iltasyazilim
FD Üye
Başörtüsü: İstiklâlimizin ve İstikbalimizin Sembolü
Başörtüsüne karşı çıkanlar, bir bez parçasına mı karşı çıkıyorlar? Elbette ki, değil Çünkü böyle bir şey, çok saçma olurdu Eğer başörtüsüne karşı çıkanlar, bir bez parçasına karşı çıkmıyorlarsa, neye karşı çıkıyorlar öyleyse? Başörtüsünün temsil ettiği şeye karşı çıkıyorlar
Peki, başörtüsü neyi temsil ediyor? Başörtüsü, kültürel, sosyolojik, siyasî, ahlâkî ve tabiî tarihsel bakımlardan bu toplumun kimliğini, ne'liğini; yani İslâm'ı temsil ediyor Başörtüsüne kararlı bir şekilde sahip çıkanların da; başörtüsüne kararlı bir şekilde karşı çıkanların da temel dayanakları bu
O yüzden, İslâm'ın siyasî, toplumsal, kültürel, dolayısıyla kamusal hayatımızı belirleyebilecek, şekillendirebilecek bir konuma gelmesine niçin karşı çıkıyorlarsa, başörtüsüne de onun için karşı çıkıyorlar
Eğer böyle olmamış olsaydı, birileri, tam çeyrek asırdır bir bez parçasına bu kadar takar mıydı?
Burada, başörtüsüzlerin Müslüman olmadığını söylemiyorum; bu çok saçma olur çünkü Ama biz, başörtülü biri gördüğümüz zaman, o kişinin Müslüman olduğuna hükmederiz; başörtüsüz biri gördüğümüz zaman ise, o kişinin Müslüman olup olmadığı konusunda sadece görmekle bir hükme varamayız
Öyleyse, başörtülü olmak, bir kararlılık, bir belirginlik, bir muhtariyet (seçimini yapmış olmak ve özgürleşmek) hâlidir
Hem Müslüman olduğunu söyleyip, hem de hayatını müslümanlığın emir ve iddiaları doğrultusunda sürdürmeyen; Müslümanlığın belki de karşı çıktığı, onaylamadığı meselâ bütünüyle seküler bir hayat sürdüren bir toplum, Müslümanlıkla ilişkileri büyük ölçüde sakatlanmaya ramak kalmış bir toplum demektir
Tam da, Batılıların bizden istediği şey, böyle bir şey değil mi? Müslüman gibi görünmek ama Müslümanlığın iddialarını terk etmek
Ancak asıl ürkütücü olan şey şu: Batılılar değil, bu ülkenin seküler elitleri, bu ülkede, Müslüman gibi bile görünmemiz istemiyorlar Müslüman olmayan biri gibi görünmemizi, Müslümanlığı kamusal (siyasî, toplumsal, kültürel, entelektüel) hayattan uzaklaştırmamızı istiyorlar bizden
Oysa bu, bizim iddialarımızı, rüyalarımızı, hayallerimizi terk etmemiz; Batılıların seküler iddialarını, rüyalarını ve hayallerini üstelik de karikatürize ederek benimsememiz; dolayısıyla Batılıların bir damla bile kan dökmeden bu ülkeyi içerden teslim almaları demektir
Bu ülkede bir daha bir Fatih'in, Sinan'ın, Itrî'nin, Yunus'un, Mevlânâ'nın yetişmemesi; bu öncülere bize yabancı kişiler olarak bakmamız demektir Kaldı ki, Fatih, Sinan, Itrî, Yunus ve Mevlânâ'nın iddiaları, rüyaları, hayalleri, bu ülkenin çocuklarının iddiaları, rüyaları ve hayalleri değil, ne yazık ki! Batılıların seküler, neopagan popüler kültürü, bütün ikonları ve tezahürleriyle bizim çocuklarımızın rüyalarını, hayallerini süsleyen yegane kaynak değil mi?
Dolayısıyla, başörtüsüne karşı çıkmak, İslâm'a, İslâm'ın kamusal (siyasî, toplumsal ve kültürel) hayata çeki düzen vermesine karşı çıkmak demektir
Birileri, bu ülkede, İslâm'ın toplumsal, kültürel ve siyasî hayatımızdan uzaklaştırılması için mücadele vermiyor mu? Başörtüsü yasağının temel gerekçesi de bu değil mi?
Oysa, başörtüsü, dolayısıyla başörtüsünün kültürel, sosyolojik, ahlâkî ve hatta siyasî çağrışımları ve boyutlarıyla sembolize ettiği İslâm, bu ülkenin istiklâlinin ve istikbalinin sembolü, hatta sigortasıdır Adam, İslâm'ı bu toplumun hayatından silip süpürmek istediğini açıkça söylemiyor; söyleyemiyor; başörtüsünü bahane ediyor; başörtüsünü yasaklayarak söylüyorbunu Çünkü başörtüsünü yasaklamak, İslâm'ın önünü kesmek demektir
Öyleyse, başörtüsünü yasaklamamız, İslâm'ın önünü kesmemiz; Batılıların yapmaya bile cesaret edemeyecekleri bir cinayete imza atmamız; bu ülkeyi Batılılara bedavateslim etmemiz; bu ülkenin işini, iddialarını, rüyalarını, tarihî rolünü, misyonunu, yürüyüşünü, istiklalini ve istikbalini kendi ellerimizle bitirmemiz demektir
Yusuf KAPLAN
Yeni Şafak 05052006
Başörtüsüne karşı çıkanlar, bir bez parçasına mı karşı çıkıyorlar? Elbette ki, değil Çünkü böyle bir şey, çok saçma olurdu Eğer başörtüsüne karşı çıkanlar, bir bez parçasına karşı çıkmıyorlarsa, neye karşı çıkıyorlar öyleyse? Başörtüsünün temsil ettiği şeye karşı çıkıyorlar
Peki, başörtüsü neyi temsil ediyor? Başörtüsü, kültürel, sosyolojik, siyasî, ahlâkî ve tabiî tarihsel bakımlardan bu toplumun kimliğini, ne'liğini; yani İslâm'ı temsil ediyor Başörtüsüne kararlı bir şekilde sahip çıkanların da; başörtüsüne kararlı bir şekilde karşı çıkanların da temel dayanakları bu
O yüzden, İslâm'ın siyasî, toplumsal, kültürel, dolayısıyla kamusal hayatımızı belirleyebilecek, şekillendirebilecek bir konuma gelmesine niçin karşı çıkıyorlarsa, başörtüsüne de onun için karşı çıkıyorlar
Eğer böyle olmamış olsaydı, birileri, tam çeyrek asırdır bir bez parçasına bu kadar takar mıydı?
Burada, başörtüsüzlerin Müslüman olmadığını söylemiyorum; bu çok saçma olur çünkü Ama biz, başörtülü biri gördüğümüz zaman, o kişinin Müslüman olduğuna hükmederiz; başörtüsüz biri gördüğümüz zaman ise, o kişinin Müslüman olup olmadığı konusunda sadece görmekle bir hükme varamayız
Öyleyse, başörtülü olmak, bir kararlılık, bir belirginlik, bir muhtariyet (seçimini yapmış olmak ve özgürleşmek) hâlidir
Hem Müslüman olduğunu söyleyip, hem de hayatını müslümanlığın emir ve iddiaları doğrultusunda sürdürmeyen; Müslümanlığın belki de karşı çıktığı, onaylamadığı meselâ bütünüyle seküler bir hayat sürdüren bir toplum, Müslümanlıkla ilişkileri büyük ölçüde sakatlanmaya ramak kalmış bir toplum demektir
Tam da, Batılıların bizden istediği şey, böyle bir şey değil mi? Müslüman gibi görünmek ama Müslümanlığın iddialarını terk etmek
Ancak asıl ürkütücü olan şey şu: Batılılar değil, bu ülkenin seküler elitleri, bu ülkede, Müslüman gibi bile görünmemiz istemiyorlar Müslüman olmayan biri gibi görünmemizi, Müslümanlığı kamusal (siyasî, toplumsal, kültürel, entelektüel) hayattan uzaklaştırmamızı istiyorlar bizden
Oysa bu, bizim iddialarımızı, rüyalarımızı, hayallerimizi terk etmemiz; Batılıların seküler iddialarını, rüyalarını ve hayallerini üstelik de karikatürize ederek benimsememiz; dolayısıyla Batılıların bir damla bile kan dökmeden bu ülkeyi içerden teslim almaları demektir
Bu ülkede bir daha bir Fatih'in, Sinan'ın, Itrî'nin, Yunus'un, Mevlânâ'nın yetişmemesi; bu öncülere bize yabancı kişiler olarak bakmamız demektir Kaldı ki, Fatih, Sinan, Itrî, Yunus ve Mevlânâ'nın iddiaları, rüyaları, hayalleri, bu ülkenin çocuklarının iddiaları, rüyaları ve hayalleri değil, ne yazık ki! Batılıların seküler, neopagan popüler kültürü, bütün ikonları ve tezahürleriyle bizim çocuklarımızın rüyalarını, hayallerini süsleyen yegane kaynak değil mi?
Dolayısıyla, başörtüsüne karşı çıkmak, İslâm'a, İslâm'ın kamusal (siyasî, toplumsal ve kültürel) hayata çeki düzen vermesine karşı çıkmak demektir
Birileri, bu ülkede, İslâm'ın toplumsal, kültürel ve siyasî hayatımızdan uzaklaştırılması için mücadele vermiyor mu? Başörtüsü yasağının temel gerekçesi de bu değil mi?
Oysa, başörtüsü, dolayısıyla başörtüsünün kültürel, sosyolojik, ahlâkî ve hatta siyasî çağrışımları ve boyutlarıyla sembolize ettiği İslâm, bu ülkenin istiklâlinin ve istikbalinin sembolü, hatta sigortasıdır Adam, İslâm'ı bu toplumun hayatından silip süpürmek istediğini açıkça söylemiyor; söyleyemiyor; başörtüsünü bahane ediyor; başörtüsünü yasaklayarak söylüyorbunu Çünkü başörtüsünü yasaklamak, İslâm'ın önünü kesmek demektir
Öyleyse, başörtüsünü yasaklamamız, İslâm'ın önünü kesmemiz; Batılıların yapmaya bile cesaret edemeyecekleri bir cinayete imza atmamız; bu ülkeyi Batılılara bedavateslim etmemiz; bu ülkenin işini, iddialarını, rüyalarını, tarihî rolünü, misyonunu, yürüyüşünü, istiklalini ve istikbalini kendi ellerimizle bitirmemiz demektir
Yusuf KAPLAN
Yeni Şafak 05052006
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.