iltasyazilim
FD Üye
Anneler günü anneme mektup ANNELER GÜNÜ'NE ÖZEL MEKTUP
Sevgili Anneciğim,
Ne acayip; yeni yeni farkediyorum fakat, çocukları anne olunca çocuklaşıyor anneler Ve insan, zamanın nasıl kalpsiz bir öğütücü olduğunu bu rol değişiminde anlıyor Eminim karnındaki birincil tekmemden, hatta doktorların 'Bundan sonra ağır kaldırmak yok' müjdesinden beridir iki kişilik yaşıyorsun yaşamı
Doğum odasında bir küçük el saçlarına tutununca değişti herşey ve o el, o saçtan hiç beceriksiz olmasın istedin
Kimbilir kaç geceyi karyola başuçlarında derin iç çekişler dinleyip hüzünlenerek uyumayan geçirdin, kaç emzirme seansında bitkin uyuyakaldın O gün bugündür hayatı, bir toprakla çiçeği dek müşterek üretiyor, tüketiyoruz
Yolboyu, kusurlarını hiç görmedik birbirimizin, yeteneklerimizi abarttık iki taraflı; toz kondurmadık üzerimize, kol kanat gerdik Ben dünyanın en iyi evladıydım, sense tarihin en iyi annesi Her çığlıkta başucumda biteceğini bilmenin güveniyle büyüdüm Her derdimde benden fazla dertleneceğini bilmenin o egoist alışkanlığıyla ayakta kaldım
Sevginle donandım
Fakat sonra birdenbire o dehşet çark devreye girdi ve yaşamın acımasız kuralı işledi ;
Büyüdüm Senin kollarında 'sen'den habersiz, farklı bir 'ben' çıktı ortaya Bazen o eski 'ben'e hiç benzemeyen bir 'ben' Çünkü farkettim ancak anlattığın masalların yaşamda karşılığı yokmuş Kızlar bir prens umuduyla kurbağaları öpedursun, ben her yalanda burnumu yokladım Şaşırdım Bostandaki lahanaların, ısırılmış lahanaların ve sözde pastoral ninnilerin modasının geçtiğini gördüm sokakta
Söyleyemedim sana
'Yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin bundan böyle eskisi değin geçerli olmadığını' anlatan kitapları salonun ortasında açık bıraktım, açıp okuyasın diye
Her kuşağın o vazgeçilmez ikilemi depreşti baştan; 'Devir de amma değişti' diye yakınırken sen; ben ilginle boğulduğumdan dertlendim Bir yerim yaralandığında 'Anam görürse ne değin üzülür' diye gizlemeye hedeflemek ufak bir çocuk için nasıl bir yüktür bilir misin? Acından fazla onda yaratacağın acı, acıtır canını
Ama ne çok acılar paylaştık seninle
Ve ne çok sevinçler yaşadık beraberNasıl dar günlerde yardıma koşup, kaç şenliğine karşılıklı olduk birbirimizin? Fakat artık kafesten uçma vaktiydi'Danaların girdiği bostan'da ayakta kalabilmenin yolu, kimsesiz kanat çırpmayı öğrenmekten geçiyordu
Yargıladık birbirimizi bir dönemSorguladık Sen bana benzeyen dost çocuklarını misal gösterdikçe, ben seni eş arkadaş ebeveynleriyle kıyaslar oldum Sen her sohbete 'Bizim çocukluğumuzda' diye başladıkça ben, değişen takvim yapraklarını koydum önüne
Nasıl da acımasız bir çark bu yok mi? Doğuyor, doğuruyor ve günün birinde yuvadan uçacağını mahsus koca bir ömrü karşılıksız veriyorsun Ve hayat birdenbire ıssız bir adaya dönüşüveriyor Sonrası kâh bir kapı zili beklentisi, kâh bir mektup, kâh bir telefon sesi Gizliden gizliye özlenen bir torun müjdesi Fotoğraflar sarardıkça solan bir yaşam ve uzaklaştıkça yakınlaştığımız bir mazinin geri dönmez anıları Yazılarla konuştuk pek zamanlardaBakışlarla anlaştık Ağlaştık birbirimizden gizleyerek acılarımızı Bir mimikle özleştik, bir gülüşle kavuştuk Ben büyürken seni de büyüttüm
Şimdi çok daha iyi anlıyoruz birbirimizi
Çünkü minicik bir el saçlarımı kavrıyor geceleri
Karyola başlarında uykusuz geceler geçiriyorum
Pastoral ninnilerle büyütüyoruz oğlumu;
yalancı çocukların burunları uzuyor masallarda, öpülen kurbağalar prens oluyor
Ve yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin geçersizleştiğini anlatan kitapları kaldırıyoruz salondan gizlice O korkunç çark, acımasız bir şipşak dönmeye devam ediyor Vakit, öğütüyor kuşakları İnsan oysa yoksun kalınca anlıyor sevginin değeriniBense sevginden mahrum kalmaya fazla dayanamayacağımı biliyorum
O yüzden bu Anneler Günü'nde sana upuzun bir ömür diliyorum
Ayrıca biliyor musun? 'SENİ FAZLA SEVİYORUM' *
Sevgili Anneciğim,
Ne acayip; yeni yeni farkediyorum fakat, çocukları anne olunca çocuklaşıyor anneler Ve insan, zamanın nasıl kalpsiz bir öğütücü olduğunu bu rol değişiminde anlıyor Eminim karnındaki birincil tekmemden, hatta doktorların 'Bundan sonra ağır kaldırmak yok' müjdesinden beridir iki kişilik yaşıyorsun yaşamı
Doğum odasında bir küçük el saçlarına tutununca değişti herşey ve o el, o saçtan hiç beceriksiz olmasın istedin
Kimbilir kaç geceyi karyola başuçlarında derin iç çekişler dinleyip hüzünlenerek uyumayan geçirdin, kaç emzirme seansında bitkin uyuyakaldın O gün bugündür hayatı, bir toprakla çiçeği dek müşterek üretiyor, tüketiyoruz
Yolboyu, kusurlarını hiç görmedik birbirimizin, yeteneklerimizi abarttık iki taraflı; toz kondurmadık üzerimize, kol kanat gerdik Ben dünyanın en iyi evladıydım, sense tarihin en iyi annesi Her çığlıkta başucumda biteceğini bilmenin güveniyle büyüdüm Her derdimde benden fazla dertleneceğini bilmenin o egoist alışkanlığıyla ayakta kaldım
Sevginle donandım
Fakat sonra birdenbire o dehşet çark devreye girdi ve yaşamın acımasız kuralı işledi ;
Büyüdüm Senin kollarında 'sen'den habersiz, farklı bir 'ben' çıktı ortaya Bazen o eski 'ben'e hiç benzemeyen bir 'ben' Çünkü farkettim ancak anlattığın masalların yaşamda karşılığı yokmuş Kızlar bir prens umuduyla kurbağaları öpedursun, ben her yalanda burnumu yokladım Şaşırdım Bostandaki lahanaların, ısırılmış lahanaların ve sözde pastoral ninnilerin modasının geçtiğini gördüm sokakta
Söyleyemedim sana
'Yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin bundan böyle eskisi değin geçerli olmadığını' anlatan kitapları salonun ortasında açık bıraktım, açıp okuyasın diye
Her kuşağın o vazgeçilmez ikilemi depreşti baştan; 'Devir de amma değişti' diye yakınırken sen; ben ilginle boğulduğumdan dertlendim Bir yerim yaralandığında 'Anam görürse ne değin üzülür' diye gizlemeye hedeflemek ufak bir çocuk için nasıl bir yüktür bilir misin? Acından fazla onda yaratacağın acı, acıtır canını
Ama ne çok acılar paylaştık seninle
Ve ne çok sevinçler yaşadık beraberNasıl dar günlerde yardıma koşup, kaç şenliğine karşılıklı olduk birbirimizin? Fakat artık kafesten uçma vaktiydi'Danaların girdiği bostan'da ayakta kalabilmenin yolu, kimsesiz kanat çırpmayı öğrenmekten geçiyordu
Yargıladık birbirimizi bir dönemSorguladık Sen bana benzeyen dost çocuklarını misal gösterdikçe, ben seni eş arkadaş ebeveynleriyle kıyaslar oldum Sen her sohbete 'Bizim çocukluğumuzda' diye başladıkça ben, değişen takvim yapraklarını koydum önüne
Nasıl da acımasız bir çark bu yok mi? Doğuyor, doğuruyor ve günün birinde yuvadan uçacağını mahsus koca bir ömrü karşılıksız veriyorsun Ve hayat birdenbire ıssız bir adaya dönüşüveriyor Sonrası kâh bir kapı zili beklentisi, kâh bir mektup, kâh bir telefon sesi Gizliden gizliye özlenen bir torun müjdesi Fotoğraflar sarardıkça solan bir yaşam ve uzaklaştıkça yakınlaştığımız bir mazinin geri dönmez anıları Yazılarla konuştuk pek zamanlardaBakışlarla anlaştık Ağlaştık birbirimizden gizleyerek acılarımızı Bir mimikle özleştik, bir gülüşle kavuştuk Ben büyürken seni de büyüttüm
Şimdi çok daha iyi anlıyoruz birbirimizi
Çünkü minicik bir el saçlarımı kavrıyor geceleri
Karyola başlarında uykusuz geceler geçiriyorum
Pastoral ninnilerle büyütüyoruz oğlumu;
yalancı çocukların burunları uzuyor masallarda, öpülen kurbağalar prens oluyor
Ve yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin geçersizleştiğini anlatan kitapları kaldırıyoruz salondan gizlice O korkunç çark, acımasız bir şipşak dönmeye devam ediyor Vakit, öğütüyor kuşakları İnsan oysa yoksun kalınca anlıyor sevginin değeriniBense sevginden mahrum kalmaya fazla dayanamayacağımı biliyorum
O yüzden bu Anneler Günü'nde sana upuzun bir ömür diliyorum
Ayrıca biliyor musun? 'SENİ FAZLA SEVİYORUM' *