iltasyazilim
FD Üye
Adana efsaneleri nelerdir
Adana efsaneleri hakkında veri
ANAVARZA EFSANESİ
Eskiden Anavarza, yiğit insanların ve güzel kızların yaşadığı büyük bir şehirmiş Kent ve kale, dıştan gelecek tehlikeye aleyhinde koyabilecek durumdaymış O zamanlarda şehirde yaşamış taş ustaları taştan oymalarla evleri ve meydanları süsler, insana şaşkınlık verecek, hayranlık duyulası eserler yaratırlarmış
Gündüzleri halk kentten çıkar, tarladabayırda işini görür, akşam olduğunda ise kente geri dönermiş Kentin dışı derin hendeklerle ve yüksek duvarlarla çevriliymiş Kentin kapısındaki asma köprüden başka içeri girebilecek hiçbir yer yokmuş
Insanlar bu güzel kentte huzur içinde yaşarmış Akşamları her ev kahkahayla dolarmış, ağıtlar şarkı diye söylenirmiş Halk mutluymuş, günler böyle kazanç geçermiş
Anavarza Kralı ’nın, gökyüzünde parıldayan ay'a Sen doğma, ben doğayımdiyen dünya güzeli bir kızı varmış Bu kız zeki mı akıllı, hoş mi güzelmiş Gel gör oysa, günlerden birgün, bu kız yüzünden kentin huzuru kaçmış, kralın o gülümseyen yüzü kızarmış, kaşları çatılmış
Bir gün Sis Kralı'nın elçisi, Anavarza Kralı'na gelmiş ve Yüce Sis Kralı namına, yüce Anavarza Kral'ına saygılarımı sunarımdemiş Kral, Söyle bakalım, ne diler kralın bizden?deyince de elçi:
Kralım kızınızı oğluna ister, demiş
Yaa, böylece mi?
Evet ulu kralım
Ya istediğini kabul etmezsem?
Ulu kralım bunu da düşünmüştür Kızınızı oğluna vermezseniz, krallığınıza savaş açacağını bildirmekle de görevli bulunuyorum
Savaş diler demek?
Hayır Ama
Sis Kralına söyle, bu işi düşünmemiz gerekir
Sis Kralı'nın elçisi böyle diyerek gitmiş gitmesine de, dert geldi mi, üst üste gelirmiş Sis Kralı ’nın elçisi gidince, bu defada Misis Kralı ’nın elçisi kapıya dayanmış O da kızını Misis Kralı ’nın oğluna istemeye gelmiş O da benzer özlem ve tehditlerde bulunmuş
Anavarza Kralı, fazla halimselim, iyi yürekli bir insanmış Ne yapacağına karar verememiş ve kara düşüncelere dalmışBakmış ancak, şart çok çetin, gittikçe de karışık bir hal alıyor Kızını bu krallardın hangisinin oğluna verse, diğeri yine kendi halkına savaş açacak Şayet de ülkesi elden gidecek Hiçbirine vermezse, bu kez da iki ülke halkı ile savaşmak zorunda kalınacak diye düşünüp durmuş
Kız babasının haline fazla üzülmüş Kara düşüncelere dalan babasına, Olur mu ey benim Kral babam, ben senin kızın değil miyim? Bana derdini neden açmazsın? diye kahırlanmış Kral, Kızım, güvercin topuklu yavrum, demiş Fazla haklısın Bilmem ancak ne etsem Sis Kralı elçi göndermiş, oğluna seni ister Misis Kralı da elçi göndermiş O da oğluna seni ister Vermezsem savaş açılacak, hangisine bitmiş desem, gerçi olacağı bu Ne yapmalı, bilemedim!demiş
Kızı gülmüş ve Ondan basit ne var, babacığım!, demiş Iblis bile çözemez bu düğümü kızımdemiş kral Kızı da Kral babam, bundan basit bir şey yok! Dersen oysa onlara, 'ben kızım veririm, veririm ama, bir şartım var Anavarza ’nın suyu eksik Buraya bol suyu önce kim getirirse, onun oğluna kızımı veririm' Onlara o kadar söyleyin siz Gerisine karışmayın
Bak işte bunu hiç düşünmemiştim O zaman savaşsız çözeriz bu işidemiş kral Kesinlikle babacığım Halkımız rahat, refah içinde yaşıyor Onların benim yüzümden acılara katlanmalarını, ölmelerini istemem hiç, demiş kızı
Böylece aradan günler geçmiş Her iki kralın elçileri, Anavarza Kralı ’nın kararını öğrenmek üzere Anavarza ’ya gelmişler Kral onlara kızının önerdiği çözümü söylemiş: Anavarza ’ya bol suyu birincil getireninin oğluna kızımı vereceğim Kararımı krallarınıza böyle iletiniz
Elçiler bu kararı hemencecik kendi krallarına iletmişler Bunun üzerine, Sis Kralı yukarıdan, Misis Kralı da aşağıdan başlamış su yolunu yapmaya Sis Kralı su yolunu yontma taşlardan, çok hoş, sağlam biçimde yaptırmaya uğraşırmış Bu yüzden işi gecikirmiş
ŞAHMERAN EFSANESİ
Adana ’da ırk arasında Misis yılanla, Ceyhan yelle, Adana selle gidecektirdiye bir rivayet vardır AdanaCeyhan arasındaki Yılankale ’nin adı da Şahmaran Efsanesine karışmıştır
Bir söylenti şöyledir: Yılankale ’de fazla yılan yaşarmış Yılanlar sütle beslenirmiş Günün birinde sütsüz kalacaklar ve kaleden çıkıp Misis ’e inerek orada yaşayanları sokarak, öldüreceklermiş
Diğer bir söylenti de şöyledir: Çevrede yaşamış beylerden biri çaresiz bir derde tutulmuş ve yapılan ilaçlar hiç üstünlük etmez olmuş Bir doktor, beyi iyi edecekolan şeyin yılanların padişahıŞahmaran ’ın gözleri olduğunu söylemiş Fakat kimse Şahmaran ’ı bulamamış
Yılanların padişahı Şahmaran, bir zaman insanoğullarından birine büyük bir iyilikte bulunarak, onu yılanların sokup öldürmesinden kurtarmış Şahmaran ’ın saklandığı yeri haberdar olan de yalnızca o kimseymiş Bu insanoğlu, beyin vereceği ödülü kazanmak için Şahmaran ’ı yakalamaya karar vermiş giderken Şahmaran çok hoş bir kıza aşık olmuş Bu kızı daha iyi görebilmek için kızın gittiği hamamın tepesine çıkmış ve oradan kayıp hamamın ortasına düşmüş İşte onu peşine düşüp takip eden ve onu bilen ademoğlu Şahmaran ’ı bu hamamda öldürüp, gözlerini götürmüş Efsane bu ya; Şahmaran'ın gözleri yiyen bey de iyi olmuş
LOKMAN HEKIM EFSANESİ
Lokman Hekim tüm doktorların üstadıdır Söylentilere göre, bütün otların, çiçeklerin dilinden anlayan Lokman Doktor bu bitkilerden türlü ilaçlar yaparmış Her çiçek, her ot dile kazanç, Lokman ’a hangi hastalığı iyi edeceğini söylermiş
Bütün dünyayı dolaşan Lokman Hekim, Çukurova ’nın bereketli topraklarında her şeyin yetiştiğini görünce, Misis şehrine resmileşmiş Her derde çare olan Lokman Doktor, çevresindeki hastaları iyi etmiş Hastalıksız sapa sağlam yaşamaya başlayan halk müziği Lokman ’a gelerek ölümsüzlüğe de bir çare bulmasını istemişler
Lokman Hekim de ölümsüzlüğe tedavi olacak bitkiyi bulmak için Çukurova ’yı an be an dolaşmaya başlamış
Bir çınarın aşağı uyurken bir ses duymuş “Lokman, bunca zamandır aramantaraman bitsin, ben ölümün ilacıyım artık insanlara da, hayvanlara da vefat değildemiş Kendisine seslenen otun yanı başına koşan Lokman Hekim, ilacın nasıl yapılacağını da öğrenmiş, bir deftere yazmış Otu da kopararak, Misis'e içten yola koyulmuş
Misis ’e varırken, Ceyhan nehri üzerindeki Misis Köprüsü'nde duraksamış Defteri de elindeymiş Defterine yazdıklarına bakarak ilacı yapmaya koyulmuş Tam yapıp bitireceği sırada, aniden esen rüzgar defteri de, otu da uçurarak suya düşürmüş Efsane bu ya; Lokman Doktor de bu yüzden ölüme tedavi olacak ilacı bir daha bulamamış Otlar da o tarihten sonradan kendisine yüz çevirmişler bir daha onunla hiç konuşmamışlar *
Adana efsaneleri hakkında veri
ANAVARZA EFSANESİ
Eskiden Anavarza, yiğit insanların ve güzel kızların yaşadığı büyük bir şehirmiş Kent ve kale, dıştan gelecek tehlikeye aleyhinde koyabilecek durumdaymış O zamanlarda şehirde yaşamış taş ustaları taştan oymalarla evleri ve meydanları süsler, insana şaşkınlık verecek, hayranlık duyulası eserler yaratırlarmış
Gündüzleri halk kentten çıkar, tarladabayırda işini görür, akşam olduğunda ise kente geri dönermiş Kentin dışı derin hendeklerle ve yüksek duvarlarla çevriliymiş Kentin kapısındaki asma köprüden başka içeri girebilecek hiçbir yer yokmuş
Insanlar bu güzel kentte huzur içinde yaşarmış Akşamları her ev kahkahayla dolarmış, ağıtlar şarkı diye söylenirmiş Halk mutluymuş, günler böyle kazanç geçermiş
Anavarza Kralı ’nın, gökyüzünde parıldayan ay'a Sen doğma, ben doğayımdiyen dünya güzeli bir kızı varmış Bu kız zeki mı akıllı, hoş mi güzelmiş Gel gör oysa, günlerden birgün, bu kız yüzünden kentin huzuru kaçmış, kralın o gülümseyen yüzü kızarmış, kaşları çatılmış
Bir gün Sis Kralı'nın elçisi, Anavarza Kralı'na gelmiş ve Yüce Sis Kralı namına, yüce Anavarza Kral'ına saygılarımı sunarımdemiş Kral, Söyle bakalım, ne diler kralın bizden?deyince de elçi:
Kralım kızınızı oğluna ister, demiş
Yaa, böylece mi?
Evet ulu kralım
Ya istediğini kabul etmezsem?
Ulu kralım bunu da düşünmüştür Kızınızı oğluna vermezseniz, krallığınıza savaş açacağını bildirmekle de görevli bulunuyorum
Savaş diler demek?
Hayır Ama
Sis Kralına söyle, bu işi düşünmemiz gerekir
Sis Kralı'nın elçisi böyle diyerek gitmiş gitmesine de, dert geldi mi, üst üste gelirmiş Sis Kralı ’nın elçisi gidince, bu defada Misis Kralı ’nın elçisi kapıya dayanmış O da kızını Misis Kralı ’nın oğluna istemeye gelmiş O da benzer özlem ve tehditlerde bulunmuş
Anavarza Kralı, fazla halimselim, iyi yürekli bir insanmış Ne yapacağına karar verememiş ve kara düşüncelere dalmışBakmış ancak, şart çok çetin, gittikçe de karışık bir hal alıyor Kızını bu krallardın hangisinin oğluna verse, diğeri yine kendi halkına savaş açacak Şayet de ülkesi elden gidecek Hiçbirine vermezse, bu kez da iki ülke halkı ile savaşmak zorunda kalınacak diye düşünüp durmuş
Kız babasının haline fazla üzülmüş Kara düşüncelere dalan babasına, Olur mu ey benim Kral babam, ben senin kızın değil miyim? Bana derdini neden açmazsın? diye kahırlanmış Kral, Kızım, güvercin topuklu yavrum, demiş Fazla haklısın Bilmem ancak ne etsem Sis Kralı elçi göndermiş, oğluna seni ister Misis Kralı da elçi göndermiş O da oğluna seni ister Vermezsem savaş açılacak, hangisine bitmiş desem, gerçi olacağı bu Ne yapmalı, bilemedim!demiş
Kızı gülmüş ve Ondan basit ne var, babacığım!, demiş Iblis bile çözemez bu düğümü kızımdemiş kral Kızı da Kral babam, bundan basit bir şey yok! Dersen oysa onlara, 'ben kızım veririm, veririm ama, bir şartım var Anavarza ’nın suyu eksik Buraya bol suyu önce kim getirirse, onun oğluna kızımı veririm' Onlara o kadar söyleyin siz Gerisine karışmayın
Bak işte bunu hiç düşünmemiştim O zaman savaşsız çözeriz bu işidemiş kral Kesinlikle babacığım Halkımız rahat, refah içinde yaşıyor Onların benim yüzümden acılara katlanmalarını, ölmelerini istemem hiç, demiş kızı
Böylece aradan günler geçmiş Her iki kralın elçileri, Anavarza Kralı ’nın kararını öğrenmek üzere Anavarza ’ya gelmişler Kral onlara kızının önerdiği çözümü söylemiş: Anavarza ’ya bol suyu birincil getireninin oğluna kızımı vereceğim Kararımı krallarınıza böyle iletiniz
Elçiler bu kararı hemencecik kendi krallarına iletmişler Bunun üzerine, Sis Kralı yukarıdan, Misis Kralı da aşağıdan başlamış su yolunu yapmaya Sis Kralı su yolunu yontma taşlardan, çok hoş, sağlam biçimde yaptırmaya uğraşırmış Bu yüzden işi gecikirmiş
ŞAHMERAN EFSANESİ
Adana ’da ırk arasında Misis yılanla, Ceyhan yelle, Adana selle gidecektirdiye bir rivayet vardır AdanaCeyhan arasındaki Yılankale ’nin adı da Şahmaran Efsanesine karışmıştır
Bir söylenti şöyledir: Yılankale ’de fazla yılan yaşarmış Yılanlar sütle beslenirmiş Günün birinde sütsüz kalacaklar ve kaleden çıkıp Misis ’e inerek orada yaşayanları sokarak, öldüreceklermiş
Diğer bir söylenti de şöyledir: Çevrede yaşamış beylerden biri çaresiz bir derde tutulmuş ve yapılan ilaçlar hiç üstünlük etmez olmuş Bir doktor, beyi iyi edecekolan şeyin yılanların padişahıŞahmaran ’ın gözleri olduğunu söylemiş Fakat kimse Şahmaran ’ı bulamamış
Yılanların padişahı Şahmaran, bir zaman insanoğullarından birine büyük bir iyilikte bulunarak, onu yılanların sokup öldürmesinden kurtarmış Şahmaran ’ın saklandığı yeri haberdar olan de yalnızca o kimseymiş Bu insanoğlu, beyin vereceği ödülü kazanmak için Şahmaran ’ı yakalamaya karar vermiş giderken Şahmaran çok hoş bir kıza aşık olmuş Bu kızı daha iyi görebilmek için kızın gittiği hamamın tepesine çıkmış ve oradan kayıp hamamın ortasına düşmüş İşte onu peşine düşüp takip eden ve onu bilen ademoğlu Şahmaran ’ı bu hamamda öldürüp, gözlerini götürmüş Efsane bu ya; Şahmaran'ın gözleri yiyen bey de iyi olmuş
LOKMAN HEKIM EFSANESİ
Lokman Hekim tüm doktorların üstadıdır Söylentilere göre, bütün otların, çiçeklerin dilinden anlayan Lokman Doktor bu bitkilerden türlü ilaçlar yaparmış Her çiçek, her ot dile kazanç, Lokman ’a hangi hastalığı iyi edeceğini söylermiş
Bütün dünyayı dolaşan Lokman Hekim, Çukurova ’nın bereketli topraklarında her şeyin yetiştiğini görünce, Misis şehrine resmileşmiş Her derde çare olan Lokman Doktor, çevresindeki hastaları iyi etmiş Hastalıksız sapa sağlam yaşamaya başlayan halk müziği Lokman ’a gelerek ölümsüzlüğe de bir çare bulmasını istemişler
Lokman Hekim de ölümsüzlüğe tedavi olacak bitkiyi bulmak için Çukurova ’yı an be an dolaşmaya başlamış
Bir çınarın aşağı uyurken bir ses duymuş “Lokman, bunca zamandır aramantaraman bitsin, ben ölümün ilacıyım artık insanlara da, hayvanlara da vefat değildemiş Kendisine seslenen otun yanı başına koşan Lokman Hekim, ilacın nasıl yapılacağını da öğrenmiş, bir deftere yazmış Otu da kopararak, Misis'e içten yola koyulmuş
Misis ’e varırken, Ceyhan nehri üzerindeki Misis Köprüsü'nde duraksamış Defteri de elindeymiş Defterine yazdıklarına bakarak ilacı yapmaya koyulmuş Tam yapıp bitireceği sırada, aniden esen rüzgar defteri de, otu da uçurarak suya düşürmüş Efsane bu ya; Lokman Doktor de bu yüzden ölüme tedavi olacak ilacı bir daha bulamamış Otlar da o tarihten sonradan kendisine yüz çevirmişler bir daha onunla hiç konuşmamışlar *