iltasyazilim
FD Üye
Stuttgart Waiblingen bölgesindeiki yılı aşkın haftalık çevre sohbetlerinden tanıdığımbir hanım telefonda şöyle ağlıyordu: Hocahanım, bizimburada bir komşu, kızını kaybetti 18 yaşındaydı Ani bir ölümle öldü Annesi adeta çılgına döndü Sürekli isyanda, Keşke kızım şöyle şöyle olsa idi de ölmese idi diye feryat figan ağlıyor Ne olur bir gelseniz onunla siz konuşsanız Sizi az çok tanıyor Size saygısı var, belki sizi dinler Biz ne yapacağımızı şaşırdık
Ertesi gün gittim ve beni ölen genç kızın evine götürdüler Evde matem, yas Anne bir köşede hiç durmadan ağlıyor Bana annesi şunları anlattı: Kızım, ben ve babası her sene olduğu gibi geçen sene de memleketimiz izmir'e tatile gittik Evimizin karşısındaki apartmanda bir genç adam oturuyor Terbiyesi, asaleti, giyimi ve duruşu ile kızımın dikkatini çekmiş Bana:
Anne bak! Evlenebileceğim genç dedi Biz de 'tanışalım' diye bir tanıdığı ile haber gönderdik ve tanıştık Maksadımızı arz ettik Genç adam üniversite okuyan dindar ve kültürlü biri idi
Kızıma: 'Aramızda kültür farkı var, siz açık gezen bir hanımsınız, bense eşimin tesettürlü ve mazbut bir insan olmasını isterim' deyince kızım 'En kısa zamanda dinimi öğrenecek ve tatbik edeceğim, bana zaman ver' dedi Ertesi yaz buluşmak üzere anlaştılar Kızım ilk iş olarak kendisine dinimizi anlatacak, öğretecek bir yer aradı ve buldu Çok gayretli dini bilgileri öğreniyor, namazlarını kılıyordu Böylece izin bitti ve Stuttgart'a döndük Burada bir göz doktorunun yanında sağlık teknisyeni olarak çalışıyor, iş zamanından arta kalan zamanında da Kur'anı Kerim'i öğrenmek için çok gayret sarf ediyordu
Gelirken getirdiği mantoyu ve eşarbı evde giyip 'Anne yakışıyor mu?' diyordu Bütün samimiyetiyle islam'ı öğreniyordu Sivaslı bir komşumuz onu oğluna istemiş, o ise retcevabı vermişti Fakat o, bunu gurur meselesi yapmayarak Kur'anı Kerim'i öğrenmek için onlardan yardım istemişti
Bir gün 'Başım ağrıyor' diye doktora gitti 'Bir şeyin yok' demişler Ama baş ağrısı devam ediyordu Göz, kulak ve diş tahlillerinin sonucunda da bir şey bulamamışlardı Ama başının ağrısı da bir türlü geçmek bilmiyordu Bana anlattığına göre, bir gün, evde kimse olmadığı halde, evimize bir genç delikanlı gelip ona kırmızı bir gül getirmiş 'Ben ahiretten geliyorum, Allahu Teala Hazretleri seni benim kısmetim yazdı, cennette sen benimsin Burada evlenmeyeceksin' demiş
Baş ağrısı durumu 15 gün sürdü Son çare olarak şule'yi hastaneye tahlil için aldılar Araştırmalar neticesinde hiçbir şey bulamadılar Bir gün hastaneye gittiğimde yattığı odanın penceresinden bakıp bana şöyle dedi:
'Anne! Cennet ne kadar güzel' Döndüm ve baktığı tarafa baktım, gördüğüm sadece park etmiş arabalardı Ama o büyülenmiş gibi mutlu bir şekilde pencereden bakıyordu
Bana dedi ki: 'Anneciğim, beni yarın saat 800'de götürecekler' dedi Çılgına döndüm
Babasına koştum, 'Kızımız ölüyor, yetiş' dedim Babası da çaresiz yüzüme baktı Söylediklerine inanamıyorduk; ama yine de endişe ve telaşımız had safhadaydı 'Ya doğruysa' diyordum O gece hiç uyuyamadım Ertesi gün sabah 700'de hastanedeydim Babası koridorda, içeri girmeye dayanamamış, çaresiz ağlıyordu İçeriye girdim Kızım bana şöyle vasiyette bulundu:
'Anneciğim, ben ölünce sakın ağlama izmir'deki o gence de benden selam söyle, Cenabı Hak ona mutluluklar versin Ona minnettarım, dinimi öğrenmemde bana sebep oldu Anne, bu fakir gence maddi yardımda bulun ve onu istediği bir kızla evlendir Hesabımda onun evlenmesi için yeterli miktarda para var
Bu arada sık sık saate bakıyordu Sonra büyülenmişçesine 'Geldiler' dedi
Yüzüme baktı, korku ifadesi vardı 'Anne, Azrail'in ayakları ne kadar büyük' dedi, odanın uzunluğu kadar
'Babama selam söyle' dedi Başını yastığa koydu,
kelimei şehadet getirdi ve kızım öldü!!!
Adeta çıldırmıştım Odadan kendimi dışarı attım, 'Bey' dedim 'Kızımız öldü' ikimiz tekrar odaya daldık, kızımız vefat etmişti Bizden istediklerini yerine getirdim şimdi ben bu acıya nasıl dayanırım?'(S Yerlikaya)
Bu ibret dolu olay, dinimizi öğrenme, marifetullah konusunda derinlememiz hususunda iyi bir ders olur inşaallah
alintidir
Ertesi gün gittim ve beni ölen genç kızın evine götürdüler Evde matem, yas Anne bir köşede hiç durmadan ağlıyor Bana annesi şunları anlattı: Kızım, ben ve babası her sene olduğu gibi geçen sene de memleketimiz izmir'e tatile gittik Evimizin karşısındaki apartmanda bir genç adam oturuyor Terbiyesi, asaleti, giyimi ve duruşu ile kızımın dikkatini çekmiş Bana:
Anne bak! Evlenebileceğim genç dedi Biz de 'tanışalım' diye bir tanıdığı ile haber gönderdik ve tanıştık Maksadımızı arz ettik Genç adam üniversite okuyan dindar ve kültürlü biri idi
Kızıma: 'Aramızda kültür farkı var, siz açık gezen bir hanımsınız, bense eşimin tesettürlü ve mazbut bir insan olmasını isterim' deyince kızım 'En kısa zamanda dinimi öğrenecek ve tatbik edeceğim, bana zaman ver' dedi Ertesi yaz buluşmak üzere anlaştılar Kızım ilk iş olarak kendisine dinimizi anlatacak, öğretecek bir yer aradı ve buldu Çok gayretli dini bilgileri öğreniyor, namazlarını kılıyordu Böylece izin bitti ve Stuttgart'a döndük Burada bir göz doktorunun yanında sağlık teknisyeni olarak çalışıyor, iş zamanından arta kalan zamanında da Kur'anı Kerim'i öğrenmek için çok gayret sarf ediyordu
Gelirken getirdiği mantoyu ve eşarbı evde giyip 'Anne yakışıyor mu?' diyordu Bütün samimiyetiyle islam'ı öğreniyordu Sivaslı bir komşumuz onu oğluna istemiş, o ise retcevabı vermişti Fakat o, bunu gurur meselesi yapmayarak Kur'anı Kerim'i öğrenmek için onlardan yardım istemişti
Bir gün 'Başım ağrıyor' diye doktora gitti 'Bir şeyin yok' demişler Ama baş ağrısı devam ediyordu Göz, kulak ve diş tahlillerinin sonucunda da bir şey bulamamışlardı Ama başının ağrısı da bir türlü geçmek bilmiyordu Bana anlattığına göre, bir gün, evde kimse olmadığı halde, evimize bir genç delikanlı gelip ona kırmızı bir gül getirmiş 'Ben ahiretten geliyorum, Allahu Teala Hazretleri seni benim kısmetim yazdı, cennette sen benimsin Burada evlenmeyeceksin' demiş
Baş ağrısı durumu 15 gün sürdü Son çare olarak şule'yi hastaneye tahlil için aldılar Araştırmalar neticesinde hiçbir şey bulamadılar Bir gün hastaneye gittiğimde yattığı odanın penceresinden bakıp bana şöyle dedi:
'Anne! Cennet ne kadar güzel' Döndüm ve baktığı tarafa baktım, gördüğüm sadece park etmiş arabalardı Ama o büyülenmiş gibi mutlu bir şekilde pencereden bakıyordu
Bana dedi ki: 'Anneciğim, beni yarın saat 800'de götürecekler' dedi Çılgına döndüm
Babasına koştum, 'Kızımız ölüyor, yetiş' dedim Babası da çaresiz yüzüme baktı Söylediklerine inanamıyorduk; ama yine de endişe ve telaşımız had safhadaydı 'Ya doğruysa' diyordum O gece hiç uyuyamadım Ertesi gün sabah 700'de hastanedeydim Babası koridorda, içeri girmeye dayanamamış, çaresiz ağlıyordu İçeriye girdim Kızım bana şöyle vasiyette bulundu:
'Anneciğim, ben ölünce sakın ağlama izmir'deki o gence de benden selam söyle, Cenabı Hak ona mutluluklar versin Ona minnettarım, dinimi öğrenmemde bana sebep oldu Anne, bu fakir gence maddi yardımda bulun ve onu istediği bir kızla evlendir Hesabımda onun evlenmesi için yeterli miktarda para var
Bu arada sık sık saate bakıyordu Sonra büyülenmişçesine 'Geldiler' dedi
Yüzüme baktı, korku ifadesi vardı 'Anne, Azrail'in ayakları ne kadar büyük' dedi, odanın uzunluğu kadar
'Babama selam söyle' dedi Başını yastığa koydu,
kelimei şehadet getirdi ve kızım öldü!!!
Adeta çıldırmıştım Odadan kendimi dışarı attım, 'Bey' dedim 'Kızımız öldü' ikimiz tekrar odaya daldık, kızımız vefat etmişti Bizden istediklerini yerine getirdim şimdi ben bu acıya nasıl dayanırım?'(S Yerlikaya)
Bu ibret dolu olay, dinimizi öğrenme, marifetullah konusunda derinlememiz hususunda iyi bir ders olur inşaallah
alintidir