Anne Opucuğunun Tılsımı masalı
Anne Opucuğunun Tılsımı hikayesi
Anne hikayesi,anne masalları
Anne Opucuğunun Tılsımı Anne Opucuğunun Tılsımı Hikayesi
Temmuzunateşi bedelsiz satın aldığı gunlerden biriydi yineKoluma yemek sepetimi sırtıma capamı alıp tarla işcilerinin toplaştığı koy meydanına yurumeden once Anam yanağıma ciddi bir opucuk yerleştirdi her sabah yaptığı gibi
Henuz 13 yaşında olduğum icin ancak kadınların yapabileceği işlerde calışabiliyordum tarlada18 yaşını dolduran erkekler daha ağır işlerde calışıyorlardıDayıbaşı (işci tuccarı) ; “hadi hadi hadi “ diye uc defa tekrarlayarak telaşlı bir şekildecapasını yapacağımız tarlaya gitmemiz icin bizi traktor romorkuna istif etmeye başladıNerdeyse elli kadın işci ve aralarında ben cocuk halimle sırıtarak tıkış pıkış doluşmuştukSırtlarımızda capalarımızla kirli bir savaşa gonderilen ruhsatsız kucuk bir orduya benziyordukVe orduları ezen tarlalar bizi bekliyordu
Yaklaşık 45 dakika surecek olan bu yolculuk başlamıştı ve ben bu hengamede hala popo mu koyabilecek bir yer bulamamıştım traktor romorkundaTek hissedebildiğim Anamın yıldızlardan koparıp yanağıma kondurduğu ılık opucuğuydu
74’ te Bitlis’ten goc edip Manisa’ nın bu kozmopolit koyune (sonradan 6 bin kişilik bir kasaba olan) yerleştiğimizde henuz 4 yaşındaymışımYoksulluk ve kan davalarından kacış bizi başka bir yoksulluğun kan ter icindeki ovasına taşırken Kurtce’den başka bir dil konuşamıyordum
Yoğun goclerden sonra şişip kalan bu koydetıpkı Doğuda olduğu gibi burada da yerli tarlapamuktutun ve uzum ağaları vardıBizler onların ırgatları olarakcok uzun bir hikayeden alıntı gibi karın tokluğuna buralara gonderilmiş bir kaderin cocuklarıydıkVe bizim kadınlarımız başlarında sarık ve poşularıyla acılarını (ozellikle kadın olmanın) burada da sahneye koyuyorlardı zoraki bir gosteriyleTek izleyici guneşti ve alkışladıkca yakıyordu esmer tenlerimizi
Duş kalyonundaki kısa sureli gezintimtraktorunkucuk bir bakkal dukkanının onunde durmasıyla son bulduŞofor “Metin oğlum hadi inip de şu bakkaldan bana bir sigara al cabuk diye bağırıyorduUst uste oturan kadınların arasından ok gibi fırlayarak bakkaldan şoforun sigarasını bir cırpıda alıp geldimOnun gururunu okşadımgozune girdim “Gel hadi yanıma otur dediğinde popo mu koyacak bir yer bulduğum icin sevinmiştimNe de olsa traktorde olmakromorkunda olmaktan daha rahat ve guvenliydi “Saggol Tehsin abe dedim ve yola devam ettik
Tehsin abi(Tahsin)bir yandan aracı kullanıyorbir yandan da turku soyluyorduBen de icimden ona eşlik ediyordumBitlis’te beş minare meşhurdu o zamanlarBen bu ara yine duş dunyamın surekli bolunen hulyasına dalmıştımCok calışıp Annembabam ve kardeşlerimi daha mutlu bir hayata taşımakla ilgili hayallerin altından girip ustunden cıkıyordum ve gulumseyen bir buluta imza atıyordumYazları bu zor koşullarda calışarak biriktirebildiğim paralarla hem eve katkıda bulunuyor hem de okul giderlerimi karşılıyordumUniversiteyi okumak en buyuk ve en uzak hayalimdi
Haa…Bir de Ayfer adında sevdiğim bir kız vardıBayram gunlerinde yeni pantolonumla buyuk bir konağa benzeyen evlerinin karşısındaki meydanda saatlerce volta atarak ona hava sıkardımO’ da arada bir perdeyi hafifce cekerek dışarı bakardı ay yuzuyle (Belkide bana bakmazdıama…) ve bunu bana bir ay yeterdi
Ne olduysa o anda bir şeyin hayallerimi bıcakladığını hissettimKımıltısız bir dağın eteklerinden pıtır pıtır dokulen cığlıklar duydumTraktorun cıldırtan gurultusu arasında başımı cevirip arkama bakarken şofor hala turku soyluyordu
Romorkun kapakları acılmıştraktorun uzerinde sadece birkac kadın işci kalmıştıCapalaryemek sepetleri havada ucuşlarını nerdeyse tamamlamıştı bileAma cığlıklar ve iniltiler beynimin icine o kımıltısız dağın eteklerinden cocuk başları gibi dokuluyorduDonakalmıştım
O donuk halimbir anda tepemdeki guneşin ateşiyle eridi ve hala olaydan habersiz olan şoforun turkusunu susturupBitlis’teki beş minareden indirip traktoru durdurmasını sağladımİcimdeki kısa sureli suskunluğa ; Annemin ılık opucuğunubeni aşağılayan hayallerimi ve bayram gunlerinde evlerinin onunde hava attığım kızınperdeyi benim icin olmasa da arada bir cekişini bir kelebek etkisine donuşturerek sığdırdımİmzaladığım bulutun suratı asılmıştı
Aşağıya inip; bir dağın eteklerinden cocuk başları gibi dokulen yaralıları toplamaya başladıkAralarında tahminimce en az altı aylık hamile bir kadın da vardıOnun cığlığı ben de hic susmadı yıllar yılıİşcilerin hepsi tanıdık yuzlerdiBir olu ve bir tarla dolusu ağır yaralıyla bu asfaltı hırpalanmış zımpara gibi bozuk koy yolundan tesadufen gececek aracları beklemeye başladık sigortasız ve hayatın onemsiz detayları olarak
Bir sure sonra bir kamyonet yaralıları İlce’deki hastaneye gotururkenkalan birkac yaşayan cesetlecapalarımızı alıp calışacağımız tarlaya yola koyulduk kaldığımız yerdenSepetlerimizdeki bir gun oncesinden kalma soğuk yemeklerimiz de dokulmuştuAma biz zaten yemeyecektik ki…Belli kitoprağın karnı bizden daha actı
Akşam eve donduğumde “Anneyanağımdaki opucuğune biraz kan ve ter değdiama bırak orda kalsın dedim ve O’ na verdiği omurle sımsıkı sarıldımCunku ulkemdeki insan hayatına verilen onemi anlamaya başlamış ve Annemin tılsımlı opucuklerine her zaman ihtiyac duyacaktım
alıntı
Anne Opucuğunun Tılsımı hikayesi
Anne hikayesi,anne masalları
Anne Opucuğunun Tılsımı Anne Opucuğunun Tılsımı Hikayesi
Temmuzunateşi bedelsiz satın aldığı gunlerden biriydi yineKoluma yemek sepetimi sırtıma capamı alıp tarla işcilerinin toplaştığı koy meydanına yurumeden once Anam yanağıma ciddi bir opucuk yerleştirdi her sabah yaptığı gibi
Henuz 13 yaşında olduğum icin ancak kadınların yapabileceği işlerde calışabiliyordum tarlada18 yaşını dolduran erkekler daha ağır işlerde calışıyorlardıDayıbaşı (işci tuccarı) ; “hadi hadi hadi “ diye uc defa tekrarlayarak telaşlı bir şekildecapasını yapacağımız tarlaya gitmemiz icin bizi traktor romorkuna istif etmeye başladıNerdeyse elli kadın işci ve aralarında ben cocuk halimle sırıtarak tıkış pıkış doluşmuştukSırtlarımızda capalarımızla kirli bir savaşa gonderilen ruhsatsız kucuk bir orduya benziyordukVe orduları ezen tarlalar bizi bekliyordu
Yaklaşık 45 dakika surecek olan bu yolculuk başlamıştı ve ben bu hengamede hala popo mu koyabilecek bir yer bulamamıştım traktor romorkundaTek hissedebildiğim Anamın yıldızlardan koparıp yanağıma kondurduğu ılık opucuğuydu
74’ te Bitlis’ten goc edip Manisa’ nın bu kozmopolit koyune (sonradan 6 bin kişilik bir kasaba olan) yerleştiğimizde henuz 4 yaşındaymışımYoksulluk ve kan davalarından kacış bizi başka bir yoksulluğun kan ter icindeki ovasına taşırken Kurtce’den başka bir dil konuşamıyordum
Yoğun goclerden sonra şişip kalan bu koydetıpkı Doğuda olduğu gibi burada da yerli tarlapamuktutun ve uzum ağaları vardıBizler onların ırgatları olarakcok uzun bir hikayeden alıntı gibi karın tokluğuna buralara gonderilmiş bir kaderin cocuklarıydıkVe bizim kadınlarımız başlarında sarık ve poşularıyla acılarını (ozellikle kadın olmanın) burada da sahneye koyuyorlardı zoraki bir gosteriyleTek izleyici guneşti ve alkışladıkca yakıyordu esmer tenlerimizi
Duş kalyonundaki kısa sureli gezintimtraktorunkucuk bir bakkal dukkanının onunde durmasıyla son bulduŞofor “Metin oğlum hadi inip de şu bakkaldan bana bir sigara al cabuk diye bağırıyorduUst uste oturan kadınların arasından ok gibi fırlayarak bakkaldan şoforun sigarasını bir cırpıda alıp geldimOnun gururunu okşadımgozune girdim “Gel hadi yanıma otur dediğinde popo mu koyacak bir yer bulduğum icin sevinmiştimNe de olsa traktorde olmakromorkunda olmaktan daha rahat ve guvenliydi “Saggol Tehsin abe dedim ve yola devam ettik
Tehsin abi(Tahsin)bir yandan aracı kullanıyorbir yandan da turku soyluyorduBen de icimden ona eşlik ediyordumBitlis’te beş minare meşhurdu o zamanlarBen bu ara yine duş dunyamın surekli bolunen hulyasına dalmıştımCok calışıp Annembabam ve kardeşlerimi daha mutlu bir hayata taşımakla ilgili hayallerin altından girip ustunden cıkıyordum ve gulumseyen bir buluta imza atıyordumYazları bu zor koşullarda calışarak biriktirebildiğim paralarla hem eve katkıda bulunuyor hem de okul giderlerimi karşılıyordumUniversiteyi okumak en buyuk ve en uzak hayalimdi
Haa…Bir de Ayfer adında sevdiğim bir kız vardıBayram gunlerinde yeni pantolonumla buyuk bir konağa benzeyen evlerinin karşısındaki meydanda saatlerce volta atarak ona hava sıkardımO’ da arada bir perdeyi hafifce cekerek dışarı bakardı ay yuzuyle (Belkide bana bakmazdıama…) ve bunu bana bir ay yeterdi
Ne olduysa o anda bir şeyin hayallerimi bıcakladığını hissettimKımıltısız bir dağın eteklerinden pıtır pıtır dokulen cığlıklar duydumTraktorun cıldırtan gurultusu arasında başımı cevirip arkama bakarken şofor hala turku soyluyordu
Romorkun kapakları acılmıştraktorun uzerinde sadece birkac kadın işci kalmıştıCapalaryemek sepetleri havada ucuşlarını nerdeyse tamamlamıştı bileAma cığlıklar ve iniltiler beynimin icine o kımıltısız dağın eteklerinden cocuk başları gibi dokuluyorduDonakalmıştım
O donuk halimbir anda tepemdeki guneşin ateşiyle eridi ve hala olaydan habersiz olan şoforun turkusunu susturupBitlis’teki beş minareden indirip traktoru durdurmasını sağladımİcimdeki kısa sureli suskunluğa ; Annemin ılık opucuğunubeni aşağılayan hayallerimi ve bayram gunlerinde evlerinin onunde hava attığım kızınperdeyi benim icin olmasa da arada bir cekişini bir kelebek etkisine donuşturerek sığdırdımİmzaladığım bulutun suratı asılmıştı
Aşağıya inip; bir dağın eteklerinden cocuk başları gibi dokulen yaralıları toplamaya başladıkAralarında tahminimce en az altı aylık hamile bir kadın da vardıOnun cığlığı ben de hic susmadı yıllar yılıİşcilerin hepsi tanıdık yuzlerdiBir olu ve bir tarla dolusu ağır yaralıyla bu asfaltı hırpalanmış zımpara gibi bozuk koy yolundan tesadufen gececek aracları beklemeye başladık sigortasız ve hayatın onemsiz detayları olarak
Bir sure sonra bir kamyonet yaralıları İlce’deki hastaneye gotururkenkalan birkac yaşayan cesetlecapalarımızı alıp calışacağımız tarlaya yola koyulduk kaldığımız yerdenSepetlerimizdeki bir gun oncesinden kalma soğuk yemeklerimiz de dokulmuştuAma biz zaten yemeyecektik ki…Belli kitoprağın karnı bizden daha actı
Akşam eve donduğumde “Anneyanağımdaki opucuğune biraz kan ve ter değdiama bırak orda kalsın dedim ve O’ na verdiği omurle sımsıkı sarıldımCunku ulkemdeki insan hayatına verilen onemi anlamaya başlamış ve Annemin tılsımlı opucuklerine her zaman ihtiyac duyacaktım
alıntı