iltasyazilim
FD Üye
1960 ’larda her 1000 bebekten 11 her birine anne karnında 20 haftadan daha sonra ölürken, günümüzde bu rakam 1000 ’de 5 civarına inmiştir Bebek ölümlerinin takriben %90 ’nın nedeni ölü doğum sonrasındaki otopsiyle aydınlatılabilmektedir Bu ölümlerin nedenlerini 3 esas gruba ayrılmıştır;
1) BEBEĞE BAĞLI NEDENLER
Anne karnında ölümlerin yüzde 25 ila 40 ’ı bebeğe ait nedenlere bağlıdır Bunlar içinde en ağırlıklı yeri doğumsal yapısal anormallikler alır Bütün rahim içi ölümlerin yaklaşık yüzde 30 ’undan bu anormallikler sorumludur Bunlar içinde yürek anormallikleri (yürek kapakçığı darlığı vs) ve beyindeki anormallikler (beyinde sıvı toplanması vs) en önemlileridir Ayrıca spina bifidadenilen ve bebeğin sırtında omurga üstünde kapanmadan kalan bir delikten omuriliğin bir kısmının dışarı fıtıklaşması olarak özetlenebilecek şart da bebeğin ölümüne niçin olabilir Bunun yaradılış riskini azaltmak için hamile kalmadan 3 ay önce açılmak üzere günde 400 mikrogram folik asit tableti edinmek öneriliyor
Bu yapısal bozuklukların birçoğu gebeliğin 20 haftasında yapılan ayrıntılı ultrason ile ortaya çıkartılabilir
Kromozom bozukluklarına tabi sendromlar da ölüme yo açar Bunlar içinde en sık görüleni Down sendromudur (mongol çocuk) Bunun tanısı gebeliğin 1114 haftaları aralarında yapılan bir kan testi ve ultrasonda ense kalınlığı ölçümü ile konulabiliyor Bu testler sonucu riski artmış bulunan kadınlara amniyosentez (bebeğin çevresindeki sıvıdan misal alımı) öneriliyor
Bebeğe ast nedenlerden bir diğeri bebeğin rahim içinde bir enfeksiyona tutulmasıdır Bunlar aralarında frengi gibi cinsel yola bulaşan hastalıkların yanı sıra kızamıkçık, CMV, parvovirüs, varicella ve listeria sayılabilir Bunlar bütün ölü doğumların yüzde 6 ’sından sorumludurlar
Kan uyuşmazlığı nedeniyle de bebek ölümleri olabilir Annenin kanı Rh negatif ve babanın kanı Rh fazla olması halinde, bebeğin kanı da Rh artı ise, bu sorun oluşturabilir Bilhassa bu annenin ikinci bebeği negatif etkilenir Birincil bebeğin Rh fazla olan kanı anne dolaşımına geçtiğinde anne bu kana karşı antikor (savaşçı hücresel) üretir Anne kanındaki bu antikorlar ikinci bebeğin kan hücrelerine hamle eder ve onu kansız bırakır Bu durumu durdurmak için gebeliğin 28 haftasında ve hamilelik ardından bir enjeksyon (iğne) yapılması gereklidir
2) PLASENTAYA BAĞLI NEDENLER
Plasentaya tabi nedenler karın içinde bebek ölümlerinin yüzde 2535 ’ini teşkil ederler Plasenta (ırk aralarında bebeğin eşi) bebeğin anneden gelen kan akımına aracılı eden ve rahim duvarına yapışmış yer alan bir yapıdır Bir ucundan da kordon (göbek bağı) çıkar ve bebeğin göbeğine bağlanır Bazı durumlarda plasenta doğumdan önce yapıştığı rahim duvarından ayrılabilir Özellikle yüksek kan basıncı ve preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) durumlarında plasenta ayrılabilir Plasenta erken ayrılırsa bebeğe dışarı giden kan akımı azalır ve sonucunda bebek kaybedilebilir Tüm rahim içi bebek ölümlerinin yüzde 14 ’ü buna bağlıdır
Plasentayı ve bebeği saran zarların enfeksiyonu da bebeğe kan götüren damarlarda harabiyete niçin olarak bebek ölümlerine yol açar Plasentadaki damarların fiziki travma sebebiyle kanaması bir öteki vefat nedenidir Anne karnına alınan şiddetli darbeler veya karın üstüne şiddetli düşmeler bu tür plasental kanamaları başlatarak önemli tehlike oluştururlar
3) ANNEYE BAĞLI NEDENLER
Ölümlerin yüzde 5 ila 10 ’u anneye ait nedenler dolayısıyla olur Bunlar aralarında en önemlileri şeker hastalığı ve hipertansiyondur Hamilelik öncesi diyabeti olanlar ve insülin kullananlar mutlaka kan şekerleri iyi düzenlenmiş olarak hamile kalmalıdırlar Hamilelik süresince de insülin dozları gebeliğin artan ihtiyaçlarına kadar ayarlanmalıdır Gebeliğin yarattığı bir şeker hastalığı türü de vardır Bunun tanısı için gebeliğin 2628 haftalarında şeker doldurma testi yapılmalıdır Gebeliğe emrindeki diyabeti olduğu belirlenenler, önce diyet ve icabında ilaçla alışılagelmiş kan şekeri düzeyine getirilmelidirler
Anneye tabi bir öteki niçin ise antifosfolipid sendromudur Bu sendromda gebe kadının plasentasındaki damarlar içinde minik pıhtılar oluşmakta ve damar tıkanıklığı yaratarak bebeğin kan akımını engellemektedir Bu sendromun aşağıda yatan niçin ise kadının kendi hücrelerine aleyhinde nedensiz olarak ürettiği antikorlar yani savaşçı hücrelerdir Bu antikorlar plasentada damar harabiyetine ve pıhtı oluşumuna yol açarlar Bu kadınlarda aspirin ve diğer kan sulandırıcı ilaçlar kullanılması düşünülmelidir
4)KORDON DOLANMASI
Kordon dolanması olağandışı bir şart değildir İster alışılagelmiş, ister sezeryan olsun bütün doğumlarda rastlanan bir durumdur Özellikle kordonu uzun olan bebekler böyle doğar Göbek kordonu 80 cm civarı olur Kordonun bir ucu bebeğin göbeğine bağlıdır, diğer ucu ise plasentaya Yani insanlar aralarında “bebeğin eşi diye aşina lakin fiilen annenin rahmine yapışmış şekilde duran damarlar yumağına Annenin kanı rahimden plasentaya geçer Plasentadan da kordon vasıtasıyla bebeğe Kordon, anne ile bebek arasındaki kan akımını sağlar Fazla kayda değer bir işlevi vardır Kordon ne değin uzun olursa dolanma riski de öyle çok olur Uzunluğu 100 cm ’ye dek olan kordonlar bayağı kabul edilir 100 cm ’den uzun olanlar “çok uzun ve tehlikeli kabul edilir
Çoğu bebek kordon dolanmasıyla doğar Bütün doğumların yüzde 20 ila 34 ’ünde bebek, kordon boynunun civarda “bir tur atmış şekilde doğar Doğumların yüzde 25 ile 5 ’inde ise kordon iki tur atmıştır Kordonun üç kez tur attığı bile görülür 200 doğumdan biri böyledir Kordonun boynun etrafına dolanması bebekte doğum öncesinde herhangi bir sorun yaratmaz Yani vefat nedeni de olamaz Manâlı olan, adi doğumlarda rahmin kasılmaları, yani sancıları esnasında bebeğin vücudu ve kodron ezilir Böyle bir durumda bebeğe dışarı giden kan akımı geçici bir vakit için azalır Böyle bir ezilme söz konusuysa biz bunu setal yürek monitöründe bebeğin kalbinin çizdiği patenlerden anlayabiliyoruz Yani bebeğin kalp atış hızında geçici düşmeler olabiliyor Boynuna kordon dolanmış bebeklerin yüzde 20 ’sinde yürek atış hızındaki düşmeler bazen ciddi bir şekilde oluyor
Kordon dolanması doğum sırasındaki kasılmalar sebebiyle olabilir Anne karnında da kordon dolanabilir fakat bu bebekte bir can sıkıntısı yaratmaz Doğum başladıktan daha sonra rahim kasının kasılmalarıyla kordonda kısmi ezilmeler laf konusu olacağı için bir takım bebeklerde bu kalp atış hızına minik düşmeler şeklinde yansır Hekim, bu durumda sezaryene gider Mutlaka kordonla ilgili bir sorun varsa düğümlenme nedeniyle olabilir Yani kordon düğümlenmişse ve düğüm fazla sıkı bir düğümse, bebeğe giden kan akımı durur ve bebek ölür *
1) BEBEĞE BAĞLI NEDENLER
Anne karnında ölümlerin yüzde 25 ila 40 ’ı bebeğe ait nedenlere bağlıdır Bunlar içinde en ağırlıklı yeri doğumsal yapısal anormallikler alır Bütün rahim içi ölümlerin yaklaşık yüzde 30 ’undan bu anormallikler sorumludur Bunlar içinde yürek anormallikleri (yürek kapakçığı darlığı vs) ve beyindeki anormallikler (beyinde sıvı toplanması vs) en önemlileridir Ayrıca spina bifidadenilen ve bebeğin sırtında omurga üstünde kapanmadan kalan bir delikten omuriliğin bir kısmının dışarı fıtıklaşması olarak özetlenebilecek şart da bebeğin ölümüne niçin olabilir Bunun yaradılış riskini azaltmak için hamile kalmadan 3 ay önce açılmak üzere günde 400 mikrogram folik asit tableti edinmek öneriliyor
Bu yapısal bozuklukların birçoğu gebeliğin 20 haftasında yapılan ayrıntılı ultrason ile ortaya çıkartılabilir
Kromozom bozukluklarına tabi sendromlar da ölüme yo açar Bunlar içinde en sık görüleni Down sendromudur (mongol çocuk) Bunun tanısı gebeliğin 1114 haftaları aralarında yapılan bir kan testi ve ultrasonda ense kalınlığı ölçümü ile konulabiliyor Bu testler sonucu riski artmış bulunan kadınlara amniyosentez (bebeğin çevresindeki sıvıdan misal alımı) öneriliyor
Bebeğe ast nedenlerden bir diğeri bebeğin rahim içinde bir enfeksiyona tutulmasıdır Bunlar aralarında frengi gibi cinsel yola bulaşan hastalıkların yanı sıra kızamıkçık, CMV, parvovirüs, varicella ve listeria sayılabilir Bunlar bütün ölü doğumların yüzde 6 ’sından sorumludurlar
Kan uyuşmazlığı nedeniyle de bebek ölümleri olabilir Annenin kanı Rh negatif ve babanın kanı Rh fazla olması halinde, bebeğin kanı da Rh artı ise, bu sorun oluşturabilir Bilhassa bu annenin ikinci bebeği negatif etkilenir Birincil bebeğin Rh fazla olan kanı anne dolaşımına geçtiğinde anne bu kana karşı antikor (savaşçı hücresel) üretir Anne kanındaki bu antikorlar ikinci bebeğin kan hücrelerine hamle eder ve onu kansız bırakır Bu durumu durdurmak için gebeliğin 28 haftasında ve hamilelik ardından bir enjeksyon (iğne) yapılması gereklidir
2) PLASENTAYA BAĞLI NEDENLER
Plasentaya tabi nedenler karın içinde bebek ölümlerinin yüzde 2535 ’ini teşkil ederler Plasenta (ırk aralarında bebeğin eşi) bebeğin anneden gelen kan akımına aracılı eden ve rahim duvarına yapışmış yer alan bir yapıdır Bir ucundan da kordon (göbek bağı) çıkar ve bebeğin göbeğine bağlanır Bazı durumlarda plasenta doğumdan önce yapıştığı rahim duvarından ayrılabilir Özellikle yüksek kan basıncı ve preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) durumlarında plasenta ayrılabilir Plasenta erken ayrılırsa bebeğe dışarı giden kan akımı azalır ve sonucunda bebek kaybedilebilir Tüm rahim içi bebek ölümlerinin yüzde 14 ’ü buna bağlıdır
Plasentayı ve bebeği saran zarların enfeksiyonu da bebeğe kan götüren damarlarda harabiyete niçin olarak bebek ölümlerine yol açar Plasentadaki damarların fiziki travma sebebiyle kanaması bir öteki vefat nedenidir Anne karnına alınan şiddetli darbeler veya karın üstüne şiddetli düşmeler bu tür plasental kanamaları başlatarak önemli tehlike oluştururlar
3) ANNEYE BAĞLI NEDENLER
Ölümlerin yüzde 5 ila 10 ’u anneye ait nedenler dolayısıyla olur Bunlar aralarında en önemlileri şeker hastalığı ve hipertansiyondur Hamilelik öncesi diyabeti olanlar ve insülin kullananlar mutlaka kan şekerleri iyi düzenlenmiş olarak hamile kalmalıdırlar Hamilelik süresince de insülin dozları gebeliğin artan ihtiyaçlarına kadar ayarlanmalıdır Gebeliğin yarattığı bir şeker hastalığı türü de vardır Bunun tanısı için gebeliğin 2628 haftalarında şeker doldurma testi yapılmalıdır Gebeliğe emrindeki diyabeti olduğu belirlenenler, önce diyet ve icabında ilaçla alışılagelmiş kan şekeri düzeyine getirilmelidirler
Anneye tabi bir öteki niçin ise antifosfolipid sendromudur Bu sendromda gebe kadının plasentasındaki damarlar içinde minik pıhtılar oluşmakta ve damar tıkanıklığı yaratarak bebeğin kan akımını engellemektedir Bu sendromun aşağıda yatan niçin ise kadının kendi hücrelerine aleyhinde nedensiz olarak ürettiği antikorlar yani savaşçı hücrelerdir Bu antikorlar plasentada damar harabiyetine ve pıhtı oluşumuna yol açarlar Bu kadınlarda aspirin ve diğer kan sulandırıcı ilaçlar kullanılması düşünülmelidir
4)KORDON DOLANMASI
Kordon dolanması olağandışı bir şart değildir İster alışılagelmiş, ister sezeryan olsun bütün doğumlarda rastlanan bir durumdur Özellikle kordonu uzun olan bebekler böyle doğar Göbek kordonu 80 cm civarı olur Kordonun bir ucu bebeğin göbeğine bağlıdır, diğer ucu ise plasentaya Yani insanlar aralarında “bebeğin eşi diye aşina lakin fiilen annenin rahmine yapışmış şekilde duran damarlar yumağına Annenin kanı rahimden plasentaya geçer Plasentadan da kordon vasıtasıyla bebeğe Kordon, anne ile bebek arasındaki kan akımını sağlar Fazla kayda değer bir işlevi vardır Kordon ne değin uzun olursa dolanma riski de öyle çok olur Uzunluğu 100 cm ’ye dek olan kordonlar bayağı kabul edilir 100 cm ’den uzun olanlar “çok uzun ve tehlikeli kabul edilir
Çoğu bebek kordon dolanmasıyla doğar Bütün doğumların yüzde 20 ila 34 ’ünde bebek, kordon boynunun civarda “bir tur atmış şekilde doğar Doğumların yüzde 25 ile 5 ’inde ise kordon iki tur atmıştır Kordonun üç kez tur attığı bile görülür 200 doğumdan biri böyledir Kordonun boynun etrafına dolanması bebekte doğum öncesinde herhangi bir sorun yaratmaz Yani vefat nedeni de olamaz Manâlı olan, adi doğumlarda rahmin kasılmaları, yani sancıları esnasında bebeğin vücudu ve kodron ezilir Böyle bir durumda bebeğe dışarı giden kan akımı geçici bir vakit için azalır Böyle bir ezilme söz konusuysa biz bunu setal yürek monitöründe bebeğin kalbinin çizdiği patenlerden anlayabiliyoruz Yani bebeğin kalp atış hızında geçici düşmeler olabiliyor Boynuna kordon dolanmış bebeklerin yüzde 20 ’sinde yürek atış hızındaki düşmeler bazen ciddi bir şekilde oluyor
Kordon dolanması doğum sırasındaki kasılmalar sebebiyle olabilir Anne karnında da kordon dolanabilir fakat bu bebekte bir can sıkıntısı yaratmaz Doğum başladıktan daha sonra rahim kasının kasılmalarıyla kordonda kısmi ezilmeler laf konusu olacağı için bir takım bebeklerde bu kalp atış hızına minik düşmeler şeklinde yansır Hekim, bu durumda sezaryene gider Mutlaka kordonla ilgili bir sorun varsa düğümlenme nedeniyle olabilir Yani kordon düğümlenmişse ve düğüm fazla sıkı bir düğümse, bebeğe giden kan akımı durur ve bebek ölür *