Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Abdullah Bİn EbÛ Bekr El-ayderÛs

Abdullah Bİn EbÛ Bekr El-ayderÛs
0
107

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,755
Etkileşim
88
Puan
48
F-D Coin
0
Abdullah Bİn EbÛ Bekr ElayderÛs ABDULLAH BİN EBÛ BEKR ELAYDERÛS Evliyânın büyüklerinden İsmi, Abdullah bin Ebû Bekr bin Abdürrahmân esSekâfî elAyderûs, künyesi Ebû Muhammed'dir 1408 (H811) senesinde doğdu Babası, Abdullah Ayderûs doğmadan önce Allahü teâlâya kendisine sâlih bir evlat vermesi için yalvarırdı Evine sohbet için birçok velî gelirdi Bir defâsında onlardan duâ istedi Onlar duâ edince, o sırada gâibden bir ses duyuldu Bu ses; Duâ kabûl oldu İsteğiniz olacakdiye yankılanıyordu Doğmadan önce dedesi; Doğacak bu çocuk büyük bir velî, doğu ve batının kutbu olacakbuyurdu Doğduktan daha sonra velîlerden olan dedesi ismini ve künyesini koyarak, mânevî himâyesine aldı Ufak yaşta ilim öğrenmeye başlayan Abdullah Ayderûs, dedesinin yanında Kur'ânı kerîmi ezberledi 8 yaşında iken dedesi vefât etti Vefât etmeden önce Abdullah'ın şânının yüksek olacağını söyledi Sonra yetişmesini babası üzerine aldı Babası ona fazla bedel verir ve; Bu oğlum Abdullah'da Peygamber efendimizin kokularından bir koku duyuyorumderdi Fakat 10 yaşına basınca babası da vefât etti Bunun üstüne yetiştirilmesini amcası Şeyh Ömer Muhdâr üzerine aldı ve onu kızı ile evlendirdi Amcası Ömer Muhdâr, bununla beraber onu tasavvuf yolunda yetiştirdi Amcasından birçok ilim ve ismi a'zamı öğrendi Keza Sa'd bin Abdullah Ubeyd, Abdullah Bahrâve, İbrâhim bin Muhammed Hürmüz ve Abdullah Guşeyr'den fıkıh öğrendi, Tenbîh, Hulâsa ve Minhâc kitaplarını okudu Keza Muhammed bin Hasan ve amcaları Ahmed, Muhammed ve Hasan'dan tasavvuf ilmini öğrendi Sayılamayacak kadar âlime talebelik etti ve ilim öğrendi Abdullah Ayderûs daima nefsine tepki gösterdi Yedi yıl orucunu yedi hurma tanesi ile açtı ve başka bir şey yemedi Çok özlem çekti Annesi yemek yemek yemesini ister, o da muhâlefet edemezdi Lakin nefsi pay çıkardığı için bundan vazgeçti Yirmi sene bir yatakta yatıp uyumadı Ayderûsî yirmi beş yaşında iken amcasıÖmer Muhdâr vefât etti Bunun üstüne ahali, Muhammed bin Hasan'a mürâcaat ederek Ömer Muhdâr'ın vazîfesini yapmasını istediler O da istihâre yaptıktan sonra bu işe Abdullah Ayderûsî'nin daha lâyık olduğunu söyledi Ayderûsî ise bu vazîfeyi, genç olduğunu ve amcalarının bu işe kendisinden daha lâyık olduğunu söyleyerek kabûl etmek istemedi Fakat amcalarının ısrarları üstüne, ders vermeye ve talebe okutmaya başladı Dört bir taraftan gelen talebeler kendisinden fıkıh, tefsîr, hadîs ve tasavvuf yolunu öğrendiler Sohbetlerinde devlet ileri gelenleri bulunurdu İmâmı Gazâlî'nin İhyâu Ulûmiddîn kitabını fazla okurdu Adeta ezberlemiştiBunu talebelerine de nasihat ederek; Bizim için kitap ve sünnetin dışında bir yol, bir usûl yoktur Bu yolu da musanniflerin efendisi, müctehidlerin sonuncusu, Hüccetülİslâm İmâmı Gazâlî, İhyâu Ulûmiddîn adlı eserinde açıklamşıtır Bu eser, Kitab (Kur'ânı kerîm), Sünnet (hadîsi şerîfler), tarîkat ve hakîkatin açıklamasından ibârettirbuyurdu Abdullah Ayderûsî cömerd, ikrâm sâhibi idi Tüm malını, mevkıini müslümanlara devir ederdi Herkese durumuna tarafından muâmele eder ve herkesin seviyesine inerdi Konuştuğu kimse onun en fazla kendisini sevdiğine inanırdı Abdullah elAyderûs; dünyaya düşkün olmayıp haram ve değişken şeylerden çok sakınan bir zât idi Kerâmetleri ve menkıbeleri çoktur Abdullah elAyderûs'un hanımı Âişe binti Ömer Muhdâr çok ağır hasta oldu Akrabâlarından bir hanım onun odasına girdi Âişe hanımın benzeri nefes alması durmuştu Bayan ayrıntılarıyla anlayışlı olmak için, Âişe hanımı sağa sola çevirdi Hiç ses alamadı Abdullah elAyderûs'a haber verince, hanımının yanına girdi Dedikleri gibi nefes almadan yatıyordu Hanımına duâ edip üç defâ ismi ile seslendi, üçüncü seslenişte, Allahü teâlânın izni ile hanımı yanıt verdi ve hastalıktan kurtulmuş olarak kalktı Allahü teâlâ, daha birçok hastaya, Abdullah elAyderûs hazretlerinin duâsı ile şifâ ihsân etmiştir Şöyle anlatılır: Ali bin Ömer Meşûs isimli sâlih bir zât vardı Bu zât, bir gün hanımına bedduâ etti Hanımı bir hastalığa yakalanıp bîtâb düştü Bunun üzerine pişman olan ve üzülen o zât, derhal Ebû Muhammed elAyderûs'un yanına gidip durumu anlattı Ebû Muhammed elAyderûs, o zâtı yeniden bedduâ etmekten men etti ve; Sen şu anda hanımının yanına gitdedi O zât hanımının yanında gittiğinde, onun, sapasağlam olduğunu gördü; Sen nasıl oldu da böyle iyileştin?diye sordu Hanımı; Sen gittikten bir süre sonra uyumuşum Rüyâmda Şeyh Abdullah yanıma geldi ve benim üzerime Mâşâallah okudu Sonradan da bana; Kalkdedi Uyanıp kalktım ve Allahü teâlânın izniyle yürüdümcevabını verdi Abdürrahmân Hatîb isimli bir zâtın, sağ elinde bir bere çıktı ve kısa zamanda yayıldı Eli şişti Bu şart aleyhinde fazla korktu ve ne yaptı ise çâre bulamadı Kime gitti ise, yarası daha da azdı Sonunda o zât Ebû Muhammed elAyderûs hazretlerinin yanında gelip durumunu arz etti Şeyh Ebû Muhammed, yarasına baktı Sonra eliyle şişmiş olan yaranın üzerini meshetti Bâzı ilâçlar sürdü Şifâ Allahü teâlâdanbuyurdu Orası iyileşti ve yaradan eser kalmadı Ebû Muhammed elAyderûs zamânında, bulunduğu beldenin ileri gelenlerinden bir kişinin, bir kız çocuğu vardı O birey kız çocuğunu çok severdi Bir gün kızın gözü ağrımaya başladı Sonunda kızın gözü kapandı O zât, kızını alarak, Şeyh Ebû Muhammed'in yanında getirdi Kızının sıhhate kavuşması için duâ istedi Şeyh Ebû Muhammed, şifâsı için Allahü teâlâya duâ etti Sonradan eli ile gözün üzerine meshetti Allahü teâlânın izni ile o kızın gözleri iyileşti Süleymân bin Ahmedi Bahnâk şöyle anlatır: Bir vakit küffâr beldesinde idim O sırada çok hastalandım Yanımda Şeyh Abdullah elAyderûs'un bir elbisesi vardı Onu giydim ve Abdullah Ayderûs'u vesîle ederek Allahü teâlâdan şifâ dileğinde bulundum Sonra yatıp uyudum Rüyâmda; kendimi katıra binmiş gördüm, peşimde de bir grup çocuk vardı Çocuklar; Yâ Hannân, yâ Mennân âfi Süleymân (Yâ Hannân, yâ Mennân Süleymân'a şifâ ver)!diye yalvarıyorlardı Sabah kalktığım zaman, hastalığımdan hiç eser yoktu Abdullah elAyderûs'un zamânındaki sultanın bir kız kardeşi vardı Bu hanımın pekçok mücevheri vardı Bir gün mücevherler çalındı Bu hâle sultan çok kızdı ve; Mücevherleri kim aldı ise, onu öldüreceğimdedi Abdullah elAyderûs bunu haber alınca, anında sultanın yanında gitti ve bir zaman nasîhat etti: Yâ Sultan! Sen hiç bir kimseye zarar verme Mücevherler bulunurdedi Bu laf üzerine sultan ferahladı Gece olunca, Abdullah elAyderûs yanına bir talebesini alarak, sarayda çalışan bir görevlinin evine gitti ve mücevherlerin hepsini istedi O kişi, Abdullah elAyderûs'un heybetinden korkarak mücevherleri verdi Abdullah elAyderûs oradan ayrılıp, Şeyh Ömer mescidinin yanına geldi Yandaki talebesini saraya gönderip, sultanın kız kardeşini çağırttı O gelince, ona mücevherlerinin nasıl olduğunu sordu O da, hepsini tek tek târif etti O kişiden aldığı mücevherler arasında bulunan ve târif edilen vasıflara uyan mücevherleri sultanın kız kardeşine verdi Geri kalan mücevherleri de, sâhibine götürüp teslim etti Bir gün kadının biri ufak çocuğuyla birlikte bir bahçenin önünden geçiyordu Bayan bahçedeki meyvelerden aşırmak istedi ve çocuğu bir kenara bırakıp ağaca çıktı Bir mikdâr meyve topladı Aşağı indiğinde oğlunu hareketsiz bir hâlde buldu Bunun üzerine ağlayıp feryâd etmeye başladı Oradan geçenler bu bahçenin Seyyid Abdullah hazretlerine âid olduğunu söylediler O vakit bayan pişmanlık etti Topladığı meyveleri geri verdi Çocuğunu alıp bu vesileyle çocuğunun bitmiş eski hâline geldiğini fark etti Abdullah elEyderûs hazretleri bir gün bir yerde uyudu sırası gelmişken namaz vakti girdi Bir zât onu namaz kılması için uyandırdı Namaz vaktinin girdiğini bildirdi Bunun üstüne Abdullahı Ayderûsî ona; Ben namazımı cemâatle kıldımdedi O zât kendi kendine; Hâlbuki ben buradan hiç ayrılmadım O ise cemâatle kıldığını söylüyordiye düşündü Dışarı çıkıp gördüklerine; Size namazı kim kıldırdı?diye sorunca onlar da; Şeyh Abdullahı Ayderûsîcevâbını verdiler O zât bu durumun Abdullahı Ayderûsî'nin kerâmeti olduğunu anladı Duâsı makbuldü Abdullah bin Ali Kesîri, vefât edince, oğulları Muhammed ile Bedr aralarında ihtilaf çıktı Bedr, Şuyun denen yeri işgâl etti ve burada yaşamış Ebû Bekr bin Herise isminde velî bir zâtı hapsedip dağıtılmış eziyet ve işkenceler yaptı Bunun üstüne o zâtın talebeleri Abdullahı Ayderûsî'nin huzûruna gelip hocalarına yapılan işkencenin hafifletilmesi ve hapisten kurtulması için duâ etmesini istediler Ona duâ edip, korkmaması için haber gönderdi Ebû Bekr bin Herise bundan sonra yapılan işkencelerden acı duymadı Bir müddet sonradan onu hapishâneden çıkardılar Vefâtı yaklaştığında talebelerine, sevdiklerine tavsiye ve nasîhatta bulundu Oğlu Ebû Bekr'i yerine şeyh tâyin etti Diğer çocuklarına; Artık bu diyâra dönemeyizdedi Hazırlık yaparak yolculuğa çıktı Uğradığı her köyde halka nasîhat etmek için bir müddet kalırdı Şuhr denen şehre vardığında tüm ahali onu karşılamak üzere yola çıktı Burada bir ay dek kaldı Pazartesi ve perşembe günleri vâz ve nasîhatlerde bulunurdu Sonradan ayrıldı Yolda rahatsızlandı Yanındakilere, dostlardan, vatandan bambaşka kalmak ile ilgili kasîde okumalarını emretti Terim şehrine vardığında 54 yaşında iken 1460 (H865) yılında vefât etti Zembîl kabristanına defnedildi Abdullah elAyderûs'un diğer kerâmetleri, Fethullah elKuddûs fî Menâkibi Abdullah elAyderûs adlı eserde anlatılmaktadır Abdullah elAyderûs'un yazdığı eserlerden bâzıları şunlardır: 1) ElKibrîtülAhmer, 2) Şerhü KasîdetisSa'îd, 3) Menâkıbi Sa'd bin Ali YÜZ VERMEDİN! Fakîh Îsâ bin Muhammed şöyle anlatır: Uzak bir diyârda idim Abdullah elAyderûs'u açık açık bulunduğum yerde görmeyi temenni etmiştim Mescide gittim Oraya bir dilenci ve yanında birisi gelip benden bir şey istedi Bir şey vermedim Oradan ayrılıp başka yere gittim O dilenci ve yandaki birey benim arkamdan geldi Sonra yeniden yanıma yaklaşarak benden bir şeyler istedi Tekrar yüz vermedim Bunun üstüne o dilenci ve yandaki ayrılıp gitti Bir müddet sonradan ben, Abdullah elAyderûs'un bulunduğu yere döndüm Şeyh Abdullah'ın yanında gitgide artarak; Ben sizi gittiğim yerde alenen görmeyi temenni ettim Lâkin bu isteğim hâsıl olmadıdedim Bunun üstüne Ebû Muhammed elAyderûs ; Sana alenî görünmem hâsıl oldu Falan gün duhâ vaktinde sen falan mescidde idin Senin yanına bir dilenci geldi Yanına birisi de vardı Senden bir şeyler istediler Onlara bir şey vermedin Sonradan kalkıp bir yere gittin Onlar da seni tâkib etti ve yine bir şeyler istediler Tekrar yüz vermedin İşte o dilencinin yandaki ben idim Ben, senin yanında o kılıkla gelmiştimdedi Ben; Efendim! Sizin dedikleriniz doğrudur Fakat o size fazla benzemiyordudeyince, Şeyh Abdullah da; Eğer ben bu hâlimle senin yanına gelse idim, sen beni tanır ve insanlara haber verirdinbuyurdu 1) Câmiu KerâmâtilEvliyâ; c2, s123 2) Mu'cemülMüellifîn; c6, s38 3) ElMeşrebitki örtüsüRevî; c2, s 153  
 

Similar threads

Abdullah Bin Ebû Bekr ElAyderûs Kimdir, Abdullah Bin Ebû Bekr ElAyderûs Hakkında Data Abdullah Bin Ebû Bekr ElAyderûs Biyografisi Abdullah Bin Ebû Bekr ElAyderûs Kimdir, Hakkında Data Evliyânın büyüklerinden İsmi, Abdullah bin Ebû Bekr bin Abdürrahmân esSekâfî elAyderûs, künyesi Ebû...
Cevaplar
0
Görüntüleme
113
ABDULLAH BİN EBÛ BEKR ELAYDERÛS Evliyânın büyüklerinden İsmi, Abdullah bin Ebû Bekr bin Abdürrahmân esSekâfî elAyderûs, künyesi Ebû Muhammed'dir 1408 (H811) senesinde doğdu Babası, Abdullah Ayderûs doğmadan önce Allahü teâlâya kendisine sâlih bir evlat vermesi için yalvarırdı Evine sohbet...
Cevaplar
0
Görüntüleme
162
Abdullah AyderÛsÎ ABDULLAH AYDERÛSÎ Yemen evliyâsından İsmi, Abdullah bin Abdullah bin Abdullah Ayderûs, künyesi Ebû Muhammed'dir 1538 (H945) senesinde Yemen'de doğdu Abdullah Ayderûsî ufak yaşta Kur'ânı kerîmi ezberledi Âlim bir zât olan babasından ilim öğrendiAnnesi Fâtıma binti...
Cevaplar
0
Görüntüleme
82
Abdullah Bİn AbdÜlganÎ ElmakdİsÎ ABDULLAH BİN ABDÜLGANÎ ELMAKDİSÎ Evliyânın büyüklerinden, hadis ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimi Künyesi Ebû Mûsâ olup, ismi, Abdullah bin Abdülganî bin Abdülvâhid bin Ali elMakdisî'dir Lakabı Cemâlüddîn'dir 1185 (H581) senesi şevvâl ayında doğdu 1232 (H629)...
Cevaplar
0
Görüntüleme
74
EBÛ BEKR AYDERÛS YAŞAMSAL Evliyânın meşhurlarından İsmi Ebû Bekr bin Abdullah Alevî Şâzilî'dir Lakabı Ayderûs'dur 1447 (H851) senesinde Terîm'de doğdu 1508 (H914)'de Aden'de vefât etti Kabri ziyâret mahallidir Peygamber efendimizin soyundan olup, seyyiddir Zamânın meşhur ve güya az görülen...
Cevaplar
0
Görüntüleme
175
858,536Konular
981,823Mesajlar
32,329Kullanıcılar
mrtmnsrSon üye
Üst Alt