iltasyazilim
FD Üye
3 Selim Müzik Anlayışı Hakkında bilgi
Sultan III Selim'in Müzik Anlayışı
Sultan III Selim'in Topkapı Sarayı'nda sürdüğü yirmi senelik tac ve taht saltanatının yanı sıra, çocukluğundan beri tüm içiyle, ruhu ile bağlandığı üstelik mûsikî saltanatı vardır Sûzidilârâ fasıl ve âyininin bestekârı eski edebiyatımızın Şeyh Galipleri, Esrar Dede'leri ile çağdaş bir şairi, Mevlânâ dergâhının yumuşak gönüllü bir dervişi olan bu içli, hisli insan, şehid edilinceye kadar yaşadığı günleri, seneleri, Sadullah Ağa, Ârif Mehmed Ağa, Tanbûri İzak, Abdülhalim Ağa, Hamamizâde İsmail Dede gibi büyük ustalarla geçirdi Bu ustalar ses âlemine ibdâkâr kabiliyetleri ile yeni yeni şaheserler kazandırıyorlardı III Selim, devrinin bu güzide sanatkârlarını ziyafet eder, gece gündüz bunlarla vakid geçirirdi
Mûsikîye genç yaşında başlamış ve bu hoş sanatla en ziyade şehzâdeliği vaktinde meşgul olmuştur Tahta çıkınca saltanat gaileleri, hükümet işleri, icat teşebbüsleri onun bu meşguliyetine öyle ya da böyle mâni olmuşşsa da , vakid buldukça yeniden yeni yeni besteler vücûde getirmekten geri kalmamış ve kendisinin doya doya uğraşamadığı bu hoş sanat müntesiblerini dâima teşvik ve himaye etmiştir
Asırlardan beri işlene işlene en güzel eserlerin bestelendiği esas makamlardan diğer Isfahaneki cedid, Hicazeyn, Şevki dil, Arazbarbûselik, Hüseynizemzeme, Rastı cedid, Pesendide, Nevakürdi, Gerdaniyekürdi, Sûzidilârâ, Şevkefzâ makamları onun meydana getirdiği birleşmiş makamlardır
Bu makamlardan muhtelif şekillerde eserler vücûde getirmiştir Şarkı formundaki eserleri de ses sanatının her bakımından en kısa ve öz, en orijinal örnekleridir Sûzidilârâ peşrevi ve bu makamdan iki beste, ağır ve yürük semâiler klâsik mûsikîmizin en güzel bir takımını teşkil eder
Sultan III Selim, küme fasıllarını genel olarak annesi için yaptırdığı, Sultan Aziz döneminde tren yolunun yapılışı esnasında yıktırılan Serdar Kasrında icrâ ettirirdi
Mûsikîmizde notanın ne büyük eksiklik olduğunu yakından hisseden bu hükümdar, bu yolda da fazla çaba sarfetmiştir Türk Mûsikîsi'nin bilimsel yönünü inceleyenlerle bilhassa yakından ilgilenmiş, din ve uyruk göz etmeksizin herkesten yararlanmanın yollarını aramıştır Bir yana Hamparsum Limonciyan'dan bir nota bulmasını isterken, öteki yandan çağdaşı olan Ali Nutkî Dede ile Nasır Abdülbaki Dede'lerle arkadaşlık kurmuş ve onlardan bu konuda destek istemiş, teşvik ve iltifatlarını esirgememiştir Bu sayedeHamparsum Notasıbulunarak pek paha biçilmez mûsikî eserimiz unutulmaktan kurtulmuş;Nasır Abdülbaki Dede'de büyükbabası Nayî Osman Dede'nin bulduğu notayı geliştirmiş ve padişahın sûzidilârâ peşrevi ile daha bazı eserleri notaya alarak kendisine sunmuştur
Tanbûri ve neyzen olan Sultan III Selim bununla beraber Mevlevi idi Bu alçak gönüllü şahâne derviş, Galata Mevlevihânesi Defteri Dervişanına Selim Büyükbabadiye imza atmıştı Bütün hayatı baştan başa bu ilim ve sanat yuvasını korumuş, her türlü yardımı esirgememiştir Mevlevi dergâhlarından yetişmiş olan sanatkârların sanat yolunda ilerlemesi için her imkânı sağladığı gibi, şahsen kendisi de bu sanata istidadı olduğunu gördüğü ya da duyduğu kimseleri mûsikîmize kazandırmıştır *
Sultan III Selim'in Müzik Anlayışı
Sultan III Selim'in Topkapı Sarayı'nda sürdüğü yirmi senelik tac ve taht saltanatının yanı sıra, çocukluğundan beri tüm içiyle, ruhu ile bağlandığı üstelik mûsikî saltanatı vardır Sûzidilârâ fasıl ve âyininin bestekârı eski edebiyatımızın Şeyh Galipleri, Esrar Dede'leri ile çağdaş bir şairi, Mevlânâ dergâhının yumuşak gönüllü bir dervişi olan bu içli, hisli insan, şehid edilinceye kadar yaşadığı günleri, seneleri, Sadullah Ağa, Ârif Mehmed Ağa, Tanbûri İzak, Abdülhalim Ağa, Hamamizâde İsmail Dede gibi büyük ustalarla geçirdi Bu ustalar ses âlemine ibdâkâr kabiliyetleri ile yeni yeni şaheserler kazandırıyorlardı III Selim, devrinin bu güzide sanatkârlarını ziyafet eder, gece gündüz bunlarla vakid geçirirdi
Mûsikîye genç yaşında başlamış ve bu hoş sanatla en ziyade şehzâdeliği vaktinde meşgul olmuştur Tahta çıkınca saltanat gaileleri, hükümet işleri, icat teşebbüsleri onun bu meşguliyetine öyle ya da böyle mâni olmuşşsa da , vakid buldukça yeniden yeni yeni besteler vücûde getirmekten geri kalmamış ve kendisinin doya doya uğraşamadığı bu hoş sanat müntesiblerini dâima teşvik ve himaye etmiştir
Asırlardan beri işlene işlene en güzel eserlerin bestelendiği esas makamlardan diğer Isfahaneki cedid, Hicazeyn, Şevki dil, Arazbarbûselik, Hüseynizemzeme, Rastı cedid, Pesendide, Nevakürdi, Gerdaniyekürdi, Sûzidilârâ, Şevkefzâ makamları onun meydana getirdiği birleşmiş makamlardır
Bu makamlardan muhtelif şekillerde eserler vücûde getirmiştir Şarkı formundaki eserleri de ses sanatının her bakımından en kısa ve öz, en orijinal örnekleridir Sûzidilârâ peşrevi ve bu makamdan iki beste, ağır ve yürük semâiler klâsik mûsikîmizin en güzel bir takımını teşkil eder
Sultan III Selim, küme fasıllarını genel olarak annesi için yaptırdığı, Sultan Aziz döneminde tren yolunun yapılışı esnasında yıktırılan Serdar Kasrında icrâ ettirirdi
Mûsikîmizde notanın ne büyük eksiklik olduğunu yakından hisseden bu hükümdar, bu yolda da fazla çaba sarfetmiştir Türk Mûsikîsi'nin bilimsel yönünü inceleyenlerle bilhassa yakından ilgilenmiş, din ve uyruk göz etmeksizin herkesten yararlanmanın yollarını aramıştır Bir yana Hamparsum Limonciyan'dan bir nota bulmasını isterken, öteki yandan çağdaşı olan Ali Nutkî Dede ile Nasır Abdülbaki Dede'lerle arkadaşlık kurmuş ve onlardan bu konuda destek istemiş, teşvik ve iltifatlarını esirgememiştir Bu sayedeHamparsum Notasıbulunarak pek paha biçilmez mûsikî eserimiz unutulmaktan kurtulmuş;Nasır Abdülbaki Dede'de büyükbabası Nayî Osman Dede'nin bulduğu notayı geliştirmiş ve padişahın sûzidilârâ peşrevi ile daha bazı eserleri notaya alarak kendisine sunmuştur
Tanbûri ve neyzen olan Sultan III Selim bununla beraber Mevlevi idi Bu alçak gönüllü şahâne derviş, Galata Mevlevihânesi Defteri Dervişanına Selim Büyükbabadiye imza atmıştı Bütün hayatı baştan başa bu ilim ve sanat yuvasını korumuş, her türlü yardımı esirgememiştir Mevlevi dergâhlarından yetişmiş olan sanatkârların sanat yolunda ilerlemesi için her imkânı sağladığı gibi, şahsen kendisi de bu sanata istidadı olduğunu gördüğü ya da duyduğu kimseleri mûsikîmize kazandırmıştır *