iltasyazilim
FD Üye
1 İslâmiyet'in emirlerini yapıp, yasaklarından sakınan
Allahü teâlâ sizden ilmi almak için, ilmiyle âmil olan âlimleri kaldırır, câhiller kalır (Bunlar) dinden suâl edenlere, kendi akılları ile cevâp verip insanları doğru yoldan ayırırlar (Hadîsi şerîfBuhârî)
Kıyâmet gününde, Resûller minberler üzerindedirler Her bir Resûlün minberi kendi mertebesi miktârıncadır Ulemâi âmilîn, yâni Ehli sünnet îtikâdında olan ve bildikleri ile amel eden âlimler dahi nûrdan kürsîler üzerinde olurlar (İmâmı Gazâlî)
2 Herhangi bir bölgenin zekât, harac, öşr ve ganîmetlerinin tahsîli (toplanması) için, halîfe, sultan, melik veya emir tarafından vazîfelendirilen ve yerine göre dînin emirlerini öğreten me'mur
Allahü teâlâ, Kur'ânı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Sadakalar (zekâtlar), Allahü teâlâdan bir farz olarak, ancak fakirlere, miskinlere, âmillere kalbleri müslümanlığa ısındırılmak istenilenlere, (efendisinden kendisini satın alıp, borcunu ödeyince âzâd olacak) kölelere, borçlulara, cihâd ve hac yolunda olup, muhtaç kalanlara, (kendi memleketinde zengin ise de, bulunduğu yerde yanında mal kalmamış ve çok alacağı varsa da alamayıp muhtaç düşen) yolda kalmışlara mahsûstur (Tevbe sûresi: 60)
Halka zulmeden âmiller Cennet'e giremez (Hadîsi şerîfKitâbülEmvâl)
Hazreti Ömer, bir gün cemâate şöyle hitâb etti: Ey mü'minler! Allahü teâlâya yemîn ederim ki, âmilleri sâdece zekâtlarınızı toplamaları için göndermiyorum Onları size; dîninizi öğretmeleri, rehberlik etmeleri için gönderiyorum Allahü teâlâ şâhid, kime bunun hâricinde muâmele yapılırsa bana haber versin Onun hakkını alıp, gerekeni yaparım Nefsim yedi kudretinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, bir âmil halktan birisini dövse, ondan dövdüğü kimsenin hakkını alırım(Ebû Ubeyd bin Sellâm)
Allahü teâlâ sizden ilmi almak için, ilmiyle âmil olan âlimleri kaldırır, câhiller kalır (Bunlar) dinden suâl edenlere, kendi akılları ile cevâp verip insanları doğru yoldan ayırırlar (Hadîsi şerîfBuhârî)
Kıyâmet gününde, Resûller minberler üzerindedirler Her bir Resûlün minberi kendi mertebesi miktârıncadır Ulemâi âmilîn, yâni Ehli sünnet îtikâdında olan ve bildikleri ile amel eden âlimler dahi nûrdan kürsîler üzerinde olurlar (İmâmı Gazâlî)
2 Herhangi bir bölgenin zekât, harac, öşr ve ganîmetlerinin tahsîli (toplanması) için, halîfe, sultan, melik veya emir tarafından vazîfelendirilen ve yerine göre dînin emirlerini öğreten me'mur
Allahü teâlâ, Kur'ânı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Sadakalar (zekâtlar), Allahü teâlâdan bir farz olarak, ancak fakirlere, miskinlere, âmillere kalbleri müslümanlığa ısındırılmak istenilenlere, (efendisinden kendisini satın alıp, borcunu ödeyince âzâd olacak) kölelere, borçlulara, cihâd ve hac yolunda olup, muhtaç kalanlara, (kendi memleketinde zengin ise de, bulunduğu yerde yanında mal kalmamış ve çok alacağı varsa da alamayıp muhtaç düşen) yolda kalmışlara mahsûstur (Tevbe sûresi: 60)
Halka zulmeden âmiller Cennet'e giremez (Hadîsi şerîfKitâbülEmvâl)
Hazreti Ömer, bir gün cemâate şöyle hitâb etti: Ey mü'minler! Allahü teâlâya yemîn ederim ki, âmilleri sâdece zekâtlarınızı toplamaları için göndermiyorum Onları size; dîninizi öğretmeleri, rehberlik etmeleri için gönderiyorum Allahü teâlâ şâhid, kime bunun hâricinde muâmele yapılırsa bana haber versin Onun hakkını alıp, gerekeni yaparım Nefsim yedi kudretinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, bir âmil halktan birisini dövse, ondan dövdüğü kimsenin hakkını alırım(Ebû Ubeyd bin Sellâm)