imagesalev5add2286f0944
Alev
Sonbaharın ilkbahara, hazanın yaza donuşumunu izliyorum yine hayretle ama herkesin beklediği gibi beklemiyorum ilkbaharı Sonbaharla ozdeşleşen ruhuma ilkbaharın neşesi ağır geliyor Ve kacmak istiyorum dunyanın sonbahar tarafına… Yaprakların kuruduğu, kuşların goc ettiği coğrafyalarda anlamlı geliyor yaşamak Neden sonbahar, neden kış sorusunu binlerce kez kendime sormama rağmen, cevap alamadığım bin birinci kez daha soruyorum ve yine cevapsız sorulara bir yenisi daha ekleniyor
Donmuyor icimdeki hazan Ne ilkbahara bırakıyor yerini ne de kışa Yaprakları olmuyor ağacların Acmıyor cicekler ve sade bir zambak bahcesinde kapatıyorum gozlerimi…
İcimde yanan alevi sondurmemek icin başımı dizlerimin arasına alıp, dort bir yandan esen ruzgarlara karşı siper ediyorum ruhumu İcimi ısıtan alev her ruzgar esişinde bir kez daha savruluyor
Ve golgemi takip ediyorum Ne yana duşer suretim, golgesi kıbleye duşen insanlara imreniyorum hasretle… Bir gece vakti kibrit alevine takılan gozlerim, ruhumu en zayıf yerinden tutuşturuyor yavaş yavaş Sarıyor tum bedenimi ateş, gunahlarımla birlikte Her nefes alışımda biraz daha harlanıyor ve kemiklerim hissediyor yalnızlığın caresiz alevini
Col alevleriyle kavrulan bedenim, collerde kardelen aramaya cıkıyor ve siz yeşertirken en guzel umutları, hayatın dikenli yanlarını yaşamak duşuyor bana
Ateşler icinde kalmak ve yanmamak bir sanatsa en guzel sanatı icra ediyorum Ve ben yandıktan sonra okuyacaktır nesiller hatıralarımı… Pervane boceğinin mum alevine sevdası gibi en kutsal sevdalara inat yanıyorum Yanarken ışığım yol gosterecektir arkamdan gelenlere Uğruna olunecek dava arayanların en kutsal davası olacaktır yaşamım… Haritaların en guzel noktalarında tutuşacaktır ulkeler ve anlayacaktır nesiller Neron’un Roma’yı neden yaktığını Mavi bir aleve donuşen bakışlarım bulutlarda, denizlerde ve mavinin bulunduğu her yerde makes bulacaktır
alıntı
Alev
Sonbaharın ilkbahara, hazanın yaza donuşumunu izliyorum yine hayretle ama herkesin beklediği gibi beklemiyorum ilkbaharı Sonbaharla ozdeşleşen ruhuma ilkbaharın neşesi ağır geliyor Ve kacmak istiyorum dunyanın sonbahar tarafına… Yaprakların kuruduğu, kuşların goc ettiği coğrafyalarda anlamlı geliyor yaşamak Neden sonbahar, neden kış sorusunu binlerce kez kendime sormama rağmen, cevap alamadığım bin birinci kez daha soruyorum ve yine cevapsız sorulara bir yenisi daha ekleniyor
Donmuyor icimdeki hazan Ne ilkbahara bırakıyor yerini ne de kışa Yaprakları olmuyor ağacların Acmıyor cicekler ve sade bir zambak bahcesinde kapatıyorum gozlerimi…
İcimde yanan alevi sondurmemek icin başımı dizlerimin arasına alıp, dort bir yandan esen ruzgarlara karşı siper ediyorum ruhumu İcimi ısıtan alev her ruzgar esişinde bir kez daha savruluyor
Ve golgemi takip ediyorum Ne yana duşer suretim, golgesi kıbleye duşen insanlara imreniyorum hasretle… Bir gece vakti kibrit alevine takılan gozlerim, ruhumu en zayıf yerinden tutuşturuyor yavaş yavaş Sarıyor tum bedenimi ateş, gunahlarımla birlikte Her nefes alışımda biraz daha harlanıyor ve kemiklerim hissediyor yalnızlığın caresiz alevini
Col alevleriyle kavrulan bedenim, collerde kardelen aramaya cıkıyor ve siz yeşertirken en guzel umutları, hayatın dikenli yanlarını yaşamak duşuyor bana
Ateşler icinde kalmak ve yanmamak bir sanatsa en guzel sanatı icra ediyorum Ve ben yandıktan sonra okuyacaktır nesiller hatıralarımı… Pervane boceğinin mum alevine sevdası gibi en kutsal sevdalara inat yanıyorum Yanarken ışığım yol gosterecektir arkamdan gelenlere Uğruna olunecek dava arayanların en kutsal davası olacaktır yaşamım… Haritaların en guzel noktalarında tutuşacaktır ulkeler ve anlayacaktır nesiller Neron’un Roma’yı neden yaktığını Mavi bir aleve donuşen bakışlarım bulutlarda, denizlerde ve mavinin bulunduğu her yerde makes bulacaktır
alıntı