iltasyazilim
FD Üye
“ALLAH'ın varlığı zatının icabıdıraramak, Allah ’ın varlığının dıştan herhangi bir sebebe gereksinim duymamasıdır Mesela bir çocuğun varlığı annebabaya muhtaçtır Bir ağacın varlığı bir çekirdeğe muhtaçtır Ama Allah ’ın varlığı, ezelîdir; önü yoktur Onun olmadığı bir süre düşünülemez Süre ve mekânı da o yarattığına göre, onun varlığı zaman ve mekân üstüdür oysa, bunun manasını,
“Allah vardı, onunla birlikte hiç bir şey yoktu (Buharî, Bed ’u ’lırk, 1)
hadisin ifadesinden de çakmak mümkündür
Varlık iki kısımdır, biri daha sonra var olanların varlığıdır Tüm yaratıkların varlığı bu türdendir Sonradan var olanların tümü, var almak için başka bir varlığa muhtaçtır Hiçbir mahlukat kendinden var olmamıştır, olamaz da
Öteki varlık mutlak varlıktır oysa, Allah ’ın varlığıdır Allah ’ın varlığı kendindendir, varlığı zatının icabıdır, yani ezelîdir
Allah'ın varlığı için Vacibü'lKaroser denilir Yani, varlığı kendinden, zatının icabı olup ve başka bir varlığa yoksul olmadan, varlığını ezeli ve abedi olarak devam ettiren demektir ama, bu sıfat da sadece Allah ’a mahsustur Allah zat, önad, ad ve icraat noktasında eşi güya, zıddı yoktur ve mahiyet noktasında mümkinata, yani yaratılmış hiçbir mahlukata da ayrı
Mümkün tabiri ise, yaratılmışlar için kullanılır Vacibü'lCisim tabiri ise yalnızca becerikli olan Allah için kullanılır Yaratıcı olan Allah, mümkün olan mahlukata hiçbir yönden farklı ve onun vasıfları ile vasıflandırılamaz
Örneğin yaratık, vakit ve mekân içindedir Allah zaman ve mekândan münezzehtir Yaratık fanidir, Allah bakidir Yaratık muhtaçtır, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir Yaratık zirve, en ve derinlik gibi ölçüler içindedir, Allah ise bu ölçülerden münezzehtir Yaratık yaratılmıştır, Allah ise yaratılmamıştır vs
İşte Vâcibü'lVücud Allah'ın kudsi mahiyeti, mükinat olan tüm mahlukatının mahiyetine ayrı ve onların cinsinden değildir Yani Allah yaratılmışların cinsinden değildir Bu yüzden mahlukat için zorunlu ve geçerli olan kural ve arşiv, Allah için zorunlu geçerli değildir
Çünkü, Vacib'in sıfatlarından birisi, zatî olmak, yani bir başkasının var etmesiyle var olmayıp, varlığı kendi zatından olmaktır Mümkinin ise, varlığı kendi zatından değildir; Allah ’ın var etmesiyle var olmuştur
Vacip olan, ezelî ve ebedîdir Mümkin, ise sonradan yaratılmıştır ve varlığının bir sonu vardır
Vacibin yokluğu, yani olmaması muhaldir Mümkinin ise varlığı gibi yokluğu da mümkündür
Vacip, mutlak ve ebedi bir kemale sahiptir; mümkin ise önceleri bir kemal noktasına dürüst tekrar tekrar ilerler, o noktaya vardıktan sonradan zevale meyleder
Allah ’ın zatı vacip olduğu için, mümkin olan zatlara ayrı; sıfatları da Vacib sıfatlarıdır, onlar da mümkinin sıfatlarına benzemezler
diğer taraftan, bir tek harf yazarsız, bir iğne ustasız olmadığına göre, muhakkak şu varlıkların da bir yazarı, bir ustası vardır
Eğer haşa Allah ’ın varlığı zatının gereği olmasaydı, başka bir sebebe dayanmaksızın, başka bir yaratıcıya muhtaç olmaksızın var olmasaydı, bu takdirde Allah olmazdı Çünkü başkasına yoksul olan ilah olamaz Kaldı fakat, muhal farz bizi yaratanın bir yaratıcıya ihtiyacı varsa, o yaratıcının da başka bir yaratıcıya ihtiyacı var, bu gereklilik silsilesi daima gidemez, mutlak bir yerde kendiliğinden var olan bir yaratıcının olması aklen de zaruridir
Diğer bir ifadeyle, bizim varlığımız sebep olarak anne ve babamıza muhtaçtır, onların da ebeveynlerine ihtiyaçları vardır Bu silsile ta Hz Âdem ’e kadar uzanır Peki ya Hz Âdem ’in annesi ve babası kim? Onlar olmadığına kadar, onu topraktan yaratan bir becerikli var demektir
Allah(cc) haşa değil, varsa da başlangıcı var, bize benziyor!gibi vesveseler şeytanın telkinleridir Şeytanın bu gibi telkinlerde bulunmasına müsade verilmesinin hikmeti, insanları teyakkuza, sevketmek, gafletten uyandırmak, imtihanın ciddi olduğunu andırmak, daha fazla data öğrenmeye, imanını tahkiki yapmaya, kuvvetlendirmeye sevk etmek içindir
Bu vesveselerin kişinin kalbinden gelmediğine delil, onun kalbinin bundan rahatsız olmasıdır Eğer kalbi kendi isteğiyle bunları kabul etseydi, bundan bezginlik duymazdı
Şeytan kişinin imanını zedeleyecek başka argümanları kullanmadığı süre, bu gibi vesveseleri telkin eder, daha sonra da bunların küfür olduğunu hatırlatır ama, kişiyi tereddütlere düşürsün ve bıkkınlık versin
Bu konuda en iyi çare, vesveseyi düşünmemek, ilgilenmemek, göz ardı etmektir Arılara ilişildiği zaman, onlara karşı savunmaya geçildiği süre daha fazla insanın başına musallat oldukları gibi, şeytanın vesveseleri de ilgilendikçe tasallutları artar, göz ardı edilince dağılır giderler Bu konuda sitemizdeki vesveseyle ilgili cevapları okumanızı tavsiye ederiz dahası fırsat buldukça NasFelak surelerinin on bir defa okumaktan şifa hasıl olur inşallah
Şunu da unutmamak gerekir oysa, insanın zihin ve idraki de onu tasavvur etmekten âcizdir Kendi öz benliğini teşkil eden ruhunun mahiyetini anlamaktan âciz olan insanın, kendi yaratıcısının mahiyetini anlamasına elbette imkân yoktur Nitekim Peygamberimiz (asm) de şöyle buyurmuştur:
“Allah ’ın yaratıklarını, sanatını düşünün, lakin onun zatı akdesini düşünmeyin, çünkü siz onu hakkıyla değerlendirip anlayamazsınız (Aclûnî, 1311)
“Allah ’a aynı hiç bir şey yoktur, o her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir(Şura, 4211)
mealindeki ayette Allah ’ın bir benzerinin olmadığı açık açık açıklama edilmiştir Ayette bununla birlikte Allah ’ın görüp işittiği de vurgulanmıştır Bu iki cümlenin bir araya gelmesinin hikmetlerinden biri de şunu ders vermektir fakat; Allah ’ın sıfatları isim ve unvanda bizimkine benzer olabilir, ama mahiyetleri itibariyle katiyen ayrı Allah da görür, işitir, fakat bizim gibi bir göze bir kulağa ihtiyacı yoktur Allah da bizim gibi vardır, ama varlığı bizim varlığımız gibi başka bir varlığayaratıcıya muhtaç değildir
“Allah vardı, onunla birlikte hiç bir şey yoktu (Buharî, Bed ’u ’lırk, 1)
hadisin ifadesinden de çakmak mümkündür
Varlık iki kısımdır, biri daha sonra var olanların varlığıdır Tüm yaratıkların varlığı bu türdendir Sonradan var olanların tümü, var almak için başka bir varlığa muhtaçtır Hiçbir mahlukat kendinden var olmamıştır, olamaz da
Öteki varlık mutlak varlıktır oysa, Allah ’ın varlığıdır Allah ’ın varlığı kendindendir, varlığı zatının icabıdır, yani ezelîdir
Allah'ın varlığı için Vacibü'lKaroser denilir Yani, varlığı kendinden, zatının icabı olup ve başka bir varlığa yoksul olmadan, varlığını ezeli ve abedi olarak devam ettiren demektir ama, bu sıfat da sadece Allah ’a mahsustur Allah zat, önad, ad ve icraat noktasında eşi güya, zıddı yoktur ve mahiyet noktasında mümkinata, yani yaratılmış hiçbir mahlukata da ayrı
Mümkün tabiri ise, yaratılmışlar için kullanılır Vacibü'lCisim tabiri ise yalnızca becerikli olan Allah için kullanılır Yaratıcı olan Allah, mümkün olan mahlukata hiçbir yönden farklı ve onun vasıfları ile vasıflandırılamaz
Örneğin yaratık, vakit ve mekân içindedir Allah zaman ve mekândan münezzehtir Yaratık fanidir, Allah bakidir Yaratık muhtaçtır, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir Yaratık zirve, en ve derinlik gibi ölçüler içindedir, Allah ise bu ölçülerden münezzehtir Yaratık yaratılmıştır, Allah ise yaratılmamıştır vs
İşte Vâcibü'lVücud Allah'ın kudsi mahiyeti, mükinat olan tüm mahlukatının mahiyetine ayrı ve onların cinsinden değildir Yani Allah yaratılmışların cinsinden değildir Bu yüzden mahlukat için zorunlu ve geçerli olan kural ve arşiv, Allah için zorunlu geçerli değildir
Çünkü, Vacib'in sıfatlarından birisi, zatî olmak, yani bir başkasının var etmesiyle var olmayıp, varlığı kendi zatından olmaktır Mümkinin ise, varlığı kendi zatından değildir; Allah ’ın var etmesiyle var olmuştur
Vacip olan, ezelî ve ebedîdir Mümkin, ise sonradan yaratılmıştır ve varlığının bir sonu vardır
Vacibin yokluğu, yani olmaması muhaldir Mümkinin ise varlığı gibi yokluğu da mümkündür
Vacip, mutlak ve ebedi bir kemale sahiptir; mümkin ise önceleri bir kemal noktasına dürüst tekrar tekrar ilerler, o noktaya vardıktan sonradan zevale meyleder
Allah ’ın zatı vacip olduğu için, mümkin olan zatlara ayrı; sıfatları da Vacib sıfatlarıdır, onlar da mümkinin sıfatlarına benzemezler
diğer taraftan, bir tek harf yazarsız, bir iğne ustasız olmadığına göre, muhakkak şu varlıkların da bir yazarı, bir ustası vardır
Eğer haşa Allah ’ın varlığı zatının gereği olmasaydı, başka bir sebebe dayanmaksızın, başka bir yaratıcıya muhtaç olmaksızın var olmasaydı, bu takdirde Allah olmazdı Çünkü başkasına yoksul olan ilah olamaz Kaldı fakat, muhal farz bizi yaratanın bir yaratıcıya ihtiyacı varsa, o yaratıcının da başka bir yaratıcıya ihtiyacı var, bu gereklilik silsilesi daima gidemez, mutlak bir yerde kendiliğinden var olan bir yaratıcının olması aklen de zaruridir
Diğer bir ifadeyle, bizim varlığımız sebep olarak anne ve babamıza muhtaçtır, onların da ebeveynlerine ihtiyaçları vardır Bu silsile ta Hz Âdem ’e kadar uzanır Peki ya Hz Âdem ’in annesi ve babası kim? Onlar olmadığına kadar, onu topraktan yaratan bir becerikli var demektir
Allah(cc) haşa değil, varsa da başlangıcı var, bize benziyor!gibi vesveseler şeytanın telkinleridir Şeytanın bu gibi telkinlerde bulunmasına müsade verilmesinin hikmeti, insanları teyakkuza, sevketmek, gafletten uyandırmak, imtihanın ciddi olduğunu andırmak, daha fazla data öğrenmeye, imanını tahkiki yapmaya, kuvvetlendirmeye sevk etmek içindir
Bu vesveselerin kişinin kalbinden gelmediğine delil, onun kalbinin bundan rahatsız olmasıdır Eğer kalbi kendi isteğiyle bunları kabul etseydi, bundan bezginlik duymazdı
Şeytan kişinin imanını zedeleyecek başka argümanları kullanmadığı süre, bu gibi vesveseleri telkin eder, daha sonra da bunların küfür olduğunu hatırlatır ama, kişiyi tereddütlere düşürsün ve bıkkınlık versin
Bu konuda en iyi çare, vesveseyi düşünmemek, ilgilenmemek, göz ardı etmektir Arılara ilişildiği zaman, onlara karşı savunmaya geçildiği süre daha fazla insanın başına musallat oldukları gibi, şeytanın vesveseleri de ilgilendikçe tasallutları artar, göz ardı edilince dağılır giderler Bu konuda sitemizdeki vesveseyle ilgili cevapları okumanızı tavsiye ederiz dahası fırsat buldukça NasFelak surelerinin on bir defa okumaktan şifa hasıl olur inşallah
Şunu da unutmamak gerekir oysa, insanın zihin ve idraki de onu tasavvur etmekten âcizdir Kendi öz benliğini teşkil eden ruhunun mahiyetini anlamaktan âciz olan insanın, kendi yaratıcısının mahiyetini anlamasına elbette imkân yoktur Nitekim Peygamberimiz (asm) de şöyle buyurmuştur:
“Allah ’ın yaratıklarını, sanatını düşünün, lakin onun zatı akdesini düşünmeyin, çünkü siz onu hakkıyla değerlendirip anlayamazsınız (Aclûnî, 1311)
“Allah ’a aynı hiç bir şey yoktur, o her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir(Şura, 4211)
mealindeki ayette Allah ’ın bir benzerinin olmadığı açık açık açıklama edilmiştir Ayette bununla birlikte Allah ’ın görüp işittiği de vurgulanmıştır Bu iki cümlenin bir araya gelmesinin hikmetlerinden biri de şunu ders vermektir fakat; Allah ’ın sıfatları isim ve unvanda bizimkine benzer olabilir, ama mahiyetleri itibariyle katiyen ayrı Allah da görür, işitir, fakat bizim gibi bir göze bir kulağa ihtiyacı yoktur Allah da bizim gibi vardır, ama varlığı bizim varlığımız gibi başka bir varlığayaratıcıya muhtaç değildir