iltasyazilim
FD Üye
Aşk Ebruli
Gerçek bir Aşk Mektubundan alıntıdır :
Içime doğdun aniden
Yüreğime düştün
Damladın yüreğinden yüreğime
henüz
Az önceydi
Aslında hep korkardım;
Bir gün, bir yıldız kayarken, ya ben, ona yetişemezsem ya da dileğimi unutursam, veya dileyecek bir düşüm yokken, bir yıldız kayarsa diye Ama, senken dileğim, seni dilemişken,
Bir yıldız tuttum, bir istek kaydı Bir kumsal düşledim o an, ve bir aşk çizdim Aşkın, ebruli yürek kumsalı
Sular, zülaliyle habire vuruyor kıyıya Her vuruşta da, bir parça yontup götürüyor kayalardan Kayalar eksiliyor
Yüreğimizin kayaları eksilenaşınan Direngenleştirmek için, ne acılar, ne sevinçler kattığımız kalp kayalarımız, aşınmakta olan Korunaksız kalıyoruz adeta Lakin, kumsala vuran her dalga , yığınlarla da, kum adam başına getiriyor beraberinde Çoğalıyoruz Yüreğimizin kayalarından ufalanan parçaların taneleri belki de, geri dönenlerden bazıları Şayet de, tamir etmek için, bu geri geliş
Ebruli kumsalda, ışıltılı, sedefli kum parçacıklarının kristalinde bir onarış Doğanın yıkıp yapıcılığı sanki bu
Ve yüreğin sularının sarışı, sevdiklerini eksiltmelerden fazla, çoğaltmalar için, kalp kumsalını Suyu kumdan, kumu kumsaldan, kumsalı sudan ayırabilmek mümkün mü zaten??
Seviyorum o halde seni
Sonra, bir kalp düşündüm ve bir çadır örüldü düşlerimin önünde, gördüm Bir koza gibi örüldü Yüreğin çadırı
Kumsalın bütün ortasında İçinde, sakınıp saklanılan sevgiler, düşler, umutlar, sevgililer Aşk bir kumsalsa diye düşündüm, kalp onun çadırı olsa lüzum Yüreğin çadırına girdi mi insan, en güvenli ve en güzel yerindedir evrenin ve o evrendeki kendisinin Çünkü ne dek kendimizsek, ne dek yüreğimizceysek ve ne kadar yüreğimizdensek, mutlu olur ve mutlu ederiz Kendinden uzağa düştü mü insan, arar durur, yollara düşer, kendinin izini sürer İz ize eklenir, lakin bitmez yol, varılmaz menzile bir türlü Fakat insan, yüreğinin çadırında olsa her zaman olabilse Kavlar dolusu sevinç meyleri sunacaktır sakiler Aşk şiir olduğunda, kelimeleri bahar olacaktır çadırın Bir yaprak titreyişinde, keman notaları gibi, aşka esecektir kalp Agnostik bir iklimde, bir beşinci mevsim valsinde uzanacaktır eller birbirine, yürek yüreğe
Camdan deniz kabuklarının, yüreğime batışının acısıyla irkildim bir anda Açlık, kömür parçaları arasındaki bir cam kırığıdır ya benzeri, parlar durur kara tozlar aralarında O parladıkça, acır canımız, acıdıkça canımız , daha fazla severiz Acıttığı kadar, değerlidir birşeyler bencebirşeyleri kıymetli kılan, anlamlı kılan acısallığının yoğunluğudur,
bizi mutlu eden şeylere böylece değerinde vermiyoruz sanki Ve aşk, bu sebeple bunca değerli ve tatlı geliyor olmalı Aşkı tatlı yapan da, bu acı yanının çokluğudur gerçekten Aşkın çoğu acıdır zaten Canım acıdıkça ve cam kırıkları özlemini kanattıkça, özlüyorum seni Sözler gönlün ortasında oturur, aşk sözün ortasında Mutluluk uçuruma ses atmaktır ve kalp o sesi tutar Ben, aşkın sesini, attım uçuruma ve yüreğin, yüreğimin ortasında tuttu o sesi
SeS bizim bundan böyle, gönlümüzün ortasında
Peki ya bir gün gelir de, özlemezsem seni, özlemezsen beni, biterse aşkın yüreğimdeki acıtmaları?
O süre, bir uçurtmadan inip, bir gemiye mi bineceğiz dersin?
Yöntem yöntem ilerleyen bir gemiVe bir limana mı varacağız?
Limanın dingin ve tehlikesiz sularına mı sığınacak aşkın sevgi çocuğu?
Aşk uçurtmada mı kalacak?
Aşk bir kumsalsa, yürek çadırıdır onun
Martılar elleri
Deniz fenerleri gözleridir
Ebruli, rengidir sularının
Sular sözleridir, yıldızlara yansıdıkça
Deniz kabukları özlemidir
Kumlarsa düşleridir aşkın
Aşk ebrulidir
Bu mektup, masalımızın sokaklarından ebruli bir uçurtmadır, sana uçurduğum, seninle uçurduğum Ipsiz bir uçurtma Seni seviyorum seslenmek için, daima
Bitmiş ve yine Merhaba*
Gerçek bir Aşk Mektubundan alıntıdır :
Içime doğdun aniden
Yüreğime düştün
Damladın yüreğinden yüreğime
henüz
Az önceydi
Aslında hep korkardım;
Bir gün, bir yıldız kayarken, ya ben, ona yetişemezsem ya da dileğimi unutursam, veya dileyecek bir düşüm yokken, bir yıldız kayarsa diye Ama, senken dileğim, seni dilemişken,
Bir yıldız tuttum, bir istek kaydı Bir kumsal düşledim o an, ve bir aşk çizdim Aşkın, ebruli yürek kumsalı
Sular, zülaliyle habire vuruyor kıyıya Her vuruşta da, bir parça yontup götürüyor kayalardan Kayalar eksiliyor
Yüreğimizin kayaları eksilenaşınan Direngenleştirmek için, ne acılar, ne sevinçler kattığımız kalp kayalarımız, aşınmakta olan Korunaksız kalıyoruz adeta Lakin, kumsala vuran her dalga , yığınlarla da, kum adam başına getiriyor beraberinde Çoğalıyoruz Yüreğimizin kayalarından ufalanan parçaların taneleri belki de, geri dönenlerden bazıları Şayet de, tamir etmek için, bu geri geliş
Ebruli kumsalda, ışıltılı, sedefli kum parçacıklarının kristalinde bir onarış Doğanın yıkıp yapıcılığı sanki bu
Ve yüreğin sularının sarışı, sevdiklerini eksiltmelerden fazla, çoğaltmalar için, kalp kumsalını Suyu kumdan, kumu kumsaldan, kumsalı sudan ayırabilmek mümkün mü zaten??
Seviyorum o halde seni
Sonra, bir kalp düşündüm ve bir çadır örüldü düşlerimin önünde, gördüm Bir koza gibi örüldü Yüreğin çadırı
Kumsalın bütün ortasında İçinde, sakınıp saklanılan sevgiler, düşler, umutlar, sevgililer Aşk bir kumsalsa diye düşündüm, kalp onun çadırı olsa lüzum Yüreğin çadırına girdi mi insan, en güvenli ve en güzel yerindedir evrenin ve o evrendeki kendisinin Çünkü ne dek kendimizsek, ne dek yüreğimizceysek ve ne kadar yüreğimizdensek, mutlu olur ve mutlu ederiz Kendinden uzağa düştü mü insan, arar durur, yollara düşer, kendinin izini sürer İz ize eklenir, lakin bitmez yol, varılmaz menzile bir türlü Fakat insan, yüreğinin çadırında olsa her zaman olabilse Kavlar dolusu sevinç meyleri sunacaktır sakiler Aşk şiir olduğunda, kelimeleri bahar olacaktır çadırın Bir yaprak titreyişinde, keman notaları gibi, aşka esecektir kalp Agnostik bir iklimde, bir beşinci mevsim valsinde uzanacaktır eller birbirine, yürek yüreğe
Camdan deniz kabuklarının, yüreğime batışının acısıyla irkildim bir anda Açlık, kömür parçaları arasındaki bir cam kırığıdır ya benzeri, parlar durur kara tozlar aralarında O parladıkça, acır canımız, acıdıkça canımız , daha fazla severiz Acıttığı kadar, değerlidir birşeyler bencebirşeyleri kıymetli kılan, anlamlı kılan acısallığının yoğunluğudur,
bizi mutlu eden şeylere böylece değerinde vermiyoruz sanki Ve aşk, bu sebeple bunca değerli ve tatlı geliyor olmalı Aşkı tatlı yapan da, bu acı yanının çokluğudur gerçekten Aşkın çoğu acıdır zaten Canım acıdıkça ve cam kırıkları özlemini kanattıkça, özlüyorum seni Sözler gönlün ortasında oturur, aşk sözün ortasında Mutluluk uçuruma ses atmaktır ve kalp o sesi tutar Ben, aşkın sesini, attım uçuruma ve yüreğin, yüreğimin ortasında tuttu o sesi
SeS bizim bundan böyle, gönlümüzün ortasında
Peki ya bir gün gelir de, özlemezsem seni, özlemezsen beni, biterse aşkın yüreğimdeki acıtmaları?
O süre, bir uçurtmadan inip, bir gemiye mi bineceğiz dersin?
Yöntem yöntem ilerleyen bir gemiVe bir limana mı varacağız?
Limanın dingin ve tehlikesiz sularına mı sığınacak aşkın sevgi çocuğu?
Aşk uçurtmada mı kalacak?
Aşk bir kumsalsa, yürek çadırıdır onun
Martılar elleri
Deniz fenerleri gözleridir
Ebruli, rengidir sularının
Sular sözleridir, yıldızlara yansıdıkça
Deniz kabukları özlemidir
Kumlarsa düşleridir aşkın
Aşk ebrulidir
Bu mektup, masalımızın sokaklarından ebruli bir uçurtmadır, sana uçurduğum, seninle uçurduğum Ipsiz bir uçurtma Seni seviyorum seslenmek için, daima
Bitmiş ve yine Merhaba*