iltasyazilim
FD Üye
Aristoculuk (Aristotelesçilik) Nedir? Hakkında Bigi
(Os Aristotalisiyye, Fr Aristotelisme, Al Aristotelismus, İng Aristotelianism)
Antik devir Yunan düşünürü Aristoteles'in öğretisi, gezimcilik
Antik Çağ Yunan düşüncesinin birincil hakiki ve büyük bilgini Aristoteles, kendisinden önceki tüm felsefeyi toplayıp sistemleştirdikten daha sonra onları alet anlamına gelen (Yu Organon) dürüst düşünme yöntemiyle eleştiren ve kendi sistemini bu eleştirisiyle geliştiren birincil bilimsel yapılı düşünürdür
Mantık biliminin kurucusu olduğu gibi politikadan meteorolojiye değin günümüzde de kullanılan değişik terimlerin uzmanıdır Ansiklopedik dehasıyla insanlığı iki bin sene etkilemiştir Bu uzun süreli etkide, kendine düşünsel bir esas arayan ve aradığını onun sisteminde bulan Hıristiyanlığın rolünden fazla, onun ansiklopedik dehasının rolü vardır Günümüze dek sürüp gelen bu iki bin yılın, Orta Çağ'ın skolastik dönemini kapsayan böylece uzun bir süresi Aristoteles'in belirli egemenliği aşağı geçmiştir O Kadar ki onun en küçük bir sözünü yadsımaya kalkan bu davranışını hayatıyla ödemiştir
Onun yapıtlarının tanıklığı, herhangi bir savın tanıtlanmış olması için yeter sayılmıştır Bu uzun tarih süresince, reel seslenmek onun söylediği ve yazdığı demektir Filozofdeyince o, okuldeyince onun öğretisi, bilimdeyince onun sistemi anlamıştır
Araplar onu ilk hocasaymışlardır Çağının olanakları içinde böylece derin ve geniş bir kavrayışla ilgilenmediği anında hiç bir bilim yoktur Özdeğin bulunmadığı yerde uzay ve zaman da olamazdüşüncesinde 20 yüzyılın büyük fizik dehası Einstein'la birleşmektedir Günümüz Gestalt ruhbilimi, onun biçimciliğine dayanıyor Günümüz Tanrıbilimi hâlâ ona dayanarak ayakta durmaya çalışıyor
Khalkidike'deki Stageira (Selanik dolaylarında) kasabasında doğmuş Babası Nikomakhos, Makedonya Kralı Amyntas'ın özel hekimiymiş On üç yaşında Atina'ya, Platon'un ünlü Akademia'sına öğrenci olarak gönderilmiş Platon'un ölümüne dek bütün yirmi sene orada aydınlatılmış Platon'un ölümünden sonradan Makedonya Kralı Filip, oğlu ufak İskender'e öğretmen olması için onu Makedonya'ya aldırtmış O vakit öğretmenimiz otuz üç yaşındadır İskender kral olduktan daha sonra Aristoteles her yerde Atina'ya dönecek ve böylece güçlü bir himaye aşağı İskender'in ölümüne değin hiç bir güçten korkmaksızın bilimsel çalışmalarına başlayacaktır Şu Anda kırk altı yaşındadır ve daha on üç yıllık bir yaşamı vardır Atina'da, Lykeion bahçesinde okulunu kuruyor (İÖ 334) Derslerini bahçenin gölgeli yollarında gezinerek verdiğinden öğretisine gezimcilik adı verilecek Antik çağ Yunan düşüncesinin bilmediği yepyeni bilimler kuruyor: Mantık, dilbilgisi, geologia, bitkibilimsel, anatomia, psychologia, rhetorika, politika Büyük İskender'in dünyayı titreten öyle zinde himayesi aşağıda, para sıkıntısı bilmeden ve sağsol kuşkusu duymadan, bilimsel bir yaşam için çok mutlu şartlar içinde çalışmaktadır Antik devir Yunan düşüncesine yepyeni kavramlar yağdırıyor: eidos, entelekheia, kategoria, apagoge, epagoge, syllogisma, mimesis, politika, oikonomia vb Büyük İskender'in ölümünden sonra, o güne değin pusuda bekleyen gerici güçler hemen inlerinden çıkıyorlar ve onu dinsizlikle (alışılmış kabahat) suçlandırıyorlar Aristoteles Atina'dan firar etmek zorunda kalıyor ve bir sene daha sonra da sığındığı Euboia Khalkis'te ölüyor İnsanlık, ilk çağlarından beri rastlamadığı ve öyle uzun bir zaman daha rastlayamayacağı eşsiz bir bilgini böylece yitirmiş olmaktadır Ne var ki dinsizlikle suçlandırılan bu bilgin, din kurumunu iki bin sene süreyle ayakta tutacaktır
Antik Çağ Yunan düşüncesinde Aristoteles, modern anlamıyla birincil bilgindir Kendisinden önceki bütün bilgileri toplamış, iç içe geçmiş olanları birbirinden ayırmış, sınıflandırmış, eleştirmiş ve bütünlemeye çalışmıştır Bilhassa, sonra Metafizik adı bahşedilen Prote Filosofia (Ilk Felsefe) adlı yapıtı Thales'ten kendisine dek gelen felsefe tarihinin çok başarılı bir özetidir ve en güvenilir kaynağıdır Topladığı bilgilerin doğruluklarını değerlendirmek için bilimsel bir düşünme yöntemi aramış ve dürüst düşünmenin kurallarını bütün en ince ayrıntısına kadar saptamaya çalışarak bunlara Yu cihaz (dürüst düşünmenin aletleri) anlamına gelen organon adını vermiştir Aristoteles'in bu dürüst düşünme kurallarına sonradan mantık adı verilmiştir Formel veya biçimsel mantık (Os surî mantık) adı verilen mantık, Aristoteles'in saptadığı bu kurallardır Genç Aristoteles demin Akademia'da bir Platon öğrencisiyken kendisine kadar gelen düşünmede üç görüntü (Yu Theoria) bulunuyordu; İnsanın görünene bakışı (doğa), insanın kendisine bakışı (insan), insanın görünmeyene bakışı (doğaüstü) Düşünür Aristoteles yöntemsel aletler bularak bu ilkel bakışı dürüst bakışa döndürmek istedi: Görünmeyenden görünene görmek (sonuç düzeltme) ve görünenden görünmeyene bakmak (tümevarım araştırma) Ne var ancak, bu içten bakışı gerçekleştirmek için düşünmenin bilimden yararlanması, benzeşen deyişle hafızadoğabilim diyalektiği, gerekiyordu O çağın bilimleriyse düşünmenin o kadar gerisindeydiler Bu yüzdendir ancak düşünür Aristoteles, düşünmesine karşılık verecek bilimi de kendisi yapmak zorundaydı Fizik ve fizyolojiden meteorolojiye ve ekonomiye kadar dağıtılmış bilim alanlarındaki, çağın ölçülerine tarafından o kadar geniş, bilimsel çabalarının nedeni budur Physika adı aşağıda toplanan Fisika Akroasis, Peri Uranu, Peri Geneseos Khai Ftboras ve ayrıca Peri ta Zoa Historia, Peri Psikhes vb adlı yapıtları bu çabanın ürünüdür Bu bilimsel çalışmalardan ve bu araştırmalar sırasında Birincil Felsefe (Yu, Prote Filosofia) doğdu Bundan Böyle, çağıyla gerekli imkanlar içinde, geleneksel büyük soruya karşılık aranacaktır: Ilk niçin nedir? Ilk neden, en son ve en gelişmiş akıl olarak, Platon'un İdea'sı olamaz Çünkü İdea, görünen sayısız reel biçimlerinin Platon'un sandığı gibi dışında değil içindedir ve o biçimlerden soyularak, benzeyen deyişle içlerinden çıkarılarak elde edilmiştir Kaldı ki Platon bu İdea'lara nesnelerin özü demektedir, öyleyse öz nasıl biçimsel nesneden bambaşka ve onun haricen olabilir? Özsüz biçim ve şekilsiz öz olamaz Platonun yanılgısı reel varlık'ı, hakiki biçimsel varlıklardan ayırdığı özde görmesidir Öyleyse görünenden görünmeyene bakıp (tümevarım, Yu Epagoge) araştırmalıyız fakat bulduğumuzu da görünmeyenden görünene bakıp (sonuç, Yu Apagoge) doğrulamalıyız Tümevarımla araştırıp İdea'yı buluyoruz, şimdi onu tümdengelimle içten yerine oturtmalıyız İdea (görünmeyen kavram) bir tözdür (Os Cevher), fakat her töz içsel bir özdür Böylesine bir öz muhakkak Özdek (Os Madde) olamaz (antik çağ Yunan düşüncesinin gerekli yanılması) Bu öz (Yu Ousia; Aristoteles bunu töz anlamına ve İdea terimi yerine kullanmaktadır) biçimlenerek (Yu Eidos; Aristoteles bunu nesnenin niteliklerinin tümü anlamında kullanmaktadır) gerçekleşiyor Nesnenin görünümü olan biçim de özdek değildir Birincil özdek (Yu Prote hyle) biçimsizdir, sadece bir güçtür (Yu Dynamis; Aristoteles bunu imkân anlamına kullanıyor), onu edime (Yu Energeia; Aristoteles bunu gerçek anlamında kullanıyor) geçirip gerçekleştiren biçimdir Öyleyse bu oluşu (Yu Genesis) reel'leştiren (Yu Energia) devim'in (Os Hareket, Yu Kinesis) güdücüsü nedir: Aristoteles burada çağları aşan benzersiz bir sezişle çok parlak bir kavram ortaya atıyor: Entelekeia (nedeni kendisinde yer alan) Ne eyvah ancak bu kavramı olur olmaz yerlerde gereksizce örneğin Demokritos'un dehasını belirten büsbütün içten niceliklerle oluşan niteliklerilkesine ters düşmek için harcıyor, bütün derinleştirilmesi gereken yerde derinleştirmiyor ve yine o soyut eidos'una (biçim) dönüyor Bundan Böyle amacı tümüyle bir araştırma, tümevarım'dır Öylesine bir tümevarım ancak alabildiğine bomboş bir alanda göklere doğru yükselecek ve bir daha tümdengelimle denetlenmeyecektir Ne var fakat, çağının bilimsel zorunluğu içinde, Aristoteles'in hayranlık verici büyüklüğünü belirtmeye bu kadarı da yetmektedir Son çözümlemede, Aristoteles'in elinde görünen gerçeği açıklamak için iki kavram kalmıştır: Hyle (madde) ve eidos (biçim) Biçimsiz olan özdek, biçimle gerçekleşmektedir; eşdeyişle şekilsiz olan bez biçimlenerek pantolon, ceket, perde, masa örtüsü olacaktır Ilk neden bunlar mıdır? Bir bakıma bunlar ilk nedene o kadar benzemektedirler: Bunlarsız oluş olamayacağı için gerekli olarak oluş'tan önce var'dırlar Özdek, kuvvet halinde (Os Bilkuvve) biçimdir (Aristoteles, özdeğe zorunlu olarak öncelik tanıyan bu düşüncesiyle katıksız bir maddeci görünüşündedir) Ceketleşecek (biçim) olan kesinlikle kumaştır (özdek) Biçim, özdeğin energeia (gerçek) haline geçmesidir Bu ise bir kinesis (hareket) işidir Her özdek bir dynamistir (imkân) onu energeia (hakiki) kılmak için bir kinesis gerekir Öyleyse öyle bir devim olmalı fakat kendi kendisinden önce bulunmasın ve birincil devindirici (Yu Proton kinoun) olsun Bu birincil devindirici, biçimlerin biçimi olan bir noesis noeseos'tur (düşünmenin düşünmesi) ve tek sözle Tanrı'dır (Yu Theos) Aristoteles burada biçimler biçiminin niteliklerini öyle ya da böyle her Tanrıcı veya Tanrılığa varan öğretideki deyimlerle sayıp döker: Salt edimdir, salt tindir, bilincin bilincidir, kendi kendisine bakıştır, kendi kendisini özleyiştir ve başkaları Ama burada, önemle belirtilmesi gereken, Aristoteles'in parlak bir görüşü daha gözlenmektedir: Son çözümlemede özdekle biçim bir ve aynı şey olmaktadır (Yu E eskhate hyle kai e morfe tauto; Metafizik, VIII, 6, 19; VII, 10, 27; XII, 3, 8; XII, 10, 8) Aristoteles, ilk bakışta, önce aleyhinde çıktığı Platon düşünceciliğiyle sonunda birleşmiş göründüğü halde bu üstün ve şaşılacak düşünceye gene kendi dürüst düşünme yöntemiyle varıyor Her varlık, özdeklikle biçimliliği birlikte taşır Çünkü her biçim, kendisinden daha üstün aşamadaki biçimin özdeğidir İplik, tarladaki pamuğa ya da koyunun sırtındaki pöstekiye tarafından biçim, kumaşa tarafından özdektir Bez, dokunduğu ipliğe göre biçim, cekete tarafından özdektir Bu mantığın gerekli sonucu her varlığın ve giderken muhakkak en üstün varlığın özdek ve biçimi birlikte taşıdığıdır Bundan da gerekli olarak şu sonuç çıkmaktadır: En üstün varlığın da özdeksel bir yanı vardır Aristoteles, Metafizik'inde, bana kalırsa kendi mantığının zorunluğuna uyarak e eskbate byle kai e morfe tauto dedikten sonradan çağının zorunluğuna uyarak bu sonuçtan kaçınabilmek için en yüksek varlığın özdeksiz olduğunu ısrarla belirtmiştir Böylesine bir spekülasyona girdikten sonradan, nedenleri tanıtlanamayacak olan düşünsel varsayımlar sıralanmaktadır: Biçimler biçimi ya da salt biçim özdeksizdir Böyle olunca da hiç bir şey istemez, hiç bir şey yapmaz Özdeği devindiren o değildir, özdek ona özleminden ötürü devinir Doğrusu etkileyen o değildir, etkileyen bu özlemdir Özdek, onu özlediği için ondan etkilenir O, kendisiyle yetinen, kendisine bakan, kendisi için düşünendir Nesnelere ve insanlara karışmaz, onların kaderlerini çizmez Alın Yazısı, özdeğin ona olan özlemiyle çizilir Öyleyse o, bir aracısız olarak neden değil, bir dolayısıyla nedendir; ilk elden nedenler, özdeğin bu dolayısıyla nedene özleminden doğarlar Her var olanın var olması için zorunlu dört niçin vardır Örneğin bir masa varlığını meydana getirmek için tahta, (özdeksel neden, Yu Hyle), yapıcı (etken neden, Yu Arkhetes geneseos), nasıl yapıldığını belirten plan (biçimsel niçin, Yu To eidos) ve ne yapılacağı düşüncesi (ereksel neden, Yu To telos) gerekir Uyarı edilince görülür oysa özdeksel nedenin dışındaki üç niçin, düşünce eşdeyişle ruh birliğinde tekleşmektedir Öyleyse özdek ve ruh, dönüp dolaşıp, Aristoteles sisteminde de karşı karşıya gelmektedirler Aristoteles'te ruh, biçimle özdeştir Özdek beden, biçim ruhtur Ruh, üç basamaktır: Bitki ruhu, hayvan ruhu, insan ruhu Her basamak bir üsttekinin özdeğidir Bitkilerde sadece özümseme ve üreme ruhu vardır, hayvan ruhu devimaçlıkduyumla belirir ve bitki ruhuna eklenir, usla beliren insan ruhu ise kendinden önceki bütün ruhları içerir Bitki ruhu hayvanlık biçimin özdeği, bitki ruhunu taşıyan hayvan ruhu insanlık biçimin özdeğidir Bu basamakların tabanında şekilsiz özdek, tepesinde ve özdeksiz biçim vardır Özdek birincil biçimlenişinde, fakat bu biçimler biçimine özlemiyle gerçekleştirmiştir, dört asıl biçimde belirir: Toprak, su, hava, alev (dört belli başlı öğe) Bu dört esas öğe yer değiştirme ve çarpışma ile çeşitlenir ve sayısız biçimlere dönüşerek organik dünyayı meydana getirirler Organik dünyayı bu nedenle kurduktan daha sonra, Aristoteles insansal değerleri işlemeye başlamaktadır: Politika, ethika, poetika, rhetorika İnsan bir toplumsal varlıktır (Yu Zoon politikon) diyen Aristoteles bundan böyle onun toplum içindeki yerini ve düzenini de vermek isteğindedir Önce onun kişisel törebilimini belirtir Bu törebilimin amacı, antik çağ geleneğine uygun bir şekilde, mutluluktur ve bu sevinç da bilgelikle sağlanır Akıllılık, düşünme ve tutumla gerçekleşir Öyleyse düşünsel ve tutumsal erdemleri birbirinden yarmak gerekir: arete diamoetike ve arete etbike Ne var ama tutum, düşünmeye dayanmalıdır İnsan toplumsal bir varlık olduğundan onun töresel kişiliği de devlet içinde oluşacaktır Devlet şöyle veya böyle olmuş, bunun önemi yoktur Önemli olan, devletin yurttaşlardaki bu töresel kişiliği gereği gibi geliştirip geliştirmediğidir Yetkin devlet, bu ödevindeki başarısıyla ölçülür Bkz Mantık, Kinesis, Biçimsel, Tümevarım, Niçin, Tasım (Felsefe AnsiklopedisiEriş Yay) *
(Os Aristotalisiyye, Fr Aristotelisme, Al Aristotelismus, İng Aristotelianism)
Antik devir Yunan düşünürü Aristoteles'in öğretisi, gezimcilik
Antik Çağ Yunan düşüncesinin birincil hakiki ve büyük bilgini Aristoteles, kendisinden önceki tüm felsefeyi toplayıp sistemleştirdikten daha sonra onları alet anlamına gelen (Yu Organon) dürüst düşünme yöntemiyle eleştiren ve kendi sistemini bu eleştirisiyle geliştiren birincil bilimsel yapılı düşünürdür
Mantık biliminin kurucusu olduğu gibi politikadan meteorolojiye değin günümüzde de kullanılan değişik terimlerin uzmanıdır Ansiklopedik dehasıyla insanlığı iki bin sene etkilemiştir Bu uzun süreli etkide, kendine düşünsel bir esas arayan ve aradığını onun sisteminde bulan Hıristiyanlığın rolünden fazla, onun ansiklopedik dehasının rolü vardır Günümüze dek sürüp gelen bu iki bin yılın, Orta Çağ'ın skolastik dönemini kapsayan böylece uzun bir süresi Aristoteles'in belirli egemenliği aşağı geçmiştir O Kadar ki onun en küçük bir sözünü yadsımaya kalkan bu davranışını hayatıyla ödemiştir
Onun yapıtlarının tanıklığı, herhangi bir savın tanıtlanmış olması için yeter sayılmıştır Bu uzun tarih süresince, reel seslenmek onun söylediği ve yazdığı demektir Filozofdeyince o, okuldeyince onun öğretisi, bilimdeyince onun sistemi anlamıştır
Araplar onu ilk hocasaymışlardır Çağının olanakları içinde böylece derin ve geniş bir kavrayışla ilgilenmediği anında hiç bir bilim yoktur Özdeğin bulunmadığı yerde uzay ve zaman da olamazdüşüncesinde 20 yüzyılın büyük fizik dehası Einstein'la birleşmektedir Günümüz Gestalt ruhbilimi, onun biçimciliğine dayanıyor Günümüz Tanrıbilimi hâlâ ona dayanarak ayakta durmaya çalışıyor
Khalkidike'deki Stageira (Selanik dolaylarında) kasabasında doğmuş Babası Nikomakhos, Makedonya Kralı Amyntas'ın özel hekimiymiş On üç yaşında Atina'ya, Platon'un ünlü Akademia'sına öğrenci olarak gönderilmiş Platon'un ölümüne dek bütün yirmi sene orada aydınlatılmış Platon'un ölümünden sonradan Makedonya Kralı Filip, oğlu ufak İskender'e öğretmen olması için onu Makedonya'ya aldırtmış O vakit öğretmenimiz otuz üç yaşındadır İskender kral olduktan daha sonra Aristoteles her yerde Atina'ya dönecek ve böylece güçlü bir himaye aşağı İskender'in ölümüne değin hiç bir güçten korkmaksızın bilimsel çalışmalarına başlayacaktır Şu Anda kırk altı yaşındadır ve daha on üç yıllık bir yaşamı vardır Atina'da, Lykeion bahçesinde okulunu kuruyor (İÖ 334) Derslerini bahçenin gölgeli yollarında gezinerek verdiğinden öğretisine gezimcilik adı verilecek Antik çağ Yunan düşüncesinin bilmediği yepyeni bilimler kuruyor: Mantık, dilbilgisi, geologia, bitkibilimsel, anatomia, psychologia, rhetorika, politika Büyük İskender'in dünyayı titreten öyle zinde himayesi aşağıda, para sıkıntısı bilmeden ve sağsol kuşkusu duymadan, bilimsel bir yaşam için çok mutlu şartlar içinde çalışmaktadır Antik devir Yunan düşüncesine yepyeni kavramlar yağdırıyor: eidos, entelekheia, kategoria, apagoge, epagoge, syllogisma, mimesis, politika, oikonomia vb Büyük İskender'in ölümünden sonra, o güne değin pusuda bekleyen gerici güçler hemen inlerinden çıkıyorlar ve onu dinsizlikle (alışılmış kabahat) suçlandırıyorlar Aristoteles Atina'dan firar etmek zorunda kalıyor ve bir sene daha sonra da sığındığı Euboia Khalkis'te ölüyor İnsanlık, ilk çağlarından beri rastlamadığı ve öyle uzun bir zaman daha rastlayamayacağı eşsiz bir bilgini böylece yitirmiş olmaktadır Ne var ki dinsizlikle suçlandırılan bu bilgin, din kurumunu iki bin sene süreyle ayakta tutacaktır
Antik Çağ Yunan düşüncesinde Aristoteles, modern anlamıyla birincil bilgindir Kendisinden önceki bütün bilgileri toplamış, iç içe geçmiş olanları birbirinden ayırmış, sınıflandırmış, eleştirmiş ve bütünlemeye çalışmıştır Bilhassa, sonra Metafizik adı bahşedilen Prote Filosofia (Ilk Felsefe) adlı yapıtı Thales'ten kendisine dek gelen felsefe tarihinin çok başarılı bir özetidir ve en güvenilir kaynağıdır Topladığı bilgilerin doğruluklarını değerlendirmek için bilimsel bir düşünme yöntemi aramış ve dürüst düşünmenin kurallarını bütün en ince ayrıntısına kadar saptamaya çalışarak bunlara Yu cihaz (dürüst düşünmenin aletleri) anlamına gelen organon adını vermiştir Aristoteles'in bu dürüst düşünme kurallarına sonradan mantık adı verilmiştir Formel veya biçimsel mantık (Os surî mantık) adı verilen mantık, Aristoteles'in saptadığı bu kurallardır Genç Aristoteles demin Akademia'da bir Platon öğrencisiyken kendisine kadar gelen düşünmede üç görüntü (Yu Theoria) bulunuyordu; İnsanın görünene bakışı (doğa), insanın kendisine bakışı (insan), insanın görünmeyene bakışı (doğaüstü) Düşünür Aristoteles yöntemsel aletler bularak bu ilkel bakışı dürüst bakışa döndürmek istedi: Görünmeyenden görünene görmek (sonuç düzeltme) ve görünenden görünmeyene bakmak (tümevarım araştırma) Ne var ancak, bu içten bakışı gerçekleştirmek için düşünmenin bilimden yararlanması, benzeşen deyişle hafızadoğabilim diyalektiği, gerekiyordu O çağın bilimleriyse düşünmenin o kadar gerisindeydiler Bu yüzdendir ancak düşünür Aristoteles, düşünmesine karşılık verecek bilimi de kendisi yapmak zorundaydı Fizik ve fizyolojiden meteorolojiye ve ekonomiye kadar dağıtılmış bilim alanlarındaki, çağın ölçülerine tarafından o kadar geniş, bilimsel çabalarının nedeni budur Physika adı aşağıda toplanan Fisika Akroasis, Peri Uranu, Peri Geneseos Khai Ftboras ve ayrıca Peri ta Zoa Historia, Peri Psikhes vb adlı yapıtları bu çabanın ürünüdür Bu bilimsel çalışmalardan ve bu araştırmalar sırasında Birincil Felsefe (Yu, Prote Filosofia) doğdu Bundan Böyle, çağıyla gerekli imkanlar içinde, geleneksel büyük soruya karşılık aranacaktır: Ilk niçin nedir? Ilk neden, en son ve en gelişmiş akıl olarak, Platon'un İdea'sı olamaz Çünkü İdea, görünen sayısız reel biçimlerinin Platon'un sandığı gibi dışında değil içindedir ve o biçimlerden soyularak, benzeyen deyişle içlerinden çıkarılarak elde edilmiştir Kaldı ki Platon bu İdea'lara nesnelerin özü demektedir, öyleyse öz nasıl biçimsel nesneden bambaşka ve onun haricen olabilir? Özsüz biçim ve şekilsiz öz olamaz Platonun yanılgısı reel varlık'ı, hakiki biçimsel varlıklardan ayırdığı özde görmesidir Öyleyse görünenden görünmeyene bakıp (tümevarım, Yu Epagoge) araştırmalıyız fakat bulduğumuzu da görünmeyenden görünene bakıp (sonuç, Yu Apagoge) doğrulamalıyız Tümevarımla araştırıp İdea'yı buluyoruz, şimdi onu tümdengelimle içten yerine oturtmalıyız İdea (görünmeyen kavram) bir tözdür (Os Cevher), fakat her töz içsel bir özdür Böylesine bir öz muhakkak Özdek (Os Madde) olamaz (antik çağ Yunan düşüncesinin gerekli yanılması) Bu öz (Yu Ousia; Aristoteles bunu töz anlamına ve İdea terimi yerine kullanmaktadır) biçimlenerek (Yu Eidos; Aristoteles bunu nesnenin niteliklerinin tümü anlamında kullanmaktadır) gerçekleşiyor Nesnenin görünümü olan biçim de özdek değildir Birincil özdek (Yu Prote hyle) biçimsizdir, sadece bir güçtür (Yu Dynamis; Aristoteles bunu imkân anlamına kullanıyor), onu edime (Yu Energeia; Aristoteles bunu gerçek anlamında kullanıyor) geçirip gerçekleştiren biçimdir Öyleyse bu oluşu (Yu Genesis) reel'leştiren (Yu Energia) devim'in (Os Hareket, Yu Kinesis) güdücüsü nedir: Aristoteles burada çağları aşan benzersiz bir sezişle çok parlak bir kavram ortaya atıyor: Entelekeia (nedeni kendisinde yer alan) Ne eyvah ancak bu kavramı olur olmaz yerlerde gereksizce örneğin Demokritos'un dehasını belirten büsbütün içten niceliklerle oluşan niteliklerilkesine ters düşmek için harcıyor, bütün derinleştirilmesi gereken yerde derinleştirmiyor ve yine o soyut eidos'una (biçim) dönüyor Bundan Böyle amacı tümüyle bir araştırma, tümevarım'dır Öylesine bir tümevarım ancak alabildiğine bomboş bir alanda göklere doğru yükselecek ve bir daha tümdengelimle denetlenmeyecektir Ne var fakat, çağının bilimsel zorunluğu içinde, Aristoteles'in hayranlık verici büyüklüğünü belirtmeye bu kadarı da yetmektedir Son çözümlemede, Aristoteles'in elinde görünen gerçeği açıklamak için iki kavram kalmıştır: Hyle (madde) ve eidos (biçim) Biçimsiz olan özdek, biçimle gerçekleşmektedir; eşdeyişle şekilsiz olan bez biçimlenerek pantolon, ceket, perde, masa örtüsü olacaktır Ilk neden bunlar mıdır? Bir bakıma bunlar ilk nedene o kadar benzemektedirler: Bunlarsız oluş olamayacağı için gerekli olarak oluş'tan önce var'dırlar Özdek, kuvvet halinde (Os Bilkuvve) biçimdir (Aristoteles, özdeğe zorunlu olarak öncelik tanıyan bu düşüncesiyle katıksız bir maddeci görünüşündedir) Ceketleşecek (biçim) olan kesinlikle kumaştır (özdek) Biçim, özdeğin energeia (gerçek) haline geçmesidir Bu ise bir kinesis (hareket) işidir Her özdek bir dynamistir (imkân) onu energeia (hakiki) kılmak için bir kinesis gerekir Öyleyse öyle bir devim olmalı fakat kendi kendisinden önce bulunmasın ve birincil devindirici (Yu Proton kinoun) olsun Bu birincil devindirici, biçimlerin biçimi olan bir noesis noeseos'tur (düşünmenin düşünmesi) ve tek sözle Tanrı'dır (Yu Theos) Aristoteles burada biçimler biçiminin niteliklerini öyle ya da böyle her Tanrıcı veya Tanrılığa varan öğretideki deyimlerle sayıp döker: Salt edimdir, salt tindir, bilincin bilincidir, kendi kendisine bakıştır, kendi kendisini özleyiştir ve başkaları Ama burada, önemle belirtilmesi gereken, Aristoteles'in parlak bir görüşü daha gözlenmektedir: Son çözümlemede özdekle biçim bir ve aynı şey olmaktadır (Yu E eskhate hyle kai e morfe tauto; Metafizik, VIII, 6, 19; VII, 10, 27; XII, 3, 8; XII, 10, 8) Aristoteles, ilk bakışta, önce aleyhinde çıktığı Platon düşünceciliğiyle sonunda birleşmiş göründüğü halde bu üstün ve şaşılacak düşünceye gene kendi dürüst düşünme yöntemiyle varıyor Her varlık, özdeklikle biçimliliği birlikte taşır Çünkü her biçim, kendisinden daha üstün aşamadaki biçimin özdeğidir İplik, tarladaki pamuğa ya da koyunun sırtındaki pöstekiye tarafından biçim, kumaşa tarafından özdektir Bez, dokunduğu ipliğe göre biçim, cekete tarafından özdektir Bu mantığın gerekli sonucu her varlığın ve giderken muhakkak en üstün varlığın özdek ve biçimi birlikte taşıdığıdır Bundan da gerekli olarak şu sonuç çıkmaktadır: En üstün varlığın da özdeksel bir yanı vardır Aristoteles, Metafizik'inde, bana kalırsa kendi mantığının zorunluğuna uyarak e eskbate byle kai e morfe tauto dedikten sonradan çağının zorunluğuna uyarak bu sonuçtan kaçınabilmek için en yüksek varlığın özdeksiz olduğunu ısrarla belirtmiştir Böylesine bir spekülasyona girdikten sonradan, nedenleri tanıtlanamayacak olan düşünsel varsayımlar sıralanmaktadır: Biçimler biçimi ya da salt biçim özdeksizdir Böyle olunca da hiç bir şey istemez, hiç bir şey yapmaz Özdeği devindiren o değildir, özdek ona özleminden ötürü devinir Doğrusu etkileyen o değildir, etkileyen bu özlemdir Özdek, onu özlediği için ondan etkilenir O, kendisiyle yetinen, kendisine bakan, kendisi için düşünendir Nesnelere ve insanlara karışmaz, onların kaderlerini çizmez Alın Yazısı, özdeğin ona olan özlemiyle çizilir Öyleyse o, bir aracısız olarak neden değil, bir dolayısıyla nedendir; ilk elden nedenler, özdeğin bu dolayısıyla nedene özleminden doğarlar Her var olanın var olması için zorunlu dört niçin vardır Örneğin bir masa varlığını meydana getirmek için tahta, (özdeksel neden, Yu Hyle), yapıcı (etken neden, Yu Arkhetes geneseos), nasıl yapıldığını belirten plan (biçimsel niçin, Yu To eidos) ve ne yapılacağı düşüncesi (ereksel neden, Yu To telos) gerekir Uyarı edilince görülür oysa özdeksel nedenin dışındaki üç niçin, düşünce eşdeyişle ruh birliğinde tekleşmektedir Öyleyse özdek ve ruh, dönüp dolaşıp, Aristoteles sisteminde de karşı karşıya gelmektedirler Aristoteles'te ruh, biçimle özdeştir Özdek beden, biçim ruhtur Ruh, üç basamaktır: Bitki ruhu, hayvan ruhu, insan ruhu Her basamak bir üsttekinin özdeğidir Bitkilerde sadece özümseme ve üreme ruhu vardır, hayvan ruhu devimaçlıkduyumla belirir ve bitki ruhuna eklenir, usla beliren insan ruhu ise kendinden önceki bütün ruhları içerir Bitki ruhu hayvanlık biçimin özdeği, bitki ruhunu taşıyan hayvan ruhu insanlık biçimin özdeğidir Bu basamakların tabanında şekilsiz özdek, tepesinde ve özdeksiz biçim vardır Özdek birincil biçimlenişinde, fakat bu biçimler biçimine özlemiyle gerçekleştirmiştir, dört asıl biçimde belirir: Toprak, su, hava, alev (dört belli başlı öğe) Bu dört esas öğe yer değiştirme ve çarpışma ile çeşitlenir ve sayısız biçimlere dönüşerek organik dünyayı meydana getirirler Organik dünyayı bu nedenle kurduktan daha sonra, Aristoteles insansal değerleri işlemeye başlamaktadır: Politika, ethika, poetika, rhetorika İnsan bir toplumsal varlıktır (Yu Zoon politikon) diyen Aristoteles bundan böyle onun toplum içindeki yerini ve düzenini de vermek isteğindedir Önce onun kişisel törebilimini belirtir Bu törebilimin amacı, antik çağ geleneğine uygun bir şekilde, mutluluktur ve bu sevinç da bilgelikle sağlanır Akıllılık, düşünme ve tutumla gerçekleşir Öyleyse düşünsel ve tutumsal erdemleri birbirinden yarmak gerekir: arete diamoetike ve arete etbike Ne var ama tutum, düşünmeye dayanmalıdır İnsan toplumsal bir varlık olduğundan onun töresel kişiliği de devlet içinde oluşacaktır Devlet şöyle veya böyle olmuş, bunun önemi yoktur Önemli olan, devletin yurttaşlardaki bu töresel kişiliği gereği gibi geliştirip geliştirmediğidir Yetkin devlet, bu ödevindeki başarısıyla ölçülür Bkz Mantık, Kinesis, Biçimsel, Tümevarım, Niçin, Tasım (Felsefe AnsiklopedisiEriş Yay) *