iltasyazilim
FD Üye
Hukuk Alanında Yapılan Inkılaplar
Hukuk Alanında Yapılan Inkılaplar nelerdir
Hukuk Alanında Yapılan yenilikler
Hukuk Alanında Yapılan Inkılaplar hakkında data
1Seriye Mahkemelerinin Kaldırılması ve Yeni Mahkemeler Teşkilatının Kurulması Kanunu (8 Nisan 1924)
2Türk Medeni Kanunu (17 5ubat 1926)Dini hukuk sisteminden ayılarak laik çağdaş hukuk sisteminin uygulanmasına başlanmıştır
Hukuk Alanında Yapılan Şartların Değişmesi :
Cumhuriyet öncesinde adalet işleri din adamları göre görülürdü Kadı adı verilen yargıçlar din kurallarına tarafından karar verirdi Hukuk alanında yapılan değişiklikle eski mahkemeler kapatıldı Eski yasalar yürürlükten kaldırıldı Medeni ulusların yasaları örnek alınarak boşanma, miras, ceza hukuku baştan düzenlendi Hukuk devrimi ile bayan erkek aralarında eşitlik sağlandı Miras konusunda kadın ve erkek eşdeğer pay almaya başladı Kadınlar da erkekler gibi seçme ve seçilme hakkına kavuştu
Hukuk Alanında Yapılan Devrimler:
1 Şeriye Mahkemelerinin Kaldırılması ve Yeni Mahkemeler Teşkilatının Kurulması Kanunu (8 Nisan 1924)
2 Türk Uygar ve Borçlar Kanunu (17 Şubat 1926)
3 Canice Kanunu (1926)
4 Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu (1927)
5 Cinayet Muhakemeleri Usulü Kanunu (1929)
6 İcra ve İflas Kanunu (1923)
7 Kara ve Deniz Ticareti Kanunu (1926, 1929)
Dini hukuk sisteminden ayrılarak laik çağdaş hukuk sisteminin uygulanmasına başlanmıştır
Hukuksal Devrimler
Hukuk alanında yapılan ve bir tam olarak “Hukuk İnkılabı olarak nitelendirilebilecek inkılapların esas amacı laik, demokratik, akla ve bilimsel esaslara v eşitliğe dayalı bir devlet ve toplum sistemi ile yaşam tarzı meydana getirmek; bunları gözetmek ve için zorunlu “aklı serbest, vicdanı özgür nesilleri yetiştirebilmektir
a Hukuksal Devrimlerin Nedenleri
Dine ve dini örfe dayalı bir hukuk sistemine dayalı Osmanlı Devletinde bütün kuralların İslam hukukuna uydurulması defalarca esas olmuştur Osmanlı ülkesinde yaşayan Müslüman tebaya İslam hukuku,gayrimüslimlere de kendi hukukları uygulanmakta idi Bu koşul devletin vatandaşlarının kanun aleyhinde eşit olmamalarını ve din bazında farklı kurallara bağlı tutulmaları ile sonuçlanıyordu
Devlet konularının yanı sıra toplumsal ilişkileri aranjör hukuk kuralları eski Türk gelenekleri ile İslam hukukunun yoğrulması sonucu ortaya konan örfi kurallarla düzenlenmişti Ticaret, canice ve yöntem hukuku alanlarında Tanzimat sonrası Fransa ’dan dağıtılmış kanunlar dargın; ama devletin teokratik yapısı ile bu koşul çelişkilerin ortaya çıkmasına yol açmıştır
Hem hukuk sistemindeki çok hukukluluk esası, yeni çağın hukuki ihtiyaçlarının karşılanmasında yaşanan sorunlar ve yukarıda yer verilen aksaklıklar, egemen ve yeni Türkiye Cumhuriyeti ’nin kendisine ait yeni bir hukuk sistemini yerleştirmesi gerektiğini ortaya koymuştur
b Hukuksal Devrimlerin Gelişimi
Yasal inkılapların ön şartını oluşturan siyasi inkılapların tamamlanmasının ardındaki mevcut hukuk sisteminin yenilenmesi amacıyla çalışmalara başlanmış 1923 yılında Adliye Vekaleti nezdinde komisyonlar kurulmuştur
1926 yılında İsviçre Uygar Kanunu bazı şartların değişmesi yapılarak Türk Medeni Kanunu olarak yürürlüğe girdi Bu kanun seçilirken basit dili, açık, hakime geniş takdir yetkisi veren karakteri ve Avrupa ’da kabul edilen en yeni, liberal, bayanerkek eşitliğine dayanan aile düzenini taşıyan ve demokratik bir devletin ihtiyacını karşılayabilir olması özellikleri faktör olmuştur Bu kanun ile topraklarımızda yaşamış Rum, Ermeni ve Yahudilere bambaşka hukuk uygulamaları da sona ermiş; yüzyıllar daha sonra bu topraklar üstünde hukuk birliği sağlanmış; azınlıklara bahşedilen yasal ayrıcalıklar da kaldırılmıştır
Yeni uygar kanun, evlenme, boşanma, miras, velayet, yargı ve fiil ehliyeti gibi konularda kadınerkek eşitliği, tek eşlilik ve medeni nikah usulü getirmiş bu nedenle tüm vatandaşlara benzer medeni hakları sağlamıştır
Medeni Kanunun yanı sıra 1926 yılında Ceza Kanunu, Ticaret Kanunu, 1927 yılında Hukuk Muhakemeleri Yöntem Kanunu, 1929 yılında Suç Oluşturan Muhakemeleri Usulü ve Deniz Ticareti Kanunları, 1932 yılında İcraİflas Kanunları yeniden batı kanunlarından yararlanılarak hazırlanmış ve yürürlüğe girmişlerdir
Hukuk inkılabının en esas adımı ise 20 Nisan 1924 yılında yeni bir anayasanın hazırlanarak yürürlüğe girmesi olmuştur Yeni anayasa ile, saltanat ve hilafet kaldırılmış; bunların yerine Türkiye Cumhuriyeti ’nin ilkeleri amil kılınmıştır Bu anayasada “Türk Devleti bir cumhuriyettir,dili Türkçe, dini İslam, başkenti Ankara ’dır ifadesi yer almıştır Bu anayasada kuvvetler birliği esas dargın, yargının bağımsızlığı ise vurgulanmıştır Her türlü kamu hürriyeti ile kızerkek çocuklarının eşitliği baskın kılınmıştır 1924 Anayasa ’sı devletin bütün işlerinin kanuna uygunluğunu vurgulayarak Cumhuriyetin “hukuk devleti niteliğinin altını çizmiştir
30 Kasım 1925 ’de çıkarılan tekke ve zaviyeler ile türbelerin kapatılmasına ilişkin kanunla laiklik ilkesinin temeli atılmıştır Bu cins yerlerde yapılan din sömürüsünün engellenmesi, birtakım tarikat unvanlarının kullanımının ve kıyafetlerinin yasaklanması ile Tanrı ile kul arasına girilerek vicdanlarabaskı yapılması önlenmiş; laikliğin esas kuralı olan vicdan özgürlüğünün temeli atılmıştır
Hukuk alanındaki laikleşmeye paralel olarak 1928 ’de yapılan tüzük değişikliği ile dini hükümler anayasadan ayrıntılarıyla çıkarılmıştır
1925 yılında çağdaş hukukçular yetiştirilmek üzere Ankara Hukuk Fakültesi çözülmüş; daha sonra barolar belirlenmiş, mahkemeler yeniden düzenlenmiştir
Uygar hukuk alanındaki bütün haklarına kavuşan Türk kadınına 1930 yılında belediye üyelikleri için seçme ve seçilme hakkı, 1934 yılında ise her türlü şeçme ve seçilme hakkı verilmiştir
1937 yılında laiklik, inkılapçılık, devletçilik, milliyetçilik ve halkçılık ilkelerine anayasada bir madde olarak yer verilmiş; böylece altı ilkenin devletin esas ve vazgeçilmez ilkeleri haline dönüştürülmeleri süreci tamamlanmıştır
Hukuk alanında yapılan inkılaplar ile Türk hukuku laik bir karakter kazanmıştır Bu karakter baştan sona millet aralarında hiçbir kıstasa alt kalınarak ayrım yapılmıyor; cümbür cemaat kanun karşı eşdeğer muameleye ast tutuluyordu Kanunların tekliği ve genelliği şeklindeki evrensel ilkenin benimsenmesiyle çok hukukluluk, azınlıklara hukuki ayrıcalık ve ayrıcalıklar kaldırılıyor; devletin egemenliği önündeki engeller temizleniyordu Genel anlamıyla Hukuk İnkılabı, dünya işlerini bilim ve akılla yürütme (legalrasyonalite) yolunu açıyor, devlet yönetiminde keyfiliğin yerine hukuka tabiliği baskın kılıyordu *
Hukuk Alanında Yapılan Inkılaplar nelerdir
Hukuk Alanında Yapılan yenilikler
Hukuk Alanında Yapılan Inkılaplar hakkında data
1Seriye Mahkemelerinin Kaldırılması ve Yeni Mahkemeler Teşkilatının Kurulması Kanunu (8 Nisan 1924)
2Türk Medeni Kanunu (17 5ubat 1926)Dini hukuk sisteminden ayılarak laik çağdaş hukuk sisteminin uygulanmasına başlanmıştır
Hukuk Alanında Yapılan Şartların Değişmesi :
Cumhuriyet öncesinde adalet işleri din adamları göre görülürdü Kadı adı verilen yargıçlar din kurallarına tarafından karar verirdi Hukuk alanında yapılan değişiklikle eski mahkemeler kapatıldı Eski yasalar yürürlükten kaldırıldı Medeni ulusların yasaları örnek alınarak boşanma, miras, ceza hukuku baştan düzenlendi Hukuk devrimi ile bayan erkek aralarında eşitlik sağlandı Miras konusunda kadın ve erkek eşdeğer pay almaya başladı Kadınlar da erkekler gibi seçme ve seçilme hakkına kavuştu
Hukuk Alanında Yapılan Devrimler:
1 Şeriye Mahkemelerinin Kaldırılması ve Yeni Mahkemeler Teşkilatının Kurulması Kanunu (8 Nisan 1924)
2 Türk Uygar ve Borçlar Kanunu (17 Şubat 1926)
3 Canice Kanunu (1926)
4 Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu (1927)
5 Cinayet Muhakemeleri Usulü Kanunu (1929)
6 İcra ve İflas Kanunu (1923)
7 Kara ve Deniz Ticareti Kanunu (1926, 1929)
Dini hukuk sisteminden ayrılarak laik çağdaş hukuk sisteminin uygulanmasına başlanmıştır
Hukuksal Devrimler
Hukuk alanında yapılan ve bir tam olarak “Hukuk İnkılabı olarak nitelendirilebilecek inkılapların esas amacı laik, demokratik, akla ve bilimsel esaslara v eşitliğe dayalı bir devlet ve toplum sistemi ile yaşam tarzı meydana getirmek; bunları gözetmek ve için zorunlu “aklı serbest, vicdanı özgür nesilleri yetiştirebilmektir
a Hukuksal Devrimlerin Nedenleri
Dine ve dini örfe dayalı bir hukuk sistemine dayalı Osmanlı Devletinde bütün kuralların İslam hukukuna uydurulması defalarca esas olmuştur Osmanlı ülkesinde yaşayan Müslüman tebaya İslam hukuku,gayrimüslimlere de kendi hukukları uygulanmakta idi Bu koşul devletin vatandaşlarının kanun aleyhinde eşit olmamalarını ve din bazında farklı kurallara bağlı tutulmaları ile sonuçlanıyordu
Devlet konularının yanı sıra toplumsal ilişkileri aranjör hukuk kuralları eski Türk gelenekleri ile İslam hukukunun yoğrulması sonucu ortaya konan örfi kurallarla düzenlenmişti Ticaret, canice ve yöntem hukuku alanlarında Tanzimat sonrası Fransa ’dan dağıtılmış kanunlar dargın; ama devletin teokratik yapısı ile bu koşul çelişkilerin ortaya çıkmasına yol açmıştır
Hem hukuk sistemindeki çok hukukluluk esası, yeni çağın hukuki ihtiyaçlarının karşılanmasında yaşanan sorunlar ve yukarıda yer verilen aksaklıklar, egemen ve yeni Türkiye Cumhuriyeti ’nin kendisine ait yeni bir hukuk sistemini yerleştirmesi gerektiğini ortaya koymuştur
b Hukuksal Devrimlerin Gelişimi
Yasal inkılapların ön şartını oluşturan siyasi inkılapların tamamlanmasının ardındaki mevcut hukuk sisteminin yenilenmesi amacıyla çalışmalara başlanmış 1923 yılında Adliye Vekaleti nezdinde komisyonlar kurulmuştur
1926 yılında İsviçre Uygar Kanunu bazı şartların değişmesi yapılarak Türk Medeni Kanunu olarak yürürlüğe girdi Bu kanun seçilirken basit dili, açık, hakime geniş takdir yetkisi veren karakteri ve Avrupa ’da kabul edilen en yeni, liberal, bayanerkek eşitliğine dayanan aile düzenini taşıyan ve demokratik bir devletin ihtiyacını karşılayabilir olması özellikleri faktör olmuştur Bu kanun ile topraklarımızda yaşamış Rum, Ermeni ve Yahudilere bambaşka hukuk uygulamaları da sona ermiş; yüzyıllar daha sonra bu topraklar üstünde hukuk birliği sağlanmış; azınlıklara bahşedilen yasal ayrıcalıklar da kaldırılmıştır
Yeni uygar kanun, evlenme, boşanma, miras, velayet, yargı ve fiil ehliyeti gibi konularda kadınerkek eşitliği, tek eşlilik ve medeni nikah usulü getirmiş bu nedenle tüm vatandaşlara benzer medeni hakları sağlamıştır
Medeni Kanunun yanı sıra 1926 yılında Ceza Kanunu, Ticaret Kanunu, 1927 yılında Hukuk Muhakemeleri Yöntem Kanunu, 1929 yılında Suç Oluşturan Muhakemeleri Usulü ve Deniz Ticareti Kanunları, 1932 yılında İcraİflas Kanunları yeniden batı kanunlarından yararlanılarak hazırlanmış ve yürürlüğe girmişlerdir
Hukuk inkılabının en esas adımı ise 20 Nisan 1924 yılında yeni bir anayasanın hazırlanarak yürürlüğe girmesi olmuştur Yeni anayasa ile, saltanat ve hilafet kaldırılmış; bunların yerine Türkiye Cumhuriyeti ’nin ilkeleri amil kılınmıştır Bu anayasada “Türk Devleti bir cumhuriyettir,dili Türkçe, dini İslam, başkenti Ankara ’dır ifadesi yer almıştır Bu anayasada kuvvetler birliği esas dargın, yargının bağımsızlığı ise vurgulanmıştır Her türlü kamu hürriyeti ile kızerkek çocuklarının eşitliği baskın kılınmıştır 1924 Anayasa ’sı devletin bütün işlerinin kanuna uygunluğunu vurgulayarak Cumhuriyetin “hukuk devleti niteliğinin altını çizmiştir
30 Kasım 1925 ’de çıkarılan tekke ve zaviyeler ile türbelerin kapatılmasına ilişkin kanunla laiklik ilkesinin temeli atılmıştır Bu cins yerlerde yapılan din sömürüsünün engellenmesi, birtakım tarikat unvanlarının kullanımının ve kıyafetlerinin yasaklanması ile Tanrı ile kul arasına girilerek vicdanlarabaskı yapılması önlenmiş; laikliğin esas kuralı olan vicdan özgürlüğünün temeli atılmıştır
Hukuk alanındaki laikleşmeye paralel olarak 1928 ’de yapılan tüzük değişikliği ile dini hükümler anayasadan ayrıntılarıyla çıkarılmıştır
1925 yılında çağdaş hukukçular yetiştirilmek üzere Ankara Hukuk Fakültesi çözülmüş; daha sonra barolar belirlenmiş, mahkemeler yeniden düzenlenmiştir
Uygar hukuk alanındaki bütün haklarına kavuşan Türk kadınına 1930 yılında belediye üyelikleri için seçme ve seçilme hakkı, 1934 yılında ise her türlü şeçme ve seçilme hakkı verilmiştir
1937 yılında laiklik, inkılapçılık, devletçilik, milliyetçilik ve halkçılık ilkelerine anayasada bir madde olarak yer verilmiş; böylece altı ilkenin devletin esas ve vazgeçilmez ilkeleri haline dönüştürülmeleri süreci tamamlanmıştır
Hukuk alanında yapılan inkılaplar ile Türk hukuku laik bir karakter kazanmıştır Bu karakter baştan sona millet aralarında hiçbir kıstasa alt kalınarak ayrım yapılmıyor; cümbür cemaat kanun karşı eşdeğer muameleye ast tutuluyordu Kanunların tekliği ve genelliği şeklindeki evrensel ilkenin benimsenmesiyle çok hukukluluk, azınlıklara hukuki ayrıcalık ve ayrıcalıklar kaldırılıyor; devletin egemenliği önündeki engeller temizleniyordu Genel anlamıyla Hukuk İnkılabı, dünya işlerini bilim ve akılla yürütme (legalrasyonalite) yolunu açıyor, devlet yönetiminde keyfiliğin yerine hukuka tabiliği baskın kılıyordu *