Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
AKP Küme Başkanvekili Hasret Güçlü, Boğaziçi Üniversitesi'ne Melih Bulu'nun rektör olarak atanması sonrası yaşanan tartışmalar hakkında "Melih Bulu'yu çok güzel tanıyan bir beşerim, bizim arkadaşımız, dostumuz. AK Parti'de birlikte çalıştık, uzun vakittir bu türlü bir haksızlık görmedim" dedi.
Güçlü ayrıyeten sistematik formda FETÖ'cülerin kendisini maksat aldıklarını da öne sürdü.
Hasret Güçlü, Haber Küresel'de Buket Aydın'ın sunduğu programa konuk olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Prof. Dr. Melih Bulu'yu Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak ataması sonrasında yaşanan tartışmalara ait yorumda bulundu.
İlgili soruya yanı veren Varlıklı, "Melih Bulu Beyefendisi çok uygun tanıyan bir beşerim bizim arkadaşımız, dostumuz. AK Parti'de birlikte misyon yaptık. 6 yıldan fazla tıpkı masa etrafında oturduk, çalıştık. Uzun vakittir bu türlü bir haksızlık görmedim" dedi.
"Melih Bulu Bizim Dostumuz, Arkadaşımızdır"
Bulu'nun 'dışarıdan atandığı' halindeki tabirlere itiraz ettiğini belirten Güçlü, "Öyle bir tarif yok. Şu anda hukuk mevzuatımıza baktığımız vakit, Melih Beyefendi, herkes nasıl başvuruyorsa mevzuata uygun olarak başvurmuştur" ifadelerini kullandı.
Güçlü'nün açıklamalarından satır başları şöyle:
- (Çıplak arama yapmak insan hakları ihlali değil midir?) Anayasa mahkemesine müracaatlar var. Bu uygulamanın var olması İnsan Hakları İhlali konusu olduğu manasına gelmez. Türkiye'de bu çeşit arama hiç yoktur demiyorum. Madem bu türlü bir sorun var bir zahmet bunun şikayetini de yapın. Bu bayanların tamamı şikayetçi olmasını beklerdim, lakin şikayetçi değiller. Bu mevzuda haksızlığa uğradığımı düşünüyorum.
(Sosyal medyada size yönelik sistematik bir taarruz olduğunu neden düşünüyorsunuz?) Bunun başörtülü olmamın da tesiri olduğunu düşünüyorum. Bu sıkıntı palavra ve kampanya üzerinden yapılıyor ve bu büyük haksızlık. İş o kadar haddinden çıktı ki bir günde 55 bini aşkın tweet atıldı. Seçkin üniversiteler mezunu beşerler gidip tehdit ettiler. Sonra olay bana döndü. Güya bana bu tweeti attığı için tutuklanmış üzere anlaşıldı. Maalesef bu bana yönelik değil, Cumhurbaşkanı hakaret ettiği için tutuklandı. Türkiye'de bayan ya da erkek olun siyasi kimliğiniz ne ise o derece sahip çıkılıyorsunuz. İstanbul Barosu'nda da bu durum bu türlü işleniyor. Hiçbir vakit bana yönelik bir açıklama yapılmadı. Meral Akşener'den bir geçmiş olsun bildirisi bekler ve bu biçimde tabirlerini kullanmamasını isterdim. Gerçek ile gelinen nokta ortasında hiçbir ilişki yok. FETÖ'cülerin sistematik biçimde gayesindeyim. Neden zira onların içinde hiçbir vakit olmamış olmam ve onlara karşı çıkmam.
(Kadın cinayetleri vurgusu yapmak bayanı erkeğe düşman etmek midir?) Bayan cinayetini konuşmak öteki bir şey dengeyi konuşmak öteki bir şey. Bayan sıkıntısının daima marazlı ve olumsuz bir formda konuşmanın yararı olmayacağını düşünüyorum. Bayanlarla ilgili yeterli şeyleri de konuşalım. 'Hiçbir şey yapılmıyor' tabiri beni sinirlendiriyor. İçişleri Bakanlığımız özel ofisler kurdu. Her yıl adım adım yapılan bir şey varken hiçbir şeyin yapılmamış olarak görülmesini bayanlara yönelik haksızlık olarak görüyorum. Hangi partiden gelindiğini bir kenara bırakıp ortak noktada buluşmak gerekiyor.
(Kadın-erkek eşit mi?) Farklıyız fakat eşitiz. Bunu ben değil Allah da bu türlü söylüyor. Bayan ve erkeğin farklı olması eşit olmadığı manasına gelmiyor. Günümüzde feminizm sözü mana kaybını yaşıyor. Bana nazaran uzak bir kavram.
'Şikayetleri kim ciddiye almadıysa soruşturma açılmalı'
(Adalet, şiddet gören bayanların imgeleri toplumsal medyaya düşmeden sağlanamayacak halde mi?) Bu mevzuyla ilgili iki basamak var. Birincisi tutuklama ve soruşturma açılması. Samsun'daki bayanın 9 defa şikayetini kim ciddiye almadıysa buna soruşturması açılması lazım. Herkesin sorumluluğu var. Herkes vazifesini düzgün yaparsa biz bunun önüne geçebiliriz.
(Ekrem İmamoğlu'nun Akşener ve Buldan'ı tıpkı potada erittiği 8 Mart iletisini nasıl yorumluyorsunuz?) Muhataplarının yanıtı benim için kıymetliydi. Bu tartışmanın dışında kalmak istedim. Lakin GÜZEL Parti'nin net bir tutumu yok. Siyasetin içinde bir küme rahatsız olup genel liderleri olmuyorsa külfetlidir. Tedirginlik yarattı. Meral Akşener de buna bir karşılık değil geçiştirmeyi tercih etti. Herkesin kendi tercihi.
(HDP kapatılmalı mı?) Bu sorunun yanıtını siyaset değil adalet ve yargı verecek. Bu kararı güya siyaset veriyormuş üzere anlatılmasını da sorunlu olarak görüyorum. HDP kümesinin genel konseyindeki hali terörle ortasına ara koymayan bir parti. Bu kararı yargı karar verecek.
(Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşanan olaylara yansını ne oldu?) Melih Bulu'yu çok yakınen tanıyorum. Ve bu olay Melih Beyefendiye büyük haksızlık. Hukuken mümkün olduğu için o da başvurdu. O kadar akademisyen içinde o uygun görülmüş. Boğaziçi'nin kendi kuralları varmış üzere değil bu. Öğrenciler itiraz edebilirler lakin artık oraya siyaset giriyorsa. Terör örgütlerinden oraya akınlar oluyorsa problem büyütülmek istendi. Orada mevzuata ya da hukuka farklı bir olay yok.
(Kadınlar için özgürlük tarifiniz yalnızca başörtüsüyle mi sonlu?) Bu mevzuda çok uğraştım lakin yalnızca bu değil, bayan, erkek ve hayvan hakları konusunda da çok çaba verdim. Başörtüsü konusunda artık bir doymuşluk olmasını istiyorum. Bu olay açık bir bayanın saçını tarayıp çıkması üzere düşünülsün. Başörtülü bayanlar yalnızca başörtüsünü savunmuyor.
(Yakın ilgide olduğunuz genç bir bayan başını açmak istese, reaksiyonunuz ne olurdu?) Ailem benim hakim olmamı istiyordu, genç bir kızın başını örtmesini istemesini gerçek bulmuyordu. Annem hala başörtülü değil. Anne-kız bir yere gittiğimizde anneme daima kızın kapalı falan diye telaffuzlar olurdu. Annem bu bahiste dimdik durdu. Hayatın içinde bunlar var. Yakın arkadaşlarımdan da başını açanlar oldu. Hiçbir mani olmayıp başını açmak isteyen arkadaşlarım da oldu. Muhafazakar topluluğumuzda başı açık olan bayanlar daha avantajlı duruma geldi.
(İstanbul Sözleşmesi) İstanbul Mukavelesi var ya da yok iken hukuk mevzuatı ortadan kalkmıyor. Bu tartışmaların bayan sorununa ziyan verdiğini düşünüyorum.
(Kendi camianızda KADEM ile ilgili tenkit aldığınızda ne hissediyorsunuz?) KADEM'in isim annesiyim ve bu isim son derece değerlidir. Bayan ve Demokrasiyi anlatıyor. Bayan dernekleri genel manasında yardım olarak kurulurdu. Ben bunu aşmaya çalıştım. Haksız bir tenkit yapılıyor. Muhafazakar toplulukta itiraz etmek isteyenler bayan sıkıntısını husus alıyor. İtirazlar hangi mevzuda ise buna buradan itiraz etsinler. KADEM'e haksızlık yapmasınlar.
(Hayvan hakları yasası neden çıkmıyor?) Çıkıyor çok az kaldı. Hayvanlara işlenen kabahatler bir kabahat olarak değelendirilmiş. Bu yüzden cezalar düşük. 2011 yılında bir kanun yapılmaya çalışılmış ve teklif haline gelemeden öylece kalmış. Bu kanunla ilgili Sayın Emine Erdoğan'ın da büyük uğraşlarıyla bir hazırlık içne girdik. Çok toplantı yapıldı, Cumhurbaşkanı bakanlar tüm mevzuları ele aldık. 43 STK'nın temsilcisiyle 9 saat toplantı yaptık. Hayvan Hakları konusunda çok farklı görüşler var. Kendi imkanlarımızı biz anlattık. Haftaya tekrar toplanacağız. Ve teklifi vereceğiz. Bu hususta mahpus cezaları da olacak.
(Meral Akşener'i nasıl buluyorsunuz?) Kendisinin bana tezi 'Siyasette bilinen biri olacaksın.' Kendisinin siyaset kurgusuna ve siyaset lisanına itirazım var. Bir partinin bayan önder olması o partinin bayanlarla ilgili değerli olduğunu manasına gelmiyor. Sayı olarak daha fazla bayan siyasetçisi olması gerekmez mi?
(İleride cumhurbaşkanı olmak üzere bir hayaliniz var mı?) Hayatım boyunca ajandalı biri olmadım. Her vakit artta duran biriydim. Hayat beni tabiatıyla görünür kıldı. Kendim üzere olarak kendi inandığım yaptığım işi ve siyasetimi partimde hayat bulması için çalışıyorum. Daima onaylanan biri olmak istemiyorum. Cumhurbaşkanlığı sorusuna ise 'Ya nasip' diyorum.
('Haddini bildirin' cümlesinin üzerinizde yarattığı olumsuz tesir hala sürüyor mu?) Bu cümle simge bir cümledir. Merhum Ecevit'in Merve Kavakçı'ya tabiri de bu biçimdeydi. Bu benim şahsımla ilgili biri değildi.
Türk hukuk mevzuatında bayan yada erkek cinayeti diye bir tarif yok. İnsan öldürme diye bir hata var. Bayanları öldürmek ayrıyeten cürüm sayılmıyor. Bayan ya da erkek cinayetinin ayrıyeten ayrıştırılması yanlış. Bu türlü bir şey isteniyorsa tartışılır.
