nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
ABDULLAH BİN ZÜBEYR (Medînede muhâcirlerden birincil doğan sahâbî)
Abdullah bin Zübeyr, Medîne'de muhâcirlerden ilk dünyaya gelen çocuktur Hicretten yirmi ay daha sonra 622' de Medîne yakınındaki Kubâ'da dünyaya gelince, Muhâcirler fazla sevinip rahatladılar Çünkü Yahûdîler, 'Biz muhâcirlere büyü yaptık, çocukları olmayacak' diyorlardı Bu mübârek zâtın doğumu, Yahûdîlerin yalanlarının ortaya çıkmasına sebep oldu Resûlullah efendimiz ona duâ edip, ismini 'Abdullah', künyesini de 'Ebû Bekir' koydu Öteki künyesi 'Ebû Hubeyb' idi İsmini Resûlulla koydu
Hişâm bin Urve şöyle anlatmıştır: 'Abdullah bin Zübeyr dünyaya gelince, annesi daha onu hiç emzirmeden, doğruca Resûlullah efendimize götürdü Peygamber efendimiz çocuğu kucağına alıp ismini koydu ve duâ etti 'Yedi yaşında iken babası kadar Peygamberimize getirildiğinde, Ona bî'at etme şerefine kavuştu Böylece sahâbeden olma şerefine nâil oldu
Hz Ebû Bekir devrinden daha sonra yavaşça çocukluk hayâtından çıkarak, Hz Ömer vaktinde kendini göstermeye başladı 636 senesinde oniki yaşlarında iken, babası ile Yermük savaşına gitti Yine dört sene daha sonra, babası ile birlikte Amr bin Âsıın kumandanlığında Mısır'ın fethine katıldı Abdullah bin Zübeyr, gündüzleri oruç miktar, gecelerini de namaz kılarak geçirirdi Çok namaz kılması sebebiyle, kendisine Mescid güvercini denmiştir Birkaç gün bir şey yemediği olurdu Çok cesûr, adaleli ve kahraman idi Abdullah bin Zübeyr, hicretin 30 senesinde Saıîd bin Âs kumandasındaki ordu ile Horasan seferinde bulundu Aynı yıl Hz Osman tarafından Kurıânı kerîmin nüshasının çoğaltılması için toplanan ilmî hey'ete daıvet edildi Hz Osman şehîd edilmeden önce, bütün gücüyle fitnecilerle mücâdele etti Cemel vakıasında babası ile beraber bulundu Hz Ebû Bekire benzerdi Abdullah bin Zübeyr, şecâat ve cesâretiyle birlikte fazla ibâdet ederdi Namazda böylece huzura dalardı ki, ta'rîfi muhtemel değildir Babası onun hakkında; 'İnsanların Ebû Bekri Sıddîk'a en çok benzeyeni' buyurmuştur
Eshâbı kirâmın fıkıh, tefsîr ve hadîs âlimlerinden biri olan Abdullah bin Zübeyr hazretleri, Resûlullah efendimizden bizzat işiterek hadîsi şerîf rivâyet ettiği gibi, babasından, Hz Ebû Bekir, Hz Ömer ve Hz Osmanıdan, teyzesi Hz Âişe'den, Hz Ali gibi Eshâbı kirâmın ileri gelenlerinden de hadîsi şerîf rivâyet etmiştir Onun bildirdiği otuzüç hadîsi şerîfin tamamı Ahmed bin Hanbel'in Müsned adlı kitabında yer almıştır
İslâmiyette başlangıçta dairesel gümüş parayı Mekkei mükerremede bastıran odur Bir gün hak yoldan ayrılan hâricîlerden bir grup, Abdullah bin Zübeyr hazretlerinin huzûruna artan bir şekilde dediler oysa: Senin görüşünü öğrenmek için geldik Eğer dürüst, yaınî bizim gibi düşünüyorsan, seninle birlikte oluruz Yoksa, seni bu iıtikâdını bırakmaya da'vet ederiz Sonradan da şöyle sordular: Şeyhayn, ya'nî Hz Ebû Bekir ve Hz Ömer hakkında ne dersin? Yalnızca hayır söylerim Abdullah bin Zübeyr hazretleri, onların sorularına şöyle yanıt verdi: Onlar hakkında sâdece hayır söylerim Hâricîler bunun üstüne, Peki Osman hakkında ne diyorsun? diye sordular Sonra da Hz Osmanıın şânına lâyık olmayan ithâmlarda bulundular daha sonra; babası Zübeyr ve Talha hakkında da ileri geri konuştular Onların bu konuşmaları üstüne, Abdullah bin Zübeyr hazretleri dedi ama: Sizin o büyükler hakkında böyle konuşmanız, aslâ dürüst değildir Çünkü Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâm ile kardeşi Hârûn aleyhisselâmı, en azılı kâfirlerden olup ilâhlık dâvâsında bulunan Fir'avn'a gönderirken, gâyet yumuşak konuşmalarını emretti Bu husûs Kurıânı kerîmde şöyle bildirilmektedir: (İkiniz (Mûsâ ve Hârûn aleyhimesselâm) Fir'avn'a gidin! Çünkü o, ilâhlık iddiâsında bulunmakla hakîkaten o kadar azgınlık etti Ona yumuşak muâmelede bulunun! Yumuşak söz söyleyin! Olur fakat, nasîhat dinler, yahut Allahü teâlânın azâbından korkar) Tâhâ: 43, 44
Resûlullah efendimiz de bir hadîsi şerîflerinde şöyle buyurmaktadır: (Ölmüş kimselere sövmek veya azarlamak sûretiyle dirilere ızdırap etmeyiniz!) Günâh olarak kâfi idi Bunun için Resûlullah efendimiz, İkrime bin Ebî Cehil'e ızdırap vermemek, onu üzmemek için babası Ebû Cehil'e sövmeyi, la'net etmeyi yasaklamıştır Hâlbuki, Ebû Cehil, Allahü teâlânın ve Resûlünün düşmanı idi Hicretten önce, Resûlullah efendimize buğz ve düşmanlık etmiş, hicretten daha sonra da savaşta bulunmuştu Tümü bir tarafa, azılı bir müşrik olması günâh olarak ona kâfi idi Kâfir olduğu hâlde, laınetlenmesine müsade verilmemesi; babama, arkadaşı Hz Talha'ya ve diğer Eshâba söylediğiniz sözlerden vazgeçmeniz için tatmin edici bir sebeptir Bu ma'kûl sözlere verecek cevap bulamayan Hâricîler yanından ayrıldılar Hâricîler, ertesi gün tekrar geldiler Abdullah bin Zübeyr gelip, yüksekçe bir yere oturdu Allahü teâlâya hamd ve Resûlüne salât ve selâm getirdi Sonradan Hz Ebû Bekir ve Hz Ömer'den fazla hoş bahsetti Hz Osman'ın hilâfetiyle ilgili olarak da şunları söyledi: Hz Osman bin Affân'ın durumunu bugün benden daha iyi haberdar olan hiç kimse yoktur Hakem bin Âsıı Resûlullah efendimizin mübârek izinleri ile Medînei münevvereye kabûl etmiştir Yaptığı işlerde faydalar var idi Hz Osman yazmadı sonra Abdullah bin Zübeyr, Mısırlıların ele geçirip getirdiği, içinde bir takım kimselerin öldürülmesi emredilen mektubu, onun yazmadığını belirtip şöyle dedi: Bunu Hz Osman yazmadı Dilerseniz, onun yazdığına dâir delîlinizi getiriniz, delîliniz yoksa ben size onun yazmadığına yemîn edeyim Allahü teâlâ yemînin kabûl edilmesini emrediyor Hele Resûlullahın dâmâdı, imâmetteki vekîli, onun nedeniyle ağaç aşağıda Bîıatı Rıdvânıın yapıldığı Hz Osmanıın yazmadığına dâir yemîni, muhakkak kabûl etmek lâzımdır Ancak adalet olan bir şeye yemîn edilir Resûlullah efendimiz buyuruyor ancak: (Kim Allahü teâlâya yemîn ederse, tasdîk edilsin! Yemîn edilen kimse de râzı olsun) Hz Osman, Hz Ebû Bekir ve Hz Ömer gibi müıminlerin emîridir Ben onu sevenin dostu, ona düşman olanın düşmanıyım Babam ve arkadaşı Hz Talha, Resûlullah efendimizin iki sahâbîsidir
Hz Talha'nın Uhud muhârebesinde parmağı kesilince, Resûlullah efendimiz; (Parmağı Talha'dan önce Cennet'e girdi) ve, (Talha, Cennet'e girmesine vesîle olacak bir meslek yaptı) buyurdu Hz Ebû Bekir, Uhud harbinden bahsedilince, 'Uhud harbinin tümü veya birçok Talha'ya âittir' buyurdu Allahü teâlâ râzı olduBabam Zübeyr bin Avvâmıa gelince, O Resûlullah efendimizin havârîsidir Resûlullah efendimiz onu bu sıfatla zikretmişler, Talha ile beraber Cennetlik olduğunu bildirmişlerdir Nitekim Allahü teâlâ Kurıânı kerîmde meâlen şöyle buyurdu: (Sana, ağaç aşağı ellerini uzatarak söz verenlerden Allahü teâlâ râzı oldu Hepsini sevdi) Feth: 18
Ayrıca, onların, Allahü teâlânın ve Resûlünün gadabına uğradıklarına dâir bir haber bize ulaşmadı Onların hak olarak yaptıklarına gelince, onlar zâten buna lâyıktırlar Şâyet onlarda bir zelle sürçme meydana gelmişse, o sürçmeyi, onların Resûlullaha yaptıkları hizmetlerin hürmetine gidermek, Allahü teâlânın affındandır Hâricîler bu sözler karşı da verecek cevap bulamadılar ve dönüp gittiler
*
Abdullah bin Zübeyr, Medîne'de muhâcirlerden ilk dünyaya gelen çocuktur Hicretten yirmi ay daha sonra 622' de Medîne yakınındaki Kubâ'da dünyaya gelince, Muhâcirler fazla sevinip rahatladılar Çünkü Yahûdîler, 'Biz muhâcirlere büyü yaptık, çocukları olmayacak' diyorlardı Bu mübârek zâtın doğumu, Yahûdîlerin yalanlarının ortaya çıkmasına sebep oldu Resûlullah efendimiz ona duâ edip, ismini 'Abdullah', künyesini de 'Ebû Bekir' koydu Öteki künyesi 'Ebû Hubeyb' idi İsmini Resûlulla koydu
Hişâm bin Urve şöyle anlatmıştır: 'Abdullah bin Zübeyr dünyaya gelince, annesi daha onu hiç emzirmeden, doğruca Resûlullah efendimize götürdü Peygamber efendimiz çocuğu kucağına alıp ismini koydu ve duâ etti 'Yedi yaşında iken babası kadar Peygamberimize getirildiğinde, Ona bî'at etme şerefine kavuştu Böylece sahâbeden olma şerefine nâil oldu
Hz Ebû Bekir devrinden daha sonra yavaşça çocukluk hayâtından çıkarak, Hz Ömer vaktinde kendini göstermeye başladı 636 senesinde oniki yaşlarında iken, babası ile Yermük savaşına gitti Yine dört sene daha sonra, babası ile birlikte Amr bin Âsıın kumandanlığında Mısır'ın fethine katıldı Abdullah bin Zübeyr, gündüzleri oruç miktar, gecelerini de namaz kılarak geçirirdi Çok namaz kılması sebebiyle, kendisine Mescid güvercini denmiştir Birkaç gün bir şey yemediği olurdu Çok cesûr, adaleli ve kahraman idi Abdullah bin Zübeyr, hicretin 30 senesinde Saıîd bin Âs kumandasındaki ordu ile Horasan seferinde bulundu Aynı yıl Hz Osman tarafından Kurıânı kerîmin nüshasının çoğaltılması için toplanan ilmî hey'ete daıvet edildi Hz Osman şehîd edilmeden önce, bütün gücüyle fitnecilerle mücâdele etti Cemel vakıasında babası ile beraber bulundu Hz Ebû Bekire benzerdi Abdullah bin Zübeyr, şecâat ve cesâretiyle birlikte fazla ibâdet ederdi Namazda böylece huzura dalardı ki, ta'rîfi muhtemel değildir Babası onun hakkında; 'İnsanların Ebû Bekri Sıddîk'a en çok benzeyeni' buyurmuştur
Eshâbı kirâmın fıkıh, tefsîr ve hadîs âlimlerinden biri olan Abdullah bin Zübeyr hazretleri, Resûlullah efendimizden bizzat işiterek hadîsi şerîf rivâyet ettiği gibi, babasından, Hz Ebû Bekir, Hz Ömer ve Hz Osmanıdan, teyzesi Hz Âişe'den, Hz Ali gibi Eshâbı kirâmın ileri gelenlerinden de hadîsi şerîf rivâyet etmiştir Onun bildirdiği otuzüç hadîsi şerîfin tamamı Ahmed bin Hanbel'in Müsned adlı kitabında yer almıştır
İslâmiyette başlangıçta dairesel gümüş parayı Mekkei mükerremede bastıran odur Bir gün hak yoldan ayrılan hâricîlerden bir grup, Abdullah bin Zübeyr hazretlerinin huzûruna artan bir şekilde dediler oysa: Senin görüşünü öğrenmek için geldik Eğer dürüst, yaınî bizim gibi düşünüyorsan, seninle birlikte oluruz Yoksa, seni bu iıtikâdını bırakmaya da'vet ederiz Sonradan da şöyle sordular: Şeyhayn, ya'nî Hz Ebû Bekir ve Hz Ömer hakkında ne dersin? Yalnızca hayır söylerim Abdullah bin Zübeyr hazretleri, onların sorularına şöyle yanıt verdi: Onlar hakkında sâdece hayır söylerim Hâricîler bunun üstüne, Peki Osman hakkında ne diyorsun? diye sordular Sonra da Hz Osmanıın şânına lâyık olmayan ithâmlarda bulundular daha sonra; babası Zübeyr ve Talha hakkında da ileri geri konuştular Onların bu konuşmaları üstüne, Abdullah bin Zübeyr hazretleri dedi ama: Sizin o büyükler hakkında böyle konuşmanız, aslâ dürüst değildir Çünkü Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâm ile kardeşi Hârûn aleyhisselâmı, en azılı kâfirlerden olup ilâhlık dâvâsında bulunan Fir'avn'a gönderirken, gâyet yumuşak konuşmalarını emretti Bu husûs Kurıânı kerîmde şöyle bildirilmektedir: (İkiniz (Mûsâ ve Hârûn aleyhimesselâm) Fir'avn'a gidin! Çünkü o, ilâhlık iddiâsında bulunmakla hakîkaten o kadar azgınlık etti Ona yumuşak muâmelede bulunun! Yumuşak söz söyleyin! Olur fakat, nasîhat dinler, yahut Allahü teâlânın azâbından korkar) Tâhâ: 43, 44
Resûlullah efendimiz de bir hadîsi şerîflerinde şöyle buyurmaktadır: (Ölmüş kimselere sövmek veya azarlamak sûretiyle dirilere ızdırap etmeyiniz!) Günâh olarak kâfi idi Bunun için Resûlullah efendimiz, İkrime bin Ebî Cehil'e ızdırap vermemek, onu üzmemek için babası Ebû Cehil'e sövmeyi, la'net etmeyi yasaklamıştır Hâlbuki, Ebû Cehil, Allahü teâlânın ve Resûlünün düşmanı idi Hicretten önce, Resûlullah efendimize buğz ve düşmanlık etmiş, hicretten daha sonra da savaşta bulunmuştu Tümü bir tarafa, azılı bir müşrik olması günâh olarak ona kâfi idi Kâfir olduğu hâlde, laınetlenmesine müsade verilmemesi; babama, arkadaşı Hz Talha'ya ve diğer Eshâba söylediğiniz sözlerden vazgeçmeniz için tatmin edici bir sebeptir Bu ma'kûl sözlere verecek cevap bulamayan Hâricîler yanından ayrıldılar Hâricîler, ertesi gün tekrar geldiler Abdullah bin Zübeyr gelip, yüksekçe bir yere oturdu Allahü teâlâya hamd ve Resûlüne salât ve selâm getirdi Sonradan Hz Ebû Bekir ve Hz Ömer'den fazla hoş bahsetti Hz Osman'ın hilâfetiyle ilgili olarak da şunları söyledi: Hz Osman bin Affân'ın durumunu bugün benden daha iyi haberdar olan hiç kimse yoktur Hakem bin Âsıı Resûlullah efendimizin mübârek izinleri ile Medînei münevvereye kabûl etmiştir Yaptığı işlerde faydalar var idi Hz Osman yazmadı sonra Abdullah bin Zübeyr, Mısırlıların ele geçirip getirdiği, içinde bir takım kimselerin öldürülmesi emredilen mektubu, onun yazmadığını belirtip şöyle dedi: Bunu Hz Osman yazmadı Dilerseniz, onun yazdığına dâir delîlinizi getiriniz, delîliniz yoksa ben size onun yazmadığına yemîn edeyim Allahü teâlâ yemînin kabûl edilmesini emrediyor Hele Resûlullahın dâmâdı, imâmetteki vekîli, onun nedeniyle ağaç aşağıda Bîıatı Rıdvânıın yapıldığı Hz Osmanıın yazmadığına dâir yemîni, muhakkak kabûl etmek lâzımdır Ancak adalet olan bir şeye yemîn edilir Resûlullah efendimiz buyuruyor ancak: (Kim Allahü teâlâya yemîn ederse, tasdîk edilsin! Yemîn edilen kimse de râzı olsun) Hz Osman, Hz Ebû Bekir ve Hz Ömer gibi müıminlerin emîridir Ben onu sevenin dostu, ona düşman olanın düşmanıyım Babam ve arkadaşı Hz Talha, Resûlullah efendimizin iki sahâbîsidir
Hz Talha'nın Uhud muhârebesinde parmağı kesilince, Resûlullah efendimiz; (Parmağı Talha'dan önce Cennet'e girdi) ve, (Talha, Cennet'e girmesine vesîle olacak bir meslek yaptı) buyurdu Hz Ebû Bekir, Uhud harbinden bahsedilince, 'Uhud harbinin tümü veya birçok Talha'ya âittir' buyurdu Allahü teâlâ râzı olduBabam Zübeyr bin Avvâmıa gelince, O Resûlullah efendimizin havârîsidir Resûlullah efendimiz onu bu sıfatla zikretmişler, Talha ile beraber Cennetlik olduğunu bildirmişlerdir Nitekim Allahü teâlâ Kurıânı kerîmde meâlen şöyle buyurdu: (Sana, ağaç aşağı ellerini uzatarak söz verenlerden Allahü teâlâ râzı oldu Hepsini sevdi) Feth: 18
Ayrıca, onların, Allahü teâlânın ve Resûlünün gadabına uğradıklarına dâir bir haber bize ulaşmadı Onların hak olarak yaptıklarına gelince, onlar zâten buna lâyıktırlar Şâyet onlarda bir zelle sürçme meydana gelmişse, o sürçmeyi, onların Resûlullaha yaptıkları hizmetlerin hürmetine gidermek, Allahü teâlânın affındandır Hâricîler bu sözler karşı da verecek cevap bulamadılar ve dönüp gittiler
*