Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Ağlayı ağlayı düştüm yollara

Ağlayı ağlayı düştüm yollara
0
45

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,753
Etkileşim
89
Puan
48
F-D Coin
0
Ağlayı ağlayı düştüm yollara Ağlayı ağlayı düştüm yollara Karışayım bozbulanık sellere Adı sanı bilinmedik illere Gitmeyince gönül yardan ayrılmaz Ahım kaldı şu gelinin ahdinde Deremedim güllerini vaktinde Karanlık gecede kolum aşağı Yatmayınca gönül yardan ayrılmaz Gözüm kaldı şu kaplanın postunda Ölüm Meleği de can almanın kastında Döne döne teneşirin üzerinde Yunmayınca gönül yardan ayrılmaz Hadini de Karac'oğlan hadini Aramazlar gurbet ile gideni Ak göğsün üzerinde çakır dikeni Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz Karacaoğlan Büyük bir halk şairi olan Karacaoğlan'ın hayatı üzerine yapılan araştırmalarda muhakkak bir veri yoktur Son yıllarda yapılan araştırmalarda ve şiirlerinde yapılan incelemelerden onun 1606 da doğmuş 1670 yılında ölmüş olduğu varsayım edilmektedir Her nekadar doğduğu yer bilinmiyorsa da öldüğü ve mezarının bulunduğu yer bellidir Kendisinin Güney Anadolu'da yaşayan Türkmen aşiretinden olduğu daha doğrusu İçel'li olduğu muhakkaktırŞiirlerinden anlaşıldığı kadarıyla kendisi o kadar çok yer gezmiş,aşkı ve tabiat sevgisini yaşadığı hayatı, çağının konuşma dili ile öz türkçe olarak işlemiş ve anlatmış bir ırk şairidir Bugün kesin olarak aşina bir şey varsa o da mezarının İçel'in Mut İlçesi'ne bağlı Karacaoğlan Köyü'ndeki Karacaoğlan tepesinde Karacakız tepesi ile aleyhinde karşıya olduğudur Kabir 1997 yılında anıt mezar haline getirilerek Kültür Bakanı İstemihan Talay tarafından ziyarete açılmıştır Karacaoğlan bununla beraber tarihte heykeli dikilen, bilinen birincil ozandır İçel'in Mut İlçesine Heykeltraş ProfHüseyin GEZER göre yapılan heykeli 8 haziran 1973 günü dikilmiştirYörede onun şiirlerinden öyle birçok ahali arasında söylenir bazıları türküleştirilmiştir Dağıtılmış kaynaklara tarafından Kozana bağlı Feke İlçesi'nin Gökçeköyünde, Mamalıda, Binbuğada, Erzurumda Zobularda, Gökçelide, Varsak da, hatta Belgradda doğduğu öne sürülmüştür Ama, kanımızca en sağlam ve eski kaynak, Akşehirli Ahmet Hamdi Efendi'nin anı defteri olup, inandırıcı delillere dayanmaktadır Hamdi Efendi, Varsak köyünde 1876 da anı defterine şu satırları kaydetmiştir: Umulan ola ki Karacaoğlan Varsak karyesinde dünyaya gelüp babası Türkmen aşiretinden Kara İlyas, yoksulel hal olmağla saydü şikarla taayyuş eder olup 1013 (M 1604) tarihinde Kozan derebeylerinden Hüsa m Beyin sayıl namıyle tutkap asker devşirdiği hengamda İlyas zeka tutulup götürülerek orada gaip olduğu için lakapları Sayıloğlu kaldığı ve el yevm karyei mezbur hanedanı Sayılzade Mehmet Efendi'den anlaşılmıştır Karacaoğlan'ın ismi Hasan olup kimsesiz büyümüş Vechen karayağız ve fakir çocuğu olduğu için buna Karacaoğlan denülüp bu nedenle anıldığı Karacaoğlan delikanlı iken munis ve zeyrekliği hasebiyle ol vaktin karye ağalarından serdengeçti Osman Ağa Karaca Oğlan'ı evlatlık şekliyle öteki fakir bir aile kızıyle teehhül ettirmiş ise de kız hor ve çirkin olduğundan Kara caoğlan babası gibi Sayıl askerliğine tutulacağını anlayup yirmi dört yaşında Varsak'tan firarla mekanın gaip ederek, encam Maraş'ta Zülgaroğlu (Zülkadir olacak) Hüsam Bey' in himayesinde altı yıl teehhül ümidiyle kalıp, teehhül ümidi münkesir olunca oradan müfarekatla yeniden geşti diyara başlayıp on dokuz yıl daha sonra vatanına gelmişse de artı barınamayıp elli beş yaşında Tarsus tarikıyla her yerde geşti diyara derban olduğu (1), kayıtlıdır Han Mahmut adli ırk hikayesinde ve diğer bazı anlatımlarda Karacaoğlan'ın Tarsus'ta Karaca Kız adındaki bir yörük beyi'nin kızına aşık olduğu, vermedikleri için kızın, arkasında da Karacaoğlan'ın Kırklar mağarasına, bir takım kaynaklara tarafından de Eshabı Kehf Mağarasına çekilerek orada öldüğü rivayet olunur İshak Refet Işıtman ise, 1933 yılında yayınladığı Karacaoğlan adlı eserinin 33 sayfasında Şairin menkıbeleri arasında Karaca Kız adlı birisini sevdiği söylenir ve ölünceye dek bu sevginin devam ettiği, fakat birbirlerine kavuşamadıkları, en sonunda Karacaoğlan'ın bir tepeye, Karaca Kız'ın da onun karşısındaki bir tepeye gömüldükleri anlatılır Bu tepeler Çukurovada imiş, demektedir Bizim görüşümüze göre buradaki Çukurova'dan Çukur Köyü'nün anlaşılması gerekir Zira Çukur köyü (şu anda Karacaoğlan) Karaca Kız ve Karacaoğlan Tepeleri'nin düzlüğündedir Fuat Köprülü'nün araştırma yaptığı dönemlerdeki ulaşım imkanları dikkate alınırsa, Mut İlçesi dahi kesin çevre dıştan bilinmezken Çukur köyünün bir tahlilci için bilinmesi kesinlikle olası değildir Aslında şimdiki Çukur (Karacaoğlan) köyü 1286 yıllarında Sarıkavak beylerinden Hacı Kadir ağa zamanında eski yerinden nakledilmiştir Karacaoğlan tepesinin birkaç kilometre kuzey batısına düşen eski Çukur içme ve kullanım sularını sarnıçlardan sağlayan bir kıraç yayladır Sarıkavak beylerinin yaylası olan bu köyün 8 kilometre dek doğuya nakledilmesinin bundan başka hikâyesi vardır Rivayete tarafından köyün çobanı, sürünün içinden bir tekenin çoğu kez ayrılarak sakalı ıslanmış şekilde geriye döndüğünü görür ve ilgiyle peşine düşüp takip eder Görür oysa şimdiki köyün hemencecik yakınında bir kaynak vardır ve teke tesadüfen bulduğu bu kaynaktan iç güdüsüyle şaşırmadan gidip, suyunu içtikten sonradan dönmektedir o Bundan sonra yalnızca yazları oturulan eski Çukur su kaynağına yakın yerde her yerde iskân sahası haline getirilir Köy senaryo kazandıktan sonradan millet Karacaoğlan mezarını adeta ziyaretgâh haline getirmiş, ona evliyalık izafe etmiş, tepenin adına zamanla Erenler Tepesi de denmeye başlanmıştır  
 
858,505Konular
982,660Mesajlar
33,047Kullanıcılar
felix66668Son üye
Üst Alt