iltasyazilim
FD Üye
1 Dünya Savaşı Sonrası Yapılan Antlaşmalar Nelerdir ?
1 Dünya Savaşı Sonrası Yapılan Antlaşmalar
Paris Uzlaşma Konferansı
1918 yılı sonbaharında İttifak Devletleri, Mütareke Antlaşmaları imzalayıp savaştan çekilmişlerdi Bunun üzerine onlarla yapılacak barışların ilkelerini saptamak için Paris'te 1919 yılının Ocak ayında büyük bir konferans toplandı
27 devletin katıldığı konferansa İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve İtalya hakimdi Savaş sırasında yendikleri devletlerden neler koparacaklarını ahenkli biçimde kararlaştıran üç büyük devlet, İngiltere, Fransa ve İtalya birbirine düştü Wilson İlkeleri'ni kendilerine kadar yorumlayıp, farklı alanlara yönlendirilmiş kanıtlar göstererek paylaşmadan vazgeçmediklerini gösterdiler Osmanlı Devletinin paylaşılmasını öngören Antlaşmalarda Anadolu'daki Akdeniz ve Ege bölgelerinin İtalyanlara verilmesi kararlaştırılmıştı Fakat Anadolu'daki Akdeniz ve Ege Bölgelerinin tamamıyla İtalyanlara verilmesi, Doğu Akdeniz'deki dengeyi tepetaklak ederdi Akdeniz'de dinç bir İtalya, Ortadoğu'yu denetiminde tutan İngiltere için ileride bir tehlike oluşturabilirdi İngiltere, daha önce İtalya'ya verilmesi kararlaştırılmış bölgeleri Yunanistan'a vermeyi kendi çıkarlarına yerinde gördü Savaş sırası yapılan paylaşma Antlaşmalarında kayda değer bir değişikliğe gidildi Anadolu'nun paylaştırılmasına Yunanistan da ortak edildi İzmir ve çevresi Yunanistan'a verilecek, yalnızca Ege Bölgesinin güney kıyısı ile Akdeniz Bölgesinin Batısı İtalya'ya verilecekti
Gümrü Antlaşması (23 Aralık1920)
Rusya'nın durumundan yararlanarak kendi devletlerini kuran Ermeniler ve Gürcüler, Wilson İlkeleri'ni kendilerine göre yorumlayarak, Doğu Anadolu'nun kendilerine verilmesini istemişlerdi Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan daha sonra, Osmanlı Orduları önce Kafkasları ardından Doğu Anadolu'nun sınır bölgelerini boşalttılar Türk birliklerinin çekilmesinden daha sonra işgal hareketlerini hızlandıran Ermeniler, yerli Müslüman halka insanlık dışı davranışlarda bulundular Bunun üzerine Büyük Insanlar Meclisi Hükümeti, Ermenilere savaş açtı TBMM, Mondros Mütarekesi kararı gereği boşaltılan Kars, Artvin ve Ardahan'ın tekrar geri alınması için gereğinin yapılması yolunda hem yetki verdi 15 Kolordu Komutanı Kazım Karabekir komutasındaki Türk Birlikleri 28 Eylül 1920'de taarruza geçti 29 Eylül'de Sarıkamış'ı, 30 Ekim'de Kars'ı, 7 Kasım'da Gümrü'yü geri aldı Ermeniler uzlaştırma istedi Görüşmelerde TBMM'ini Kazım Karabekir, Erzurum Milletvekili Süleyman Necati Bey, Erzurum Valisi Hamit Bey, Ermenistan'ı ise Başbakan Aleksandr Katisyan ve beraberindekiler temsil etti
23 Aralık gecesi imzalanan Gümrü Antlaşması şöyleydi:
Kars ve yöresi Türkiye'ye geri verilecek;
Ermenistan'ın Türkiye'ye karşı diğer devletlerle yaptığı bütün antlaşmalar kaldırılacak;
Aras Nehri Çıldır Gölüne dek uzanan hat Doğu sınırı olarak çizilecek;
Sevr antlaşmasını ve Türkiye çıkarlarına uygun olmayan antlaşmaları Ermenistan hükümeti de kabul etmeyecek;
Türkiye'deki Ermenilerle, Ermenistan'daki Müslümanların öteki yurttaşlar gibi eşit haklardan yararlanacak;
İki ülke aralarında en erken vakitte diplomatik ilişkiler, telgraf ve telefon ulaşımları kurulacak;
Türk koruyuculuğu aşağı lokal özerklik verilecek olan İtur ve Nahçıvan illeri kendi kaderlerini kendileri atama edecekler;
Ermenistan saldırıya uğrar ve destek isterse, Türkiye ona askeri destek da bulunacak;
Ermenistan silah ithal etmeyecek;
Her iki taraf birbirinden savaş ödeneği istemeyecek;
Türk ordusu, Ermeni ordusu Antlaşmada saptanan sayıya indirildiği taktirde Ermeni topraklarını boşaltacaktır
Gümrü Antlaşması'nın imzalanmasından bir gün sonra, Ermenistan Cumhuriyeti Kızılordu'nun işgaline uğradı ve Erivan'da Sovyet Ermeni Cumhuriyeti kuruldu Sovyet Ermenistan Cumhuriyeti'nin kurulması ile Gümrü Antlaşması'nın onaylanması askıya alınmış, antlaşmanın yürürlüğe girmesi muhtemel olmamıştır Doğu Cephesi'nde kazanılan başarı doğu sınırlarının belirlenmesinde yardımcı olmuş, önce 16 Mart 1921 Moskova Antlaşması, sonra 13 Ekim 1921 Kars Antlaşması ile küçük değişikliklerle Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınır belirlenmiştir Gümrü Antlaşması, TBMM'nin imzaladığı ilk mukavele olmasından nedeniyle önemlidir
Londra Konferansı
TBMM, Sevr Antlaşması'nı kabul etmemiş, İtilaf Devletleri'ni yurttan dahil etmemek için harekete geçmişti TBMM, Milli Mücadele sırasında Güneyde Fransızlara karşı başarılı olmuş, Türk Sovyet görüşmelerini başlatmış, Yunan ilerleyişini durdurmuştu I İnönü Zaferi de kazanılınca İtilaf Devletleri, Sevr Antlaşmasında bazı değişiklikler gerçekleştirmek üzere Yunanistan ve Türkiye'nin de katıldığı bir konferansın 23 Şubat 1921'de Londra'da yapılmasına karar verdiler
Lakin TBMM'ni tanımadıkları için, konferansa sadece Osmanlı Hükümetini gösteri ettiler Mustafa Kemal'in de konferansa delege olarak katılabileceğini veya bir vekil yollayabileceğini Osmanlı Hükümeti'ne bildirdiler Osmanlı Hükümeti de itilaf devletlerinin bu önerisini TBMM Başkanı Mustaf Kemal Paşa'ya iletti Ama TBMM bu teklifi kabul etmedi ve çağrılmadığı bir konferansa, katılamayacağını bildirdi Bunun üzerine İtilaf Devletleri, İtalya'nın aracılığı ile TBMM'ni resmen Londra Konferansı'na çağırdı Konferans 23 Şubat'ta Londra'da açıldı İtilaf Devletleri, Sevr Antlaşması'nda minik şansın dönmesi yerine getirmek istediler Türk delegeler buna kuvvetle karşısında çıktılar
Sadrazam Tevfik Paşa, söz sırası kendisine gelince, Ben sözü Türk Milletinin gerçek temsilcisi olan Türkiye Büyük Insanlar Meclisi Başdelegesine bırakıyorumdiyerek tavır yetkisini Bekir Sami Bey (Kunduh)'e bıraktı Bunun üzerine, İtilaf devletleri her türlü görüşmeyi TBMM heyetiyle yaptı TBMM delegeleri, Misakı Milli'ye dayanarak Sevr Antlaşması'nı hiçbir şekilde kabul etmediklerini dile getirdiler Şiddetli tartışmalardan daha sonra konferans netice alınamadan dağıldı Bekir Sami Bey konferansın dağılmasından sonra savaş esirlerinin ortak geri verilmesi ile ilgili olarak, 11 Martta Fransızlarla, 12 Martta İtalyanlarla ve 16 Martta İngilizlerle, ayrı olarak antlaşmalar imzaladı TBMM kadar onaylanmayan bu antlaşmalar hiçbir vakit yürürlüğe girmedi Konferans, sonuç alınamamasına rağmen, İtilaf Devletleri'nin TBMM'ni tanımaları açısından diplomatik bir başarıydı
Moskova Antlaşması (16 Mart 1921)
Londra Konferansı'ndaki başarısızlığa karşılık, daha önceki ilişkilerin değerlendirilmesi amacı ile Rusya'ya giden bir TBMM Heyeti, 16 Mart 1921'de Sovyet Hükümeti ile tarihe adı Moskova Antlaşmasıolarak geçen önemli bir belge imzaladı Ermenilere aleyhinde sağlanılan zaferden sonradan, 1 İnönü Savaşı'nın da kazanılması Ruslardaki son tereddütleri ortadan kaldırmıştı Onlar, daha önceden tanıdıkları TBMM Hükümeti ile sıkı bir işbirliği içine girmeyi kararlaştırdılar Bu antlaşmaya tarafından Sovyet Rusya, Sevr Antlaşması'nı muhakkak tanımıyor ve TBMM Hükümetine her türlü maddesel ve siyasal yardım vermeyi vaat ediyordu Bu Nedenle, 1 İnönü Zaferi TBMM Hükümetine keza o zamanın koşulları içinde sağlam bir müttefik kazandırmış, hem de İtilaf Devletleri ile mülâkat masasına oturabileceğini göstermiştir Artık TBMM kendisini dünyaya açmaktadır
Kars Antlaşması (13 Ekim 1921)
Sakarya Meydan Muharebesi'nin sağladığı siyasal kazançlardan biri de, Kars Antlaşması'ydı Kars Antlaşması, Doğuda daha önce Mart 1921'de yapılan ve Moskova Antlaşması'yla düzenlenen ilişkilerin genişletilerek, Kafkas Devletlerini kapsaması, Doğu sınırımızın da kesinleşmesini sağlayan antlaşma olması açısından önemlidir Kars'ta 13 Ekim 1921'de imzalanan antlaşmaya Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Sovyet Rusya temsilcileri de imza koymuştur
Ankara Antlaşması (21 Ekim 1921)
Sakarya Savaşı'ndan sonradan tereddütleri ortadan kalkan Fransa, iktisadi ve kültürel konularda imtiyaz isteklerinden de vazgeçerek, 20 Ekim 1921'de Ankara'da bir Antlaşma imzalamıştır Bu Mukavele ile Türkiye Fransa arasında silahlı çatışma son buluyor, güney sınırımız da tespit ediliyordu
Moskova Antlaşması ile doğu meselesini çözüldüğü gibi, Ankara Antlaşmasıyla da güney meselesi gevşemiş oluyordu Bu Antlaşma, silah, cephane ve araç gereç sağlanması yolunda güney sınırımızdan kullanım imkanı verdiği gibi, batıda Yunan saldırısına rahatlıkla karşı koymak fırsatını da veriyordu
Ankara Antlaşması ile, iki devlet aralarında savaş hali sona ermiştir İki devlet aralarında bütün esirlerin değişimi yapılacaktır Boşaltılan topraklarda genel af ilan edilecektir İskenderun bölgesinde özel bir idare (yönetimsel rejim) uygulanacaktır Türk ırkından olan bu bölgenin sakinleri, kültürlerinin gelişmesi için her türlü kolaylıktan yararlanacaklardır Türkçe devlete ait dil olacaktır
Antlaşmada, Türkiye ile Suriye aralarında yeni bir hudut belirlenmekteydi Bu sınırla, Kilikya bölgesinin kayda değer bir bölümü ve Bağdat demiryolunun büyük bir kısmı Türkiye sınırları içinde kalmaktaydı Hudut, İskenderun Körfezi üzerinden Payas mevkiinin hemen güneyinden başlayarak, Meydanı Ekber'e kadar uzamaktaydı Suriye ile aramızda çizilen bu sınır, Lozan Barış Antlaşması ile yalnızca teyit edilmiştir
Ankara Antlaşması ile, IDünya Savaşı'nın galiplerinden biri, Misakı Ulusal'yi tanımış ve Ankara Hükümeti ile Fransa aralarında olumlu ilişkiler başlatılmış oluyordu
Mudanya Mütareke Antlaşması
3 Ekim 1922'de Mudanya'da toplanan konferansta Türkiye'yi Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Büyük Britanya'yı General Harrington, Fransa'yı General Charpy, İtalya'yı da General Mombelli temsilcilik etmiştir Çetin görüşmeler sonunda, Mudanya Mütareke Antlaşması 11 Ekim 1922'de imzalanmıştır Yunanlılar, Mudanya'daki Konferansa katılmamış, hazırlanan Mukavele metnini kabullenerek üç gün sonradan imza etmiştir
Mudanya Ateşkes Antlaşması ile Türkiye Yunanistan arasında silahlı çatışmaya son verilmiştir Trakya, Meriç sınır almak üzere Türkiye'ye bırakılmıştır Yunanlılar on beş gün içinde Trakya'yı boşaltacaklardır Yunanlılardan boşalan yerlere İtilaf Devletleri birlikleri girecek, onlar da en geç bir ay içerisinde, Trakya'yı Türklere devredeceklerdir Türklerin Trakya'da en çok 8000 jandarma kuvveti olacaktır Türkler, Ateşkes Antlaşmasında öngörülen sınırlar içinde İtilaf Devletleri askeri birliklerinin bulundukları yerlere girmemeyi vaat etmektedir Ateşkes Antlaşması imza edildiği tarihten üç gün sonra yürürlüğe girecektir
Mudanya Mütareke Antlaşması görüşmelerinde, İsmet Paşa'nın hatıralarında da açıklandığı üzere, bir komutanın siyasi alanda müzakereler idare eden tecrübeli ve becerikli bir diplomat gibi görüşmelere katıldığı ve başarılı olduğu görülmektedir
Ben heyeti ikamet ettiğimiz binada kabul ettim Generallere masada yer gösterdim Harrington'u sağıma aldım Fransa temsilcisini karşıma, İtalyan generalini de soluma oturttum Ama ben generallere yer gösterirken onlar biraz şaşırmış gibi oldular Meğer başkanlığı, müzakereyi idare etmeyi onlar kendileri için düşünmekte imişler
Lozan Barışma Antlaşması
Mudanya Mütarekesi sonucu, belli uzlaşma antlaşması görüşmelerine gidilmiş ve objektif bir ülkenin şehri olarak Lozan (İsviçre) görüşmelerin yapılacağı yer olarak seçilmiştir
Lozan Barıştırma Konferansı'nda, yalnız Yunanistan'la bir hesaplaşma ve savaşa son veren bir uzlaştırma antlaşması yapma laf konusu değildi aynı zamanda, I Dünya Savaşı'nın galipleri ile hesaplaşma, yasal ve siyasi yönden uyuşmazlıkları tahlil, yüzyıllardan beri vakit gelen sorunlara çözüm aranmaktaydı Açıkça, Doğu Meselesitüm konferansın önem merkezini oluşturuyordu
Uzlaştırma Konferansı, 20 Kasım 1922 Salı günü saat 16'da Lozan şehrinin Mont Benon Gazinosu'nda toplandı Nesnel İsviçre Konfederasyonunun Başkanı Habab'ın konuşması ile açıldı Lord Curzon'dan daha sonra laf alan İsmet Paşa (İnönü), daha ilk andan itibaren istiklal ve bağımsızlık davasını önemle belirtmiş, Tüm medeni milletler gibi bağımsızlık ve istiklal istiyoruzdiyerek sesini duyurmuştur
Konferans, 4 Şubat'da Antlaşmazlık yüzünden indirimli, 23 Nisan 1923'te ikinci kere toplanarak, 24 Temmuz 1923'te Uzlaşma Antlaşması imza edilmiştir Lozan Barışı sekiz aylık çetin ve uzun bir müzakere devresinden sonradan, Lozan Üniversitesi'nin tören salonunda imzalanmıştır Lozan'da imzalanan belgeler, başlıca Uzlaştırma Antlaşması, 16 adet sözleşme, protokol, beyanname ile dahası nihai senetten ibarettir Lozan'da imzalanan bu belgelerle, yalnızca bir uzlaştırma Antlaşması yapılmamış, aynı zamanda Türkiye ile Batı devletlerinin siyasi, yasal, iktisadi ve sosyal ilişkileri yeni tekrar düzenlenmiştir
Lozan Uzlaşma Antlaşması önsözünde, devletlerin istiklal ve hakimiyetine hürmet gösterilmesi ilkesine yer vermiştir Bu ilke, yeni Türkiye'nin 1 Dünya Savaşı'nın galipleri ile eşdeğer şartlar aşağıda, Lozan'da siyasi bir mücadeleye giriştiğini bildiren bir hükümdür Türk istiklal ve hakimiyetinin tanınması bakımından da siklet talep eder
Lozan Uzlaşma Antlaşması'nda düzenlenen kayda değer konular altında özet olarak belirtilmiştir bulunmaktadır:
Sınırlar
Güney Sınırı
20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması uyarınca, Fransa ile anlaşılarak güney sınırı kararlaştırılmış, Lozan'da bu sınır yalnızca tasdik edilmiştir
Irak sınırı
Irak sınırı uyuşmazlığı çözülememiştir Antlaşmada, Türk topraklarının tahliyesinden itibaren, bu uyuşmazlığın dokuz ay dahilinde dostane bir şekilde halledileceği belirtiliyordu
Batı Sınırlarımız
Yunanlılarla batı sınırı, Misakı Milli'ye yerinde, Mudanya Mütarekesi'nde ön görüldüğü gibi, Meriç nehri sınır elde etmek üzere düzenlenmiştir Karaağaç ve çevresi Yunanlılardan alınarak savaş tamiratı karşılığı Türkiye'ye bırakılmıştır Ege Denizi'nde Bozcaada ve İmroz Türkiye'ye verilmiştir Hem, Yunanlıların elinde bırakılan Anadolu kıyısına yakın adalar da, askersiz hale getirilmiştir
Azınlıklar
Birinci Dünya Savaşı'na son veren barıştırma antlaşmalarında azınlıkların himayesine ait hükümler mevcuttur Lozan Uzlaşma Antlaşması'nın bu hususla ilgili hükümleri incelendiğinde, azınlıklar bir ayrıcalığa sahip olmamışlardır Türk tebaasından sanılan gayri Müslimlerin kanun ve hukuk düzeni önünde eşitliği söz konusu olmuştur Antlaşmanın 42 maddesi ile gayrimüslim azınlıklar yararına olarak kabul edilen şahsi haklar ile aile hakları, Medeni Kanunumuzun yürürlüğe girmesi ile tartma ve anlamını yitirmiştir Böylece Patrikhanelerin dünya işlerinde ve azınlıkların şahsi muamelelerinde hiç bir yetkileri kalmamıştır
Kapitülasyonlar
Kapitülasyonlar, adli, mali ve yönetimsel sahada yabancılara tanınan imtiyaz ve muafiyetlerdir Antlaşmanın 28maddesiyle, kapitülasyonlar bütün sonuçları ile birlikte kaldırılmış ve yeni Türkiye, yüzyıllardan beri çekilen bir beladan sonsuza dek kurtulmuştur
Savaş Tazminatları
1Dünya Savaşı'nın galipleri, bizden 1Dünya Savaşı sebebi ile tazminat istek ettiler Ayrıca buna ek olarak, işgal masraflarını, kendi tebaalarının hasar ve ziyanlarını da eklemişlerdir Savaş içinde Almanya'dan borç karşılığı rehini yer alan beş milyon altın ve savaş yıllarında İngiltere'ye sipariş edilen donanma bedeli de kendi ellerinde bulunduğundan, bizlere verilmemiş ve tamirat karşılığı tutulmuştur
1 Dünya Savaşı'na giren mağlup devletlere ciddi bir mali ağırlık olan bu beladan, geleceğe bir borç bırakılmadan, sadece gerçekte elimizde bulunmayan meblağ karşılık gösterilerek, büyük bir galibiyet ile sıyrılınmıştır
Türkiye, Yunanistan'ın harbin devamından ve bunun neticelerinden doğan mali vaziyetini dikkate alarak, tamirat hususunda her türlü taleplerinden Karaağaç ve çevresinin Türkiye'ye bırakılması şartı ile vazgeçmiştir
Borç Sorunu
1854'ten itibaren Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar devamlı Osmanlı amme borçları, Birinci Dünya Savaşı'nda yapılan istikrazlar da dahil, büyük bir yekün teşkil ediyordu
Sene tertipleri üzerinde borcun taksimi yerine, anapara üzerinden borcun taksimi ile borç toplamı oldukça azaltılmıştır bundan başka bu borçlar, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletlere de gelirle orantılı olarak bölünmüştür Hem, Osmanlı İmparatorluğunun Almanya, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan'a olan borçları bu devletlerle de yapılan antlaşmalarla 1Dünya Savaşı'nın galiplerine devredilmiştir
Osmanlı amme borçlarının öteki çetin bir safhası da tediye edeceğimiz borçların hangi para ile ödenmesi hususunda kendini göstermiştir karşı taraf bunu altın veya sterlin olarak istek etmiştir Biz, Türk parası ve Fransız frangı olarak ödemeyi önerge ettik Aradaki fark muazzam meblağlara varmasına rağmen, burada da görüşümüz kabul edilmiştir
Boğazlar
Lozan'da imza olunan en manâlı belgelerden biri de, Türk Boğazlarının statüsü ile ilgili sözleşmedir Boğazlar sorunu, madde 23'de genellikle yer almış, Uzlaşma Antlaşması'na ek Lozan Boğazlar Sözleşmesi ile ayrıca ayrıntılı olarak düzenlenmiştir Boğazlardan hür geçişi, Boğazlar Komisyonunun kurulmasını, boğazların ve civarının askersiz ayla getirilmesini gaye tutan ve Milletler Cemiyeti'nin de garantisini sağlayan hükümleri ihtiva eden bu Anlaşma, 1936'da Montrö (Montreux) Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiştir Milli hakimiyeti sınırlayıcı hükümler kaldırılmış, ulusal çıkarlarımıza uygun hale getirilmiştir
Nüfus Değişimi
Lozan'da çözümlenen bir diğer kayda değer sorun da, İstanbul'da yaşamış Rumlarla Batı Trakya'da yaşayan Türkler hariç, Türkiye'deki bütün Rumlarla Yunanistan'daki Türklerin değiştirileceğini öngören sözleşmenin, Barışma Antlaşması'na ilave olarak konmasıdır
Lozan Uzlaşma Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı'nın sağladığı, Türk milletinin yaşamsal haklarını ve emellerini gerçekleştirdiği bir eserdir Lozan bununla birlikte, Orta Doğunun en kayda değer bölgesinde, barış ve güvenliği kurmak ve devam ettirmekle dünya barışına da hizmet etmiştir Türkiye Lozan'da çoğunlukla, Misakı Milli'yi gerçekleştirmiştir *
1 Dünya Savaşı Sonrası Yapılan Antlaşmalar
Paris Uzlaşma Konferansı
1918 yılı sonbaharında İttifak Devletleri, Mütareke Antlaşmaları imzalayıp savaştan çekilmişlerdi Bunun üzerine onlarla yapılacak barışların ilkelerini saptamak için Paris'te 1919 yılının Ocak ayında büyük bir konferans toplandı
27 devletin katıldığı konferansa İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve İtalya hakimdi Savaş sırasında yendikleri devletlerden neler koparacaklarını ahenkli biçimde kararlaştıran üç büyük devlet, İngiltere, Fransa ve İtalya birbirine düştü Wilson İlkeleri'ni kendilerine kadar yorumlayıp, farklı alanlara yönlendirilmiş kanıtlar göstererek paylaşmadan vazgeçmediklerini gösterdiler Osmanlı Devletinin paylaşılmasını öngören Antlaşmalarda Anadolu'daki Akdeniz ve Ege bölgelerinin İtalyanlara verilmesi kararlaştırılmıştı Fakat Anadolu'daki Akdeniz ve Ege Bölgelerinin tamamıyla İtalyanlara verilmesi, Doğu Akdeniz'deki dengeyi tepetaklak ederdi Akdeniz'de dinç bir İtalya, Ortadoğu'yu denetiminde tutan İngiltere için ileride bir tehlike oluşturabilirdi İngiltere, daha önce İtalya'ya verilmesi kararlaştırılmış bölgeleri Yunanistan'a vermeyi kendi çıkarlarına yerinde gördü Savaş sırası yapılan paylaşma Antlaşmalarında kayda değer bir değişikliğe gidildi Anadolu'nun paylaştırılmasına Yunanistan da ortak edildi İzmir ve çevresi Yunanistan'a verilecek, yalnızca Ege Bölgesinin güney kıyısı ile Akdeniz Bölgesinin Batısı İtalya'ya verilecekti
Gümrü Antlaşması (23 Aralık1920)
Rusya'nın durumundan yararlanarak kendi devletlerini kuran Ermeniler ve Gürcüler, Wilson İlkeleri'ni kendilerine göre yorumlayarak, Doğu Anadolu'nun kendilerine verilmesini istemişlerdi Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan daha sonra, Osmanlı Orduları önce Kafkasları ardından Doğu Anadolu'nun sınır bölgelerini boşalttılar Türk birliklerinin çekilmesinden daha sonra işgal hareketlerini hızlandıran Ermeniler, yerli Müslüman halka insanlık dışı davranışlarda bulundular Bunun üzerine Büyük Insanlar Meclisi Hükümeti, Ermenilere savaş açtı TBMM, Mondros Mütarekesi kararı gereği boşaltılan Kars, Artvin ve Ardahan'ın tekrar geri alınması için gereğinin yapılması yolunda hem yetki verdi 15 Kolordu Komutanı Kazım Karabekir komutasındaki Türk Birlikleri 28 Eylül 1920'de taarruza geçti 29 Eylül'de Sarıkamış'ı, 30 Ekim'de Kars'ı, 7 Kasım'da Gümrü'yü geri aldı Ermeniler uzlaştırma istedi Görüşmelerde TBMM'ini Kazım Karabekir, Erzurum Milletvekili Süleyman Necati Bey, Erzurum Valisi Hamit Bey, Ermenistan'ı ise Başbakan Aleksandr Katisyan ve beraberindekiler temsil etti
23 Aralık gecesi imzalanan Gümrü Antlaşması şöyleydi:
Kars ve yöresi Türkiye'ye geri verilecek;
Ermenistan'ın Türkiye'ye karşı diğer devletlerle yaptığı bütün antlaşmalar kaldırılacak;
Aras Nehri Çıldır Gölüne dek uzanan hat Doğu sınırı olarak çizilecek;
Sevr antlaşmasını ve Türkiye çıkarlarına uygun olmayan antlaşmaları Ermenistan hükümeti de kabul etmeyecek;
Türkiye'deki Ermenilerle, Ermenistan'daki Müslümanların öteki yurttaşlar gibi eşit haklardan yararlanacak;
İki ülke aralarında en erken vakitte diplomatik ilişkiler, telgraf ve telefon ulaşımları kurulacak;
Türk koruyuculuğu aşağı lokal özerklik verilecek olan İtur ve Nahçıvan illeri kendi kaderlerini kendileri atama edecekler;
Ermenistan saldırıya uğrar ve destek isterse, Türkiye ona askeri destek da bulunacak;
Ermenistan silah ithal etmeyecek;
Her iki taraf birbirinden savaş ödeneği istemeyecek;
Türk ordusu, Ermeni ordusu Antlaşmada saptanan sayıya indirildiği taktirde Ermeni topraklarını boşaltacaktır
Gümrü Antlaşması'nın imzalanmasından bir gün sonra, Ermenistan Cumhuriyeti Kızılordu'nun işgaline uğradı ve Erivan'da Sovyet Ermeni Cumhuriyeti kuruldu Sovyet Ermenistan Cumhuriyeti'nin kurulması ile Gümrü Antlaşması'nın onaylanması askıya alınmış, antlaşmanın yürürlüğe girmesi muhtemel olmamıştır Doğu Cephesi'nde kazanılan başarı doğu sınırlarının belirlenmesinde yardımcı olmuş, önce 16 Mart 1921 Moskova Antlaşması, sonra 13 Ekim 1921 Kars Antlaşması ile küçük değişikliklerle Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınır belirlenmiştir Gümrü Antlaşması, TBMM'nin imzaladığı ilk mukavele olmasından nedeniyle önemlidir
Londra Konferansı
TBMM, Sevr Antlaşması'nı kabul etmemiş, İtilaf Devletleri'ni yurttan dahil etmemek için harekete geçmişti TBMM, Milli Mücadele sırasında Güneyde Fransızlara karşı başarılı olmuş, Türk Sovyet görüşmelerini başlatmış, Yunan ilerleyişini durdurmuştu I İnönü Zaferi de kazanılınca İtilaf Devletleri, Sevr Antlaşmasında bazı değişiklikler gerçekleştirmek üzere Yunanistan ve Türkiye'nin de katıldığı bir konferansın 23 Şubat 1921'de Londra'da yapılmasına karar verdiler
Lakin TBMM'ni tanımadıkları için, konferansa sadece Osmanlı Hükümetini gösteri ettiler Mustafa Kemal'in de konferansa delege olarak katılabileceğini veya bir vekil yollayabileceğini Osmanlı Hükümeti'ne bildirdiler Osmanlı Hükümeti de itilaf devletlerinin bu önerisini TBMM Başkanı Mustaf Kemal Paşa'ya iletti Ama TBMM bu teklifi kabul etmedi ve çağrılmadığı bir konferansa, katılamayacağını bildirdi Bunun üzerine İtilaf Devletleri, İtalya'nın aracılığı ile TBMM'ni resmen Londra Konferansı'na çağırdı Konferans 23 Şubat'ta Londra'da açıldı İtilaf Devletleri, Sevr Antlaşması'nda minik şansın dönmesi yerine getirmek istediler Türk delegeler buna kuvvetle karşısında çıktılar
Sadrazam Tevfik Paşa, söz sırası kendisine gelince, Ben sözü Türk Milletinin gerçek temsilcisi olan Türkiye Büyük Insanlar Meclisi Başdelegesine bırakıyorumdiyerek tavır yetkisini Bekir Sami Bey (Kunduh)'e bıraktı Bunun üzerine, İtilaf devletleri her türlü görüşmeyi TBMM heyetiyle yaptı TBMM delegeleri, Misakı Milli'ye dayanarak Sevr Antlaşması'nı hiçbir şekilde kabul etmediklerini dile getirdiler Şiddetli tartışmalardan daha sonra konferans netice alınamadan dağıldı Bekir Sami Bey konferansın dağılmasından sonra savaş esirlerinin ortak geri verilmesi ile ilgili olarak, 11 Martta Fransızlarla, 12 Martta İtalyanlarla ve 16 Martta İngilizlerle, ayrı olarak antlaşmalar imzaladı TBMM kadar onaylanmayan bu antlaşmalar hiçbir vakit yürürlüğe girmedi Konferans, sonuç alınamamasına rağmen, İtilaf Devletleri'nin TBMM'ni tanımaları açısından diplomatik bir başarıydı
Moskova Antlaşması (16 Mart 1921)
Londra Konferansı'ndaki başarısızlığa karşılık, daha önceki ilişkilerin değerlendirilmesi amacı ile Rusya'ya giden bir TBMM Heyeti, 16 Mart 1921'de Sovyet Hükümeti ile tarihe adı Moskova Antlaşmasıolarak geçen önemli bir belge imzaladı Ermenilere aleyhinde sağlanılan zaferden sonradan, 1 İnönü Savaşı'nın da kazanılması Ruslardaki son tereddütleri ortadan kaldırmıştı Onlar, daha önceden tanıdıkları TBMM Hükümeti ile sıkı bir işbirliği içine girmeyi kararlaştırdılar Bu antlaşmaya tarafından Sovyet Rusya, Sevr Antlaşması'nı muhakkak tanımıyor ve TBMM Hükümetine her türlü maddesel ve siyasal yardım vermeyi vaat ediyordu Bu Nedenle, 1 İnönü Zaferi TBMM Hükümetine keza o zamanın koşulları içinde sağlam bir müttefik kazandırmış, hem de İtilaf Devletleri ile mülâkat masasına oturabileceğini göstermiştir Artık TBMM kendisini dünyaya açmaktadır
Kars Antlaşması (13 Ekim 1921)
Sakarya Meydan Muharebesi'nin sağladığı siyasal kazançlardan biri de, Kars Antlaşması'ydı Kars Antlaşması, Doğuda daha önce Mart 1921'de yapılan ve Moskova Antlaşması'yla düzenlenen ilişkilerin genişletilerek, Kafkas Devletlerini kapsaması, Doğu sınırımızın da kesinleşmesini sağlayan antlaşma olması açısından önemlidir Kars'ta 13 Ekim 1921'de imzalanan antlaşmaya Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Sovyet Rusya temsilcileri de imza koymuştur
Ankara Antlaşması (21 Ekim 1921)
Sakarya Savaşı'ndan sonradan tereddütleri ortadan kalkan Fransa, iktisadi ve kültürel konularda imtiyaz isteklerinden de vazgeçerek, 20 Ekim 1921'de Ankara'da bir Antlaşma imzalamıştır Bu Mukavele ile Türkiye Fransa arasında silahlı çatışma son buluyor, güney sınırımız da tespit ediliyordu
Moskova Antlaşması ile doğu meselesini çözüldüğü gibi, Ankara Antlaşmasıyla da güney meselesi gevşemiş oluyordu Bu Antlaşma, silah, cephane ve araç gereç sağlanması yolunda güney sınırımızdan kullanım imkanı verdiği gibi, batıda Yunan saldırısına rahatlıkla karşı koymak fırsatını da veriyordu
Ankara Antlaşması ile, iki devlet aralarında savaş hali sona ermiştir İki devlet aralarında bütün esirlerin değişimi yapılacaktır Boşaltılan topraklarda genel af ilan edilecektir İskenderun bölgesinde özel bir idare (yönetimsel rejim) uygulanacaktır Türk ırkından olan bu bölgenin sakinleri, kültürlerinin gelişmesi için her türlü kolaylıktan yararlanacaklardır Türkçe devlete ait dil olacaktır
Antlaşmada, Türkiye ile Suriye aralarında yeni bir hudut belirlenmekteydi Bu sınırla, Kilikya bölgesinin kayda değer bir bölümü ve Bağdat demiryolunun büyük bir kısmı Türkiye sınırları içinde kalmaktaydı Hudut, İskenderun Körfezi üzerinden Payas mevkiinin hemen güneyinden başlayarak, Meydanı Ekber'e kadar uzamaktaydı Suriye ile aramızda çizilen bu sınır, Lozan Barış Antlaşması ile yalnızca teyit edilmiştir
Ankara Antlaşması ile, IDünya Savaşı'nın galiplerinden biri, Misakı Ulusal'yi tanımış ve Ankara Hükümeti ile Fransa aralarında olumlu ilişkiler başlatılmış oluyordu
Mudanya Mütareke Antlaşması
3 Ekim 1922'de Mudanya'da toplanan konferansta Türkiye'yi Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Büyük Britanya'yı General Harrington, Fransa'yı General Charpy, İtalya'yı da General Mombelli temsilcilik etmiştir Çetin görüşmeler sonunda, Mudanya Mütareke Antlaşması 11 Ekim 1922'de imzalanmıştır Yunanlılar, Mudanya'daki Konferansa katılmamış, hazırlanan Mukavele metnini kabullenerek üç gün sonradan imza etmiştir
Mudanya Ateşkes Antlaşması ile Türkiye Yunanistan arasında silahlı çatışmaya son verilmiştir Trakya, Meriç sınır almak üzere Türkiye'ye bırakılmıştır Yunanlılar on beş gün içinde Trakya'yı boşaltacaklardır Yunanlılardan boşalan yerlere İtilaf Devletleri birlikleri girecek, onlar da en geç bir ay içerisinde, Trakya'yı Türklere devredeceklerdir Türklerin Trakya'da en çok 8000 jandarma kuvveti olacaktır Türkler, Ateşkes Antlaşmasında öngörülen sınırlar içinde İtilaf Devletleri askeri birliklerinin bulundukları yerlere girmemeyi vaat etmektedir Ateşkes Antlaşması imza edildiği tarihten üç gün sonra yürürlüğe girecektir
Mudanya Mütareke Antlaşması görüşmelerinde, İsmet Paşa'nın hatıralarında da açıklandığı üzere, bir komutanın siyasi alanda müzakereler idare eden tecrübeli ve becerikli bir diplomat gibi görüşmelere katıldığı ve başarılı olduğu görülmektedir
Ben heyeti ikamet ettiğimiz binada kabul ettim Generallere masada yer gösterdim Harrington'u sağıma aldım Fransa temsilcisini karşıma, İtalyan generalini de soluma oturttum Ama ben generallere yer gösterirken onlar biraz şaşırmış gibi oldular Meğer başkanlığı, müzakereyi idare etmeyi onlar kendileri için düşünmekte imişler
Lozan Barışma Antlaşması
Mudanya Mütarekesi sonucu, belli uzlaşma antlaşması görüşmelerine gidilmiş ve objektif bir ülkenin şehri olarak Lozan (İsviçre) görüşmelerin yapılacağı yer olarak seçilmiştir
Lozan Barıştırma Konferansı'nda, yalnız Yunanistan'la bir hesaplaşma ve savaşa son veren bir uzlaştırma antlaşması yapma laf konusu değildi aynı zamanda, I Dünya Savaşı'nın galipleri ile hesaplaşma, yasal ve siyasi yönden uyuşmazlıkları tahlil, yüzyıllardan beri vakit gelen sorunlara çözüm aranmaktaydı Açıkça, Doğu Meselesitüm konferansın önem merkezini oluşturuyordu
Uzlaştırma Konferansı, 20 Kasım 1922 Salı günü saat 16'da Lozan şehrinin Mont Benon Gazinosu'nda toplandı Nesnel İsviçre Konfederasyonunun Başkanı Habab'ın konuşması ile açıldı Lord Curzon'dan daha sonra laf alan İsmet Paşa (İnönü), daha ilk andan itibaren istiklal ve bağımsızlık davasını önemle belirtmiş, Tüm medeni milletler gibi bağımsızlık ve istiklal istiyoruzdiyerek sesini duyurmuştur
Konferans, 4 Şubat'da Antlaşmazlık yüzünden indirimli, 23 Nisan 1923'te ikinci kere toplanarak, 24 Temmuz 1923'te Uzlaşma Antlaşması imza edilmiştir Lozan Barışı sekiz aylık çetin ve uzun bir müzakere devresinden sonradan, Lozan Üniversitesi'nin tören salonunda imzalanmıştır Lozan'da imzalanan belgeler, başlıca Uzlaştırma Antlaşması, 16 adet sözleşme, protokol, beyanname ile dahası nihai senetten ibarettir Lozan'da imzalanan bu belgelerle, yalnızca bir uzlaştırma Antlaşması yapılmamış, aynı zamanda Türkiye ile Batı devletlerinin siyasi, yasal, iktisadi ve sosyal ilişkileri yeni tekrar düzenlenmiştir
Lozan Uzlaşma Antlaşması önsözünde, devletlerin istiklal ve hakimiyetine hürmet gösterilmesi ilkesine yer vermiştir Bu ilke, yeni Türkiye'nin 1 Dünya Savaşı'nın galipleri ile eşdeğer şartlar aşağıda, Lozan'da siyasi bir mücadeleye giriştiğini bildiren bir hükümdür Türk istiklal ve hakimiyetinin tanınması bakımından da siklet talep eder
Lozan Uzlaşma Antlaşması'nda düzenlenen kayda değer konular altında özet olarak belirtilmiştir bulunmaktadır:
Sınırlar
Güney Sınırı
20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması uyarınca, Fransa ile anlaşılarak güney sınırı kararlaştırılmış, Lozan'da bu sınır yalnızca tasdik edilmiştir
Irak sınırı
Irak sınırı uyuşmazlığı çözülememiştir Antlaşmada, Türk topraklarının tahliyesinden itibaren, bu uyuşmazlığın dokuz ay dahilinde dostane bir şekilde halledileceği belirtiliyordu
Batı Sınırlarımız
Yunanlılarla batı sınırı, Misakı Milli'ye yerinde, Mudanya Mütarekesi'nde ön görüldüğü gibi, Meriç nehri sınır elde etmek üzere düzenlenmiştir Karaağaç ve çevresi Yunanlılardan alınarak savaş tamiratı karşılığı Türkiye'ye bırakılmıştır Ege Denizi'nde Bozcaada ve İmroz Türkiye'ye verilmiştir Hem, Yunanlıların elinde bırakılan Anadolu kıyısına yakın adalar da, askersiz hale getirilmiştir
Azınlıklar
Birinci Dünya Savaşı'na son veren barıştırma antlaşmalarında azınlıkların himayesine ait hükümler mevcuttur Lozan Uzlaşma Antlaşması'nın bu hususla ilgili hükümleri incelendiğinde, azınlıklar bir ayrıcalığa sahip olmamışlardır Türk tebaasından sanılan gayri Müslimlerin kanun ve hukuk düzeni önünde eşitliği söz konusu olmuştur Antlaşmanın 42 maddesi ile gayrimüslim azınlıklar yararına olarak kabul edilen şahsi haklar ile aile hakları, Medeni Kanunumuzun yürürlüğe girmesi ile tartma ve anlamını yitirmiştir Böylece Patrikhanelerin dünya işlerinde ve azınlıkların şahsi muamelelerinde hiç bir yetkileri kalmamıştır
Kapitülasyonlar
Kapitülasyonlar, adli, mali ve yönetimsel sahada yabancılara tanınan imtiyaz ve muafiyetlerdir Antlaşmanın 28maddesiyle, kapitülasyonlar bütün sonuçları ile birlikte kaldırılmış ve yeni Türkiye, yüzyıllardan beri çekilen bir beladan sonsuza dek kurtulmuştur
Savaş Tazminatları
1Dünya Savaşı'nın galipleri, bizden 1Dünya Savaşı sebebi ile tazminat istek ettiler Ayrıca buna ek olarak, işgal masraflarını, kendi tebaalarının hasar ve ziyanlarını da eklemişlerdir Savaş içinde Almanya'dan borç karşılığı rehini yer alan beş milyon altın ve savaş yıllarında İngiltere'ye sipariş edilen donanma bedeli de kendi ellerinde bulunduğundan, bizlere verilmemiş ve tamirat karşılığı tutulmuştur
1 Dünya Savaşı'na giren mağlup devletlere ciddi bir mali ağırlık olan bu beladan, geleceğe bir borç bırakılmadan, sadece gerçekte elimizde bulunmayan meblağ karşılık gösterilerek, büyük bir galibiyet ile sıyrılınmıştır
Türkiye, Yunanistan'ın harbin devamından ve bunun neticelerinden doğan mali vaziyetini dikkate alarak, tamirat hususunda her türlü taleplerinden Karaağaç ve çevresinin Türkiye'ye bırakılması şartı ile vazgeçmiştir
Borç Sorunu
1854'ten itibaren Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar devamlı Osmanlı amme borçları, Birinci Dünya Savaşı'nda yapılan istikrazlar da dahil, büyük bir yekün teşkil ediyordu
Sene tertipleri üzerinde borcun taksimi yerine, anapara üzerinden borcun taksimi ile borç toplamı oldukça azaltılmıştır bundan başka bu borçlar, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletlere de gelirle orantılı olarak bölünmüştür Hem, Osmanlı İmparatorluğunun Almanya, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan'a olan borçları bu devletlerle de yapılan antlaşmalarla 1Dünya Savaşı'nın galiplerine devredilmiştir
Osmanlı amme borçlarının öteki çetin bir safhası da tediye edeceğimiz borçların hangi para ile ödenmesi hususunda kendini göstermiştir karşı taraf bunu altın veya sterlin olarak istek etmiştir Biz, Türk parası ve Fransız frangı olarak ödemeyi önerge ettik Aradaki fark muazzam meblağlara varmasına rağmen, burada da görüşümüz kabul edilmiştir
Boğazlar
Lozan'da imza olunan en manâlı belgelerden biri de, Türk Boğazlarının statüsü ile ilgili sözleşmedir Boğazlar sorunu, madde 23'de genellikle yer almış, Uzlaşma Antlaşması'na ek Lozan Boğazlar Sözleşmesi ile ayrıca ayrıntılı olarak düzenlenmiştir Boğazlardan hür geçişi, Boğazlar Komisyonunun kurulmasını, boğazların ve civarının askersiz ayla getirilmesini gaye tutan ve Milletler Cemiyeti'nin de garantisini sağlayan hükümleri ihtiva eden bu Anlaşma, 1936'da Montrö (Montreux) Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiştir Milli hakimiyeti sınırlayıcı hükümler kaldırılmış, ulusal çıkarlarımıza uygun hale getirilmiştir
Nüfus Değişimi
Lozan'da çözümlenen bir diğer kayda değer sorun da, İstanbul'da yaşamış Rumlarla Batı Trakya'da yaşayan Türkler hariç, Türkiye'deki bütün Rumlarla Yunanistan'daki Türklerin değiştirileceğini öngören sözleşmenin, Barışma Antlaşması'na ilave olarak konmasıdır
Lozan Uzlaşma Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı'nın sağladığı, Türk milletinin yaşamsal haklarını ve emellerini gerçekleştirdiği bir eserdir Lozan bununla birlikte, Orta Doğunun en kayda değer bölgesinde, barış ve güvenliği kurmak ve devam ettirmekle dünya barışına da hizmet etmiştir Türkiye Lozan'da çoğunlukla, Misakı Milli'yi gerçekleştirmiştir *