısı çekmez Sabr eden kimse, ölmezse, gâziler sevâbına kavuşur Arabî beyt tercümesi:
Rabbim öl deyince, ölmeği severim,
Mevte çağırana safâ geldin derim
1) ZübdetülMakâmât; s346
2) HadarâtülKuds; s334
3) Tezkirei İmâmı Rabbânî; s326
4) Tam İlmihâl Seâdeti Ebediyye; s953
5) İslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c15, s205 *
Bedi'uddin Seharenpûri hakkında data
Bedi'uddin Seharenpûrinin doğum târihi ve yeri belirli değildir Hayâtı hakkında artı bir data yoktur Hindistan'ın büyük velîlerindendir Vefât târihi de belirli kesin olmayıp on birinci asrın ortalarında vefât ettiği tahmin edilmektedir
Bedî'uddîn Sehârenpûrî, İmâmı Rabbânî hazretlerine talebe olmadan önce memurluk yapıyordu zaman zaman hazreti İmâm'ın yâni İmâmı Rabbânî'nin sohbetlerini dinlemeye giderdi Bu sırada bir kıza âşık oldu Sâlih amelleri yapmak, haramlardan sakınmak gibi mühim amellere pek dikkat etmiyordu Hazreti İmâm, ona; Bedî'uddîn, niçin namaz kılmıyorsun ve günahlardan sakınmıyorsun?buyurdu O da; Çoklarından böyle nasîhatler dinledim Eğer bu hususta teveccüh buyurursanız ve beni bu hâlden teveccüh ve tasarrufla kurtarırsanız, buyurduklarınızı yapabilirim, yoksa bana nasîhat tesir etmiyordiye arzetti Bir lahza teveccüh edip; Yarın bu kasıt ve emniyetle buraya gelbuyurdu Ertesi gün, fazla sevdiği kız onlara misâfir geldi Onunla konuşmaya dalıp, hazreti İmâm'a gidemedi İkiüç gün daha sonra İmâmı Rabbânî'nin sohbetine gitti Buyurdu ki: Verdiğin sözü tutmadın Lakin mâdem ama bugün geldin, tekrar iyi ettin Git abdestini yenile, iki rekat namaz kıl ve yanıma gelBuyurdukları gibi yaptı Onu husûsî odalarına götürdü ve teveccüh buyurdu Kendinden geçip yere yıkıldı O hâlde onu kaldırıp eve götürdüler Bir gün bir gece daha sonra kendine geldi Kalbini yoklayınca, o tutkunluktan bir iz kalmadığını fark etti Kalbini arınmış, belki tüm tutulma ve bağlardan kopmuş buldu Bundan sonradan hocasının sohbetlerine devâm etti O istekler hazînesinin yüksek teveccühlerinin bereketi ile sonsuz çoğaltma ve derecelere kavuştu
Bedî'uddîn Sehârenpûrî, İmâmı Rabbânî hazretlerine memuriyeti bırakıp, daima hizmetinizle şerefleneyim diye arz ettiğinde; Bu sefer vazgeçmebuyurdu Ne kadar ayrılmayı söylediyse râzı olmadılar Bir ara takvim izne ayrılmıştı Saltanat merkezi Ekberâbâd'dan ayrıldığı ilk gün, Burhânpûr'a gidinceye kadar, her gün sabahtan akşama değin, hocası hazreti İmâm'ı yanında görürdü Gelirler, halk arasında onun elini tutup kenara çekerler ve edep ederlerdi Bu günlerde hiçbir gün ve hiç bir vakit ondan ayrılmadılar
Bedî'uddîn Sehârenpûrî Ecbin'e gittiğinde, kâfirlerin râhiplerinden istidrâc ehli olup, zamânın pâdişâhının ve emirlerinin kendisine îtikâdı olduğu ve görmeye gittikleri Ecyed Rub Çükî'ye adlı biri vardı Devlet ileri gelenleriyle birlikte onu görmeye gitti Râhip onu görür görmez; Ey Bedî'uddîn! Bugün dünyâda kendisinden daha büyük velî bulunmayan hocanı bırakıp da böyle nereye geldin?dedi Sen onu nereden biliyorsun?diye sorunca; Bu asırda senin hocan gibisinin bulunmadığı bana keşf ve mâlum oldudedi Bunun üzerine; Mâdem fakat öyledir, sen niçin onun hizmet ve sohbetine gitmiyorsun?dedi Ben kendi dînimde olgunlaşmışım, ona ihtiyâcım yokturcevâbını verdi ve küfründe ısrâr etti
Bir gün Allahü teâlânın ismini anarken bir anda kendini Resûli ekremin sohbetinde fark etti Birisi; Yâ Resûlallah! Siz kuşluk namazını kılarmısınız, yahut, kılmaz mısınız?diye suâl etti Yanıt vermediler Bedî'uddîn Sehârenpûrî arzetti oysa: Yâ Resûlallah! Meyân Şeyh Ahmed (yâni İmâmı Rabbânî hazretleri) bu namazı kılıyor Onun hâli öyledir oysa, sizin yapmış olduğunuz her ameli yaparResûli ekrem efendimiz birazcık murâkabeden sonradan, mübârek başlarını kaldırıp; Meyân Şeyh Ahmed'in yaptığı her amel haktır, doğrudur ve bizim amelimizin aynıdır Biz de bu namazı kılıyoruzbuyurdular
Ne vakit Serhend'e mübârek hocasının huzûruna gitse kendiliklerinden buyururlardı fakat: Sen şu hâldesin, bundan sonradan şöyle şöyle olacakGerçekte buyurdukları gibi vâki olurdu Dâimâ ona hâllerini söyler, bu yolda ilerlemesini sağlar ve denetleme ederdi
Bir gün bir tanıdığın ricâsı ile, kendisinden dîne muhâlif bâzı sözler duyulduğu için, hazreti İmâm'ın yâni İmâmı Rabbânî hazretlerinin kırgın olduğu bir şeyhin kabrini ziyârete gitti Lakin hem gidiyor, hem de hazreti İmâm'ı incitip, kendisine darılacaklarından korkuyordu Kabrin başına oturduğu sırada, yırtıcı bir arslanın kabristanın etrâfında dolaştığını fark etti O dehşet ve dehşetle arslana bakarken, gördü ki, arslanın gözleri, hazreti İmâm'ın gözleri; arslanın yüzü, tamâmen hazreti İmâm'ın yüzü gibidir Üzerinde büyük bir hiddet hâli vardı Hocasını hiç görmediği bir hiddet hâli ile görünce, heybetinden titreyerek kalktı ve oradan uzaklaştı Süre geçirmeden pişmanlık etti
İmâmı Rabbânî hazretleri, Bedî'uddîn Sehârenpûrî'ye icâzet verip, memleketine gönderince, dostlarından biri onu yolcu etmek için şehrin dışına değin gitti Aklına; Babam öleli bir müddet vakit geçti Bedî'uddîn hazretlerine babamın hâlini sorayım, azabda mı, yahut nîmette midir?diye geldiBedî'uddîn kuşluk namazı için hayvanından inince, o bu düşüncesini talep etti Bir müddet başını eğdi ve sonradan; Şu heyet ve kıyâfette bir kişi gözüktü Gâyet beyaz elbise giyiyordu Hâlini sordum: İyiyim, bana yüksek makâm verdilerdedi O makâmdan buraya ulaşmak istemezdim, fakat siz çağırınca ister istemez geldimbuyurdu Şeyh Bedî'uddîn'in ona târif ve tavsîf ettiği şahıs o zâtın babası idi Hâlbuki Şeyh Bedî'uddîn babasını hiç görmemişti ve tanımazdı
Bedî'uddîn Sehârenpûrî senelerce İmâmı Rabbânî'nin hizmetinde ve sohbetinde bulundu Fazla derece ve hâller, makam ve mertebelere erişip, kemâl sâhibi oldu İcâzetle şereflenip, yurduna gitti ve Yargı tâliblerini nezaket etmek ve yetiştirmekle meşgûl oldu Sohbetlerinde o ekseriyâ hazreti İmâm'ın hârika ve kerâmetlerinden, güzel ifâde ve tatlı sözlerinden anlatırdı İlmiyle amel edenlerin en önde gelenlerinden olup, dünyâya hiç meyletmez, haramlardan çok sakınırdı Sohbeti hoş, sözleri fazla tatlı idi
Bedî'uddîn Sehârenpûrî'nin, hocasıİmâmı Rabbânî hazretlerine gönderdiği mektûbdan bir kısmı şöyledir:
Hizmetçilerinizin en aşağısı Bedî'uddîn'in yüksek huzûrlarınıza arzıdır Peygamber efendimizden husûsî müjdeler alıyorum Fazla nasîhatler ediyorlar Bir gün; Sen Hindistan'ın ışığısınbuyurdular ve daha çok ibâdet etmemi emrettilerHazreti İmâm buna yanıt olarak birkaç satırlık şu mektubu yazdılar
Allahü teâlâya hamd olsun Sevdiği, seçtiği kullara selâmlar olsun Kıymetli mektûbunuzu okumakla şereflendik Bu vâkıalar müjdecidirler ve te'vil edilmeleri lâzımdır Ne değin te'vil olunurlarsa pek nûrlu oluyorlar Yâ Rabbî! Bizim nûrumuzu tamamla Sen her şeye kâdirsin Mâdem ki amelin, ibâdetin arttırılması ile emr olundunuz, elinizden gelebildiği kadar amel ve ibâdet ediniz Çünkü, bu dünyâ ibâdet yeri, meslek yeridir Allah, işlerinizde yardımcınız olsun
Bedî'uddîn Sehârenpûrî'nin hazreti İmâm'a gönderdiği şu mektubu da hâlinin ve kemâlinin yüksekliğini, istikâmette olduğunu, musibet yerine getirmek isteyenlerin cefâlarına sabrettiğini bildirir
Yüksek dergâhınızın hizmetçilerinin en aşağısı olan Bedî'uddîn'in, yüksek makâmınıza arzıdır Bu zavallının hâlleri teveccühlerinizin bereketiyle istikâmettedir İşlerin yapılmasında bir gevşeklik olmuyor Tüm ümidim, hayâtımdan kalan şu birkaç günlük zamanda da, hazretinizin ihsân nazarlarına kavuşmaktır Çoğu süre vâki olacak bâzı hâdiseler vukû gelmeden evvel bildiriliyor Bir teşebbüsle değil, kendiliğinden oluyorlar Gayb âleminden pek müjdeler veriliyor ki, bunları oysa huzûrunuzda arzedebilirim
Kabir ve âhiret hâllerini açık olarak haber veriyorlar Bütün bunlar, yüksek dergâhınızın sadakalarıdır Yoksa, bu kâbiliyetsiz zavallının, bu arzettiğim şeylerle ne ilgisi, bu yüksek makâmlarla ne münâsebeti vardır? Ey kalbimin sevgilisi! Hazretinizin teveccühü ile müşâhede makâmına kavuştum Bütün arzûm bir kere cihânın efendisi olan Peygamber efendimizin cemâlini görmek ve kemâlâtından bir şûleye kavuşmaktı Allahü teâlânın ihsân ve ikrâmı ile, bir gece teheccüd namazından sonra, beni bu devlete kavuşturdu Bu makâmın hazreti GavsüsSekaleyn'e bağlı olduğu, onların vâsıta ve vesîlesi olmaksızın o dergâha ulaşmanın zorluğu Peygamber efendimize tam uyan en büyük velîler hâriç, bu makâmın nûrlarından kimsenin alamayacağı bildirildi Muhterem efendim! Bu cihânda hazretinizden başka nezaket edicim yoktur Dâimâ Allahü teâlâdan, bu istidâdsızın ve kâbiliyetsizin, Allah yolunda bulunanları severek ve onların dergâhında hizmetçi olarak yaşamasını, bu koşullar altında ölmesini ve haşr olmasını, sevgili Habîbinin hürmetine yalvararak duâ ediyorum
İmâmı Rabbânî hazretlerinin, Bedî'uddîn Sehârenpûrî'ye yazdığı bir mektup aşağıdadır:
Allahü teâlâya hamd olsun O'nun seçtiği iyi insanlara selâm olsun! Kıymetli mektubunuz geldi O taraflarda, iki dehşet hâdise başladığını, birinin tâûn vebâ hastalığı, ötekinin de kaht, kıtlık, gıdâ maddelerinin azlığı olduğunu yazıyorsunuz Allahü teâlâ, bizi ve sizi belâlardan korusun Hepimize âfiyet versin!
Bu büyük bezginlik arasında, gece gündüz ibâdet ve murâkabe etmekteyiz Kalbimiz her ân O'nun iledir yazıyorsunuz Bunu okuyunca Allahü teâlâya hamd eyledik, şükr ettik Böyle zamanlarda dört Kulu çok okuyunuz!(Yâni Kul yâ eyyühel kâfirûn ve Kul hüvallahü ve Kul e'ûzüleri okuyunuz! Cinnin ve insanların şerrinden korur)
Erkeklerin kefeni, üç parça elde etmek sünnettir Sarık sarmak bid'at olur Ahdnâmedenilen (suâl meleklerine verilecek cevapları ve duâ ve istigfâr) yazılı kâğıdı, kabre koymamalıdır Mübârek yazıların, isimlerin, meyyitin pislikleri ile karışmasına sebeb olur ve (dînin dört delîlinden) bir sened ile bildirilmemiştir Mâverâünnehr (Aral gölüne akan Seyhûn ve Ceyhûn nehirleri arasındaki şehirler) âlimleri, böyle bir şey yapmamıştır Meyyite kamîs yerine, bir âlimin gömleğini giydirmek iyi olur Şehîdlerin kefenleri, elbiseleridir (Silâh yarası alarak ölen şehîdler yıkanmaz ve kefenlenmez Muhârebede yara almadan ölen ve sulhda, sârî rahatsızlık ve âfetlerle ölenler, şehîd sevâbı kazanırsa da, bunlar yıkanır ve kefenlenir) Ebû Bekri Sıddîk; Beni, bu iki çamaşırım ile kefenleyinizbuyurmuştu
Kabirdeki hayât, bir bakımdan, dünyâ hayâtına benzediği için, meyyit terakkî eder, derecesi yükselir Kabir hayâtı, insanlara kadar değişir Hadîsi şerîfte; Peygamberler, (aleyhimüsselâm) kabirlerinde namaz kılar buyruldu Peygamberimiz mîrâc gecesinde, Mûsâ aleyhisselâmın kabri yanından geçerken, mezarda namaz kılarken fark etti O ânda göğe çıkınca, Mûsâ aleyhisselâmı gökte fark ettiMezar hayâtı, şaşırtıcı bir şeydir Bu günlerde, merhûm büyük oğlum (Muhammed Sâdık) dolayısı ile, mezar hayâtına bakarak, şaşırtıcı sıcacık şeyler görülüyor Bunlardan az bir şey bildirsem, hafıza ermez Fitnelere, karışıklığa sebeb olur Cennetin tavanı, Arş'dır Ama mezar de, Cennet bahçelerinden bir bahçedir Akıl gözü bunu göremiyor Kabirdeki hayret verici şeyler, başka bir gözle görülüyor yarım yamalak da olsa, güvenmek, azâbdan kurtulmağa sebeptir Lakin, o hoş kelimenin (Sözcüki tevhîd) Hak teâlâ göre kabûlü için (dünyâda dînin emirlerine uymak), sâlih emirleri derin etki bırakmak lâzımdır
Ölmemek için, vebâ hastalığı bulunan yerden kaçmak büyük günahtır Muhârebede, düşman karşısından firar etmek gibidir Vebâ yer alan yerden kaçmayıp sabr eden kimse, ölünce, şehîdlerin sevâbına kavuşur Kabir sıkıntısı çekmez Sabr eden kimse, ölmezse, gâziler sevâbına kavuşur Arabî beyt tercümesi:
Rabbim öl deyince, ölmeği severim,
Mevte çağırana safâ geldin derim
1) ZübdetülMakâmât; s346
2) HadarâtülKuds; s334
3) Tezkirei İmâmı Rabbânî; s326
4) Tam İlmihâl Seâdeti Ebediyye; s953
5) İslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c15, s205 *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.