Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Ala gözlüm, ben bu ilden gidersem

Ala gözlüm, ben bu ilden gidersem
0
69

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,753
Etkileşim
89
Puan
48
F-D Coin
0
Ala gözlüm, ben bu ilden gidersem Ala gözlüm, ben bu ilden gidersem, Zülfü perişanım kal, melil melil Kerem et, aklından çıkarma beni; Ağla göz yaşın sil, melil melil Yeğin ey sevdiğim, sen seni düzet; Karayı bağla da, beyazı çöz, at; Doldur ver badeyi, bir daha uzat; Ayrılık şerbetin ver, melil melil Elvan çiçeklerden sokma başına, Kudret kalemini çekme kaşına, Beni unutursan doyma yaşına, Gez benim aşkımla yar, melil melil Karac`erkek çocuk der oysa: Ölüp ölünçe, Ben de hoş sevdim kendi halımça; Varıp gurbet ile vasıl olunça, Dostlardan haberim al, melil melil KARACAOĞLAN Büyük bir ırk şairi olan Karacaoğlan'ın hayatı üzerine yapılan araştırmalarda belirli bir veri yoktur Son yıllarda yapılan araştırmalarda ve şiirlerinde yapılan incelemelerden onun 1606 da doğmuş 1670 yılında ölmüş olduğu varsayım edilmektedir Her nekadar doğduğu yer bilinmiyorsa da öldüğü ve mezarının bulunduğu yer bellidir Kendisinin Güney Anadolu'da yaşayan Türkmen aşiretinden olduğu daha açıkçası İçel'li olduğu muhakkaktırŞiirlerinden anlaşıldığı kadarıyla kendisi pek çok yer gezmiş,aşkı ve tabiat sevgisini yaşadığı hayatı, çağının tavır dili ile öz türkçe olarak işlemiş ve anlatmış bir insanlar şairidir Bugün kesinkes aşina bir şey varsa o da mezarının İçel'in Mut İlçesi'ne ast Karacaoğlan Köyü'ndeki Karacaoğlan tepesinde Karacakız tepesi ile karşısında karşıya olduğudur Kabir 1997 yılında anıt mezar haline getirilerek Kültür Bakanı İstemihan Talay tarafından ziyarete açılmıştır Karacaoğlan aynı zamanda tarihte heykeli dikilen, bilinen ilk ozandır İçel'in Mut İlçesine Heykeltraş ProfHüseyin GEZER kadar yapılan heykeli 8 haziran 1973 günü dikilmiştirYörede onun şiirlerinden öyle çoğu ahali arasında söylenir bazıları türküleştirilmiştir Farklı Alanlara Yönlendirilmiş kaynaklara göre Kozana emrindeki Feke İlçesi'nin Gökçeköyünde, Mamalıda, Binbuğada, Erzurumda Zobularda, Gökçelide, Varsak da, hatta Belgradda doğduğu öne sürülmüştür Lakin, kanımızca en sağlam ve eski kaynak, Akşehirli Ahmet Hamdi Efendi'nin anı defteri olup, inandırıcı delillere dayanmaktadır Hamdi Efendi, Varsak köyünde 1876 da anı defterine şu satırları kaydetmiştir: Malum ola ki Karacaoğlan Varsak karyesinde dünyaya gelüp babası Türkmen aşiretinden Kara İlyas, fakirel hal olmağla saydü şikarla taayyuş eder olup 1013 (M 1604) tarihinde Kozan çaybeylerinden Hüsa m Beyin sayıl namıyle tutkap asker devşirdiği hengamda İlyas deha tutulup götürülerek orada gaip olduğu için lakapları Sayıloğlu kaldığı ve el yevm karyei mezbur hanedanı Sayılzade Mehmet Efendi'den anlaşılmıştır Karacaoğlan'ın ismi Hasan olup kimsesiz büyümüş Vechen karayağız ve fakir çocuğu olduğu için buna Karacaoğlan denülüp böylece anıldığı Karacaoğlan delikanlı iken munis ve zeyrekliği hasebiyle ol vaktin karye ağalarından serdengeçti Osman Ağa Karaca Oğlan'ı evlatlık şekliyle diğer yoksul bir aile kızıyle teehhül ettirmiş ise de kız hor ve çirkin olduğundan Kara caoğlan babası gibi Sayıl askerliğine tutulacağını anlayup yirmi dört yaşında Varsak'tan firarla mekanın gaip ederek, encam Maraş'ta Zülgaroğlu (Zülkadir olacak) Hüsam Bey' in himayesinde altı sene teehhül ümidiyle kalıp, teehhül ümidi münkesir olunca oradan müfarekatla yeniden geşti diyara başlayıp on dokuz yıl sonradan vatanına gelmişse de fazla barınamayıp elli beş yaşında Tarsus tarikıyla tekrar geşti diyara derban olduğu (1), kayıtlıdır Han Mahmut adli millet hikayesinde ve öteki bazı anlatımlarda Karacaoğlan'ın Tarsus'ta Karaca Kız adındaki bir yörük beyi'nin kızına aşık olduğu, vermedikleri için kızın, ardındaki da Karacaoğlan'ın Kırklar mağarasına, bir takım kaynaklara göre de Eshabı Kehf Mağarasına çekilerek orada öldüğü söylenti olunur İshak Refet Işıtman ise, 1933 yılında yayınladığı Karacaoğlan adlı eserinin 33 sayfasında Şairin menkıbeleri arasında Karaca Kız adlı birisini sevdiği söylenir ve ölünceye değin bu sevginin devam ettiği, lakin birbirlerine kavuşamadıkları, en sonunda Karacaoğlan'ın bir tepeye, Karaca Kız'ın da onun karşısındaki bir tepeye gömüldükleri anlatılır Bu tepeler Çukurovada imiş, demektedir Bizim görüşümüze kadar buradaki Çukurova'dan Çukur Köyü'nün anlaşılması gerekir Zira Çukur köyü (acilen Karacaoğlan) Karaca Kız ve Karacaoğlan Tepeleri'nin düzlüğündedir Fuat Köprülü'nün araştırma yaptığı dönemlerdeki ulaşım imkanları dikkate alınırsa, Mut İlçesi zeka emin çevre dıştan bilinmezken Çukur köyünün bir araştırmacı için bilinmesi muhakkak mümkün değildir Esasen şimdiki Çukur (Karacaoğlan) köyü 1286 yıllarında Sarıkavak beylerinden Hacı Kadir ağa vaktinde eski yerinden nakledilmiştir Karacaoğlan tepesinin birkaç kilometre kuzey batısına düşen eski Çukur içme ve kullanım sularını sarnıçlardan karşılayan bir kıraç yayladır Sarıkavak beylerinin yaylası olan bu köyün 8 kilometre dek doğuya nakledilmesinin üstelik hikâyesi vardır Rivayete tarafından köyün çobanı, sürünün içinden bir tekenin sık sık ayrılarak sakalı ıslanmış şekilde geriye doğru döndüğünü görür ve merakla takip eder Görür ki şimdiki köyün anında yakınında bir kaynak vardır ve teke raslantı bulduğu bu kaynaktan iç güdüsüyle şaşırmadan gidip, suyunu içtikten sonradan dönmektedir o Bundan daha sonra yalnızca yazları oturulan eski Çukur su kaynağına yakın yerde bitmiş iskân sahası haline getirilir Köy mantıksal bağ kazandıktan daha sonra ahali Karacaoğlan mezarını hemen hemen ziyaretgâh haline getirmiş, ona evliyalık izafe etmiş, tepenin adına zamanla Erenler Tepesi de denmeye başlanmıştır  
 
858,505Konular
982,681Mesajlar
33,049Kullanıcılar
arliekaneSon üye
Üst Alt