Ataturk'un Kılık Kıyafet Devrimi,
Ataturk'un kılık kıyafet alanında yaptığı yenilikler,
Ataturk'un kılık kıyafet inkılabı
Ataturkun Yaptığı Kılık Kıyafet Devrimi
Osmanlı İmparatorluğunda belli ve birleşik bir kıyafet yoktu Memurların, din adamlarının kendilerine gore kıyafetleri bulunuyordu Halkın ise turlu bicimde kıyafetleri vardı Mahmut II devrinde memurlarla askerlerde kıyafet birliğini sağlamak maksadıyla değişiklik yapıldı Memurlar icin setre ve pantalon kabul edildiği gibi yine memurlar ve askerlere kavuk yerine fes giydirildi O zaman şeyhulislam başta olmak uzere butun ulema fes giymenin şer'an caiz olmadığını ileri surerek karşı koymuşlardı Halkın her sınıfı istediğini başına giymekte ozgurdu İlmiye sınıfı sarıklı fes, tarikattan olanlar turlu bicimde kulahlar, halktan bazı kimseler de fes kalpak, kece kulah kullanıyorlardı
1903 yılında Abdulhamit II suvari ve topcu askerlerine kalpak giydirmek istediği vakit, ulema bu defa da kalpak giyilmesine karşı geldi Esasında ne fesin, ne de diğer kıyafet unsurlarının din ve milliyetle hic bir ilgisi yoktu Ulema yenilikten korktuğu icin dini cıkarlarını alet ederek karşı geliyordu
Cumhuriyet devrinde Ataturk, Batı medeniyetinin bir butun olarak alınmasına taraftar olduğundan medeni kıyafetin kabulunu zaruri buluyordu 24 Ağustos 1925'te Kastamonu'ya giden Ataturk elinde bir panama şapka ile otomobilden indi ve halkı selamladı Kastamonu ve İnebolu'da soylediği nutuklarda kıyafetimizin değiştirilmesi gereğinden şoyle bahsetmiştir:
Biz her noktai nazardan medeni olmalıyız Fikrimiz, zihniyetimiz, tepeden tırnağa kadar medeni olacaktır
Mllite vazıh olarak bilmelidir ki; medeniyet oyle kuvvetli bir ateştir ki ona bigane kalanları yakar, mahveder İcinde bulunduğumuz medeni ailede layık olduğumuz mevkii bulacak ve onu muhafaza ve i'la edeceğiz Refah, saadet ve insanlık bundadır
Ataturk'un Kastamonu gezisinden Ankara'ya donuşunde kendisini karşılamağa gelen halkın coğu şapkalıydı Ertesi gun Ataturk'un başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu bir kararla şapka giyilmesini butun memurlar icin zorunlu kıldı Buyuk Millet Meclisi 25 Kasım 1925'de şapkanın butun milletce giyilmesi meselesini goruştu ve Şapka Kanununu kabul etti Şapkanın kabulu ile Turk ulusunu medeni uluslardan ayıran şekle ait ozelliklerden en onemlisi kaldırılmış oldu
Din adamlarının kıyafeti: Osmanlı İmparatorluğunda medrese ulemasının ozel bir kıyafeti vardı Ulema siyah cubbe ve şalvar giyer, başına beyaz sarık sarardı Sarıklı din adamlarının halk uzerinde oldukca kuvvetli manevi bir etkisi vardı Zamanla dini vazifeleri olmayan bazı kimseler de sarığın bu nufuzundan istifade etmeği duşunduler ve sarık sarmağa başladılar Bu kimseler sarığın golgesine sığınarak ve dini turlu maksatlarına alet ederek halkı soymağa başladılar Ataturk bu noktaya değinerek demiştir ki:
Millete hatırlatmak isterim ki, laubaliliğe musaade etmek asla caiz değildir Herhalde salahiyet sahibi olmayan bu gibi kimselerin muvazzaf olan zevat ile aynı kisveyi taşımalarındaki mahzuru hukumetin nazarı dikkatine koyacağım
İslam halkını aydınlatmak ve doğru yola sevk etmek icin bircok tarikatlar kurulmuştu Bu tarikatların şeyhleri, dervişleri ve muritleri vardı Bunlar tekkelerde oturur, ayin yapar, zikrederlerdi Tekke adamları hic bir iş yapmazlar, halktan sağladıkları gelir ile gecinirlerdi Bunlar bazen nufuzlarından istifade ederek halkı hukumete karşı ayaklanmaya teşvik ederlerdi Nitekim Şeyh Sait ayaklanması, hukumetin calışmalarını cıkarlarına zararlı bulan Şeyh Sait ve muritlerinin tarikat nufuzlarını siyasete alet ederek cıkardıkları bir ayaklanmadır
Ataturk, bu parazit ve gerici zumrenin kaldırılması gereğini nutuklarından şoyle belirtmiştir:
Biz medeniyetin ilim ve fenninden kuvvet alıyoruz, ona gore yuruyoruz Başka bir şey tanımıyoruz Tekkelerin gayesi halkı meczup ve aptal yapmaktır Halbuki, halk, meczup ve aptal olmamağa karar vermiştir
Ataturk'un kılık kıyafet alanında yaptığı yenilikler,
Ataturk'un kılık kıyafet inkılabı
Ataturkun Yaptığı Kılık Kıyafet Devrimi
Osmanlı İmparatorluğunda belli ve birleşik bir kıyafet yoktu Memurların, din adamlarının kendilerine gore kıyafetleri bulunuyordu Halkın ise turlu bicimde kıyafetleri vardı Mahmut II devrinde memurlarla askerlerde kıyafet birliğini sağlamak maksadıyla değişiklik yapıldı Memurlar icin setre ve pantalon kabul edildiği gibi yine memurlar ve askerlere kavuk yerine fes giydirildi O zaman şeyhulislam başta olmak uzere butun ulema fes giymenin şer'an caiz olmadığını ileri surerek karşı koymuşlardı Halkın her sınıfı istediğini başına giymekte ozgurdu İlmiye sınıfı sarıklı fes, tarikattan olanlar turlu bicimde kulahlar, halktan bazı kimseler de fes kalpak, kece kulah kullanıyorlardı
1903 yılında Abdulhamit II suvari ve topcu askerlerine kalpak giydirmek istediği vakit, ulema bu defa da kalpak giyilmesine karşı geldi Esasında ne fesin, ne de diğer kıyafet unsurlarının din ve milliyetle hic bir ilgisi yoktu Ulema yenilikten korktuğu icin dini cıkarlarını alet ederek karşı geliyordu
Cumhuriyet devrinde Ataturk, Batı medeniyetinin bir butun olarak alınmasına taraftar olduğundan medeni kıyafetin kabulunu zaruri buluyordu 24 Ağustos 1925'te Kastamonu'ya giden Ataturk elinde bir panama şapka ile otomobilden indi ve halkı selamladı Kastamonu ve İnebolu'da soylediği nutuklarda kıyafetimizin değiştirilmesi gereğinden şoyle bahsetmiştir:
Biz her noktai nazardan medeni olmalıyız Fikrimiz, zihniyetimiz, tepeden tırnağa kadar medeni olacaktır
Mllite vazıh olarak bilmelidir ki; medeniyet oyle kuvvetli bir ateştir ki ona bigane kalanları yakar, mahveder İcinde bulunduğumuz medeni ailede layık olduğumuz mevkii bulacak ve onu muhafaza ve i'la edeceğiz Refah, saadet ve insanlık bundadır
Ataturk'un Kastamonu gezisinden Ankara'ya donuşunde kendisini karşılamağa gelen halkın coğu şapkalıydı Ertesi gun Ataturk'un başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu bir kararla şapka giyilmesini butun memurlar icin zorunlu kıldı Buyuk Millet Meclisi 25 Kasım 1925'de şapkanın butun milletce giyilmesi meselesini goruştu ve Şapka Kanununu kabul etti Şapkanın kabulu ile Turk ulusunu medeni uluslardan ayıran şekle ait ozelliklerden en onemlisi kaldırılmış oldu
Din adamlarının kıyafeti: Osmanlı İmparatorluğunda medrese ulemasının ozel bir kıyafeti vardı Ulema siyah cubbe ve şalvar giyer, başına beyaz sarık sarardı Sarıklı din adamlarının halk uzerinde oldukca kuvvetli manevi bir etkisi vardı Zamanla dini vazifeleri olmayan bazı kimseler de sarığın bu nufuzundan istifade etmeği duşunduler ve sarık sarmağa başladılar Bu kimseler sarığın golgesine sığınarak ve dini turlu maksatlarına alet ederek halkı soymağa başladılar Ataturk bu noktaya değinerek demiştir ki:
Millete hatırlatmak isterim ki, laubaliliğe musaade etmek asla caiz değildir Herhalde salahiyet sahibi olmayan bu gibi kimselerin muvazzaf olan zevat ile aynı kisveyi taşımalarındaki mahzuru hukumetin nazarı dikkatine koyacağım
İslam halkını aydınlatmak ve doğru yola sevk etmek icin bircok tarikatlar kurulmuştu Bu tarikatların şeyhleri, dervişleri ve muritleri vardı Bunlar tekkelerde oturur, ayin yapar, zikrederlerdi Tekke adamları hic bir iş yapmazlar, halktan sağladıkları gelir ile gecinirlerdi Bunlar bazen nufuzlarından istifade ederek halkı hukumete karşı ayaklanmaya teşvik ederlerdi Nitekim Şeyh Sait ayaklanması, hukumetin calışmalarını cıkarlarına zararlı bulan Şeyh Sait ve muritlerinin tarikat nufuzlarını siyasete alet ederek cıkardıkları bir ayaklanmadır
Ataturk, bu parazit ve gerici zumrenin kaldırılması gereğini nutuklarından şoyle belirtmiştir:
Biz medeniyetin ilim ve fenninden kuvvet alıyoruz, ona gore yuruyoruz Başka bir şey tanımıyoruz Tekkelerin gayesi halkı meczup ve aptal yapmaktır Halbuki, halk, meczup ve aptal olmamağa karar vermiştir