Adet Döngüsündeki Bozulmalar Başka Sağlık Sorunlarının Habercisi Olabilir

Stres, mevsim değişikliği, kullanılan ilaçlar, çevresel faktörler kimi vakit adetin gecikmesine ya da erken gerçekleşmesine neden olabiliyor. Lakin adetin sistemsiz sayılabilmesi için adet müddetinin uzaması ya da kısalması, kanama artışı yahut azalması, iki adet ortası lekelenme görülmesi üzere faktörlerin oluşması gerekiyor. Adet düzensizliğinin yalnızca genital organlarla ilgili olmadığını hatırlatan DoktorTakvimi.com uzmanlarından Dr. Öğr. Üyesi Demet Dikmen, düzensizliğe neden olan başka problemleri anlatıyor.

Sağlıklı bayanlarda olağan âdet döngüsü, son kanamanın başlama tarihinden itibaren 28 gündür. Lakin bu müddet 21 güne kadar inip 35 güne kadar da uzayabilir. Bu durumun düzensizlik olarak sayılamayacağını söyleyen DoktorTakvimi.com uzmanlarından Dr. Öğr. Üyesi Demet Dikmen, adetin başından bir sonraki adetin başına kadar geçen mühletin uzaması yahut kısalması, adette kaybedilen kanın azalması yahut artması, iki adet ortasındaki vakitte lekelenme yahut bariz kanama görülmesinin adet döngüsünde düzensizlik olarak tanımlandığını belirtiyor. Bu düzensizliğin genital organların anatomik, işlevsel yahut endokrin sorunlarıyla ilgili olabileceğinin altını çizen Doç. Öğr. Üyesi Dikmen, bu sorunun kimi vakit bedenimizin başka organ yahut sistemleriyle ilgili olabileceğine de dikkat çekiyor.

Prolaktin artışı adet kesilmesine yol açabilir

Adet döngüsündeki bozulmalar beyinden de kaynaklanabiliyor. Beyinde yer alan hipofiz bezindeki çoğunlukla yeterli huylu tümörler adet döngüsünü etkileyebiliyor. Bu tömörlerin besbelli kitleler halinde olabileceği üzere mikroadenom yahut prolaktin salgılayan laktotrof hücrelerin artması biçiminde de görülebileceğini anlatan Doç. Öğr. Üyesi Dikmen, şöyle devam ediyor: “Bu durumda göğüsten süt gibisi bir sıvı gelebilir yahut kanda prolaktin düzeyi yükselebilir. Yüksek prolaktin; adetler ortasındaki mühletin uzamasına, adet döngüsündeki ikinci periyot olan Luteal fazın kısalmasına, bu durum çok fazla ve uzun sürerse de adetlerin büsbütün kesilmesine yol açabilir. Ayrıyeten yumurtlamanın bozulmasına yol açıp hamile kalamamaya sebep olabilir.”

Haşimoto tiroidi adet düzensizliklerine neden olabilir

Tiroit bezinin olağandan az ya da olağandan fazla çalışması da adet döngüsünde problemlere yol açabiliyor. Bu problemler çoklukla kanama ölçüsünün artması, orta kanamalar yahut kanamanın azalması halinde görülebiliyor. Bu nedenle öncelikle ultrasonla, gerekirse diğer ileri görüntüleme metotlarıyla tiroit bezinin görüntülenmesi ve kan analizleriyle tiroit hormon düzeyleri kıymetlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Doç. Öğr. Üyesi Dikmen, birtakım durumlarda tiroid bezinden biyopsi alınmasının da gerekli olabileceğini kelamlarına ekliyor. Doç. Öğr. Üyesi Dikmen, otoimmün hastalık olan haşimoto tiroidinin de nispeten erken menopoza yani adet düzensizliklerine neden olabileceğini de hatırlatıyor.

Hematolojik hastalıklar da kendini ekseriyetle kanama artışıyla aşikâr ediyor. Örneğin; Von Villebrand Hastalığı yahut trombositlerdeki konjenital yahut sonradan edinilmiş eksiklik ve/veya işlev bozuklukları birinci adetten itibaren şiddetli kanamalara yol açabiliyor. Bu hastalığın sonraki yıllarda da şiddetli adet kanamalarıyla kendini gösterebileceğini anlatan Doç. Öğr. Üyesi Dikmen, “Diğer sistemik hastalıklardan karaciğer hastalıkları (siroz yahut hepatit), çeşitli böbrek rahatsızlıkları, böbreküstü bezinin hastalığı olan Cushing Sendromu yahut Konjenital Adrenal Hiperplazi de adet döngüsünde bozulmalara yol açabilir” diyor.
Kaynak: (BYZHA) - Beyaz Haber Ajansı