Ayrılık şiirleri
En guzel ayrılık şiirleri
Bir Ayrılış Hikayesi
Erkek kadına dedi ki:
Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuclarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
cıldırasıya
Erkek kadına dedi ki:
Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dumduz,
yuzde yuz, yuzde bin beş yuz,
yuzde hudutsuz kere yuz
Kadın erkeğe dedi ki:
Baktım
dudağımla, yureğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yureğine, kafana
Şimdi ne soyluyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen oğrettin bana
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın
yuzu guneşli bir ana gibi
en son en guzel cocuğunu emzirdiğini
Fakat neyleyim
saclarım dolanmış
olmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yurumelisin,
yeni doğan cocuğun
gozlerine bakarak
Sen
yurumelisin,
beni bırakarak
Kadın sustu
SARILDILAR
Bir kitap duştu yere
Kapandı bir pencere
AYRILDILAR
Nazım Hikmet RAN
Ne Olacak Halim
Sen bu satırları okurken ben cok uzaklarda olacağım
Boyle başlardı butun bildiğimiz mektuplar,
Biliyormusun? Bu ikimizin hikayesi,
Şu anda nerdesin, ne yapmaktasın;
Bildiğim yerlerdemisin yoksa hic gormediğim bir evin penceresinde mi,
Sevdiklerin ozlemi sardımı nicedir kalbini,
Pişman mısın başlamadıkların icin, ic cekiyorsundur şimdi
Duşunupte yazmadığın yazıpta yollamadığın mektupları saklıyormusun hala,
Kafanda hep aynı cumle biliyorum ne olacak halim,
Ah, biriktirdiğimiz butun hevesler nasılda hızla tukendiler
En cok kimi ozledin, en cok neyi bekledin?
Şimdi duşlediklerimin neresindesin
Dedim ya
Bu ikimizin hikayesi
Islandımız butun yağmurları, dudak kanatan kalpli sızı aşklarımızı,
Bizi buluşturan kaldırımları,
İşte butun bunları butun bunları yazıyorum
Ben unutmadım diye
Hatırlıyormusun sonunu değiştirmediğimiz filmleri
Hayatın gerceğidir sandığımız kabullenilmiş yenikliği
Bir ağızdan soylediğimiz en kahraman cenkliği,
Buyurken vazgectiklerimizi yada vazgecittirdikleri seyleri,
Ne Olacak Halim
Cabuk mu buyuduk dersin
Biliyorum
NE Olacak Halim
Sen bu satırları okurken, ben nerde olacağım kim bilir
Neleri bırakmış olacağım birde,
Ne aşkları
Ne başlangıcları
Ne ayrılıkları tıpkı senin gibi
Biliyormusun
Tek sorum var kendimle şimdi
Ahhh
Ne Olacak Şimdi Halim
İclal Aydın
Eğer
O kadar da onemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mumkun olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer
Dayanılması o kadar da zor değildir, buyuk ayrılıklar bile,
en guzel yerde başlatılsaydı eğer
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yurekten suzulup geliyorsa gozyaşı eğer
Yuz kızartıcı bir suc değildir hırsızlık,
calınan birinin kalbiyse eğer
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan butun derilerden soyunabilseydi eğer
O kadar da yurek burkmazdı alışılmış bir ses,
hicbir zaman duyulmasaydı eğer
Daha cabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer
Belirsizliğe yelken acardı iri ela gozler zamanla,
oylesine delice bakmasalardı eğer
Cabuk unutulurdu ıslak bir opucuğun yakıcı tadı belki de
kalp, goğus kafesine o kadar yuklenmeseydi eğer
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer
Duşlere bile kar yağmazdı hicbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer
Su gibi akıp gecerdi hic gecmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer
Rengi bile solardı duşlerdeki sacların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer
O buyuk, o gorkemli son, olum bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer
O kadar da cekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sonmemiş olsaydı eğer
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar guneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer
Kahvaltıdan da once sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir ozlem dalgası meydan okumasaydı eğer
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz cay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer
Uykusuzluklar yıkıp gecmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer
Issız bir yuva bile cennete donuşebilirdi belki de,
sıcak bir guluşle ısıtılsaydı eğer
Yoksul duşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler boylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer
İnanmak mumkun olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer
Gercekten boynunu bukmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amacsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse
Evet Sevgili,
Kim ozlerdi avuc iclerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde gorkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!!
Can Yucel
En guzel ayrılık şiirleri
Bir Ayrılış Hikayesi
Erkek kadına dedi ki:
Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuclarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
cıldırasıya
Erkek kadına dedi ki:
Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dumduz,
yuzde yuz, yuzde bin beş yuz,
yuzde hudutsuz kere yuz
Kadın erkeğe dedi ki:
Baktım
dudağımla, yureğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yureğine, kafana
Şimdi ne soyluyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen oğrettin bana
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın
yuzu guneşli bir ana gibi
en son en guzel cocuğunu emzirdiğini
Fakat neyleyim
saclarım dolanmış
olmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yurumelisin,
yeni doğan cocuğun
gozlerine bakarak
Sen
yurumelisin,
beni bırakarak
Kadın sustu
SARILDILAR
Bir kitap duştu yere
Kapandı bir pencere
AYRILDILAR
Nazım Hikmet RAN
Ne Olacak Halim
Sen bu satırları okurken ben cok uzaklarda olacağım
Boyle başlardı butun bildiğimiz mektuplar,
Biliyormusun? Bu ikimizin hikayesi,
Şu anda nerdesin, ne yapmaktasın;
Bildiğim yerlerdemisin yoksa hic gormediğim bir evin penceresinde mi,
Sevdiklerin ozlemi sardımı nicedir kalbini,
Pişman mısın başlamadıkların icin, ic cekiyorsundur şimdi
Duşunupte yazmadığın yazıpta yollamadığın mektupları saklıyormusun hala,
Kafanda hep aynı cumle biliyorum ne olacak halim,
Ah, biriktirdiğimiz butun hevesler nasılda hızla tukendiler
En cok kimi ozledin, en cok neyi bekledin?
Şimdi duşlediklerimin neresindesin
Dedim ya
Bu ikimizin hikayesi
Islandımız butun yağmurları, dudak kanatan kalpli sızı aşklarımızı,
Bizi buluşturan kaldırımları,
İşte butun bunları butun bunları yazıyorum
Ben unutmadım diye
Hatırlıyormusun sonunu değiştirmediğimiz filmleri
Hayatın gerceğidir sandığımız kabullenilmiş yenikliği
Bir ağızdan soylediğimiz en kahraman cenkliği,
Buyurken vazgectiklerimizi yada vazgecittirdikleri seyleri,
Ne Olacak Halim
Cabuk mu buyuduk dersin
Biliyorum
NE Olacak Halim
Sen bu satırları okurken, ben nerde olacağım kim bilir
Neleri bırakmış olacağım birde,
Ne aşkları
Ne başlangıcları
Ne ayrılıkları tıpkı senin gibi
Biliyormusun
Tek sorum var kendimle şimdi
Ahhh
Ne Olacak Şimdi Halim
İclal Aydın
Eğer
O kadar da onemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mumkun olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer
Dayanılması o kadar da zor değildir, buyuk ayrılıklar bile,
en guzel yerde başlatılsaydı eğer
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yurekten suzulup geliyorsa gozyaşı eğer
Yuz kızartıcı bir suc değildir hırsızlık,
calınan birinin kalbiyse eğer
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan butun derilerden soyunabilseydi eğer
O kadar da yurek burkmazdı alışılmış bir ses,
hicbir zaman duyulmasaydı eğer
Daha cabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer
Belirsizliğe yelken acardı iri ela gozler zamanla,
oylesine delice bakmasalardı eğer
Cabuk unutulurdu ıslak bir opucuğun yakıcı tadı belki de
kalp, goğus kafesine o kadar yuklenmeseydi eğer
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer
Duşlere bile kar yağmazdı hicbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer
Su gibi akıp gecerdi hic gecmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer
Rengi bile solardı duşlerdeki sacların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer
O buyuk, o gorkemli son, olum bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer
O kadar da cekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sonmemiş olsaydı eğer
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar guneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer
Kahvaltıdan da once sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir ozlem dalgası meydan okumasaydı eğer
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz cay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer
Uykusuzluklar yıkıp gecmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer
Issız bir yuva bile cennete donuşebilirdi belki de,
sıcak bir guluşle ısıtılsaydı eğer
Yoksul duşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler boylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer
İnanmak mumkun olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer
Gercekten boynunu bukmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amacsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse
Evet Sevgili,
Kim ozlerdi avuc iclerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde gorkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!!
Can Yucel