iltasyazilim
FD Üye
Atatürk'ün Cesareti
Atatürkün Cesaretli Oluşu ile ilgili hatıra
Mustafa Kemal, hiçbir zaman inancından ve kararlılığından bir şey kaybetmezdi Halkın ve idarecilerin büyük bir umutsuzluğa kapıldıkları anda, O'nun kararlılığı ve davasına olan inancı başarıya dışarı giden yolda tek ışık olmuştur Mustafa Kemal, vatanı ve milleti için canını feda etmekten kaçınmazdı Onun Ben, gerektiği vakit en büyük hediyem elde etmek üzere, Türk Milleti'ne canımı vereceğimsözü, vatan sevgisinin ve cesaretinin en güzel örneklerinden birisidir
Çanakkale Savaşı esnasında Anafartalar Grubu Komutanı iken, defalarca en ön safta savaştı Bu savaş esnasında Atatürk'e bir şarapnel parçası isabet etmiş, ama sağ cebinde yer alan saati kendisini ölümden kurtarmıştı Sakarya Savaşı sırasında atından düşmesi üstüne kaburga kemikleri kırılmıştı Buna karşın cepheden ayrılmamış, savaşı sedye üzerinden yönetmişti Mensubu olduğu Türk Milleti'ni ölümsüz bir aşkla seven Mustafa Kemal Atatürk, milleti için her türlü zorluğa katlanmış ve kendini ona adamıştır
Atatürk'ün cesaretli oluşuyla ilgili bir anıdan bahseecek olursak;
Makbule Atadan anlatıyor
Mânen kuvvetliydi
Cesaret ve ümidini kaybetmezdi
Biz Beşiktaşta Akaretlerde otururken, o Çanakkale Harbine gitmişti bir aralık Bulgaristandan getirdiği güzel bir köpeği vardı Alp ismindeki bu köpeğini de beraberinde cepheye götürmüştü
O vakit fazla sıkıntıdaydı Bir insanın mâneviyatını bozacak her şey mevcuttu Asker azTop değil Tüfek yok Cephane değil Ordu yok Sâdece bir fırka
Bir gün kendisi anlatmıştı bize Bu dek yokluk içinde mâneviyatları bozulan askerler aralarında dolaşıyormuş Onların cesaretini takviye etmek için köpeği ile beraber alev hattına değin uzanıvermiş Yalnız başına ilerlediği en güvenli olmayan noktada kırbacını sallayarak askerlere sinyâl vermiş Aleyhinde tarafın çelimsiz ve tehlikesiz olduğunu zanneden askerlerimiz onun bu işareti üzerine ileri atılarak hemencecik hücuma geçmişler Düşman bir hayli kayıp vermiş
Dönerken Kireçtepe mevkiinde geriye doğru giden iki askere rastlamış
Niçin kaçıyorsunuz düşmandan? Demiş
Cephâne yok Paşam! demişler
Süngünüz de mi yok?
Var Paşam!
Ben de varım Haydi dönün bakalım geriye! Marş! Marş!
Ümit ve cesareti yalnız kendisi için yok, lakin başkaları içinde nikbinlik (iyimserlik) yaratan bir serum tesiri yaratıyordu En ümitsiz zamanlarda bile mânevi kuvvetini kaybetmiyordu
Kaynak: Şemsi EMIN (Makbule Atadan anlatıyor; Ağabeyim Mustafa Kemal) *
Atatürkün Cesaretli Oluşu ile ilgili hatıra
Mustafa Kemal, hiçbir zaman inancından ve kararlılığından bir şey kaybetmezdi Halkın ve idarecilerin büyük bir umutsuzluğa kapıldıkları anda, O'nun kararlılığı ve davasına olan inancı başarıya dışarı giden yolda tek ışık olmuştur Mustafa Kemal, vatanı ve milleti için canını feda etmekten kaçınmazdı Onun Ben, gerektiği vakit en büyük hediyem elde etmek üzere, Türk Milleti'ne canımı vereceğimsözü, vatan sevgisinin ve cesaretinin en güzel örneklerinden birisidir
Çanakkale Savaşı esnasında Anafartalar Grubu Komutanı iken, defalarca en ön safta savaştı Bu savaş esnasında Atatürk'e bir şarapnel parçası isabet etmiş, ama sağ cebinde yer alan saati kendisini ölümden kurtarmıştı Sakarya Savaşı sırasında atından düşmesi üstüne kaburga kemikleri kırılmıştı Buna karşın cepheden ayrılmamış, savaşı sedye üzerinden yönetmişti Mensubu olduğu Türk Milleti'ni ölümsüz bir aşkla seven Mustafa Kemal Atatürk, milleti için her türlü zorluğa katlanmış ve kendini ona adamıştır
Atatürk'ün cesaretli oluşuyla ilgili bir anıdan bahseecek olursak;
Makbule Atadan anlatıyor
Mânen kuvvetliydi
Cesaret ve ümidini kaybetmezdi
Biz Beşiktaşta Akaretlerde otururken, o Çanakkale Harbine gitmişti bir aralık Bulgaristandan getirdiği güzel bir köpeği vardı Alp ismindeki bu köpeğini de beraberinde cepheye götürmüştü
O vakit fazla sıkıntıdaydı Bir insanın mâneviyatını bozacak her şey mevcuttu Asker azTop değil Tüfek yok Cephane değil Ordu yok Sâdece bir fırka
Bir gün kendisi anlatmıştı bize Bu dek yokluk içinde mâneviyatları bozulan askerler aralarında dolaşıyormuş Onların cesaretini takviye etmek için köpeği ile beraber alev hattına değin uzanıvermiş Yalnız başına ilerlediği en güvenli olmayan noktada kırbacını sallayarak askerlere sinyâl vermiş Aleyhinde tarafın çelimsiz ve tehlikesiz olduğunu zanneden askerlerimiz onun bu işareti üzerine ileri atılarak hemencecik hücuma geçmişler Düşman bir hayli kayıp vermiş
Dönerken Kireçtepe mevkiinde geriye doğru giden iki askere rastlamış
Niçin kaçıyorsunuz düşmandan? Demiş
Cephâne yok Paşam! demişler
Süngünüz de mi yok?
Var Paşam!
Ben de varım Haydi dönün bakalım geriye! Marş! Marş!
Ümit ve cesareti yalnız kendisi için yok, lakin başkaları içinde nikbinlik (iyimserlik) yaratan bir serum tesiri yaratıyordu En ümitsiz zamanlarda bile mânevi kuvvetini kaybetmiyordu
Kaynak: Şemsi EMIN (Makbule Atadan anlatıyor; Ağabeyim Mustafa Kemal) *