nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
ABDULLAH BİN HÂZIR
Evliyânın büyüklerinden ve hadîs âlimi İsmi, Abdullah bin Hâzır bin Sabbah'dır Evliyâullahdan Yûsuf bin Hüseyin'in dayısı ve Zünnûni Mısrî'nin arkadaşıdır İran'ın Rey şehrinde doğmuş ve orada vefât etmiştir Doğum ve vefât târihleri kesin değildir Hicrî dördüncü asırda vefât etmiştir Tasavvufta büyük derecelere kavuşmuş, öyle fazla velî yetiştirmiştir
Abdullah bin Hâzır hadîs ilminde büyük âlim olup, Muhammed bin Abdullah elEnsârî, Şâz bin Feyyâz, Kabisa bin Utbe elKûfî, İbrâhim bin Mûsâ, ElFerrâ', ErRâzî öncelikle edinmek üzere öyle çok âlimden hadîs öğrenmiştir
Abdullah bin Muhammed bin Nâciye, Muhammed bin Yûsuf bin Bişr elHirevî, Ebû Bekr benzeyenŞâfiî ve diğer âlimler de Abdullah bin Hâzır'dan hadîsi şerîf rivâyet etmişlerdir
Yûsuf bin Hüseyin şöyle anlatır: Mısır'a Zünnûni Mısrî'nin yanına gittikten sonra, Rey şehrine dönüyordum Bağdâd'a vardım Dayım Abdullah bin Hâzır orada idi Hacca gidecekmiş, yanında gittim:
Nereden geldin? diye sordu:
Mısır'dan gelip, Rey'e gidiyorum Bir nasîhat etmenizi isterim, dedim
Buyurdu ancak:
Kabûl etmezsin!
Ederim dedim
O tekrar,
Kabûl etmezsin! buyurdu Ben yeniden;
Şayet kabûl ederim, dedim
Yeniden;
Biliyorum kabûl etmezsin! buyurdu
İhtimâl oysa kabûl ederim, dedim
Buyurdu fakat:
Gece olduğunda git Zünnûni Mısrî'den ne yazmış isen, hepsini Dicleye bırak
Bir düşüneyim, dedim
O gece akıl bastı ve hiç uyuyamadım Gönlüm bir türlü râzı olmadı Ertesi gün gidip;
Gönlüm bu işe râzı olmadı, dedim
Zâten ben sana kabûl etmiyeceğini söylemiştim, buyurdu
Bir şey daha söyler misiniz? dediğimde;
Onu da kabûl etmezsin, buyurdular
Kabûl ederim, diye ısrar ettim Bu sefer;
Rey şehrine gittiğinde, ben Zünnûni Mısrî'yi gördüm deme, buyurdular
Bu sözü uzun müddet düşündüm Evvelki sözlerinden daha güç geldi Tekrar ona gittim Dedim ama:
Bu dediğiniz meslek zordur
Buyurdu ama:
Sana, senin için gâyet gerekli olan bir şey söyleyeceğim
Buyurun söyleyin, dedim
Derhal evine gittiğin zaman, insanları kendine dâvet etme Allahü teâlâya dâvet ederken böylece yaşa oysa, Allahü teâlâdan bir lahza gâfil olup, O'nu unutmayasın, buyurdu (Abdullah bin Hâzır'ın bu sözleri yanlış anlaşılıp, Zünnûni Mısrî'yi beğenmiyor sanmamalıdır Onun maksadı: Zünnûni Mısrî tevhîd deryâsına kendini kaptırmış, garîb hâlleri ve halkın anlayamıyacağı tasavvufî sözleri olan bir velî olduğundan, halkın, bu Allah dostuna düşman olmamaları içindir)
Abdullah bin Hâzır'ın bu sözünü, Şeyhülislâm Abdullahı Ensârî şu sözle izâh etti:
Allahü teâlâ Mûsâ aleyhisselâma; Ey Mûsâ! Dilin daima beni zikretsin Bulunduğun bitmiş benimle olbuyurdu
Bu iki büyük velî bu söz ve îzâhlarıyla, her lahza Allahü teâlâyı hatırlayıp, O'nu bir lahza unutmamağı nasihat buyurmuşlardır Bu da dostluğa ve kulluğa yakışan şeydir
Kendisine insanın îmânının nasıl kâmil olacağı sorulduğunda Ahmed bin Hanbel tarîkıyla rivâyet ettiği şu hadîsi şerîfle, cevab verdi: Sizden biriniz kendi nefsi için sevdiğini mümin kardeşi için de sevmedikçe, îmânı kâmil olmaz
Kadınların kocalarına karşı nasıl davranmaları sorulduğunda; erkeğin kadını üstünde olan haklarını uzun uzun anlattıktan daha sonra Şâz bin Feyyâz, Amr bin İbrâhim, Katâde, Sa'îd bin Müseyyib, Abdullah bin Amr'dan rivâyet ettiği şu hadîsi şerîfi okudular Peygamber efendimiz buyurdular ancak: Allahü teâlâ, kocasına teşekkür etmeyen (ona nankörlük eden) ve onunla yetinmeyen, iktifâ etmeyen kadına nazar etmez*
Evliyânın büyüklerinden ve hadîs âlimi İsmi, Abdullah bin Hâzır bin Sabbah'dır Evliyâullahdan Yûsuf bin Hüseyin'in dayısı ve Zünnûni Mısrî'nin arkadaşıdır İran'ın Rey şehrinde doğmuş ve orada vefât etmiştir Doğum ve vefât târihleri kesin değildir Hicrî dördüncü asırda vefât etmiştir Tasavvufta büyük derecelere kavuşmuş, öyle fazla velî yetiştirmiştir
Abdullah bin Hâzır hadîs ilminde büyük âlim olup, Muhammed bin Abdullah elEnsârî, Şâz bin Feyyâz, Kabisa bin Utbe elKûfî, İbrâhim bin Mûsâ, ElFerrâ', ErRâzî öncelikle edinmek üzere öyle çok âlimden hadîs öğrenmiştir
Abdullah bin Muhammed bin Nâciye, Muhammed bin Yûsuf bin Bişr elHirevî, Ebû Bekr benzeyenŞâfiî ve diğer âlimler de Abdullah bin Hâzır'dan hadîsi şerîf rivâyet etmişlerdir
Yûsuf bin Hüseyin şöyle anlatır: Mısır'a Zünnûni Mısrî'nin yanına gittikten sonra, Rey şehrine dönüyordum Bağdâd'a vardım Dayım Abdullah bin Hâzır orada idi Hacca gidecekmiş, yanında gittim:
Nereden geldin? diye sordu:
Mısır'dan gelip, Rey'e gidiyorum Bir nasîhat etmenizi isterim, dedim
Buyurdu ancak:
Kabûl etmezsin!
Ederim dedim
O tekrar,
Kabûl etmezsin! buyurdu Ben yeniden;
Şayet kabûl ederim, dedim
Yeniden;
Biliyorum kabûl etmezsin! buyurdu
İhtimâl oysa kabûl ederim, dedim
Buyurdu fakat:
Gece olduğunda git Zünnûni Mısrî'den ne yazmış isen, hepsini Dicleye bırak
Bir düşüneyim, dedim
O gece akıl bastı ve hiç uyuyamadım Gönlüm bir türlü râzı olmadı Ertesi gün gidip;
Gönlüm bu işe râzı olmadı, dedim
Zâten ben sana kabûl etmiyeceğini söylemiştim, buyurdu
Bir şey daha söyler misiniz? dediğimde;
Onu da kabûl etmezsin, buyurdular
Kabûl ederim, diye ısrar ettim Bu sefer;
Rey şehrine gittiğinde, ben Zünnûni Mısrî'yi gördüm deme, buyurdular
Bu sözü uzun müddet düşündüm Evvelki sözlerinden daha güç geldi Tekrar ona gittim Dedim ama:
Bu dediğiniz meslek zordur
Buyurdu ama:
Sana, senin için gâyet gerekli olan bir şey söyleyeceğim
Buyurun söyleyin, dedim
Derhal evine gittiğin zaman, insanları kendine dâvet etme Allahü teâlâya dâvet ederken böylece yaşa oysa, Allahü teâlâdan bir lahza gâfil olup, O'nu unutmayasın, buyurdu (Abdullah bin Hâzır'ın bu sözleri yanlış anlaşılıp, Zünnûni Mısrî'yi beğenmiyor sanmamalıdır Onun maksadı: Zünnûni Mısrî tevhîd deryâsına kendini kaptırmış, garîb hâlleri ve halkın anlayamıyacağı tasavvufî sözleri olan bir velî olduğundan, halkın, bu Allah dostuna düşman olmamaları içindir)
Abdullah bin Hâzır'ın bu sözünü, Şeyhülislâm Abdullahı Ensârî şu sözle izâh etti:
Allahü teâlâ Mûsâ aleyhisselâma; Ey Mûsâ! Dilin daima beni zikretsin Bulunduğun bitmiş benimle olbuyurdu
Bu iki büyük velî bu söz ve îzâhlarıyla, her lahza Allahü teâlâyı hatırlayıp, O'nu bir lahza unutmamağı nasihat buyurmuşlardır Bu da dostluğa ve kulluğa yakışan şeydir
Kendisine insanın îmânının nasıl kâmil olacağı sorulduğunda Ahmed bin Hanbel tarîkıyla rivâyet ettiği şu hadîsi şerîfle, cevab verdi: Sizden biriniz kendi nefsi için sevdiğini mümin kardeşi için de sevmedikçe, îmânı kâmil olmaz
Kadınların kocalarına karşı nasıl davranmaları sorulduğunda; erkeğin kadını üstünde olan haklarını uzun uzun anlattıktan daha sonra Şâz bin Feyyâz, Amr bin İbrâhim, Katâde, Sa'îd bin Müseyyib, Abdullah bin Amr'dan rivâyet ettiği şu hadîsi şerîfi okudular Peygamber efendimiz buyurdular ancak: Allahü teâlâ, kocasına teşekkür etmeyen (ona nankörlük eden) ve onunla yetinmeyen, iktifâ etmeyen kadına nazar etmez*