Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Atatürk ve Türk Kadını

Atatürk ve Türk Kadını

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Kadın hakları ve kadınların erkeklerle eşitliği konusunda geçen asırdan itibaren batı ülkelerinde ve toplumlarında yoğun mücadelelerin verildiği ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere' nin bu mücadelelerin en şiddetlilerini yaşadığı bilinmektedir Ülkemizde, gerek Osmanlı İmparatorluğu ve gerek Cumhuriyet döneminde kadınlarımızın kendi hakları konusunda, batı ülkelerindekine aynı şekilde mücadele ettiklerini anlatmak mümkün değildir Fakat biz kadınlara çoğu batı ülkesinden daha evvel bu adalet Atatürk tarafından verilmiş ve hatta yaklaşık olarak sunulmuştur Cumhuriyet Dönemi ve Kadın Hakları teokratik bir devlet yapısının ve kadın haklarının kısıtlı olduğu bir toplum düzeninin olduğu Osmanlı İmparatorluğu' ndan, kadınerkek eşitliğinin kabul edildiği çağdaş Türkiye Cumhuriyeti' ne geçiş, bir fazla devrimler ile muhtemel olabilmiştir Bu devrimler içinde, kadınların erkekler ile eşdeğer toplumsal varlıklar olarak toplum içinde yerlerini almaları bir uygarlık aşamasıdır ve Atatürk Devrimleri' nin en önde gelenlerinden birisidir 1926 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından kabulle yürürlüğe giren ve Türk kadınlarını şeriatzincirinden kurtaran Medeni Kanun ile, Türk kadınına bin yıl evvel kaybettiği hakların iade edilmesinin temeli oluşmuştur Bundan Böyle bayan güçlenmeye, kişiliğini bulmaya başlamış ve erkeğinin yanına sosyal faaliyetlere katılmaya hazırdır Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Haklarının Verilmesi Medeni Kanun ile erkeklerle eşit haklara sahip olan Türk kadınına, 3 TBMM tarafından 3 Nisan 1930' da kabul edilen bir yasa ile belediye seçimlerine katılma hakkı tanınmıştır 1931 yılında da Türk kadını başta tıp dünyasında varlığını göstermiş ve ilk kadın cerrahımız çalışmaya başlamıştır 4 Mayıs 1931' de birincil toplantısını yapan IV TBMM göre 26 EKim 1932' de kabul edilen bir yasa ile Türk kadınına muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine seçilme ve seçme hakkı meşhur; ertesi sene da, 8 Ekim 1934' de kabul edilen ve 5 Aralık 1934'de yürürlüğe giren bir başka yasa ile kadınerkek eşitliği alanında bütün haklar, Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkının tanınmasıyla verilmiş oluyordu Atatürk' ün Bayan Hakları Konusundaki Görüşleri ve Gerçekleştirdikleri, bugün dünya aydınlarının ve Birleşik Milletler Teşkilatı 'nın yaymaya çalıştığı bayan hakları ile ilgili fikirler, Atatürk kadar çok önceleri dile getirilmiş ve çoğunlukla da başvuru formu alanına sokulmuştur Atatürk, Cumhuriyet' in ilanından dokuz ay önce Şubat 1923 'de şöyle demiştir:

Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşısında gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir Yaşamak seslenmek etkinlik demektir Bundan nedeniyle bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, o sosyal toplum felçlidir

Atatürk, çağdaş bir düşüncenin ürünü olan bu sözleriyle kadının toplumdaki yerini belirlemiştir Atatürk' ün Türk kadınına beslediği sevgi ve hürmet, Kurtuluş Savaşı' ndaki gözlemleri ile ayrıntılarıyla perçinleşmiştir 1923 yılında Konya' da yaptığı bir konuşmada, bu hissiyatını büyük bir samimiyetle dile getirir

Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından artı çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını dek emek verdim, diyemez Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun yaşam kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan daima onlar, daima o ulu, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza değin aziz ve tanrısal bilelim

Atatürk 30 Mart 1923' de Süre Gazetesi' nde yayınlanan bir beyanatında;

İnsan topluluğu bayan ve erkek denilen iki cins insandan oluşur Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini dikkatsizlik edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ama bir cismin yarısı toprağa yan kaldıkça, öbür yarısı göklere yükselebilsin?
Türkler tarih baştan başa, babaerkil denilen aile yapısını gönüllerine yerleştirememişler ve benimseyememişlerdir İşte Atatürk, milletin geçmişindeki ve özünde var olan fakat açlık haline getirilmiş bir hakkı, bir duyguyu devlet varlığına geçiren devrimci olmuştur

Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın

diyerek, yaptıklarının gerekçesini az, öz ve harikulade bir açıklama ile belirtmiştir Kadınların giysileri de Atatürk' ün üstünde fazla önemle durduğu bir diğer konu olmuştur Bu konuda Atatürk, 1 Eylül 1925' de İkdam Gazetesi' nde yayınlanan bir beyanatında şöyle dedi:

Bir Takım yerlerde kadınlar görüyorum oysa, başında bir bez, peştemal veya buna benzer birşeyler asararak yüzünü, gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur Bu tavrın manası neye kötüye işaret eder? Medeni bir millet anası, bir halk müziği kızı için bu ilginç şekiller, bu vahşi gidişat nedir? Bu hal milleti çok komik gösterir ve anında düzeltilmesi lazımdır

1925 yılında İnebolu gezisinde Atatürk, örtünen kadınlarla ilgili şunları söyledi:

Onlar yüzlerini cihana göstersinler ve gözleri ile cihanı dikkatle görebilsinler Bunda korkulacak hiçbir şey yoktur Manâlı olarak şunu öğüt edeyim ki, bu halin muhafazasında inat ve taassup, hepimizi en az kurbanlık koyun olmak istidadından kurtaramaz

31 Temmuz 1932' de Türkiye güzeli Keriman Halis' in, Belçika' da yapılan yarışmada dünya güzeli seçilmesi üzerine Atatürk O'na Eceünvanını verir ve Türk kadınına şöyle seslenir:

Şunu ek edeyim ancak! Türk ırkının dünyanın en güzel ırkı olduğunu tarihten bildiğim için, Türk kızlarından birisinin dünya güzeli seçilmiş olmasını çok tabii buldum Lakin Türk gençlerine bu münasebetle şunu hatırlatmayı da gerekli görürüm: Iftihar duyduğumuz natürel güzelliğinizi fenni tarzda muhafaza etmesini biliniz ve bu yolda açıkgöz olunuz ve bu gelişmelerin sürekli gerçekleşmesini ihmalkârlık etmeyiniz aynı zamanda, başlıca uğraşmaya zorunlu olduğumuz şey, analarınızın ve atalarınızın oldukları gibi, yüksek kültürde ve yüksek faziletle dünya birinciliğini elde tutmaktır

Atatürk, 18 Nisan 1935' de kendisinin himayesinde İstanbul' da toplanan ve arasında ünlü nükleer fizikçi Madam Eve Curie' nin de bulunduğu, dünyanın dört bir yanından gelen kadınların katıldığı Uluslararası Ilk Kadın Kongresidelegelerine şöyle seslenir:

Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek, dünyanın uzlaştırma ve güveni için çalışacağına muhakkak olabilirsiniz

Yüce önder, Türk kadınlarının hiçbir alanda erkeklerden ve Avrupalı kadınlardan geri kalmayacakları yolundaki inancını da şu sözleriyle belirtmiştir:

Kadınlarımız için belli başlı çaba alanı, esas galibiyet kazanılması gereken bölge biçim ve kılıkta başarıdan fazla, ışıkla, data ve kültürle, gerçek faziletle süslenip, donanmaktır Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, tersine o kadar çok yönden onların üzerine çıkacak şekilde ışıkla, data ve kültürle donanacaklarından asla kesin olmama etmeyen ve buna elbette belirli olanlardanım

Türk toplumunun gelişip yükselmesinde aile yapısının önemine inanan Atatürk, şöyle demektedir:

Bu halk müziği terbiyesini aileden almaktadır Türk milleti o kadar analara sahiptir ama her bir devrin büyük adamlarını bu analar yetiştirmiştir Türk kadını daha büyük nesiller yetiştirmeye kabiliyetlidir

Türk kadını, yüzyıllardır özlemini çektiği haklarına sahip olmada; en azimli, inançlı ve dinç desteği Atatürk' cilt almış ve çağdaş ülke kadınlarının önüne geçmiştir Örneğin; İtalya' da kadınlar ancak 1948 yılında seçimlere girebilmişler Japon kadınları ise tercih haklarını ama 1950 yılında alabilmiştir Uygar Kanun' ları aldığımız İsviçre' de ise, kadınlar haklarını 1971 yılına dek alamazken, çağdaşlamada misal aldığımız İsveç ve Danimarka gibi ülkelerde de şart bambaşka değilken, Türk kadınına 1935 yılında seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır Bu vesile ile bakın Atatürk nasıl seslenir:

Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta tüm milletlerin üzerinde yer vermiştir Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını bundan böyle tarihlerde çağırmak gerekli gelecektir Türk kadını, evdeki medeni mevkiini selahiyetle işgal etmiş, meslek hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle deneyim şampiyon Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu yargı, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve lihakatle kullancaktır

Atatürk hayatta iken yapılan son tercih olan, 1935 yılı seçimlerinde başta seçilme hakkını da kullanan Türk kadını, TBMM' ne onsekiz bayan milletvekili ile girmiştir Bu onsekiz Türk kadının ulu meclisin çalışmalarına ne ölçüde katkıda bulundukları ve kararlarında ne denli etkili oldukları meclis tutanakları ile sabittir Hem kişisel tutumları da övünç vesilesi ve geleceğe olan inançları kuvvetlendirici mahiyette olmuştur Atatürk' ün, çağı ve değişeni yok, değişecek zamanı milletine göstermesi, bayan hakları ve kadınerkek eşitliği konularında, BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, İnsan Hakları Sözleşmesigibi konular, daha insanlık tarihinin ufkunda bile görünmemişken Türk Kadınına, haklarını vermesinin değeri daha iyi anlaşılması mümkün Serbest mücadelesi yapan ülkeler nasıl Atatürk' ü örnek bir lider almışlarsa, bayan hakları uğruna çaba ve savaş verenler de, onu bir devrimci olarak benzer şekilde misal almak durumundadırlar Çünkü tüm insanlık tarihi baştan başa, tarihin hiçbir döneminde, hiçbir lider bayan hakları konusunda Atatürk değin önsezili ve öngörüşlü olmamış, onun değin uğraş ve savaş vermemiştir Ne mutlu bir Atatürk yetiştiren Türk kadınına, ne mutlu O'na sahip olan Türk milletine *
 
858,505Konular
982,769Mesajlar
33,064Kullanıcılar
kazimdemirSon üye
Üst Alt