Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Atatürk Hakkında Gizli Mektup

Atatürk Hakkında Gizli Mektup

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Atatürk Hakkında Gizli Mektup

Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünden 15 gün sonradan dönemin İngiltere Büyükelçisi Percy Loraine'in Londra'ya özel bir kuryeyle gönderdiği ve üzerine ''40 Sene Baştan Başa Açıklanmayacak'' damgası vurulan mektubun bütün metnidir

G İ Z L İ
Telgraf No: 608 İngiltere Büyükelçiliği Ankara, 25 Kasım 1938

Aziz Lordum,

Size Mösyö Kemal Atatürk'ün ölümünü bildiren 194 sayılı telgrafı fazla derin üzüntüler içinde sunmuştum

Bu belgeye ilave olarak, Büyükelçiliğimiz Müsteşarı kadar hazırlanan ve Kemal Atatürk'ün geçmişteki kariyerini içeren belgeyi sizlere sunma onuru yanına, bu yazımda, Atatürk'ün yaptığı işleri övmekten çok, onun kişiliği ve bu ülke insanına ne açıklama ettiği konusuna değinmeye çalışacağım Hiç kuşkusuz toplum bilimciler ve tarihçiler onun çalışma hayatı ve yaptıklarıyla ilgilenip ayrıntılı bir çalışma yapacaklardır Ama bunların çok azı, Atatürk'ün gerçek kimliğini öğrenmeden hazırlanacaktır ki; onu tanımadan yapılacak değerlendirmeler şüphesiz hatalı olacak ve yanlış yönlendirmelere niçin olacaktır

Bu bilginin toplanmasında, ben olur ya de imtiyazlı bir konuma sahiptim Her ne değin, rahmetli Cumhurbaşkanı ile fazla nadir karşılaşmış olsam da, bu görüşmeler diğer diplomatik temsilciliklerinkine nazaran daha sık ve daha uzun olmuştur Bütün bunlar bir yana, görevimin birincil günlerinden itibaren Atatürk beni bir dost gibi görmüş, benimle görüşmekten memnun olmuş, görüşme fırsatı doğduğunda bundan hoşnut kalmış, iki taraflı konuşmalarımız esnasında alaka ve dikkati katiyen azalmamıştır Galiba, onun yeteneklerini ortaya çıkartan her işin altından kalkan yaklaşımlarım vardı, bu yüzden olsa gerek görüştüğümüz konu hakkındaki fikirlerine ya da o konu ile ilgili sunduğu sonuca karşı çıktığımda benim bu tavrıma direnmezdi Dolayısıyla, kendi özel kimliğini bana, diğer yabancılara gösterdiğinden daha pozitif gösterdiğine inanıyorum

Doğrudan edinilen tecrübelerimi karşılayan bireysel görüşmelerimiz dışarıda, onu fazla yakın dostlarından ve hatta aramızdaki dostluğu gördükten daha sonra benimle onun hakkında konuşmaya hiç çekinmeyen Kabine'deki bir takım Bakanlardan da çoğu defa dinleme fırsatım oldu

Atatürk'ün müstesna ve takdire şayan bir karakter olduğunu anlatmak öyle bir şey açıklama etmeyebilir Ancak gerçekte müstesna ve takdire şayan bir kişiydi, neden bu niteliklere sahip bir karakter olduğunu açıklamaya çalışmalıyım

Sanırım bunu temelde çift karakterlilik olarak açıklayabiliriz Bu ülkede nefret uyandıran ve yasaklanan HCArmstrong'un (Grey Wolf Bozkurt) adlı kitabını okuyan çoğu insan, fazla yetenekli; inatçı bir enerjiye sahip, oysa kalpsiz, itici tavırları olan, serkeş mizaçlı, gem vurulmamış zevkleri, etik dışı ihtirasları olan; bir de, dostluğu tanımayan bir adamın portresiyle karşılaşmaktadır Bu tesbiti doğrular görünecek kanıtları toplamak hiç de zorlama olmayacaktır; ancak kişisel olarak ben, bir insanın bu şekilde tanıtılmasını tamamıyla yanıltıcı buluyorum Gözle görülen bir dizi kaide dışılığı yalnızca ayrı karakterlilikle anlatabileceğime inanıyorum Yalnızca şu veya bu savaşı kazanarak, şu veya bu kanunu çıkararak, harf devrimi yaparak ya da fes giyilmesini yasaklamak veya ülkeyi laik kılarak değil, yüzyıllarca acı çekmiş, ruh karartıcı yönetimler yaşamış bir ırkın dehasına güvenerek, yalnızca bundan böyle esaret çekilmemesi gerektiğine inandığı için fazla sayıda kuvveti harekete geçirip, (Bir insanın büyüklüğünün ve sıra dışı görüşünün kanıtı sadece iyiliği ile ölçülebilir) on beş sene gibi kısa bir sürede bu insan bir mükemmel şey yapmıştır Gerisi ayrıntıdan ibarettir; sadece lafçı zihniyetin üzerinde duracağı ancak bir tarihçinin gerektiği kadarını vereceği teferruatlar

Atatürk'ün dinamik enerjisi üzerinde durmama lüzum değil, bu enerjinin dayanılmaz gücü, Türk ırkının tarihinde çoktan kayda değer bir sayfa olarak yer almıştır Fakat ben, o kadar bilinmez bir başka özelliğine bahsetmek istiyorum: Bu da; Atatürk'ün doğuştan olan gelen, belki de haberdar olmadan tıpatıp sütün kaymağını hemencecik ayıran aletler gibi, faydasızı faydalıdan ayırma yeteneğiydi

Atatürk'ün tüm karakterinde ya da en azından mevcut şeklinde, bazı çelişkilerle karşılaşılmaktadır Bahis edilen acımasızlığı, onu tanıyanların mükemmel bildiği gibi, vatandaşlarına duyduğu sevgiyle uyuşmamaktadır Tensel günahlar ve geçici ilişkilere duyduğu varsayılan zevklere karşın, toplumda kadının rolü kavramı, ırk devrimlerinde en çarpıcı savunmayı ortaya koyduğu bayan hakları ve önemi ile bağdaşmamaktadır Zira bir iki sene içinde çokeşliliği hukuki olarak ortadan kaldırmış ve istedikleri takdirde harem kadınlarına bile devletin liberal mevkilerinin açık olduğunu ortaya koymuştur (Kimi zaman toplum içinde de olsa) özel hayatını tanımlayan ve göz ardı edilmiş resmiyeti, giyiminin kusursuzluğu, olağanüstü tavırları ve resmi görevlerdeki asaleti ile ilginç bir çelişki yaratmaktadır Sadece bir kaç büyük adam daha gizli ve daha tehlikesiz hissetmenizi sağlayabilir; sanırım yok denecek değin azı da gerektiğinde sizi bu değin rahatsız hissettirebilir

Atatürk, Batı'da ''yesmen'' ve uzun süredir Türkiye'de ''evetçi'' olarak bilinen tarzdan hoşlanmıyor, bu cins insanları aşağılıyordu Ahmak ve dalkavuklara tahammülü yoktu Doğrusu olur ya de en çok sömürücüleri sevmez, açgözlüleri hor görürdü Bir insanın onun için çalışıyor olması fikrine hoş bakmazdı Kendisi zaten ülkesi, ırkı ve insanları için yaşıyor, onlar için düşünüp, onlar için çalışıyordu Diğerleri bu şekilde davranmıyorsa, görevlerini yerine getiremedikleri kanaatına varıyordu

Korkarım gelecek nesillere Atatürk bir dikte eden kimse olarak aktarılacak Bunun yanlış olacağı kanısındayım Keza savaşta, hem barışta evet o büyük bir liderdi, fakat hakiki bir dikte eden kimse değildi Ne yazık ancak ben, şimdiye kadar onu anlatabilecek yazdıran kimse kelimesine ait bir tanımımız olduğuna inanmıyorum Oysa Hitler ve Mussolini'nin aksine, devlette idari veya idare fonksiyonu bulunmuyordu; affetme yetkisi yoktu; mahkemelere emir yetkisi yoktu; diplomatik misyon temsilcilerini yalanlama hakkına sahip değildi Tüm bu hususlara teknik gözle bakıp bir kenara iter ve bütün devlet meselelerinde onun isteklerinin başat olduğu konusunda ısrar edebilirsiniz Dürüst, oysa daha çok o konudan sorumluluk sahibi şahısların onayının hakimiyeti biçiminde karşımıza çıkıyordu Olayların gidişi, Atatürk'ün bakış açısının doğruluğunu, verdiği hükümlerin bilgece olduğunu ve kusur yapmadığını göstermiştir Dolayısıyla sıkça fikirlerine başvurulması ve gönül rahatlığıyla bu fikirlerin uygulanmasını görmek öyle de hayret verici yok Fakat onu Mussolini, Hitler veya Primo de Rivera gibi diktatörlerden ayıran şayet de en büyük özellik, başından beri isteyerek ve fazla emek sarf ederek, kendini yaşatacak bir sistem kurmaya çalışmasıdır Atatürk'ten sonraki cumhurbaşkanı seçiminin sessizce hallolması ve ölümünden sonradan kurduğu rejimin sakince sürmesi bir kriterse, evet başarılı olmuştur

Atatürk'ün algı gücünde esrarengiz bir yön vardı; minik şeylere tartı vermeyiş veya sinsi olamayışında üstün bir yön bulunuyordu; konsantrasyon gücü olağanüstüydü; şefkat ve ilgi bekleyen bilinçaltının güzel yanı belki de şuurlu amacının buz gibi dimdikliğinin bir diğer parçasıydı

Müslüman olarak doğmuş, ama din karşıtı bir kişi olmuştu, doğruluğu sevmiş, günahtan nefret etmişti; işini iyi bilen, istidak sahibi bir askerdi, savaştan nefret ederdi Bağımsızlığı elde ettiği andan itibaren barışın arkasından koşmuş ve barışma ortamını sağlamayı başarmıştı Türkiye?nin kaderini elleri arasına aldığından beri, Kemalist Cumhuriyet'in dostluk elini uzatmadığı ve aralarında Osmanlı Imparatorluğu'nun düşmanlarının da bulunduğu tek bir komşusu deha yoktur Uzatılan dostluk eli çoğunlukla tutulmuş ve sarf edilen çabalar sonunda ülkelerarası anlaşmazlık azaltılarak, doğunun bu bölgesinde daha geniş kapsamlı barıştırma, dikkat çekici bir biçimde sağlanmıştır

Kemal Atatürk yapılması gerektiğine inandığı şeyleri korkusuzca yerine getirmekten katiyen vazgeçmemişti Hastalığının şiddetlendiği anlarda ölüme çok yakınlaşmış olsa bile, nefret edilen şey katiyen ne yüreğine ne beynine yerleşmeyi başaramamıştı O, Türk Milleti'ne hizmet ederken öldü Vefat bile büyük zaferini ondan çalmayı başaramamıştır İnsanlara hayatlarını, onur ve şereflerini ve insanca yaşama yolunu vermiş, ola ki de bütün bunlardan daha önemlisi bu haklarına sahip çıkmalarını sağlayacak bağımsızlığı tattırmıştır

Lordum, en derin saygılarımla, sizin en sadık ve en mütevazı hizmetkarınız olduğumu bildirmekten asalet duyarım

Percy Loraine
Büyükelçi *
 
858,505Konular
982,778Mesajlar
33,072Kullanıcılar
Doutam35Son üye
Üst Alt