Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Aşk-ı Mecazi, Aşk-ı Hakikiye Nasıl İnkılab Eder?

Hoş geldin! spineless81 tarafından topluluğumuza katılmaya davet edildiniz. Kaydolmak için lütfen burayı tıklayın.
Aşk-ı Mecazi, Aşk-ı Hakikiye Nasıl İnkılab Eder?
0
125

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Aşkı mecazi, aşkı hakikiye nasıl inkılab eder? Bunun sırrı nedir?

***

Aşk, fartı muhabbet (Aşırı Sevgi) demektir Muhabbet, bilmenin ve tanımanın veyahut mutlak kemale (Olgunluğa) muttali (Bilgi Sahibi) olmanın; karşı tarafta da kemal, cemal mecazi aşk açısından melahet (Yüz Güzelliği), müşakele (Benzerlik) gibi hususların bulunmasıyla bazen meydana gelen insandaki fıtrî bir haldir İnsan, tanımadığını ve bilmediğini sevmez; sevebileceğini tanıyıp bilirse sever Kafirlerin Allah'ı sevmemesi ve Rasulü Ekrem'e karşı saygısız olmaları tanımama ve bilmemeden kaynaklanmaktadır

Muhabbetin ifrat derecesine aşk denir Normal muhabbette olmasa da aşkta bazen muvazenesizce (Ölçüsüz) tavırlar görülebilir Bir diğer manada aşk, mahbubundaki (Sevgilisindeki) kusurları görmemezlik, gözüne ondan başka hayalin girmemesi ve onu her şeyin ve herkesin üstünde kabul etme halidir Mesela kişinin, güneşin güzelliğini mahbubunun güzelliği yanında sönük görmesi, 'Mahbubum benim yanımda olursa cennetin hurilerini istemem' demesi veya 'Cennet başkalarının olsun Bana mahbubum yeter' gibi iddialar, aşık mırıltıları ve mecazi aşk açısından da akıl ve mantıkla telif edilemeyecek pervâsızca iddialardır İşte bu aşktır ki, Mecnun'u sahraya salmış ve Ferhat'ı da koca dağı delme macerasına itmiştir

Allah'tan başkasına ne olursa olsun gönül vermek, onu sevmek, aşık ve müptela olmak mecazi aşktır Mesela Mecnun'un, Ferhat'ın ve Zeliha'nın muhabbeti, birer mecazi muhabbettir Bir de fartı muhabbetin (Aşırı Sevginin) fıtri garazsız (Kötü Niyetsiz), ivazsız (Karşılıksız) olanı vardır ki, buna da anne ve babada bulunan şefkati misal verebiliriz Esasen şefkat, Allah'ın Rahman ve Rahim isimlerinden gelmektedir Allah'ın insanlara ve mahlukata karşı olan mukaddes ve münezzeh sevgisinin, değişik malûl (Sebepli) yanlarıyla insanlarda olanına şefkat denir

Evet, Mabudu Mutlak'tan gayrıya gönlün kaptırılması, sevilip aşk u alaka gösterilmesi mecazi aşktır Hakiki aşk ise gönlün Allah'a verilmesi ve Allah'ın deli gibi sevilmesidir Burada hemen şunu da ifade etmeliyim ki, Allah'ı sevmek, bir pâye meselesidir Müminler, Rasulü Ekrem'i severlerse, müminlik mertebesinde, daha doğrusu müminlikteki muhabbet mertebesinde önemli bir noktaya ulaşmışlar demektir Fakat bu, en kamil mertebe değildir Mesela Rasulü Ekrem'i andığınız zaman kararınız kalmayabilir; ama bu zirvenin ötesinde bir de şâhika vardır Rasulü Ekrem'i, O'na ait hatıraları ve Ashabı Kiram'ı sevme mertebesi, muhabbetin ilk mertebelerindendir Çünkü bunlar beşerî kıstaslarla anlaşılan, duyulan, takdir edilen ve ölçülen şeylerdendir Demek ki, sizin kabınız hissedilen şeyleri ölçüp değerlendirerek size bir fikir verebiliyor Siz bu fikirle o mahbubu gönülden seviyorsunuz Onun halkasına tam girip ve onun gözüyle ötelere, ötelerin de ötesine bakınca, aşk u muhabbetinizde daha derin lâhûti bir buuda ulaşıyorsunuz

Allah'ı sevmek, her türlü alakanın ötesindedir Bu sevgiyi vicdanında biraz olsun hisseden neler neler duyar Cenabı Hakk'ı sevmenin başladığı andan itibaren her sevgi dolaylılık rengine bürünür Ayrıca Allah'ı sevdiğiniz nispette mâsivâya (Cenâbı Hakkın Dışındaki Yaratılmış Herşeye) karşı aşk u alakanız yavaş yavaş küsuf tutmaya yönelir Siz artık her şeyi O'ndan dolayı sevmeye başlarsınız Mesela Hz Ali'yi, damadı Rasulullah, O'nun Haydarı Kerrarı, Şahı Merdanı, muharebe meydanlarının kükreyen aslanı olduğu için seversiniz Allah'ı sevme zirvesine ve şâhikasına yükseldiğiniz zaman Rasulü Ekrem'i Allah'ın elçisi olduğu için seversiniz O'nun karşısında yeri, konumu ve risaletini daha iyi görüp okudukça bu derinlikten ötürü sevgi bir hayranlığa dönüşür Bu bir zevk ve hal meselesidir Bunu tadan bilir; tatmayan bilmez (Eski Erzurum müftüsünün ifadesiyle 'men lem tadmaz lem bilmez' O, 'Men lem yezuk lem ya'rif Tatmayan bilmez' sözünü yarı Arapça yarı Türkçe bu şekilde ifade ederdi)

İnsanın Allah'ı sevmesi iyi bir şeydir Hususiyle insan, vicdan sistemiyle Allah'ı tam bilebiliyorsa O'nu delice sever Çünkü sevginin biricik mahalli vicdandır Vicdanın rükünlerinden biri olan zihin bildirir, latifei Rabbaniye gösterir, irade O'nun muradına yönlendirir, akıl, sevgi esbabı üzerinde muhakeme eder, yürek ona önemli derinlikler kazandırır

Bir insan, bütün bütün mecazi aşkla meşbu (Doymuş) ve aşkı hakikiden mahrumsa mutlak bir şeyler yapılarak onun yüzü hakiki aşka döndürülmelidir Bu, fani mahbubların fena ve zevalini göstermek suretiyle, onların içlerinde Bakii Hakiki ve beka arzusu uyararak iman ve marifet hususunda derinleştirerek sözüsohbeti hep evirip çevirip O'nunla irtibatlandırarak kalbin kiripası sayılan günahlardan, hatalardan uzak durarak Hak'la alaka kurabilir; alakasını güçlendirerek her şeyden elini eteğini çekip 'Lâ uhibbu'lâfilin Ben, batıp gidenleri sevmem' (En'am, 676) 'Baki bir yâr isterim' deyip O'na yönelebilir Hz İbrahim (aleyhissalatu vesselam) gibi yıldız, ay, güneş hepsini tulû', gurub ve mahiyetleriyle okur, bunların zeval bulup gitmelerini, bir doğup bir batmalarını ve batıp giden bu şeylerin kalbin alakasına değmediğini haykırır, herkese duyurur Zaten bunlar, câmid ve cansız nesnelerdir; ne insanı duyar ne dinler ne de ihtiyaçlarına cevap verebilirler Oysaki insan, öyle birine yönelmeli ki, her zaman O'nu görsün, duysun, dinlesin ve isteklerine cevap versin Hatıratı kalbimi bilsin, dualarıma icabet etsin dünyeviuhrevi taleplerimi yerine getirsin yalnızlığımı giderip bana enis olsun ebed arzularıma cevabı savap verip gönlümü şad etsin benim gibi bütün dost, ahbab, yârân ve yakınlarımı da âbâd etsin Evet, bana işte böyle bir Mabud, Sevgili, Yârı vefâdâr ve her halime nigehban bir Dost lazım Öyleyse bana aşk u alaka kurmak gerekir

Molla Cami, bu hususu anlatırken, 'Sadece biri sev, başkaları sevmeye değmez Çünkü görünmüyorlar Biri iste, başkaları istemeye değmez Çünkü derde derman olamıyorlar Biri söyle, başkalarını söylemek fuzulidir Çünkü senin işine yaramaz' demek suretiyle hakiki aşkın Allah'a karşı olan aşk olduğunu, insan Allah'tan gayri neye gönlünü verirse versin, bunların içinde bir burkuntu ve üzüntü bırakıp gideceğini vurgular ki, bu, herkesin meşk edip tekrarlaması icap eden bir husustur

Hülâsai kelam, fâni ve zâil şeyler, gelip gidişi ile kalbin alakasına değmediğini göstermekte ve hakiki mahbub arıyan gönle 'Allah sevilmelidir' ihtarını yapmaktadır
MFG


 

Similar threads

Kalbimize Aşkı Koyan Allah İse Biz Kimi Sevmeliyiz? Allah'dan başkasını sevmek caiz midir? Leyla ile Mecnun'un yaşadıkları aşkı gören Allah, buna karşı nasıl bir tutum içinde olur?.. İnsanların kalbine bu derin aşkları koyan Allah değil mi? Evet, insanların içine bu sevgiyi koyan Allah'tır...
Cevaplar
0
Görüntüleme
162
insanı insan yapan hasletlerin başinda sevgi gelir sevgi,varlığın özü,sebebi ve birbirine bağlayan güçüdür CenabHak,kainatı,mevcudata olan muhabbetinden dolayı yaratmıştır Muhabbetin mihvabi hzMuhammed (sav) Efendimiz'dir O'na ve O'nunla Allah'a yönelmeyen sevgi,sevgi değildir Sevilen şeyi...
Cevaplar
0
Görüntüleme
114
Esselamun Aleykum ve Rahmatullah ve Berakatuh Rasûlullah’ı Sevmenin Semereleri Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'in bizim sevgimize ihtiyacı olmadığını söylemeye gerek yoktur Bizim onu sevmemiz, onun makamını yükseltmez, onu daha da yüceltmez Sevmeyişimiz de onun makamını, şerefini...
Cevaplar
0
Görüntüleme
130
insanı insan yapan hasletlerin başinda sevgi gelir sevgi,varlığın özü,sebebi ve birbirine bağlayan güçüdür CenabHak,kainatı,mevcudata olan muhabbetinden dolayı yaratmıştır O'na ve O'nunla Allah'a yönelmeyen sevgi,sevgi değildir Sevilen şeyi ucunda ancak Allah ve Rasulü varsa,o sevgide bir...
Cevaplar
0
Görüntüleme
90
Aşk, şiddetli sevginin adıdır Tasavvuf dilinde, Allah’a muhabbet anlamında kullanılır (1) İnsan, aşkı ya mecazi kullanır, ya da hakîkî Mecazî aşk, fanilere gönül bağlamaktır Hakiki aşk ise, Allah’ı sevmektir Bazen mecazî aşk, hakîkî aşka vesile olur (2) Bu konunun en çarpıcı misali...
Cevaplar
0
Görüntüleme
139
858,500Konular
982,385Mesajlar
32,977Kullanıcılar
spineless81Son üye
Üst Alt