iltasyazilim
FD Üye
Soru : Allah'ın varlığının delilleri nelerdir?
Cevap:
Bir harf kâtibini, bir iğne ustasını bildirdiği gibi, bu varlık alemindeki her mahluk da kendisini yaratanı çok cihetle bildirir ve gösterir Bunun içindir ki, “Allah’ın varlığının delilleri mahlukatın sayısı kadardır, hattta daha da fazladır, buyrulmuştur
Allahın varlığının delilleri sonsuz denecek kadar çoktur Biz bu delillerin bir kaçından kısaca söz edeceğiz:
İmkân Delili: İmkân, olmanın da olmama kadar eşit ihtimale sahip olması demektir Günlük konuşmalarımızda da mümkün erken olabilirde olmayabilir de manasını kast ederiz Yaratılmış olun her varlı bize şu gerçeği haykırır: Benim olmamla olmamam eşit idi Şu ana ben varsam var olmamı yoklukta kalmama tercih eden biri var demektir O ise Ancak Allahtır
Hudus delili: Hudus, sonradan olma demektir Hudusun en büyük delili değişmedir Bir varlıkta değişme varsa bu hareketin bir ilk noktası olacaktır İşte o noktadan önce o şey varlık sahasına çıkmamıştı Henüz yoklukta isen var olmayı kendi kendine irade edemeyeceğine ve buna güç yetiremeyeceğine göre bu var oluş Allahın yaratmasıyla gerçekleşmiş demektir Maddenin termodinamik kanununa göre sürekli yokluğa doğru kayması, kainatın durmadan genişlemesi, güneşin süratle tükenişe doğru yol alması gibi vakıalar, bu varlık aleminin bir başlangıcı olduğunu gösteriyor
Devir ve Teselsülün Muhal olması: Devrin muhal olduğu şu misalle açıklanıyor Bir yumurtayı tavuğun yaptığını iddia eden adama soruyorsunuz Tavuğu kim yaptı? Buna karşılık onun çıktığı yumurtayı gösteriyor Buna göre tavuğu aradan çıkardığımızda yumurta yumurtayı yapmış oluyor Bu ise muhaldir Teselsül ise bir şeyin silsile halinde ta ilk noktasına kadar gidip o ilk varlığı kimin yaptığını sormak suretiyle Allahın varlığını ispat metodudur Yani bu meyveyi şu ağaç yaptı, o bir önceki meyveden oldu, o da bir önceki ağaçtan Böylece ilk ağaca yahut ilk meyveye kadar varıyor ve soruyoruz : Bunu kim yarattı diye
Kuran yolu devir ve teselsülden çok farklıdır Yumurtayı kim yaptı? Yahut meyveyi kim yaptı? sorusunun cevabı, doğrudan doğruya, “Allah yarattı diye cevap verilir İlim, irade, şefkat, merhamet kavramlarından bir nasibi olmayan, insanı tanımayan, hikmetten, sanattan anlamayan bu sebeplerin (tavuğun ve ağacın) sonucun yaratılmasında hiçbir tesirleri olmadığı ispat edilir Böylece devir yahut teselsül deliline gerek duyulmaz
Hikmet ve gaye delili: Her varlıkta kendisine mahsus bir gaye, bir maksat, bir fayda takip edildiği göze çarpmakta ve hiçbir şeyde gayesizlik, manasızlık ve israf sayılacak herhangi bir durum müşahede edilmemektedir Hâlbuki, ne madde aleminde, ne bitki ve hayvanat dünyasında, ne de eşya ve hadiselerde şuur ve idrak mevcut değildir ki, bu gayeler silsilesi takip edilebilsin Öyle ise, kainattaki bu şuurlu işleyişi ve bu hikmet ve gayeleri ancak Allaha isnat etmekle makul bir yol tutmuş olabiliriz
Yardımlaşma delili: Yağmurun toprağın imdadını, güneşin gözlerin yardımına koşmalarından, ta havanın kanı temizlemesine kadar, bu alem bir yardımlaşa hareketiyle adeta dolup taşmaktadır Bu yardımlaşmayı yapan taraflar birbirlerini tanımamakta, bilmemektedirler Öyle ise bu merhametli icraatı sebeplere vermek mümkün değildir
Fıtrat ve Vicdan Delili: Allahı tanımanın sayılamayacak kadar çok delil ve işaretleri insanın yaratılışında, fıtratında mevcuttur Bunlardan sadece örnek: İnsan fıtratı ve vicdanı her nimetin mutlaka şükür istediğini bilir Bir peygambere kavuşmuş ve hidayete ermişse şükrünü Allaha yapar Aksi hale batıl mabutlara tapar Bu tapma insan vicdanın insanı zorlamasıyla gerçekleşir Güzelliği takdir hissi de insan fıtratında mevcuttur Sergiler, fuarlar bu his ile gerçekleşir İnsan bu yaratılışının gereği olarak, şu sema yüzünde sergilenen yıldızları, zemin yüzünde boy gösteren çiçekleri, ağaçları, ormanları dolduran ceylanları, aslanları, denizlerde kaynaşan balıkları seyretmek ve onlardaki İlâhî sanatın mükemmelliğini takdir etmek durumundadır
Cevap:
Bir harf kâtibini, bir iğne ustasını bildirdiği gibi, bu varlık alemindeki her mahluk da kendisini yaratanı çok cihetle bildirir ve gösterir Bunun içindir ki, “Allah’ın varlığının delilleri mahlukatın sayısı kadardır, hattta daha da fazladır, buyrulmuştur
Allahın varlığının delilleri sonsuz denecek kadar çoktur Biz bu delillerin bir kaçından kısaca söz edeceğiz:
İmkân Delili: İmkân, olmanın da olmama kadar eşit ihtimale sahip olması demektir Günlük konuşmalarımızda da mümkün erken olabilirde olmayabilir de manasını kast ederiz Yaratılmış olun her varlı bize şu gerçeği haykırır: Benim olmamla olmamam eşit idi Şu ana ben varsam var olmamı yoklukta kalmama tercih eden biri var demektir O ise Ancak Allahtır
Hudus delili: Hudus, sonradan olma demektir Hudusun en büyük delili değişmedir Bir varlıkta değişme varsa bu hareketin bir ilk noktası olacaktır İşte o noktadan önce o şey varlık sahasına çıkmamıştı Henüz yoklukta isen var olmayı kendi kendine irade edemeyeceğine ve buna güç yetiremeyeceğine göre bu var oluş Allahın yaratmasıyla gerçekleşmiş demektir Maddenin termodinamik kanununa göre sürekli yokluğa doğru kayması, kainatın durmadan genişlemesi, güneşin süratle tükenişe doğru yol alması gibi vakıalar, bu varlık aleminin bir başlangıcı olduğunu gösteriyor
Devir ve Teselsülün Muhal olması: Devrin muhal olduğu şu misalle açıklanıyor Bir yumurtayı tavuğun yaptığını iddia eden adama soruyorsunuz Tavuğu kim yaptı? Buna karşılık onun çıktığı yumurtayı gösteriyor Buna göre tavuğu aradan çıkardığımızda yumurta yumurtayı yapmış oluyor Bu ise muhaldir Teselsül ise bir şeyin silsile halinde ta ilk noktasına kadar gidip o ilk varlığı kimin yaptığını sormak suretiyle Allahın varlığını ispat metodudur Yani bu meyveyi şu ağaç yaptı, o bir önceki meyveden oldu, o da bir önceki ağaçtan Böylece ilk ağaca yahut ilk meyveye kadar varıyor ve soruyoruz : Bunu kim yarattı diye
Kuran yolu devir ve teselsülden çok farklıdır Yumurtayı kim yaptı? Yahut meyveyi kim yaptı? sorusunun cevabı, doğrudan doğruya, “Allah yarattı diye cevap verilir İlim, irade, şefkat, merhamet kavramlarından bir nasibi olmayan, insanı tanımayan, hikmetten, sanattan anlamayan bu sebeplerin (tavuğun ve ağacın) sonucun yaratılmasında hiçbir tesirleri olmadığı ispat edilir Böylece devir yahut teselsül deliline gerek duyulmaz
Hikmet ve gaye delili: Her varlıkta kendisine mahsus bir gaye, bir maksat, bir fayda takip edildiği göze çarpmakta ve hiçbir şeyde gayesizlik, manasızlık ve israf sayılacak herhangi bir durum müşahede edilmemektedir Hâlbuki, ne madde aleminde, ne bitki ve hayvanat dünyasında, ne de eşya ve hadiselerde şuur ve idrak mevcut değildir ki, bu gayeler silsilesi takip edilebilsin Öyle ise, kainattaki bu şuurlu işleyişi ve bu hikmet ve gayeleri ancak Allaha isnat etmekle makul bir yol tutmuş olabiliriz
Yardımlaşma delili: Yağmurun toprağın imdadını, güneşin gözlerin yardımına koşmalarından, ta havanın kanı temizlemesine kadar, bu alem bir yardımlaşa hareketiyle adeta dolup taşmaktadır Bu yardımlaşmayı yapan taraflar birbirlerini tanımamakta, bilmemektedirler Öyle ise bu merhametli icraatı sebeplere vermek mümkün değildir
Fıtrat ve Vicdan Delili: Allahı tanımanın sayılamayacak kadar çok delil ve işaretleri insanın yaratılışında, fıtratında mevcuttur Bunlardan sadece örnek: İnsan fıtratı ve vicdanı her nimetin mutlaka şükür istediğini bilir Bir peygambere kavuşmuş ve hidayete ermişse şükrünü Allaha yapar Aksi hale batıl mabutlara tapar Bu tapma insan vicdanın insanı zorlamasıyla gerçekleşir Güzelliği takdir hissi de insan fıtratında mevcuttur Sergiler, fuarlar bu his ile gerçekleşir İnsan bu yaratılışının gereği olarak, şu sema yüzünde sergilenen yıldızları, zemin yüzünde boy gösteren çiçekleri, ağaçları, ormanları dolduran ceylanları, aslanları, denizlerde kaynaşan balıkları seyretmek ve onlardaki İlâhî sanatın mükemmelliğini takdir etmek durumundadır