iltasyazilim
FD Üye
Abapûşİ Veli Kimdir, Hakkında Bilgi
Abapûşİ Veli Kimdir
Abapûşİ Veli Hakkında Data
ABAPÛŞİ VELÎ
Anadolu evliyâsından İsmi Bâli Mehmed Çelebi olup, Bâlî Sultan olarak da bilinir Germiyan şehzâdelerinden Hızır Paşanın oğludur Dedesi Süleymân Şah, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî'nin oğlu Sultan Veled'in kızı Mutahhara Sultan ile evli olduğundan, soyu Mevlânâ hazretlerine ulaşır Babası ona, saltanat elbisesi yerine tarîkat abası giydiği için Abapûşi Velîlakabını vermiştir
Abapûşi Velî, minik yaşta ilim öğrenmeye başladı Kısa zamanda ilim tahsîlini tamamladı Ahlâk ve edeb nümûnesi idi Minik yaşta Mevleviyye tarîkatı büyüklerinin mânevî bakışlarına kavuştu İnsanlara doğru yolu kullanmak üzere icâzet, diploma aldı
Devrinin büyük âlimleri ve devlet ileri gelenlerinin çoğu onun sohbetlerini tâkib ederlerdi Tîmûr Han Afyon taraflarına geldiğinde, onun bölgesine girmedi ve bâzı ihsânlarda bulunmak isteyince;
Bizim abamız, elbisemizi terk ve ihtiyaçsızlık elbisesidirdeyip kabûl etmedi
Tîmûr Han Abapûşî hakkında;
Böyle zatlar anlamsız değildir Allahü teâlâdan başkasından ne korkarlar, ne bir şey beklerler Şahların gönüllerinde onların heybeti, korkusu yer etmiştirdedi
Abapûşi Velî ömrünün sonlarını babasından kalan dergâhında yalnız geçirdi Devamlı ibâdetle meşgûl olurdu Talebeleri ve sevenleri huzuruna gidip ders ve sohbetlerini dinler, ondan istifâde ederlerdi Farklı Alanlara Yönlendirilmiş zamanlarda ırk arasına çıkıp, onlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatır, herkesi iyiliğe özendirme ederdi
Vefâtından önce kendi evine geçen Abapûşi Velî, üç gün sonra 1485 (H890) senesinde vefât etti Afyonkarahisar Mevlevî Dergâhının bahçesine defnedildi Definden sonradan bâzı hâller görüldü Talebeleri bunları hocalarının kerâmeti olarak kabûl ettiler Bu sırada sâdece görünüşe bakarak konuşanlardan birisi bu hâllerin, talebeler kadar uydurulduğunu, bunların aslının olmayacağı gibi sözler söyledi Keza kabre inkâr gözü ile baktığı anda, Allahü teâlânın gazâbına uğrayarak gözleri görmez oldu, dili tutuldu Her Yerde ayağa dek tüm vücûdu titremeye başladı Bu hâle yakalandığının üçüncü günü kötü bir vaziyette öldü Allahü teâlânın evliyâsı hakkında uygun olmayan konuşmanın, onu inkâr etmenin cezâsını anında gördü
1) Sefînei Nefîsei Mevleviyye; (Sâkıb Dede; Darı 1283) c1, s4 *
Abapûşİ Veli Kimdir
Abapûşİ Veli Hakkında Data
ABAPÛŞİ VELÎ
Anadolu evliyâsından İsmi Bâli Mehmed Çelebi olup, Bâlî Sultan olarak da bilinir Germiyan şehzâdelerinden Hızır Paşanın oğludur Dedesi Süleymân Şah, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî'nin oğlu Sultan Veled'in kızı Mutahhara Sultan ile evli olduğundan, soyu Mevlânâ hazretlerine ulaşır Babası ona, saltanat elbisesi yerine tarîkat abası giydiği için Abapûşi Velîlakabını vermiştir
Abapûşi Velî, minik yaşta ilim öğrenmeye başladı Kısa zamanda ilim tahsîlini tamamladı Ahlâk ve edeb nümûnesi idi Minik yaşta Mevleviyye tarîkatı büyüklerinin mânevî bakışlarına kavuştu İnsanlara doğru yolu kullanmak üzere icâzet, diploma aldı
Devrinin büyük âlimleri ve devlet ileri gelenlerinin çoğu onun sohbetlerini tâkib ederlerdi Tîmûr Han Afyon taraflarına geldiğinde, onun bölgesine girmedi ve bâzı ihsânlarda bulunmak isteyince;
Bizim abamız, elbisemizi terk ve ihtiyaçsızlık elbisesidirdeyip kabûl etmedi
Tîmûr Han Abapûşî hakkında;
Böyle zatlar anlamsız değildir Allahü teâlâdan başkasından ne korkarlar, ne bir şey beklerler Şahların gönüllerinde onların heybeti, korkusu yer etmiştirdedi
Abapûşi Velî ömrünün sonlarını babasından kalan dergâhında yalnız geçirdi Devamlı ibâdetle meşgûl olurdu Talebeleri ve sevenleri huzuruna gidip ders ve sohbetlerini dinler, ondan istifâde ederlerdi Farklı Alanlara Yönlendirilmiş zamanlarda ırk arasına çıkıp, onlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatır, herkesi iyiliğe özendirme ederdi
Vefâtından önce kendi evine geçen Abapûşi Velî, üç gün sonra 1485 (H890) senesinde vefât etti Afyonkarahisar Mevlevî Dergâhının bahçesine defnedildi Definden sonradan bâzı hâller görüldü Talebeleri bunları hocalarının kerâmeti olarak kabûl ettiler Bu sırada sâdece görünüşe bakarak konuşanlardan birisi bu hâllerin, talebeler kadar uydurulduğunu, bunların aslının olmayacağı gibi sözler söyledi Keza kabre inkâr gözü ile baktığı anda, Allahü teâlânın gazâbına uğrayarak gözleri görmez oldu, dili tutuldu Her Yerde ayağa dek tüm vücûdu titremeye başladı Bu hâle yakalandığının üçüncü günü kötü bir vaziyette öldü Allahü teâlânın evliyâsı hakkında uygun olmayan konuşmanın, onu inkâr etmenin cezâsını anında gördü
1) Sefînei Nefîsei Mevleviyye; (Sâkıb Dede; Darı 1283) c1, s4 *