Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
iltasyazilim
FD Üye
Aleo vera bitkisi aloaceae ailesine ait bir bitkidirAnayurdu Afrika KıtasıdırÜlkemizde Güneybatı ve Güney bölgelerimizdeki sıcak yörelerde yabani olarak yetişmekte, kimi yerlerde de süsleme bitkisi olarak kültürü yapılmaktadır
ÖZELLIKLERI: 30 cm ’ye dek uzayabilen, aklıselim çok takvim sukkulent(etli ve sulu) bitkidirHer bir yaprak uzunluğu 6090 cm e erişirÇiçek sapı 150 cm yüksekliğe kadar uzayabilir
Ot Gibi Yaşama çoğunlukla 1216 yapraklıdır, hayat süresi 12 yıl dolayındadırKılıç biçimde uca dürüst incelip sivrileşen, kenarları testere gibi küçük dikenli, bitik yeşil renkli ve üstünde daha açık renk lekeler bulunan etli yaprakları toprağın üzerinde rozetler oluşturarak yükselir
Yaz mevsiminde açan çiçekleri, tepede olan ve sık salkımlar halinde, sarı ve ara sıra kırmızı renk olurPek aralıklı olarak tohum bağlayan sarısabır bitkisinin tohumuyla çoğaltılması zordur
Bunun yerine, rozetinin kenarlarından verdiği yeni sürgün yapraklarının ayrılıp başka yere dikilmesiyle çoğaltılır Sarısabırın yapraklarının içinde transparan, jöleye benzeyen bir özsu bulunur
Hafif kokuluolan bu özsu, havayla karşılaşınca katılaşır fakat alkolde hemencecik erir Aloe bitkisi 3 esas bölümden oluşmaktadır
Yaprağın kabuğu(photosynthesis), Latex (musilaj)yapışkan sarı sıvı ve jel tabakası (parenchyma)Bitki takriben dört yılda olgunlaştıktan sonra yapraklarının özü,içindeki jelin ve dış kabuğundaki özsuyunun karışımı ile % 100 doğal bir bitki suyu olarak mahsul haline dönüştürülür
YAŞAMA KOŞULLARI : Güneşli yerleri seven ama kısmen gölgeli yerlere de dayanabilen sarısabır, bitek ve ıslak toprakları tercih ederAleo vera sıcak ülkelerin bitkisidir0C° aşağıda yaprakları zarar görür4C° altında genelde vefat meydana gelir
Toprağın geçirgen olmadığı ya da fazla ıslak ortamlarda bitki daha yüksek derecelerde de hasar görebilirIdeal olarak geçirgenliği iyi bir toprak ve bol güneş gelişmesi için şarttır
ALEO VERA ’NIN KIMYASAL BILEŞIMI: Aloe vera ’nın kimyasal analizi incelendiğinde, lignin, saponin, anthraquinon, enzim, vitamin, mineral, monosakkaridler, polisakkaridler, yağ asitleri, salisik asit ve aminoasitler gibi fazla çeşitli elemanlar olduğu görülmüştür
Aloe vera ’nın beden dokularına işleme yeteneği, mikrop, mantar ve virüs öldürücü etkisi, yeni hücre yapımını ve yara iyileşmesini sağlaması, asap sistemi üzerinde rahatlatıcı etkisi, barsakların çalışmasını arttırması ve vücuttan istenmeyen zararlı maddelerin atılmasını sağlaması, vücudun bağışıklık sisteminin kuvvetlendirmesi, yaralara olan anestezik (analjezik) etkisi, ölü dokuların ortadan kaldırılmasının sağlanması gibi fazla yönlü etkilerini nasıl gösterdiği uzun süredir merak konusu olmuştur
Bitkinin bileşiminin yalnız %1 inde 75 den pozitif besleyici element bulunmuştur Bu dek küçük miktarda bulunan bu bileşiklerin, nasıl bu dek faydalı etkiler yaratabildiği bilim adamlarının ilgisini çekmiştir Bugün bu mucizevi etkilerin, bitki yapısında bulunan dünyada bilinmez bir maddeden değil, içinde bulunan, çok farklı alanlara yönlendirilmiş elementlerin en uygun oranda karışımı ile “sinerjik (biri birlerinin kuvvetini arttırıcı) tesir göstermesinden nedeniyle olduğu anlaşılmıştır
ESKI ÇAĞLARDA ALOE VERA
Aloe veranın 5000yılı aşkın bir süredir, halk müziği tarafından kullanıldığı tahmin edilmektedir Bu dek uzun zaman içinde, mucize vasfını hiç kaybetmeden günümüze popüler bir bitki olarak gelmiştir “Ebediyet Bitkisi adı eski Mısır ’lılar kadar kullanılmıştır
Aloe vera firavunların cenaze törenlerinde kullanılmaktaydı Nefertiti ve Kleopatra ’nın güzelliklerini bu bitkiye borçlu oldukları söylenmiştir Kleopatra ’nın, ünlü çekicilik banyosunu, keçi sütü ve Aloe vera karışımı ile yaptığı da rivayet edilmektedir
Mezopotamya, Nippur antik kentinde yer alan, MÖ 2000 yıllarında yazılan Sümer kil tabletlerinde, Aloe vera yardımcı bitkiler arasında gösterilmektedir Firavun AmenHotep I vaktinde MÖ 1500 yıllarında yazılan Ebers Papirüslerinde, aloe ve kullanıldığı alanlardan geniş olarak bahsedilmektedir Ebers papirüsünü yazan bilgenin, öbür kaynaklara ve kendi zamanından daha eskilere dayanarak yaptığı aktarmalar, bu bitkinin eski Mısır ’da kullanımının fazla daha eski tarihlere dayandığını ortaya koymuştur *
ÖZELLIKLERI: 30 cm ’ye dek uzayabilen, aklıselim çok takvim sukkulent(etli ve sulu) bitkidirHer bir yaprak uzunluğu 6090 cm e erişirÇiçek sapı 150 cm yüksekliğe kadar uzayabilir
Ot Gibi Yaşama çoğunlukla 1216 yapraklıdır, hayat süresi 12 yıl dolayındadırKılıç biçimde uca dürüst incelip sivrileşen, kenarları testere gibi küçük dikenli, bitik yeşil renkli ve üstünde daha açık renk lekeler bulunan etli yaprakları toprağın üzerinde rozetler oluşturarak yükselir
Yaz mevsiminde açan çiçekleri, tepede olan ve sık salkımlar halinde, sarı ve ara sıra kırmızı renk olurPek aralıklı olarak tohum bağlayan sarısabır bitkisinin tohumuyla çoğaltılması zordur
Bunun yerine, rozetinin kenarlarından verdiği yeni sürgün yapraklarının ayrılıp başka yere dikilmesiyle çoğaltılır Sarısabırın yapraklarının içinde transparan, jöleye benzeyen bir özsu bulunur
Hafif kokuluolan bu özsu, havayla karşılaşınca katılaşır fakat alkolde hemencecik erir Aloe bitkisi 3 esas bölümden oluşmaktadır
Yaprağın kabuğu(photosynthesis), Latex (musilaj)yapışkan sarı sıvı ve jel tabakası (parenchyma)Bitki takriben dört yılda olgunlaştıktan sonra yapraklarının özü,içindeki jelin ve dış kabuğundaki özsuyunun karışımı ile % 100 doğal bir bitki suyu olarak mahsul haline dönüştürülür
YAŞAMA KOŞULLARI : Güneşli yerleri seven ama kısmen gölgeli yerlere de dayanabilen sarısabır, bitek ve ıslak toprakları tercih ederAleo vera sıcak ülkelerin bitkisidir0C° aşağıda yaprakları zarar görür4C° altında genelde vefat meydana gelir
Toprağın geçirgen olmadığı ya da fazla ıslak ortamlarda bitki daha yüksek derecelerde de hasar görebilirIdeal olarak geçirgenliği iyi bir toprak ve bol güneş gelişmesi için şarttır
ALEO VERA ’NIN KIMYASAL BILEŞIMI: Aloe vera ’nın kimyasal analizi incelendiğinde, lignin, saponin, anthraquinon, enzim, vitamin, mineral, monosakkaridler, polisakkaridler, yağ asitleri, salisik asit ve aminoasitler gibi fazla çeşitli elemanlar olduğu görülmüştür
Aloe vera ’nın beden dokularına işleme yeteneği, mikrop, mantar ve virüs öldürücü etkisi, yeni hücre yapımını ve yara iyileşmesini sağlaması, asap sistemi üzerinde rahatlatıcı etkisi, barsakların çalışmasını arttırması ve vücuttan istenmeyen zararlı maddelerin atılmasını sağlaması, vücudun bağışıklık sisteminin kuvvetlendirmesi, yaralara olan anestezik (analjezik) etkisi, ölü dokuların ortadan kaldırılmasının sağlanması gibi fazla yönlü etkilerini nasıl gösterdiği uzun süredir merak konusu olmuştur
Bitkinin bileşiminin yalnız %1 inde 75 den pozitif besleyici element bulunmuştur Bu dek küçük miktarda bulunan bu bileşiklerin, nasıl bu dek faydalı etkiler yaratabildiği bilim adamlarının ilgisini çekmiştir Bugün bu mucizevi etkilerin, bitki yapısında bulunan dünyada bilinmez bir maddeden değil, içinde bulunan, çok farklı alanlara yönlendirilmiş elementlerin en uygun oranda karışımı ile “sinerjik (biri birlerinin kuvvetini arttırıcı) tesir göstermesinden nedeniyle olduğu anlaşılmıştır
ESKI ÇAĞLARDA ALOE VERA
Aloe veranın 5000yılı aşkın bir süredir, halk müziği tarafından kullanıldığı tahmin edilmektedir Bu dek uzun zaman içinde, mucize vasfını hiç kaybetmeden günümüze popüler bir bitki olarak gelmiştir “Ebediyet Bitkisi adı eski Mısır ’lılar kadar kullanılmıştır
Aloe vera firavunların cenaze törenlerinde kullanılmaktaydı Nefertiti ve Kleopatra ’nın güzelliklerini bu bitkiye borçlu oldukları söylenmiştir Kleopatra ’nın, ünlü çekicilik banyosunu, keçi sütü ve Aloe vera karışımı ile yaptığı da rivayet edilmektedir
Mezopotamya, Nippur antik kentinde yer alan, MÖ 2000 yıllarında yazılan Sümer kil tabletlerinde, Aloe vera yardımcı bitkiler arasında gösterilmektedir Firavun AmenHotep I vaktinde MÖ 1500 yıllarında yazılan Ebers Papirüslerinde, aloe ve kullanıldığı alanlardan geniş olarak bahsedilmektedir Ebers papirüsünü yazan bilgenin, öbür kaynaklara ve kendi zamanından daha eskilere dayanarak yaptığı aktarmalar, bu bitkinin eski Mısır ’da kullanımının fazla daha eski tarihlere dayandığını ortaya koymuştur *
