iltasyazilim
FD Üye
Amasya Efsaneleri
amasyanın bütün efsaneleri
amasyanın efsaneleri
Amasya Efsanesi
Ferhat ile Sevimli Efsanesi
Ferhat, nakkaşlık yapan, Sevimli ’e sevdalı yiğit bir delikanlıdır Saraylar süsler, fırçasından dökülen zarafetin Sevimli ’e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir
Amasya Sultanı Mehmene Banu ’ya, kız kardeşi Sevimli için, dünürcü gönderir Ferhat Sultan; Sevimli ’i atamak istemediği için olmayacak bir meslek ister delikanlıdan “ Şehir'e suyu getir, Şirin'i vereyim der, demesine de su, Şahinkayası denen uzak mı uzaktan bir yerdedir
Ferhat'ın gönlündeki Sevimli aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kayaların böğrüne böğrüne Kayalar yarılır, yol verir suya Vakit geçtikçe açılan kayalardan gelen suyun sesi işitilir benzeri şehirde
Mehmene Banu, bakar oysa kız kardeşi elden gidecek, sinsice planlar kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhat ’a Su kanallarını peşine düşüp takip edip, külüngün sesini dinleyerek Ferhat ’a ulaşır Ferhat ’ın dağları delen külüngünün sesi cadıyı korkutur korkutmasına da, acı acı güler sonra da “Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin'in öldü Bak sana helvasını getirdim der Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner “Şirin yahut dünyada yaşamak bana haramdır der Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir başının üstüne bütün ağırlığıyla oturur Ferhat'ın başı döner, dünyası yıkılmıştır zaten “ŞIRIN ! seslenişleri yankılanır kayalarda
Ferhat'ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar fakat Ferhat cansız yatıyor Atar kendini kayalıklardan aşağıya Cansız vücudu uzanır Ferhat'ın yanında
Su gelmiştir, akar tüm coşkusuyla, fakat iki seven genç yoktur bundan böyle bu dünyada İkisini de gömerler tabi yanlamasına Her mevsim iki mezarda da birer gül bitermiş, sevenlerin anısına, ama iki kabir arasında bundan başka kara çalı çıkarmış İki sevgiliyi, iki gülü ayırmak için
Aynalı Mağara Efsanesi
Adilane Kız, bir kral kızıdır Dünyalar güzelidir pek güzeldir ki; görenler dayanamaz, yıldırım düşmüş gibi kendilerinden geçerler Bu yüzden genç kız, defalarca peçeli gezer, hoş yüzünü kimseye gösteremez
Artık zamanı gelmiştir diye düşünen babası, dört bir yandan haberciler çıkarır kızını evlendirecektir ama kim kızının peçesini açıp güzelliğine dayanır, onu dünya gözüyle seyredebilirse kızını ona verecektir
Bu çağrıya yedi iklim, dört bucaktan şehzadeler, vezir çocukları, dünya zenginleri, yiğitler, bilginler, kısacası gençliğine, bilek gücüne güvenenler dört nala Amasya ’ya gelirler
Amasya meydanında kurulan özel bölümde bulunan Dürüstçe Kız bekleyedursun Kendine güvenen delikanlılar cesaretlerini toplayamaz, yanına yaklaşan ise peçesini uyandırmak istediğinde eli titrer, dizlerinin bağı çözülür Bu sahneler günlerce devam eder Bir gün yoksul mi yoksul, fakat yiğit mi yiğit, fiilen hoş, ilgi çekici bir delikanlı “Ben de şansımı denemek istiyorum! diye destur alıp tahtın yanında yaklaşır Herkesin şaşkın bakışları arasında hiç süre geçirmeden Uygun Bir Şekilde Kız'ın peçesini kaldırır O lahza o kadar bir elektriklenme olur ki, bir aydınlanma, bir alev, bir alev sarar etrafı Kimse ne olduğunu anlayamaz Meydanda bulunanlar korkudan yerlere kapanır Sonra, sonsuz bir sessizlik içinden kömür kesilir iki genç, bağlı yanlamasına uzanmış şekilde
İki gencin cesedi, şehre yakın yerdeki bağ ve bahçelikler yanında bulunan kaya mezar içinde iki öbür odaya gömülür Bu kaya mezarının dışı güneşle birlikte Dürüstçe Kız ’ın yüzü gibi parlamaya başlar Bu parlaklığından nedeniyle da, daha sonra kaya mezarın adı Aynalı Mağaradiye ünlenir
Serçoban Efsanesi
Serçoban, Amasya merkezdeki Kocacık Çarşısı ’nda türbesi bulunan İğneci Baba ile kardeştir İğneci Baba pabuç tamiri, kardeşi Serçoban ise çobanlık yapar
Serçoban, bir gün dağda sürülerini otlatırken kaçan oğlağı yakalamak ister, Serçoban kovalar, oğlak kaçar, iyice yorulan Serçobon Seni yakaladığımda keseceğimder Sonunda yakaladığı oğlağı sözünü yapmak için tam kesmek üzere iken mahzun ve etkileyici bakışları ile karşılaşan Serçoban, duygulanır “ Beni de çok yordun mübarek der ve yakaladığı oğlağı bağımsızlık bırakır
Serçoban öldüğünde, sürüdeki hayvanların her biri ağaca dönüşür ve bir orman oluşur Mezarın bulunduğu mevkii kendi adı ile adak ve mesire yeri olarak ziyaret edilir Yöre insanı oradaki ağaçları kesmenin kendilerine musibet getireceğine inanır
İğneci Baba Efsanesi
İğneci Baba ile kardeş olan Serçoban, Amasya merkeze yan Karasenir Köyü ’ne yerleşir Çobanlık ile geçimini sağlayan, hal ve hareketleri, ibadetinin sadeliği ile tanınır
Bir gün Amasya ’da ayakkabıcılıkla geçimini karşılayan ağabeyi İğneci Baba ’yı ziyarete kazanç Beraberinde de koyunlarından sağdığı sütü bir mendiline çıkılayıp hediye olarak getirir Amacı, kendi mendiline koyduğu sütün, mendilden sızmadığını göstermektir Serçoban mendilini kunduracı dükkanının duvarındaki bir çiviye asar Bu sırada İğneci Baba dükkanında bir bayanın etap ölçünü almaktadır Serçoban, bayanın topuklarını görünce, “ne kadar da güzel diye aklından geçirdiğinde çiviye asılan mendilden süt yavaşça damlamaya başlar
İğneci Baba, kardeşinin niyetinde bozulmalar olduğunu sezer fakat hiç birşey emin etmez Hanımefendi üçgenin taban olmayan kenarı ölçünü verip dükkandan ayrılınca, İğnecibaba, kardeşi Serçoban ’a “ Keramet dağ başında ermekte yok, keramet burada, çıkındaki sütü damlatmamakta der
Mezarı bugün özel bir mekan olarak hazırlanmış, Kocacık Çarşısı ’ndadır *
amasyanın bütün efsaneleri
amasyanın efsaneleri
Amasya Efsanesi
Ferhat ile Sevimli Efsanesi
Ferhat, nakkaşlık yapan, Sevimli ’e sevdalı yiğit bir delikanlıdır Saraylar süsler, fırçasından dökülen zarafetin Sevimli ’e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir
Amasya Sultanı Mehmene Banu ’ya, kız kardeşi Sevimli için, dünürcü gönderir Ferhat Sultan; Sevimli ’i atamak istemediği için olmayacak bir meslek ister delikanlıdan “ Şehir'e suyu getir, Şirin'i vereyim der, demesine de su, Şahinkayası denen uzak mı uzaktan bir yerdedir
Ferhat'ın gönlündeki Sevimli aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kayaların böğrüne böğrüne Kayalar yarılır, yol verir suya Vakit geçtikçe açılan kayalardan gelen suyun sesi işitilir benzeri şehirde
Mehmene Banu, bakar oysa kız kardeşi elden gidecek, sinsice planlar kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhat ’a Su kanallarını peşine düşüp takip edip, külüngün sesini dinleyerek Ferhat ’a ulaşır Ferhat ’ın dağları delen külüngünün sesi cadıyı korkutur korkutmasına da, acı acı güler sonra da “Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin'in öldü Bak sana helvasını getirdim der Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner “Şirin yahut dünyada yaşamak bana haramdır der Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir başının üstüne bütün ağırlığıyla oturur Ferhat'ın başı döner, dünyası yıkılmıştır zaten “ŞIRIN ! seslenişleri yankılanır kayalarda
Ferhat'ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar fakat Ferhat cansız yatıyor Atar kendini kayalıklardan aşağıya Cansız vücudu uzanır Ferhat'ın yanında
Su gelmiştir, akar tüm coşkusuyla, fakat iki seven genç yoktur bundan böyle bu dünyada İkisini de gömerler tabi yanlamasına Her mevsim iki mezarda da birer gül bitermiş, sevenlerin anısına, ama iki kabir arasında bundan başka kara çalı çıkarmış İki sevgiliyi, iki gülü ayırmak için
Aynalı Mağara Efsanesi
Adilane Kız, bir kral kızıdır Dünyalar güzelidir pek güzeldir ki; görenler dayanamaz, yıldırım düşmüş gibi kendilerinden geçerler Bu yüzden genç kız, defalarca peçeli gezer, hoş yüzünü kimseye gösteremez
Artık zamanı gelmiştir diye düşünen babası, dört bir yandan haberciler çıkarır kızını evlendirecektir ama kim kızının peçesini açıp güzelliğine dayanır, onu dünya gözüyle seyredebilirse kızını ona verecektir
Bu çağrıya yedi iklim, dört bucaktan şehzadeler, vezir çocukları, dünya zenginleri, yiğitler, bilginler, kısacası gençliğine, bilek gücüne güvenenler dört nala Amasya ’ya gelirler
Amasya meydanında kurulan özel bölümde bulunan Dürüstçe Kız bekleyedursun Kendine güvenen delikanlılar cesaretlerini toplayamaz, yanına yaklaşan ise peçesini uyandırmak istediğinde eli titrer, dizlerinin bağı çözülür Bu sahneler günlerce devam eder Bir gün yoksul mi yoksul, fakat yiğit mi yiğit, fiilen hoş, ilgi çekici bir delikanlı “Ben de şansımı denemek istiyorum! diye destur alıp tahtın yanında yaklaşır Herkesin şaşkın bakışları arasında hiç süre geçirmeden Uygun Bir Şekilde Kız'ın peçesini kaldırır O lahza o kadar bir elektriklenme olur ki, bir aydınlanma, bir alev, bir alev sarar etrafı Kimse ne olduğunu anlayamaz Meydanda bulunanlar korkudan yerlere kapanır Sonra, sonsuz bir sessizlik içinden kömür kesilir iki genç, bağlı yanlamasına uzanmış şekilde
İki gencin cesedi, şehre yakın yerdeki bağ ve bahçelikler yanında bulunan kaya mezar içinde iki öbür odaya gömülür Bu kaya mezarının dışı güneşle birlikte Dürüstçe Kız ’ın yüzü gibi parlamaya başlar Bu parlaklığından nedeniyle da, daha sonra kaya mezarın adı Aynalı Mağaradiye ünlenir
Serçoban Efsanesi
Serçoban, Amasya merkezdeki Kocacık Çarşısı ’nda türbesi bulunan İğneci Baba ile kardeştir İğneci Baba pabuç tamiri, kardeşi Serçoban ise çobanlık yapar
Serçoban, bir gün dağda sürülerini otlatırken kaçan oğlağı yakalamak ister, Serçoban kovalar, oğlak kaçar, iyice yorulan Serçobon Seni yakaladığımda keseceğimder Sonunda yakaladığı oğlağı sözünü yapmak için tam kesmek üzere iken mahzun ve etkileyici bakışları ile karşılaşan Serçoban, duygulanır “ Beni de çok yordun mübarek der ve yakaladığı oğlağı bağımsızlık bırakır
Serçoban öldüğünde, sürüdeki hayvanların her biri ağaca dönüşür ve bir orman oluşur Mezarın bulunduğu mevkii kendi adı ile adak ve mesire yeri olarak ziyaret edilir Yöre insanı oradaki ağaçları kesmenin kendilerine musibet getireceğine inanır
İğneci Baba Efsanesi
İğneci Baba ile kardeş olan Serçoban, Amasya merkeze yan Karasenir Köyü ’ne yerleşir Çobanlık ile geçimini sağlayan, hal ve hareketleri, ibadetinin sadeliği ile tanınır
Bir gün Amasya ’da ayakkabıcılıkla geçimini karşılayan ağabeyi İğneci Baba ’yı ziyarete kazanç Beraberinde de koyunlarından sağdığı sütü bir mendiline çıkılayıp hediye olarak getirir Amacı, kendi mendiline koyduğu sütün, mendilden sızmadığını göstermektir Serçoban mendilini kunduracı dükkanının duvarındaki bir çiviye asar Bu sırada İğneci Baba dükkanında bir bayanın etap ölçünü almaktadır Serçoban, bayanın topuklarını görünce, “ne kadar da güzel diye aklından geçirdiğinde çiviye asılan mendilden süt yavaşça damlamaya başlar
İğneci Baba, kardeşinin niyetinde bozulmalar olduğunu sezer fakat hiç birşey emin etmez Hanımefendi üçgenin taban olmayan kenarı ölçünü verip dükkandan ayrılınca, İğnecibaba, kardeşi Serçoban ’a “ Keramet dağ başında ermekte yok, keramet burada, çıkındaki sütü damlatmamakta der
Mezarı bugün özel bir mekan olarak hazırlanmış, Kocacık Çarşısı ’ndadır *