nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
Onk Dr Haluk Nurbaki'den gerçek bir hatıra
Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya tanık olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir evraklar yaptım Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum
Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bir takım formaliteler nedeniyle o imkanı bulamamıştı Serap'ı özel bir merakla şahsen ben tedavi altına aldım Ve kısa bir zaman daha sonra da iyileştiğini gördüm Oysa Serap'ın da bütün diğer kanserliler gibi birincil 5 yıllık süreyi çok özenli geçirmesi gerekiyordu Bir meslek kadını olan Serap, 4 sene kadar sonra 1 ihale için İzmir'e gitmek istedi Kışaylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üstüne 6 saat dek mahsur kalmış Dönüşünden kısa 1 vakit sonradan kanser, kemik ve akciğerine yayıldı Serap etap kemiklerindeki metastaz sebebiyle yürüyemez ülkü gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de sürekli olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonradan ağzını o cihaza yapıştırarak nefes olmak zorunda kalıyordu Evine gittiğim gün, tekrar güçlükle konuşarak:
''Doktor bey,'' dedi ''Ben sizedargınım'' ''Niçin?diye sordum
Sizdindar bir insanmışsınız Niçin bana da, ALLAH 'ı, ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz?
Dini inançlarının fazla kuvvetsiz olduğunu bildiğim için bu teklifi karşı epeyce şaşırdım O'nu üzmemeye çalışarak:
Doktora ulaşmak kolaydır'' dedim ''Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun Oysa iman tedavisi için gönülden özlem duymalısın
Konuşmaya mecali olmadığından Ben o isteği duyuyorummanasında başını salladı Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra, ölümsüz hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler hızlandırılmalı öğretimedönmüştü Anlattığım iman hakikatlarını tüm ruhuyla meczediyor ve ara sıra soru soruyorduVefatına bir hafta kala:
Hekim bey,'' dedi ''Ben ölürken ne söylemeliyim?
Senin durumun fazla özeldedim ''Kelimei Şehadet sana uzun gelir O anı farkedince ''Muhammed'' (sav) sana yeter
O, haliyle gülüş ederek yeniden başını salladı Fazla ıstırabı olduğu için Serap'a sürekli morfin yapıyor ve O'nu uyutmaya çalışıyorduk Ben, bir meslek seyahati nedeniyle bir müddet ziyaretine gidemedim Dönüşümde annesi telefon ederek:
Serap, bir haftadır morfin yaptırmıyordedi Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste Muhammeddiyemezsem?
İşte Serap, böyle bir hanımdı sırası gelmişken benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha ömrü varsa , son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap'ın acizliği hürmetine sandığım salı gününe değin yaşayacağına dair dikkat çekici sezdim
Ertesi gün O'na:
Hiç korkma!dedim İğneyi vurdurabilirsin
Ve Serap bir veda niteliği içeren bu görüşmemizde son sorusunu da sordu:
Hekim beyÖlüm Meleği bana nasıl görünecek?
Kızım,dedim O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir
Salı günü Serap'ın ağırlaştığı haberini alınca derhal eve gittimOysa vefatına yetişememiştim Ailesi tam manasıyla perişandı Yalnızca kendisine uzun müddet bakan dindar bir bayan akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:
Hekim bey, biliyor musunuz, bu evde azıcık önce bir mucize yaşandı!dedi ve devam etti:
Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve yataktan kalkması imkansızdenmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldıBütün ev halkı hayretten donup kaldık Ve sözcüki Şehadet getirerek ölüm etmeden azıcık önce de:
Doktor bey'e söyleyin, dedi Ölüm Meleği, O'nun söylediğinden de güzelmiş! *
Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya tanık olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir evraklar yaptım Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum
Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bir takım formaliteler nedeniyle o imkanı bulamamıştı Serap'ı özel bir merakla şahsen ben tedavi altına aldım Ve kısa bir zaman daha sonra da iyileştiğini gördüm Oysa Serap'ın da bütün diğer kanserliler gibi birincil 5 yıllık süreyi çok özenli geçirmesi gerekiyordu Bir meslek kadını olan Serap, 4 sene kadar sonra 1 ihale için İzmir'e gitmek istedi Kışaylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üstüne 6 saat dek mahsur kalmış Dönüşünden kısa 1 vakit sonradan kanser, kemik ve akciğerine yayıldı Serap etap kemiklerindeki metastaz sebebiyle yürüyemez ülkü gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de sürekli olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonradan ağzını o cihaza yapıştırarak nefes olmak zorunda kalıyordu Evine gittiğim gün, tekrar güçlükle konuşarak:
''Doktor bey,'' dedi ''Ben sizedargınım'' ''Niçin?diye sordum
Sizdindar bir insanmışsınız Niçin bana da, ALLAH 'ı, ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz?
Dini inançlarının fazla kuvvetsiz olduğunu bildiğim için bu teklifi karşı epeyce şaşırdım O'nu üzmemeye çalışarak:
Doktora ulaşmak kolaydır'' dedim ''Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun Oysa iman tedavisi için gönülden özlem duymalısın
Konuşmaya mecali olmadığından Ben o isteği duyuyorummanasında başını salladı Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra, ölümsüz hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler hızlandırılmalı öğretimedönmüştü Anlattığım iman hakikatlarını tüm ruhuyla meczediyor ve ara sıra soru soruyorduVefatına bir hafta kala:
Hekim bey,'' dedi ''Ben ölürken ne söylemeliyim?
Senin durumun fazla özeldedim ''Kelimei Şehadet sana uzun gelir O anı farkedince ''Muhammed'' (sav) sana yeter
O, haliyle gülüş ederek yeniden başını salladı Fazla ıstırabı olduğu için Serap'a sürekli morfin yapıyor ve O'nu uyutmaya çalışıyorduk Ben, bir meslek seyahati nedeniyle bir müddet ziyaretine gidemedim Dönüşümde annesi telefon ederek:
Serap, bir haftadır morfin yaptırmıyordedi Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste Muhammeddiyemezsem?
İşte Serap, böyle bir hanımdı sırası gelmişken benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha ömrü varsa , son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap'ın acizliği hürmetine sandığım salı gününe değin yaşayacağına dair dikkat çekici sezdim
Ertesi gün O'na:
Hiç korkma!dedim İğneyi vurdurabilirsin
Ve Serap bir veda niteliği içeren bu görüşmemizde son sorusunu da sordu:
Hekim beyÖlüm Meleği bana nasıl görünecek?
Kızım,dedim O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir
Salı günü Serap'ın ağırlaştığı haberini alınca derhal eve gittimOysa vefatına yetişememiştim Ailesi tam manasıyla perişandı Yalnızca kendisine uzun müddet bakan dindar bir bayan akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:
Hekim bey, biliyor musunuz, bu evde azıcık önce bir mucize yaşandı!dedi ve devam etti:
Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve yataktan kalkması imkansızdenmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldıBütün ev halkı hayretten donup kaldık Ve sözcüki Şehadet getirerek ölüm etmeden azıcık önce de:
Doktor bey'e söyleyin, dedi Ölüm Meleği, O'nun söylediğinden de güzelmiş! *